-->

23 Şubat 2024

baba söyler misin; ARA GÜLER mi, GÜLMEZ mi?

 Yıllar önce ufak bi entel dantel takımının alkışları eşliğinde açılan Ara Güler sergisinde gezinirken, ona da fotoğrafları gibi muamele edilen sanatçının kendisiyle tanışmış ve onun hayret dolu bakışları altında, anılaştırılmak istenmesine gıcık olması durumunu yüzünden okuyarak şaşırmıştım. Ara'nın uzun bi araya girmek üzere olduğu gerçeğinin yüzüne ısrarla vurulmak istenmesi gibi çekilen onlarca iphone selfieleri, sahte gülücükler eşliğinde tık tık tık sesleri arasında kaynayıp giderken,  adamın suratından düşende bin parçaydı. Adeta allah aşkına beni bırakın fotoğraflarıma bakın diye bağırıyordu ama çığlıkları kimsenin sikinde değildi ve herkes bi an önce, onunla çekildiği fotoğrafı sosyal medya hesaplarında paylaşıp ne kadar sanatsever, sanatçıdostu ve bilumum bilmem daha neler neler olduğu algısı yaratmakla çok meşguldu. 
Oysa sevgili Ara soyadına tezat bi şekilde asık suratını saklama gereği duymadığını belli edercesine sahte gülücüklerden bunalmış bi havayla tırnak ucu kadar küçük merceklere boş boş bakınıyor, zaten doğuştan çökük olan göz torbaları, bu entel tayfanın "sanatçıyla ölmeden önce son bi poz çektik" kokulu hareketleri sonrası 337 kilo daha göz yaşı yüklenmişcesine iyice çökükleşmişti. 
Ablaklaşmış suratı, çökük alnı, o gün iyice düşmüş alt dudağı, tıka basa dolu göz torbalarıyla öylece etrafta gezinip, insanların onu boş boş önemsediklerini ispat etme çabalarını dinliyor, 3-5 poz veriyor ve bi kaç iltifat sonrası diğerine geçip gidiyordu. 
Çok şaşırdığım için ve hatta onunda, sergisine gelenlerin aslında onun özünü ve sanatını hiç siklemediklerini, sikinde olmadığını anlamışlığını kabullenişiyle adama üzülmüştüm ve içten içe çok istememe rağmen fotoğraf çekmemiştim. 
O günün üzerinden yıllar geçti. Yani daha doğrusu sanırım 10 yıl falan. Ama 10 yıl geçmiş olsa bile, onunla ilgili her gördüğüm haberde-fotoğrafta, onun sergideki duruşu ve bomboş bakışları aklıma gelir. hazır bizimde böyle bir fotoğrafımız varken paylaşayım diye paylaşıyorum. 
ama bence insanlara "galiba yakında öleceksin, dur da iki fotoğraf çekelim" diye yaklaşmayın. çünkü ölecekler, öleceklerini bilirler ve yaşayacakların, neden onlarla fotoğraf çekinmekte olduklarını bilirler.
Ben bunu 18 yaşımda anladım. Ya da 19 falan. 
Babamın ölümünden hemen önceki aylardı ve ben babamın iyice çökmüşlüğü karşısında yapabileceğim tek şeyin, etrafta gezinmekte ola bi kaç bacak kadar torununu alıp yatağının kenarına dizip onun, bu pozunun son pozu olduğunu bile bile fotoğrafını çekmiştim. Üstelik ben, ufak piçlerle sonsuzlaşacak tek bi fotoğraf için hazırlıklar vs yaparken, onun da gözleri dolmakla meşguldü. 
İkimizde anlamıştık fotoğrafı neden çektiğimi. Zaten 1 yıla kalmadan ben askere gittim ve o da ben askerdeyken öldü. Fotoğrafı ise hala dolu dolu bana bakmakta.


07 Şubat 2024

mail olarak derdini anlatmak, derdine ortak aramak 1

bazen, ya da dönem dönem mi demek  lazım bilmiyorum ama durduk yere biri mail atar ve işte; yıllar, aylar ve haftalardır falan sessizce takip ediyormuş blogumu. beni samimi bulduğunu, yazılarımı sevdiğini ve aslında içimdeki iyi insanı gördüğü için bu maili atmaya karar vermiştir. 
böyle mailler alırım bazen. bazende sosyal medya hesaplarımdan yazarlar. eğer mailleri silmemişsem veya onlar sosyal medya hesaplarını silmemişlerse yazışmalarımız durur öylece. bazıları gerçekten güzeldir ve yıllar sonra dönüp bir şeyler ararken silinmemişlerse onlardan biriyle karşılaşır ve bu mesajlaşmamızı okurum. hoşuma gider. ne güzel yazışmışız, konuşmuşuz der ve kapatır unuturum.
işte böyle böyle yazışmalar olur ve kenarda dururlar ama bugün bazıları isimsiz olarak yayınlamaya karar verdim. nasılsa yıllar önce yazışmışız ve çoğunun maili de kapanmıştır falan.
Aşağıdaki mailleşme 2015 Eylül'ünde gerçekleşmiş:


Zeygün@@@@@
merhaba..sonunda atabiliyorum maili..ben Zeynep.yoğun bir ay geçirdim.

Bilmiyorum neden ama çok yakın hissettim blogunu biraz karıştırdıktan sonra.belki benimde Kürt olmAm.kitap Okumaya tutkun olmam.belki yazdıkların anlatım dilin çok sahici bununda etkisi vardır.acıların..

Bende zaman zaman Şiddeti çözüm gören despot bir Baba'nın kızıyım.asi tarafım oldu bu Yüzden sana benzer buldum kendimi.

Senin kadar yaralar biriktirmedim Çocukluğumda.ama farkına varıyorum bunların beni engellediğini.kendimi sevmeme engel.özgüvenime engel,yapacaklarıMa yapmak istediklerime engel hep geçmişte yaşadıklarım.insanın Çocukluğu anavatanıdır Demiş sanırım albert camu. ne kadar doğru..


Iki Çocuğum var onların psikolojisini düşünüp araştırınca DuygularıNda derinleşince kendimi tanımaya onarmaya başladım.o kadar iyi oldu ki bu süreç hem onlar hem kendim için.zamansızlıktan sorgulamadığımı, daha fazla kitap okuyamadığımı düşünüyordum. Ama şimdi Anlıyorum ve görüyorum ki ben asıl onların yardımıyla kendimi en tanıdığım noktaya gelmişim.demek istediğim çocukluğuna dön bunlarla ilgili yaZılarına devam et.acılarını Kaşımak olsada..cevaplar hep o bölümde..


Başkaldırdığım için mi duruşum için mi bilmiyorum ailede güçlü diye beni etiketlemişlerdi.şimdi bir basamak daha ileri.. hiç bir zaman sağlıklı bir aile yapısında büyüyen bir çoçuk kadar olamayacak..


Neyse..senin yazılırını okuduğumda eşcinsel insanlara bakışım çok Değişti.normalde özgürlük yanlısıyımdır.Her kesim için.kesinlikle ters bir düşüncem olmamıştı.Bu konuda ama empati kuracak kadar da bilgim yoktu.(yazılırını okuyana kadar).mutlaka bir bilimsel ve psikolojik ve genetik bir açıklaması vardır.sebep değil sonuç olarak beni rahatsız etmiyordu.Ama şimdi tanıdığım herkesten daha anlaşılır bakıyorum bu duruma.


Bir aile ye ait olmamak bir çok yetimin kaderi.ama en  acısı ailesi olupta kendini onlara ait hissedememek..senin için bu konuda üzülüyorum.(bu sözüme de kızma)bunun bir sevgili arayışında senin karşına çıktığını düşünüyorum.çünkü tarif ederken şöyle diyorsun sevmek, bağlanmak istiyorum ama özgür de olmak istiyorum.sanki aileyi tarif eder gibi...şimdilik bu kadar.uzun yazmamaya karar verdim.boğmak istemiyorum.Kendine çok iyi bak.



Hayat Erkeği@@@@
o kadar güzel ve kibar bi şekilde yazmışsın ki. biraz durgunlaştım. 
yazdıklarının çoğunda o kadar haklısın ki ve tespitlerin  o kadar yerinde olmuşki; içimden keşke daha uzun, daha uzun, daha uzun yazsa dedim.



Zeygün@@@@@

Teşekkür ederim.bunaltmak istemedim..yazıcam bu sanırım elimde değil anlayabilecek birilerini bulmak o kadar kolay değil.




Hayat Erkeği@@@@

hakkımdaki düşüncelerin duymayı çok isterim. çünkü bazen yazıp geçiyorum ve ne yazdığımı net göremeyebiliyorum. ama sonra biri söyleyince fark ediyorum.


mesela sevgili arayışının aile olduğunu söylemen o kadar doğru oldu ki. ve bende o kadar soğuk bir duş etksi yarattıki.

aslında evet, bir aile arayışım var. beni ben olduğum gibi sevecek, kabullenecek bir aile arayışım. aile ararken de bunun farkında olmadığım için saçma sapan bir hayat yaşıyorum. 


ve belki de en son 3 yıl önce yaptığım seks'den zevk almışken ve o günden bu yana onlarca kişiyle yatmama rağmen, ilk defa geçen haftalarda yine zevk alabilmişken neden seksden bu kadar uzun aralıklarla zevk aldığımı hep düşünmeme rağmen anlamamıştım.


çünkü onunla olan yakınlaşmam çok farklı olmuştu. arkadaş gibi ama değil, sevgili gibi ama değil. böyle çok garip bir şeydi. üstelik hiçkimseye söylemeyi aklımın ucundan geçirmediğim cümlelerle iltifatlar ettim ona. üstelik her şey o kadar güzel ve normal ilerlerdiki, sonrasında hep oturdum düşündüm neden bu sefer farklı bir his, farklı bir durum yaşadım diye. yani normalde hiç böyle olmazdı. üstelik çok mantıklı düşünüyordum, çok mantıklı hareket ediyordum. ama aldığım zevk en son 3 yıl önce aldığım zevkdi. 


şimdi sen söyleyince neden öyle hissettiğimi anladım. aslında ben onu aileden biri olarak görmedim; ben onunla gerçekten seks yapmak için, zevk almak ve ona zevk vermek için onunla beraber oldum. allahın bize verdiği şehvet hediyesini gerçekten onunla tatmak istedim. o da tatsın istedim. 

oysa diğer onlarca insanlarla ise, daha çok yalnızlığıma bir anlık da olsa son vermek için beraber oluyor, zaman geçiriyordum. çünkü etrafımda yakınlık kuracağım kimse yoktu ve ben aslında onarı bilinçaltımda ailemleştirerek yakınlaşıyordum. onlarda bana yakınlık duysunlar diye yatağa giriyordum.


bu şu an ensest gibi görünmüş olabilir ama ne dediğimi anlayacak zekâya sahip olduğundan şüphem yok. çünkü senin de dediğin gibi aslında kendimi aile denilen bir topluluğa ait hissetme çabası içerisinde kıvranıyorum ve bu yüzden böyle saçma sapan ilişkiler kurup kendime işkence ediyorum.


oysa ailemden görmediğim biri 3-4 yılda bir karşıma çıkıyor olsada, işte o benim için gerçekten özel oluyor. işte o benim için gerçekten onunla yatağa girip çıkmak istemediğim biri oluyor.


dediğim gibi bunaltmadın. yazarak çok iyi ettin. çünkü bu konu kafama takılmıştı ve günlerce düşünmeme rağmen nedenini anlamamıştım.

hatta benim erken boşalma sorunum var diye blogda bile defalarca yazdığım yazılar var. ama bu 3-4 yılda bir karşılaştığım kişilerle böyle bir sorun yaşamıyorum. hatta seks yaparken onlar boşalmamı istedikleri için boşaldığım oluyor.

ama diğer insanlarla seks yaparken bir an önce bitsin diye zihinsel olarak hemen odaklanıp boşalıyorum ve karşımdakini de mutsuz bi şekilde bırakıp giyiniyorum ve konuşmak için türlü türlü sohbet konuları açıyorum. bunu neden yaptığımı hiç anlamamıştım, anlamıyordum. oysa şimdi anladımki; ben kendim bir aile arayışındayım ve bu açığımı işte böyle kapatarak gidermeye çalışıyorum.


offf

ben çok yazdım.

asıl senin kafan şişmesin. 




Zeygün@@@@@

Anladım..tespit demişken..bende senin sayende kitap Okumayı Kitapları neden çok ama çok sevdiğimi anladım.çocukluğunu anlattığın bölüm bana rehber oldu.ben kaçışı kitaplarda bulmuşum.o Kitapların içine dalıp boyut değiştirmek,olduğun mekan dışında her  neresi olursa olsun uzaklaşmak.zaman makinası misali.bu  kadar yıl sonra farkettim ki sevmem bu sebeple ama hala devam etmem kazandırdığı zenginliklerden dolayı..

Aile çok Büyülü bir şey..neden?ben senin kine benzer bir aile yapısında büyüdüm.o kadar gaddar değil ama kültür örf adet bağlılık benzer şekilde..babam Lise Çağlar'ında GÖÇ etmiş Batıya arkasından amcalar.sonra klasik Doğu anlayışı birlik güçtür.aynı apartmanda yaşamışlar( halen de.)

Şimdi bazen düşünüyorum her bir amcam ayrı bir kötü..yani normalde insan olarak benim gözümde hiç bir değerleri yok.selam vermem derler ya o kadar.hepsi kötü filim karakter leri gibi diyeceğim yok karaktersizleri gibi..babaM Kötünün iyisi..ama gidiyorum ailemi ziyarete yinede akraba kontenjanından heralde seviyorum biraz.yılların alışkanlığımı ?kabullenmesi mi ?bilmiyorum..

Ailem ise babamı hiç affedememiştim.affedemediğimin bile farkında değildim.ama Çocukken uğradığım haksızlıklar Onur Kırıcı Davranışlar Yüzünden nefret biriktirmişim ona karşı.ve bu yine bana Zarar veren ağır bir Yük.anladım.sonra onunla yüzleştim konuştum kızdım.annem çok fedakar tanığım en iyi annedir.ama onun bu şiddet gösterileri esnasındaki Çaresiz suskunluğuna da kırılmışım..sonradan bütün bu zehirleri kustum diyelim..onlar içinde sancılı bir dönemdi..sürekli bu Konuları açıyordum ziyaretlerimde.neyse sonra hafifledim en basit tarifle..tabi anlattığım kadar kolay olmadı..ama çözümleyince içimde..affettim.buymuş onlarda bu kadar ki bu kadarını yapabilmişler.

Şimdi kendisi hiç takdir etmesini bilmeyen biri olarak benim anneliğimi takdir ediyormuş benim arkamdan..ben de buyum yapabildiğimin en iyisini yapmaya çalıştım sadece bu konuda..çünkü çok canım acıdı aynı acıyı Çocuklarım yaşasın istemedim.teşekkür bile etmeliyim belki:)

Ben ilk defa bir blog takip ediyorum sayende..gerçekten bu yaşıma kadar olan esaslı kitap tecrübelerime dayanarak söylüyorum gerçekten çok güzel, akıcı Samimi ve çabasız bir yazı anlatımın var..bir çırpıda okunan ama etkisi olan..

Senin hakkında ne düşündüğümü sormuşsun.sen zaten kendini tanımıştın  özellik olarak sevgiye açlığını değersizlik hissini bunların yol açtığı sorunları..ben zamanla olaylardan yola çıkıp haddim olmayarak sorular sorabilirim.böylelikle farkında olmadığın bir şeyi sen belki keşfedersin.

Ama ben insancıl buldum seni var mı daha ötesi iyisi..


Hayat Erkeği@@@@@
canımsın çok sağ ol.

güzel dileklerin, hakkımdaki düşüncelerin için çok mutlu oldum.

hepimiz birbirimize bir şeyler öğretiyoruz, birbirimizden bir şeyler öğreniyor, öğrenmeye devam ediyoruz.

bu öğrenim hiç bitmesin inşallah. hep güzel şeyler öğrenelim ve bu güzellikleri hayatımıza aktaralım.

sevgiler.




Zeygün@@@@@
Öğrenim hiç bitmesin dedin ya..işte bu Tanışma mailini ve hikayemi Şunun için anlattım..ben sana bu maili bende bu iyileşme sürecini başlatan kişiyle tanıştırmak için atmaya karar verdim(tabi seni tanımak için de.)

Bu gerçek bir tanıştırma olamayacak elbette.ama eğer şu hayat ta sihirli bir değnek varsa sevgisizliğin açtığı yaraları kapatacak.bu anahtarın yerini bilen kişi Adem Güneş .lütfen Kitaplarını oku.d&r larda var.öncelikle Güvenli bağlanma Kitabı'nı ayaküstü yarım saat te okursun almak istemezsen..(küçük prensten biliyorum)..sana yapabileceğim en büyük iyilik bu yazarın Kitaplarını okuyana kadar baskı yapmak..onu bitirdikten sonra sırasıyla okuman gereken kitap isimlerinide yazıcam..




Hayat Erkeği@@@@@

birazdan yemek yiyip, D&R'a gidip bakıcam :)


ya ben o gün gidemedim D&R ve başka nedenlerden dolayı da unuttum kitabı. internetten pdf bakayım dedim ama bulamadım. bakıcam kitaba.

bu arada bloga nerden, nasıl ulaştın onu merak edince sormak istedim :)

04 Şubat 2024

kafam kadar güzelim

yazı KİTAPSIZ başlıklı olarak şurada başlamıştı, orayı oku buraya geleceksin; https://hayaterkegi.blogspot.com/2024/01/kitapsz.html  

...O günler sanırım hayatımda, her şeyi ıcığına cıcığına kadar didikleyip durduğum ve bu didiklemelerime rağmen de her şeyi hızlıca geçiştirerek yaşadığım dönemdi. çünkü içten içe çok istediğim bu terk edilmişliğime, imkânsız bi şekilde şaşırıp kalmıştım ve bu afallamayı bi an önce atlatmak için elimden geleni yapmalıydım ve işte elimden gelen de şaşırmaktan başkası değildi ve bu şaşkınlığı atmak için bi şeyler bi şeyler bi şeyler yapmalıydım galiba. hem üstelik ne yani? ben, içimde derinlerde bi yerde sevilmediğimi bana haykırıp duran ama bunu dile getirmeyen biri tarafından terk edilmeyi umduğum için terk edilebilir miydim? böyle bir şey bi gün uyandığın sabahın devamında mümkünleşebiliyor muydu? evet, ve işte bu derinimdeki düşünce mümkünleşmiş, karım anasının amına geri dönmüştü bile. ama boş ver şimdi şaşırmayı falan, etraftaki o koca boş kalabalıkların içinde yıllardır benim tarafımdan sevilmeyi bekleyen biri vardı, onu yorulmadan öpmemi, kimsesizce sahiplenmemi, alıp hayatımı içine içine sokmamı bekliyordu. ben şimdi onu bulmalıydım ve işte karımın beni terk etmiş olmasının verdiği şakınlıkla kaplı dört nala sevincin yarattığı hızla onu aramaya, kaçırdığım aşkları en azından ucundan ucundan yakalamaya ve yakaladığı yerde yaşamaya başlamalıydım ve işte etrafımdaki her şey, herkes ve tüm İstanbul, durmaksızın yağan yağmur damlalarının cama vuruşunda akıp gidiyor gibi silik ve çok belirsiz bi şekilde benim tarafımdan yaşanmaya başlamıştı bile. bi kaç gün sonra durdum. öylesine biraz durmak lazım diye düşünüp, durdum. zaten bana yetişebilecek kimse de yoktu ama ben yinede sağ kolum el frenine yakın ve onu aniden kavrayıp sertçe çekecek hazırlıkta yaşamaktan geri kalmamalıydım ve işte bi kaç gün sonrada durmuştum. Güneş kaybolup, sokakları Ay teslim aldığında tüm o renkli sokaklar, sevişme isteği yaratacak loş ışıklarla süslenmiş bol tenha köşeli mekânlar-barlar hepsi benimdi ve dönüp ikinci kez bakan kişiye gidip hemen şehvetten çok uzak olan haklı ilgi öpücüğünü veriyordum ama hiçbiri prense dönmüyordu.

Onları öpüyor olmamın nedeni; benim hiç ilgi görmemiş olan yanımı besliyor olmalarından kaynaklıydı ve onları masumca öptüğümde, sözsüz olarak bunu birbirimize anlatabiliyor olduğumuz için anlaşabiliyorduk. Birbirimizi sadece şehvetle değil, arkadaş ve tamamen dostça da arzulayabilir, siklerimiz kalkmadan kucaklayarak masumca ilgimizi gösterebilirdik. Fakat bu türden bir yaklaşımı çoktan unutmuş olan çoğu kişinin beni hiç anlamadığını da söylemeliyim. Çünkü onlara göre eğer iki erkek yakınlaşıyorsa silahları çekmişlerdir ve bu silahlardan biri, edilgen ağırlığa sahip olana mutlaka ateş etmelidir. Oysa yanılıyorlardı ve bu tanıştıklarımdan bazılarının şimdi aradan onca yıl geçmişken bile neden hâlâ yalnız olduklarını, neden hayatlarında arkadaş adı altında bile kimse olmadığını anlamakta zorlanıyorlar. Kafaları, hayatlarına giren herkese “girilecek bir delik” veya “yalanacak bir yarrak” olarak baktıkları için yalnız kaldıklarına basmıyor, etrafı iğrenç patlak aç gözleriyle süzmeye devam ediyorlar.

O yıllarımda, gece çöktüğü için ruhunu rafa kaldıran canlı bedenlerden biriyle tanıştığımda, kafamda döndürüp durduğum ve zamanla daha sağlam temeller üzerine oturtmayı başardığım kendi eşcinsel bakış açımı hemen orda ayaküstü tanıştığım kişiye de aktarmaya başlıyordum ve zamanla da bu bakış açımın getirisi olarak; birbirimizin sadık arkadaşlarına dönüşmeyi, birbirimizi sikmeden de dostluk sınırları içinde kalarak ve arkadaşça ilişki kurabileceğimizi deneyimleterek öğretiyordum.
Yine buna rağmen, o günlerimde tanıştığım ruhsuzlardan bazıları, arkadaşlık bağlarına sahip olmadan hayatlarını geçirmeye alışkın oldukları için bi kaç gün sonra aramızdaki selamlaşmanın hiçbir zaman sekse dönmeyeceğine iyice emin olup ardından karşılaştığımız mekânlarda dahi selam sabahı kesip beni tanımazlıktan gelirken, bazıları ise benim ısrarlı arama-sormalarım, bayram seyran bahanesiyle yazıp etmelerimden dolayı bi kaç yıl daha sürdürebiliyor ama en sonunda ben mesaj yazmayı, arayıp sormayı bırakınca da arkadaşlıklarımız bitmiş oluyordu. Tüm bunlara rağmen, o taze sperm kokulu günlerimde edindiğim ruhsuz bedenlerden yarattığım bir kaç arkadaşım da yok değil. Hatta o günlere dair olan anılarımdan biri de, hâlâ arkadaşım olan ama tanışmamızdan bi kaç yıl sonra erkek arkadaşıyla Yunanistan’a yerleşip orada yaşamakta olan bir arkadaşıma dairdir. Bana bi gün;

-olum senin burda ne işin var anlamıyorum. Bunca bok yiyenin arasında kaşıksız ve tertemiz kalabiliyorsun. Keşke hayatımda Yunus olmasaydı. Emin ol seni asla kaçırmazdım

-iyi de ben senin tipin değilim ki?
-bu önemli değil. İçini görebiliyorum. sen çok iyi birisin. bunca pisliğin döndüğü şu derin çukurda, sadece kendin olarak kalmaya çabalıyorsun. Kim böyle yapıyor ki? Baksana şu kenardaki ibneye, daha 3 ay önceki halini görseydin şimdi “bu ne” derdin? 3-5 dakkalığına iki yarrak yiyeceğim diye şekilden şekle giriyor hepsi. Ama sen hep aynısın, çok temizsin. Sanki çaban da aynı kalmaktan başka bi şey değil ha.
-sağ ol
-olum valla bak, cidden sen çok iyi birisin ve hiç buralara göre değilsin. Emin ol daha önce tanışsaydık, seni hiç kaçırmazdım. Bana göre gerçekten kaçırılmayacak birisin ama Yunnus benim için ülkesini ve ailesini bırakıp geldi, ben onu sırf bu yüzden bile bırakamam. Görüyorsun sokaktaki herhangi bi çöp kovası kadar çirkin ve aptal ama benim için bi daha bunu yapacak birini nerden bulacağımki?
-ben seni seviyorum. Sen de çok iyi bir insansın ve uğruna ülke değiştirilmeyi hak ediyorsun. Biz seninle birbirini sikmemesine rağmen her zaman çok iyi iki arkadaş olarak kalacağız.
-zaten sikişsek artık arkadaş kalamayız. Ben sikiştiğimle arkadaş olmuyorum.
-bütün gayler böyleler. Tanıştıkları herkesle mutlaka seks yapıyorlar ve sonra da sikmenin veya sikilmenin yarattığı aşağılanma hissiyle “işim çıktı” diye yalan söyleyerek yataktan çıkıp evlerine gittiklerinde “niye yalnızım, niye arkadaşım” yok diye içip içip ağlıyorlar
-ahahaha sus amınakodumunibnesi hemen felsefe yapma
-jjskdjkdhd yalan mı ama
-doğru olmasına doğru da, senin dışında kim böyle düşünüyorki
-işte sen düşünüyorsun ve Yunnus’la birbirinizi bulmuşsunuz. açıkçası evet, birbirinize yakışmıyorsunuz ama birbirinize verdiğiniz değer estetikten bağımsız olduğu için hiç azalmayacak.
-ne güzel dedin öyle.” demişti.


dev amı var 

01 Şubat 2024

Öküz Herif blogumu takip ediyor mu?

Evet ediyor ve bu artık tamamen sikimde değil.
Ara ara gelip isimsiz şekilde yorum yapıyor ve yıllardır da yapıyordu. ama o olabileceğini ciddi ciddi hiç düşünmemiştim.
Ona dair en son eleştirimde dayanamayıp şu yazının altına yorum yapmıştı:  https://hayaterkegi.blogspot.com/2023/07/birazda-gercekler-hakkmda-konusalm-m-5.html
Yazı sonundaki yorumlaşmamız şöyle olmuştu:

Öküz Herif: 
Sen usta bir manipülatörsün ki maalesef en büyük manipülasyonu kendine yaptığın için bunun farkında bile değilsin büyük olasılıkla

Hayat Erkeği:
yıllar önce şair arkadaşımın saflığına, iyi niyetine kanıp sana blogu söylediğim için pişmanım. Seninleyken, bana yaptığın her şeye rağmen, kendi felsefem olan ”iyi davranırsam iyi olacaksın" mantığımdan dolayı sana karşı sonsuz iyi olmama, yaptıklarına rağmen saf şekilde tamamen açık olmama, sevgimi karşılıksız vermeme rağmen hiç değişmedin ve blogu öğrendikten sonra da iç dünyamdaki manipüle edemediğin taraflarımı da burdan öğrenip öğrenip ustaca kullanarak kötülüğünü devam ettirdin. sen gerçek korkunçlukta psikonarsist'liğinle hayatımın içine ederken ve beni oyuncağın olarak görüp yeterince vakit geçirdikten sonra artık işine yaramaz hale gelince sokağa atan şeytani kötülükte birisin. 
anladım ve kabul ettim; sen asla iyi olmayacaksın ve enerjini başkalarına kötü davranarak, onları kötü hissettirerek sağlamaya devam edeceksin. 
aramızdaki her şeyi boş ver. kötülüğünden-kötü biri olmadan beni kemoterapi, radyoterapi ve onlarca ilacı aynı anda aldığım, tamamen desteksiz kaldığım o aylarda kendinden uzak tuttuğun ve seni siken birini bulamadığında gelip beni sanki seviyormuş gibi davranarak eve götürdüğünde, seni sikmediğim için evden kovduğunda artık tamamen emin oldum. ne yaparsan yap sen benim için gerçek anlamdan tek kötü insansın ve bu hiç değişmeyecek.

önceki ayki kontrollerimde de, İstanbul'a gelip sana geldiğimde tek şartla, yani; seni sikmem karşılığında evde kalabileceğimi söyledin ve bende hiç ikiletmeden kabul ettim. çünkü sen bu'sun. bundan fazlası değilsin. sen sevilerek sikilebilecek biri değilsin. sen sadece ücreti mukabilinde seks bulabilen, insanların ihtiyaçları karşılığında sikilebilecek şeytanın ta kendisisin. 
biliyorum; ben blogu tutmaya devam edeceğim ve sen de hayatının sonuna kadar da buraya sürekli gelip ara ara anonim isimlerle yorum yaparak kötülüğünü bulaştırma çabanı göstermeye devam edeceksin. ama etkilemiyorsun beni. hayatımın çok dışında tutmaya kararlıyım. artık, sana dair “değişti mi, değişir mi” gibi umutlarım tamamen bitti. hayatımda hiç olmayacaksın ve bu yüzden gelip gelip burayı okuyarak mutluluğumdan acı duymaya devam edeceksin.

Öküz Herif:
Sanırım beni sevgilin sandığın için hayal kırıklığına uğrayacaksın ama ben maalesef o değilim. Senin blogunu çok uzun bir süreden beri takip eden birisiyim. Hele ailenle olan yazılarına bakınca resmen utanç krizine giriyorum. Resmen yaman hırsız ev sahibini bastırır atasözünün temsili gibi davranıyorsun. Ama senin gibi bir kafaya sahip olmak isterdim.
İnsanın bütün vicdani meseleleri kazanıp geceleri horul horul uyuması muhakkak iyi bir şeydir. Bütün blog yazılarını okuyan birisi olduğum için nasıl acı çektiğin, yalnız kaldığın vs konularına hakimim o yüzden bu konuda bana bir şey açıklamaya çalışma. Evet ailen, erkek arkadaşın, arkadaşların vs pek iyi insanlar değildi ama sen de pek iyi bir insan değilsin be hayat erkeği...

Hayat Erkeği: tabi tabii.