-->

24 Ağustos 2009

herkesle yat, ama sadece beni sev

mübarek ramazan ayında bu eski anım aklıma geldide yazıyım dedim. o anıma hatıratıma neden olan insan evladı da şu an ağrıda yaşıyor ve evlendi. bide çocuk bekliyor. onunla istanbul da bi gaycafe de tanışmıştık. bazen arkadaşlarımla orada takılır ve ordan barlara giderdik. sonra bi gün cafeye eleman lazım olunca çalışmaya karar verdim ve işe aldı patron beni. patronum da bayan bi lezbiyendi. dombalak gibi bir şeydi. kadının gözleri pörtlekti ve apartmanda ışıklar sönükken karşılaşırsanız muhakkak ödünüzü patlatıp altınıza sıçtıracak bi kalıba sahipti.

patron aynı zamanda tüm patronlar gibi cimriydi, ve bulaşık yıkarken gelip başım da beklerdi, musluğu açıp kapatırdı bana. sırf su faturası çok gelmesin diye, gözlerinide parmaklarıma dikerdi ki tabakları çanakları ikinci defa yıkamak zorunda kalıcak şekilde üstten geçmeyeyim.
neyse işte patronu geçeyimde şu benim aşk macerama geleyim.
biz bununla aynı işte çalışmaya başlayınca, eğlencelerede hep beraber gitmeye başladık, sonra bide bu yetmezmiş gibi bide ev tutup yerleşince şimşekler çakmadan durmadı.
ben buna sırılsıklam aşık oldum kaldım.dıpdızlak ortalarda başkalarıyla fingirdeşirken, birde buna yanığım ve her fırsatta onada söylüyorum ve sonrada kahkahaları patlatıyoruz.
bi arkadaşımız daha var onun adı da tamer ve oda ibne, yada modern adıyla gay diyeyim. oda sevgililerini bazen eve getiriyor, biz dışarı çıkıyoruz falan.
sevgililileri diyorum çünkü her saate bi tane sevgilisi oluyordu. genelde tipsizlerden hooşlanırdı ve onlara at hırsızı derdi. biz zaten alışmıştık ona, nerde bi tane eli yüzü bozuk birini görsek ona omuz atar ve sağdan yaklaşan bi tehlike var derdik, o hemen döner ve aayyyy derdi :)) ne günlerdi yaw. çok eğlenirdik. bazen eve de gitmezdik. evin sadece adı vardı evvv.
onun dışında bi işe yaramıyordu bide mal atmaya yarıyordu ev.
ev bildiğin kerhanenin lüksü olup çıkmıştı işte. zaten başka da bi mok olmazdı bizden. tamer güya almanca öğretmenliği okuyordu ama nerde okulll, milyarlarca liralık iş bulunca okulu sikine takıp boşvermişti.
işi de aşk acıları yüzünden kaybedince artık 3 ümüz ev tutmuştuk. tamerin ailesi de antalyada yaşıyordu. sıkıştığımız zaman tamer uçakla gider ailesine olan özlemini giderir ve bize çantayla para getirirdi. parada öyle ortalıkta dolanırdı. kimse kaldırmaya kıyamazdı ama kimsede paraya el atmazdı, evin ihtiyaçlarını alırdık, bide kiramızı öderdik.
neyse yahu konu uzadı benim aşk meselem tamere takıldı döneyim de aşkıma geleyim.
işte biz böyle evi de tutunca hepten ayrılamaz olduk ve her bokuda aynı anda yiyoruz. düşün işte başkalarıyla yiyişiyorsun sonrada kalkıp geliyorsun birbirinize sarılıp yatıyorsunuz.
böyle bi garip ilişki oldu çıktı bizim. hatta bazen biz üçümüz aynı yatakta yatardık ve hiç de kötü şeyler olmazdı, kardeş kardeş de uyurduk yani.
ama ben ona aşık olmuştum, tutamıyordum kendimi, beli açılsa kapat gören olmasın diyordum. sonra bi gün yine böyle ben kıskançlık krizlerinde iken orasını burasını örtüyordum ve o anda cafeye adamın biri çıktı geldi.
gidip biraz konuştular. cafe deyiz tabii. adamla uzun bi sohbetten sonra gelip ayy bu çok tatlı bundan hoşlandım dedi. mahvoldum ve onuda zaten tutamazdım da. tamam git onunla dedim. herkesle yat, ama ne olur sadece beni sev dedim.
şaşırdı, kahkaha attı, güldü, baktı gözlerimin içine ve sen delisin dedi, sadece böyle dedi ve beni dudaklarımdan öpüp o adamla gitti.o günden sonra hep bana gülerek baktı. benim için çok şeyler yaptı. paramız olmadığında, aç kaldığımız da para için de gidip başka erkeklerle yattı, ve sanırım beni gerçekten çok sevdi.
işte böyle bi şeydi aşk, şimdi hala görüşüyoruz.ama çokda tınlamıyoruz birbirimizi, bazen arıyor soruyoruz o kadar. o herkesle yatıyordu ama hiç kimseyi sevmiyordu. bende sadece beni sevmesini istiyordum, ve gerçekten o beni çok sevmişti.
şimdi dönüp baktığımda görüyorum ki onun kadar beni hiç kimse sevmemiş.