-->

16 Mayıs 2024

mail olarak derdini anlatmak, derdine ortak aramak 2

dönem dönem mail attıkları için yazıştığım insanlar olur. ilkini şurada yayınlamıştım: https://hayaterkegi.blogspot.com/2024/02/mail-olarak-derdini-anlatmak-derdine.html

bugün de ikincisini yayınlayayım. bu mailleşmeyi 2012 yılında yapmışız ve sonra o mail kapanmış gitmiş. 2018 yılında mail attığımda "böyle bir mail bulunamadı" diye geri bildirim gelmişti sunucudan.

-----14 Temmuz 2012'de gelen ilk mail:
Merhaba,
ben bir anneyim, oğlum eşcinsel,, 24 yaşında.nette gezerken rastladım yazılarına ,,mutlu,mutsuz,samimi,doğal gerçek..
bizimkide uzun hikaye işte.
alkol bağımlısı bir baba,mutsuz aile,sonuç eşcinsel bir evlat.
Şimdi onu kaybetmeme çabası,yıllarca eşi ile mücadele eden bir kadın,bundn sonra oğlunu kaybetmemek için mücadele eden bir anneyim,
hayat acımasız,,zor,herkezin hikayesi farklı..beklentisi tek,sevgi,
seni seviyorum,karşılıksız,sebepsiz,beklentisiz.
Allaha emanet ol,


-------yanıtım:
merhaba annecim. ellerinden öpüyorum. yazdıkların çok güzeldi, çok duygulandım.
ama sizin mutsuz bi aile olmanızın sonucu, onun eşcinsel olması değil. evet eşcinselliğin yüzlerce, binlerce nedeni var ama sadece siz değilsiniz. içiniz rahat olsun :)
annecim, ukala gibi de olmak istemiyorum, ama sana tavsiyem; oğluna sebepli sebepsiz sarıl öp ve hatta bunları alışkanlık yap. içinden gelmese bile öp, sev, başını da sık sık okşa. öylesine alakasızca yap bunları.

oğlununda ne olursa olsun, her zaman yanında olduğunu belli et, bunu dile getir. ona ebeveyn gibi değil de arkadaş gibi yaklaş.
ayy özür dilerim akıl verir gibi oldum. affet. ellerinden öpüyorum. çok affet.





------28 Temmuz'da gelen ikinci mail:

merhaba kara oğlum nasılsın umarım iyisindir,,

ben iyiyim çok şükür,yazılarında oruç tuttuğunu öğrendim çok mutlu oldum ,afferim sana kocaman öptümseni,

ben oruç tutamıyorum bunun içinde üzülüyorum olsun dediğin gibi bence ibadet en çok kul hakkı,insanlara nasıl davrandığın bende buna en çok inananlardanım..

önerini uyguluyorum oğlumu bol bol öpüyorum,aklımada sen geliyorsun)bunu kimse bilmiyor,,

hadi iyi ramazanlar,biraz yemeciklerini fazlaca ye,k.i.b,,




-------22 Eylül 2012'de gelen üçüncü mail:

Merhaba,
Nasılsın,umarm iyisindir.Yazılarını her hafta fırsat buldukça okuyorum,önceleri dehşetle gözlerimi ekrana patlatarak ve ağzım açık ookuyordum,,aman Allahım diye,şimdi gülümseyerek yazdığın küfürleri normla cümleymiş gibi okuyorum.Kendini ço iyi ifade ediyorsun,duygularını çok iyi yazıyorsun.Bu konuda seni tebrik ediyorum gerçekten..devam..

ha bu arada öküz herif ayrıca bundan sonra hayatına girecek olan  öküz ,keçi,boğa heriflerde aynı olacaklar bunu sende biliyorsun.Malesef eşcinsellik hayatının ,kişiliğinin getirdiği durumlar bunlar..çoğu sevgi arar bulamaz,içinde sevgi boşluğu vardır dolduramaz hiç bir zaman..cinsellikle doldurmaya çalışır bir gün bununda doldurmadığını anlar..fakat artık o denizin içidedir,,bir psikiyatrist bana eşçinsellerin cinsel hayatları doyumsuz olur,sürekli partner ararlar..eyleme vurulduğunda ise bağımlılığa kadar gider demişti.Çünkü erkeklerde yaşanan bu cinsellik beyini etkiliyormuş ve eyleme vurulduktan sonra dönüşümü çok zor oluyormuş.Alışkanlıklar zamanla ihtiyaç haini alır biliyorsun,,hatta bağımlılık,,bu hepimiz içi geçerli.

Önceleri bu konular ne kadar uzaktı bana,çalışan sıradan bir anneydim,hayat işte herşeyi öğretiyor insana,

Ben sana sadece bi okurun olarak bir psikoloğun sitesini tavsiye edeceğim,homofobik asla değiim olamam,,sadece tavsiye, hüseyinkaçın com

hepimiz hayattan yoruluyorz,,bende yoruldum ama ne çareki yaşam devam ediyor,,bende sevgi arıyorum,bende hayatım başka olsun eşim içmesin oğlum evlensin torunlarımı göreyim istiyorum,bazen iyi olmak yetmiyor bunu baa yaşlı bi arkadaşım söylemişti bir zamanlar anlamamıştım ama öyleymiş..

sen kendini tanıyorsun bundan güzel bir şey olamaz farkındalık iyi birşey bunu asla kaybetme..k.i.b



------2017 yılında şöyle yazmışım: Merak ettim, ne oldu? 

ama tabii mailin kapanmış olduğu yanıtı gelmiş sunucudan. bu arada sanırım arada bi kaç yazışmamız daha olmuş ama silmişim. çünkü o ara çok fazla mail geliyordu ve sanırım sildiklerim arasına kaynamı.

09 Mayıs 2024

acıtmayan ölüm

Bu yazıya bi kaç süslü cümleyle giriş yapmayı denedim ama aslında gerçek hislerim olmadığı için sildim ve işte bu cümleyle giriş yapmış bulunmaktayım; Derin anlamlara, ona buna gönderme yaparken benim haklı olduğumu belirten atasözleri veya deyimlere gerek yok. Lafın kısası şu ki; geçen hafta annem öldü.
Geçen ayların birinde bi anda teşhis edilen kolon kanseri ve kanserin diğer organlara da sıçramış olması, yaşının çok ilerideliği (87 yaşındaydı) vs derken ameliyat da edilemiyordu ve ağrı kesici ilaçlar, bol bilmem neli serumlar da kâr etmedi ve geçen hafta kaldırıldığı hastanenin yoğun bakım odasında geçirdiği 3. günün sabahında öldü.

Ölümünü 3numaralı ablamın normal bi şekilde hatta biraz sakin olmaya çalışmasıyla evden çıkmasından 20 dakika sonra 3numaralıyengem'in arayıp;
-hastaneye gelmiyor musun
-yok siz gidin. ben anneme küsüm
-annen öldü
-ıııı
-biz hastaneye geçiyoruz, sende gel.
-tamam ben şeyyy ben gelecem. siz gidin gelicem.
yengemle olan bu konuşmayla öğrendim ölümünü.
Evet ona küstüm ve bunu zaten kimseden saklamadım. çünkü ben bir müslümanım ve annemin kötü biri olmasına karşın hissettiğim şeyi saklayarak, başka şekilde davranmayı doğru bulmadım. bulmuyorum. insan neyse öyle davranmalı ve gerçeği; ayıplanma, dışlanma gibi toplumsal olumsuzlanmalardan dolayı saklama gereği duymamalı. 

"Anneme kızgınlığım, küslüğüm ve onun kötü biri olmasına rağmen eğer olurda bir gün ölecek olursa, acaba bu hissedişlerime rağmen ağlar mıyım? belki ağlarım" diye düşünmüşlüğüm çok olmuştur, ama öldüğünü duyduğum an dahil olmak üzere hiç ağlamadım. Yani bi ara acaba kendimi tutuyor muyum diye de düşündüm ama hayır tutmadım. Baya içimden ağlamak gelmedi. Zerre kadar bile olsa ağlama hissi oluşmadı.
Yani babam için de hep "ağlamam" diye düşünür ve bunu söylerdim ama babamla ilişkim böyle değildi ve zaten o öldüğünde askerdeydim ve 2numaralı abim arayıp babamın öldüğünü söylediğinde normal bi konuşma gerçekleşmiş gibi telefonu kapatmıştık, fakat 1 saat sonra hönkürüvermiştim.
Babama ait bu ağlama anısından dolayı olsa gerek annem içinde böyle bir şey olacak sanmadım değil ama olmadı. Cenaze işlemleri, taziye anı ve sonrasındaki günler boyunca; öyle boş boş etraftaki koşuşturmaları izledim.

ilk gün eski evimizin olduğu camiiye götürüp tüm mahallelice cenaze namazını kıldık, beraber mezarlığa gidip gömdük, fatihalar okundu ve ben bu arada hep "allahım ben annemin bana haksızlık ettiğine, belki bilmiyordur, belki anlamıyordur, belki de söylemem gerekiyordur diye ona defalarca söylememe rağmen uğradığım haksızlığa göz yumduğuna inandığım için ona hakkımı helal etmedim ama gerçekten hakkım olup olmadığını en iyi bilen de şüphesiz sensin. elbette ben hakkım olduğunu düşünüyorum ve bu yüzden helal etmemiş olsamda sonsuz rahmeti olan ve rahmet edecek olan da sensin. rahmet et. çünkü benim de kafam karışık ve ona hakkımı helal etmiyorum" gibi şeyler söyleyip durdum.
annemi gömme işlemi bittiğinde herkes toplandı arabalara bindi, beni çağırdılar ama "siz gidin gelmeyeceğim" dedim ve bi kaç ısrar sonrasında da herkes gitti. bense yandaki mezarın köşesine oturdum ve karşıdaki manzarayı falan izledim, komşu mezarlarda bitmiş otlara baktım, mezar taşlarını okudum. öylece otururken gelip giden bi kaç kişi oldu, selam aldık verdik, biraz daha oturduktan sonra kalkıp mezarlıklar arasında yürüyerek taziyenin kurulduğu camiye geldim. 
az önce sevmediğim birini gömmüştük ve bu yüzden üzgün değildim ama şakalaşan bu insanlar biraz garip değiller miydi?
Yani tamam kimse göbek atmıyordu ama yani yine de bi tuhaflık vardı. 
caminin altındaki taziye yerinde kurulan çay kazanı, bahçeye dizilen onlarca sandalye ve akın akın gelmeye başlayanların içtiği onlarca demli çay ve bu arada okunan fatihalar sonrası devam eden dünya telaşı, iş güç konuşmaları, geçen haftaki siyaset konusu vs
buraya gündelik konuşmalar yapmak ve biraz olsun sakin bi kafayla sosyalleşmek için gelmişti herkes. ölü annem kimsenin sikinde değildi. benimde değildi ama yani ben ona kızgındım, bana haksızlık yapmıştı. ya size ne yaptı o orospu, orospuçocukları?
bilmiyorum. belkide ben abartıyorumdur ve belkide aslında zaten hayat böyledir, böyle olmak zorundadır. yani; ölen ölür, demli çayı içilir, sağdan soldan konuşulur, ruhuna bi fatiha okunur ve kalkıp gidilinir.

camide süren 3 günlük taziye sonrası, geç duyduğunu söyledikleri için evede gelip gidenler oldu. 4. günün akşamı ise 1numaralı abim "evet hayat böyle işte, sıramız gelince bizde gideceğiz. hayat devam ediyor" dedi ve karısı, 4 çocuğunu ve kendisini alıp yaşadığı şehre döndü. yengem giderken ağladı ve hepimize sarıldı. normalde bizim buralarda yengelerle sarılınılmaz ama bana da sarılınca bende sarıldım. bi ara gözüm hafif yaşarır gibi oldu ama bunu samimi bulmadığım için durdum. çünkü; sanki herkes bana baktığı ve benden bi ağlama bekledikleri için dolmuştu gözlerim. 
ve evet, annem uğruna ağlanılması gereken biri değildi. ağlamadım. hakkım haram, yeri cehennet olsun.