-->

21 Temmuz 2023

Birazda Gerçekler Hakkımda Konuşalım mı? 5-

 Sevindiğim gerçekler 5
Öncekiler: https://hayaterkegi.blogspot.com/2023/06/birazda-gercekler-hakkmda-konusalm-m.html

------12------
ailem olan bu insanların arasına döndüğümden bu yana geçen şu 3 yıllık süreçte onlarla açık açık yaşamaya başladığım gerilim, doğrusunu söylemek gerekirse hoşuma gitmeye başladı. çünkü artık birbirimizi açıkça sevmediğimizi biliyoruz ve toplumun dayattığı kuralları yüzünden ayrılamıyoruzda. daha doğrusu ben ayrılabilirim ve ayrılmam için ellerinden geleni yaptılar ama sonra tüm ayrılıp gitmelerimin benim zararıma olduğunu fark ettikten sonra, gitmek yerine burda kalmamın yararıma olduğunu görüp kalmaya karar verdim ve onlarda toplumun dayattığı kurallar yüzünden beni açıkça kovamadıkları gerçekliğinden dolayı kalışımın yararını görmeye başladım. şimdi ise; beni her aralarında istemediklerini söyleyişlerinden zevk alıyor, her sevmediklerini belirtmelerinden özgürlüğümün sadece bana bağlı olduğunu anlayarak sevinmeye ve bu kadar aşağılanmışlığa rağmen gitmek yerine kalışıma sinir olmalarına seviniyorum :)
insanın kesin özgürlüğünün sadece kendisinin elinde olması kadar kendisine mutluluk, huzur veren bir şey yok. ben henüz karşılaşmadım..
öte yandan bu hafta yaşanan bi olayla şunu da anladım ki; eğer ailemle barış imzalarsak, yani karşılıklı olarak birbirimizi olduğumuz hallerimiz, kızgınlıklar ve kırgınlıklarımızla kabullenirsek, bu durum kendimi cehenneme atmamdan başka bir şey olmayacak. çünkü şartları onların belirlemesine izin vermiş olacağım ve bu da sınırlarımın onlar tarafından çizilmesi demek olacak. oysa bunu anlamaktan acizler ve bende şunu emin olarak anladım ki;
onlarla barışmadan bi arada yaşamak, benim yararımdan başka hiçbir şey değil. o yüzden;
YAŞASIN ÖZGÜRLÜK GETİREN GERÇEK SAVAŞ 
(bu savaşın bana getirdiği huzuru, rahatlığı ve hesapsız özgürlüğü sanırım kutsamak lazım. yaşasın kötü insanların ucuz hesapları ve bu arada huzur bularak yaşayan ben)

-----13-----
Yeni yeni bilinçli olarak anladım ve zorlanarak kabul ettimki; annem çok cin bi kadın ve 85 yaşına kadar yaşamış-yaşıyor olmasına rağmen, ömründen akıp giden uzun yıllar onu kötülüğünden arındırmamış-arındıramamış. Belki de arınmak istemedi veya aslında kötülük, ona sadece iyilik olarak göründüğündendir. Onun bakış açısını geçersek. Onunla barış imzalamak, kendimce iyi olana yönlendirmek için çok çaba sarfettim ama umursamadı. En azından, sadece bana karşı olan davranışlarını değerlendirdiğim olaylardan sonra üzüntüm geçtiğimde gidip ona, bana kötü davranmaya hakkı olmadığını ve artık en azından kalbimi kırmaması ve beni üzmemesi için de bir şeyler yapması, böyle bir çaba göstermesi gerektiğini farklı zamanlarda defalarca uzun uzun açıklamama rağmen beni amına bile takmadı ve artık kendisinde tamamen kemikleşmiş olduğuna inandığım kötücül davranışlarına umarsızca normal bi şekilde devam etti.
onunla ilişkimiz böyle devam ederken, önceki ay banyo dolabında havlumu arıyordum ve yanlışlıkla en alttaki çaputların ve ıvır zıvırların arasında onun olduğu belli para dolu çıkını elime geçince şaşırdım. (annemi parasız yaşlı bi kadın sanıp ara ara eline zorla para tutuşturan benin, şaşırmaması imkânsızdı.) bu buluştan bi kaç gün sonraki tekrar olumsuz davranışlarında, onu asla düzeltemeyeceğimi kabul edip, en azından kötü davranışlarının karşılığını görmesi için çıkınından 150 tl alıp rahatladım. çünkü bir insanı düzeltemiyorsan ve onu, yaptıklarından dolayı tüm saflığınla uyarmana rağmen sana hâlâ aynı şekilde davranmaya devam ediyorsa cezalandırılmak gerekir. 
ve annemin bana her kötü davranışından, kalbimi hiç umursamadan kırışından sonra büyük bi sevinç duyarak çıkınında 100-200 tl tırtıklamaya devam ediyorum. bu beni iyi hissettiriyor.

------14---
Anneme yaptığım bu davranışın benzerini, önceki aylarda 3numaralıablama da yaptım. 
Çünkü geldiğimden bu yana, beni evde istemediğini artık hareketleriyle belli etmek yerine sözleriylede açıkça dile getirmekten hiç çekinmiyor, eve bela getirdiğimi de eklemekten geri kalmıyordu. Artık ne bela getirdiysem ://
Bu davranışlarından iyice sıkıldığım ve aslında evde neler olduğunu görmek için orayı burayı karıştırırken, gardroptaki çantasının küçük cebinde altın bilekliğini görüp görevi insanların sadece canını almak olan Azrail gibi masumca gülümsememe rağmen görevimi yerine getirmekten vazgeçtim ve ablam için içimden "ne hali varsa görsün" deyip bilekliği tekrar yerinde bırakarak hayatıma devam ettim. 
Günler bu şekilde geçip giderken, ablamda "defolup gitmem gerektiği" gibi sözleri söylemekten, işi biraz hızlandırmak içinse bana açıkça yemek vermeyeceğini belli etmekten geri kalmadı. (Oysa yemek vermemesi sorun değildi çünkü o sıralar artık çoğunlukla sebze-meyve ile günü atlatıyor, kendi yemeğimi de kendim yapıyordum.)
Onunla aramızdaki bu durumun koca birer tekrara döndüğünü ve aslında ondan gelmekte olan bu davranışların hiçbir zaman bitmeyeceğini, karşılık olarak onu alttan alarak ise aslında bana böyle davranmaya hakkı olduğunu kendisine sandırmaya devam ettiğimi düşünmeye başladım ve bu yüzden onu cezalandırmak için, onun evde olmadığı bi gün gidip bilekliğini alıp sakladım.
Bilekliğin kaybolduğunu 1 ay sonra anladı ve sesi titreyerek gelip bana "bilekliğini görüp görmediğini, acaba eve hırsız mı girmiş olduğunu, yılların emeği olan değerli bilekliğini nasıl kaybettiğini anlamadığı" gibi cümleler kurup durdu. Ona "nasıl bi bileklikti, gidip kuyumculara bakalım, polise haber verelim" diye karşılık verdiğimde, yüzü buz kesti ve "belki de ben bi yerde düşürdüm" diyerek geçiştirdi. Fakat bi kaç gün aralıkla tekrar aynı  konuşmaları yapınca ona "bana sürekli sorup durmana gerek yok. nerde kaybettiysen git orda ara. kaybettiğini söylediğin tarihlerde de zaten ben evde değildim. o yüzden benim aldığımı ima etmeye çalışma" deyip onu şoke ederken, içimden büyük bi coşkunlukla sevinmişken onu kendimden uzak tuttum.
Sonraki günlerde ise bana karşı gittikçe yumuşadı ve bu aralar yine yemek yapmaya, kahvaltıda beni sofraya çağırmaya, bazen canımın bir şey isteyip istemediğini sormaya başladı. 
Oysa adalet, cezalandırılarak yerine getirilmesi gerek bir şey değil. İnsan salt cezalandırılmış olduğu veya cezalandırılacağı için iyi biri olmamalı. İyi olmaya dair çabası, korku ve kayıplardan bağımsız olmalı.  Fakat bunu anlatmaya kalkıştığında kimse seni sikine bile takmıyor. Çünkü cezalandırılarak özgürleşmek, günahından-körülüğünden küçük bi bedel karşılığı kurtulmak insanı rahatlatmaya yetiyor.


4 yorum:

  1. Sen usta bir manipülatörsün ki maalesef en büyük manipülasyonu kendine yaptığın için bunun farkında bile değilsin büyük olasılıkla

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. yıllar önce şair arkadaşımın saflığına, iyi niyetine kanıp sana blogu söylediğim için pişmanım. Seninleyken, bana yaptığın her şeye rağmen, kendi felsefem olan ”iyi davranırsam iyi olacaksın" mantığımdan dolayı sana karşı sonsuz iyi olmama, yaptıklarına rağmen saf şekilde tamamen açık olmama, sevgimi karşılıksız vermeme rağmen hiç değişmedin ve blogu öğrendikten sonra da iç dünyamdaki manipüle edemediğin taraflarımı da burdan öğrenip öğrenip ustaca kullanarak kötülüğünü devam ettirdin. sen gerçek korkunçlukta psikonarsist'liğinle hayatımın içine ederken ve beni oyuncağın olarak görüp yeterince vakit geçirdikten sonra artık işine yaramaz hale gelince sokağa atan şeytani kötülükte birisin. 
anladım ve kabul ettim; sen asla iyi olmayacaksın ve enerjini başkalarına kötü davranarak, onları kötü hissettirerek sağlamaya devam edeceksin.

      aramızdaki her şeyi boş ver. kötülüğünden-kötü biri olmadan beni kemoterapi, radyoterapi ve onlarca ilacı aynı anda aldığım, tamamen desteksiz kaldığım o aylarda kendinden uzak tuttuğun ve seni siken birini bulamadığında gelip beni sanki seviyormuş gibi davranarak eve götürdüğünde, seni sikmediğim için evden kovduğunda artık tamamen emin oldum. ne yaparsan yap sen benim için gerçek anlamdan tek kötü insansın ve bu hiç değişmeyecek.

      önceki ayki kontrollerimde de, İstanbul'a gelip sana geldiğimde tek şartla, yani; seni sikmem karşılığında evde kalabileceğimi söyledin ve bende hiç ikiletmeden kabul ettim. çünkü sen bu'sun. bundan fazlası değilsin.
      sen sevilerek sikilebilecek biri değilsin. sen sadece ücreti mukabilinde seks bulabilen, insanların ihtiyaçları karşılığında sikilebilecek şeytanın ta kendisisin. 
biliyorum; ben blogu tutmaya devam edeceğim ve sen de hayatının sonuna kadar da buraya sürekli gelip ara ara anonim isimlerle yorum yaparak kötülüğünü bulaştırma çabanı göstermeye devam edeceksin. ama etkilemiyorsun beni. hayatımın çok dışında tutmaya kararlıyım. artık, sana dair “değişti mi, değişir mi” gibi umutlarım tamamen bitti. hayatımda hiç olmayacaksın ve bu yüzden gelip gelip burayı okuyarak mutluluğumdan acı duymaya devam edeceksin.

      Sil
    2. Sanırım beni sevgilin sandığın için hayal kırıklığına uğrayacaksın ama ben maalesef o değilim. Senin blogunu çok uzun bir süreden beri takip eden birisiyim. Hele ailenle olan yazılarına bakınca resmen utanç krizine giriyorum. Resmen yaman hırsız ev sahibini bastırır atasözünün temsili gibi davranıyorsun. Ama senin gibi bir kafaya sahip olmak isterdim. İnsanın bütün vicdani meseleleri kazanıp geceleri horul horul uyuması muhakkak iyi bir şeydir. Bütün blog yazılarını okuyan birisi olduğum için nasıl acı çektiğin, yalnız kaldığın vs konularına hakimim o yüzden bu konuda bana bir şey açıklamaya çalışma. Evet ailen, erkek arkadaşın, arkadaşların vs pek iyi insanlar değildi ama sen de pek iyi bir insan değilsin be hayat erkeği...

      Sil

düşüncelerini kendine saklama, benimle de paylaş.