-->

13 Ocak 2024

kitapsız kitapçı rafları arasında sürtmek

bu yazıya şurda başlamıştık, TIKLA =>  https://hayaterkegi.blogspot.com/2024/01/kitapsz.html

…Eğer durum pozitifse ve sen bu kitabı, benim parasız dönemlerim olan eski zamanlarımdaki gibi bir kitapçıya girip farklı kitaplara göz atar gibi yaparak raflar arasındaki kedi sessizliğinde gezinirken okuyup bitirmeyi düşünüyorsan yapma bunu göt! Yapma!
Benim erken zamanlarımdaki zorundalığımdan dolayı yaptığımı, şimdi sen yapma orospuçocuğu! Çünkü ben böyle yaptığım zamanlarımdayken dayak yemekten bıkıp evden kaçmıştım ve gittiğim şehirlerde  kaçak olduğumu anlayan herkes beni sikmek istediği için, göz önünde saklanılacak güvenilir yerler arıyordum ve kitapçılar beni hemen sikmeye kalkışabilecek kimsenin olmadığı yerlerin başında geldiği için mecburen; sanki gidecek onca yerim varmış ama yinede kitapları sevdiğimden dolayı dükkânlarını tercih etmişim gibi davranarak oncalarını okumak zorunda kalmıştım.
Tabii rızam olmadan veya inşa edilmiş rızamla olsa bile sikilmemek için kaçıp bu kitapçılara gelmiş olmama rağmen bazen rafların arasında gözlüklü, çok okumuş ve her şeyi bilirmiş görünümlü adamlar ve evden kaçmaya cesareti olmadığı için mecburen üniversiteye kapak atarak içlerindeki orospuyu özgür bırakan genç kadınlar, çirkin oldukları için kimse tarafından sikilecek değerde görülmeyen orta yaşlılar ve ne olduğuna karar verememiş kafası karışık erkekler ve kadınlar, her gün gittiğim için dikkatlerini çekmeye başladığım kitapçı çalışanları tarafından da bazen tacize uğrardım ama bunlar önemsiz şeyler. Ayrıca amı olan biri tarafından taciz edilmek, tüm çocukluğu boyunca “top” denilen erkeklerin çok ama çok hoşuna gider. Çünkü onların amı vardır ve seninde bacak aranda, onunla ne yapacağını her şeyin serbestçe yayınladığı dönemin olduğu tv’den ve parasızlıktan yarım bırakılmış ev adayı inşaatların bok ve sidikli harçları arasında rüzgârla oraya buraya savrulup duran yırtık porno dergilerinden az çok söktüğün bi sikin vardır.

Şimdi şikayet ediyor gibi görünsemde, aslında o dönemki kafa karışıklığım ve ne olduğuma karar verme baskısının yarattığı bilinmezlikten kaynaklı olsa gerek, bazen benim de hoşuma giderdi o tacizler ve bilgiç adamların yengeç gibi yavaşça yan yan yaklaşmaları da fena hissettirmezdi. Hatta, eğer onların beni tavlamalarına izin verip en sonunda da beraber evlerine gidip onları öpe koklaya sikersem, edindikleri tüm hayat deneyimleri ve gözlüklerinin arkasına özenle sakladıkları saf bilginin penetrasyonumuz esnasında bana geçeceğini sandığımdan dolayı, bu yüzden bazen bana yaklaşmalarına izin verir, iyice yaklaştıklarındaysa seri nefes alışverişlerinden cümleye nasıl başlayacaklarını bilemeyişlerini anlayıp buğulu aptal gözlerimi gözlerine dikerek en salak ses tonumla “bu kitap güzel miii” diye sorup onları sakinleştirirdim.

Yanisi canım, o enteldantellerin beni sikmek veya kendilerini bana siktirmek istediklerini daha ilk andan itibaren bilirdim-anlardım ve zaten herkes karşısındakiyle, kendine göre farklı ama kesinlikle haklı nedenlerle penetre olmak ister. (Bu cümleyi sokak argosuyla kurmak gerekirse; herkes farklı nedenlerle ama kesinlikle kendine göre haklı olarak birini sikmek ister.) Benim penetre olmak isteme nedenimse; hemen alelacele bi şekilde olduğumdan da akıllı, çok görgülü, olabileceğimden daha bilgili falan olmaktı ve bunun yolunun içgüdüselliğimden gelen “entelektüelleri sikerek onlardaki bilginin bana aktarılacağı”nı sanmamdandı. Entelektüel derinliğe sahip insanların sahip oldukları bilgilerinin, onları sikersem bana da geçeceğine olan saf inancımı uzun yıllar boyunca hiç sorgulamadım ve hep böyle yaşadım ama onca sikişe rağmen hiç akıllanmadım. Sikerek akıllanılmıyor çok geç anladım :(
Gördün mü, konu nerden nereye geldi, ne alaka değil mi? Fakat şimdi tüm bu dağınıklığı bi güzel toparlayacağım ve umarım sen bu cümleyi okuduktan sonra devamını getirmeyi bırakıp kasada ödeme yaptıktan sonra seninle ben, iki azgın köpek gibi tekrar kitleneceğiz birbirimize. Bizi ayırmak için üstümüze sıcak su dökmek zorunda kalacaklar balım ve tüm sokak, kudurmuş köpek sikişi görmüş haklı abaza erkek kahkahaları, sahip olduğu amı bile yok sayıp dünyaya bir fanusta geldiğini söylemekten korkmayacak kadar cesur cahil sahte utangaç kadın ayıplamalarıyla inleyecek.
Neyse, hadi canım hadi, eğer ödemeni yaptıysan iki elinle bi anlığına sımsıkı sarıl bana. çünkü artık tamamen seninim ve tamda bu yüzden al sok beni kalbine yakın olan kolunun altına, beraber gidelim varoluş sancılarını bastırmak için sahiplendiğin ucuz eşyalarla dolu o zavallı evine ve sen içeriye girinceye kadar da çıkarma beni sakın yerimden hep kalayım oranda.
Fakat henüz parasını vermediğin halde hâla kitapçıda okumaya devam ediyorsan beni, seni; bana acıyıp para vermeye ikna etmek için beleş kitap okumaya çalıştığım zamanlarımı anlatıp duygularını istismar ederek rıza inşasına devam edip ikna etmeye tekrar dönmek zorundayım….

Dediğim gibi; beleş kitap okuduğum zamanlarımda dayak yemekten kurtulmak için evden kaçmıştım ve parasızdım. Yani o ünlü yazarın dediği gibi “tüm güzel maceralarda olduğu gibi; yola çıkmış ve bu şehre ise yeni biri olarak gelmiştim. hiç param da yoktu.”
Ya peki şu anki sen? Kayıtsız işçiler, kaçak göçmenler, köle çocuklar, zorla çalıştırılan köylü kadınlar tarafından yetiştirilip toplanarak modern ülkelerin kendilerinden bile çok daha modern şehirlerindeki zincir mağazalarda veya uyuması emredilen halkların gözünü boyamak için incik boncuk sikik sokuk şeylerle süslenmiş mekânlarda satılan üçüncü dünya ülkelerindeki insan etinden daha değerli hale getirilen sıcak bi bardak kahveye vereceğin parayı neden bu kitaba verip ömür boyu kitaplığında tutmuyorsunki?
Üstelik bu kitap, o kahve veya Gıda Endüstrisi tarafından trilyonlarca lira rüşvet dağıtılarak kâğıt üzerinde yasallaştırıldığı için tartışılması yasak olan kanserojen kimyasallardan ibaret şekerli soğuk gazozlar, iki üç şişe sonrasında seve seve götünü siktirmeye ikna olacağın çiş tadındaki biralar gibi az sonra çişe dönmeyecek ve söz veriyorum; ertesi gün utancı da yaşatmayacağım sana.
Hatta tam aksine, okunduktan sonra kitaplığında kendime yer açıp ordan sana daima göz kırpmaya devam edeceğim ve sen de benimle her göz göze gelişinde bakıp bakıp içinden “iyiki almışım” adlı bi his geçirerek vicdan mastürbasyonu yapmış halde rahatlamış olacaksın.
Hem şimdi boşver üçüncü dünya ülkelerindeki, senin ülkende bi bardak kahveden daha değersizleştirilmiş milyonlarca insanı. Şimdi biz seninle burdayız ve ben, senin güzel ellerindeyim.
Ver o parayı bana amınakoyim uzatma işte!

Şimdi eğer küfürlerim, acınmalarım, sikmelerim, sikilmelerim ve tacizlerime yeteri kadar acıyıp para vermeye ikna olduysan lütfen daha fazla uzatma, pamuk eller cebe canım. Çünkü bu kitabı parasız okunacak kadar beceriksizce yazmış olduğuma inanmıyorum, o yüzden;
ALLAH RIZASI İÇİN ŞU KİTABA Bİ SADAKA LÜTFEN!

(devamı https://hayaterkegi.blogspot.com/2024/01/kitapl-veya-kitapsz-insanlar.html



2 yorum:

düşüncelerini kendine saklama, benimle de paylaş.