-->

07 Mart 2023

Gölgelerin Gücü Adına

Yazı şurda başlamıştı: HATIRLIYORUM 2016 YILINDA AŞIK OLMUŞTUM aşağıda devam ediyor;

...önceki yazıda, sanki göt siktirmek kolay bir şeymiş gibi yazdım ama açıkçası hiçte öyle değil. Hele benim gibi yıllardır önüne geleni "belki de hayatımın aşkı budur. onu sikmemi istiyor işte. açık açık söylüyor. ne güzel dürüst bi şekilde açıkça söylüyor. bu dürüstlüğü sikmezsem kaçar ve biz onunla aşk alfabesinin ilk harfini bile yaşayamayız" diyerek kendini, karşısındakiyle yaşanan nerdeyse ilk buluşmada sikmeye ikna ettikten hemen sonraki ilk fırsatta siken, ama sıra göt vermeye gelince "amınakoduğumun piçi sikip kenara atar, bi daha da yüzüme bakmaz" diyen biri için hiç kolay değil.
Yani "hayatımın aşklarıyla" genelde dışarda buluşup tanışsamda, sonuçta karşımdakinin elektriğine kapıldığımın 3üncü dakikasında kalkıp onun evine gitmemek veya alıp evime götürmemek hiç zor değildi. Dışarda buluşmak sadece taksi parası ve bi-iki fazla akbil basımına neden olur o kadar. Sonuç ise aynıdır. Zaten şimdiye kadarki "belkide hayatımın aşkı budur" diye siktiklerimden sadece biri bile gerçekten hayatımın aşkı olsaydı, ben şu an onu arama yolculuğu esnasında götümü siktiriyor olur muydum? pehhh.
Değillerdi işte. Hiçbiri, hayatımın aşkı değildi ve ben sırf bu yüzden bu sefer taktik değiştirmiş "belkide hayatımın aşkını göt sikerek değil, götümü siktirerek bulacaktım" adlı bi fikir kırıntısının peşinden soyunup yatağa girmiştim.

Yatak faslı çok zorluydu. Boyu ve kilosuyla benden bi kaç adım büyük olmasına rağmen, tüm ciddiyetimi takınmış şekilde karşı koyarak üstüme çıkmak istediği her defasında onu altıma alıp, sımsıkı tuttuktan sonra içten bi şekilde muzipçe ve zorla öptüğümde fena şekilde sinirleniyor ve bu anlarda, nerdeyse bana bedensel olarak kalıcı bir zarar vermek istediğini saklama gereği duymadığı hareketlerle elinden gelenin en iyisini yaparak beni korkutup ona boyun eğmemi istiyordu. Doğrusu bu davranışları sikimde değildi ve onun gibilerini iyi tanırdım.
Büyük ihtimalle bununda karşısına her zaman "yat" dediğinde yatan, "kalk" dediğinde kalkan köpekinsanlar çıkmış veya o kendisi özellikle böylelerini tercih etmişti. Ee tabii birde 17cm'lik eğik büğük bi et parçasının üzerine oturup onu içine alırken, ona ve tüm benliğine de sahip olduğunu düşünen çakma sultanlar ve yarrak için anında şekilden şekle girmeye hazır, kendini çoktaaaan kaybetmiş bedeni olan ruhsuz zayıf karakterler varken, insancıl seksten kim uzaklaşmazdı ki? Ben?
Evet ben uzaklaşmadım ve bu yüzden, buluşmalarımı çoğunlukla dışarıda sosyal alanlarda veya kalabalık mekânlarda yaptım. Bu alan ve mekânlardaki buluşmalarda bile insanlar elini götüme veya uyluğuma atmaktan geri kalmadı, sikimi 3 saniyeliğine bile olsa görmek için saatlerce dil dökercesine muhabbet açıp kudurtarak pisuvara götürenlerin sayısı da az değil. Yalvaranları da es geçmemek lazım.
İşte o, tüm bu karakterleri ve diğerlerini çoktan anlamıştı. Etrafta, yaşıyor görünmesine rağmen aslında ölmüşcesine yaşayan binler, ruhunun olmadığından habersiz onbinler, sorunlarıyla boğuşmaktan yorulduğu için kendini ilk karşısına çıkan kişiye siktirerek yorgunluk atan yüzbinlerce insan varken, o da kendi dürtülerinin ne olduğunu anlamaya, kendini tanımaya, iç dünyasının gerçekliğini keşfetmeye and içmiş olarak aralarından bi kaçını alıp deneyerek yaşamaya çalışıyordu. 

İlerleyen saatlerde hem kavga edip, hem sevişip hem de konuşmaya devam ettikçe onun bastırmaktan vazgeçip ortalığa saldığı melekşeytan yönünden emin oldum. O, insan olan ama insanlığını 5 dakikalık sikilme karşılığında kenara atan zayıf karakterlerin üzerinde kendine yeni bir benlik inşa ediyordu ve buna bağımlı hale gelmişti. Şimdi benim ona karşı koymamdan dolayı bana sinir olması ve zarar verebileceğini saklamadan açıkça belli etmesi hep bu yüzdendi. Şu an ise ikimizde biraz yorulmuş ve tavana bakarak konuşuyorduk;
-çok inatçısın
-ahahaha ya bi siktirgit 
-düzgün konuş
-tamam
-işte böyle uysal ol" dedi ve cümlesini tamamladığı anda, ben aniden bakışlarımı tavandan çekip dönerek onu yanağından sımsıkı öpüp gülümsedim. O ise öpücüğüm esnasında bana dönmüştü ve yanağındaki belirsiz nemimi silerken, üstünlük kurma haklılığı kazandığı bu fırsatı bana kızmak için kullanmaya hazırlanmışcasına kaşlarını çatmış şekilde söylenmeye başlayacakken, yüzümdeki içten gülümsememle karşılaştığı için bir şey diyecekken susup, sonrasında ise;
-tuhaf birisin.
-sen sanki çok normalsin.
-bi sus. her şeye de cevap verme.
-tamam.
-söz dinliyorsun ama şu bi kaç saattir illallah ettirdin.
-allah'a inanıyor muydun?
-ne alaka şimdi?
-illallah kelimesinde allah var. farkında değilsin ama bu ve benzeri kelimeleri çok kullanıyorsun. büyük ihtimalle ailen çok inançlı bi müslümanlık yaşıyor ama sen onları sırf müslüman oldukları için beğenmiyor ve inançlı bi ailede doğduğun için de, inançsızlık yerine kendi kendine inşa etmeye çalıştığın haberdar olduğun tüm dinlerden biraz biraz aldığın yarıminançlı bi yolda yürüyerek yönünü bulmaya çalışıyorsun. gay'liğinden ise utanıyorsun. bu utancın yüzünden de onlardan çok uzak bi yaşam kurup sürdürme telaşındasın. erkek dövüp, ayaklarını yalattıktan sonra sikmeye 
-üff  sus yeter lan dengesiz
-üffleme konuşuyoruz.
-iyi konuş
-geldiğimden beri de "erkek köle arıyorum, sözümden çıkmayacak falan" dedin de dedin durdun. bunlardan da şunu anlıyorum; sizin ailede kadınların sözü geçiyor olsa gerek. ya da sen kadınların ağırlıkta olduğu bi ailede büyüdün. tek erkek çocuk da olabilirsin. çevrende amca dayı vs gibi rollerde kimse yok. Gay olduğun için, bu erkek düşmanlığı ve doğal erkek hayatına olan uzaklığın, erkekleri döverek ve iyice aşağıladıktan sonra sikme hevesinle tamamlanıyor. 
-kalk git. siktir ol git artık" dedi ve ben onun aşırı gergin ses tonuyla çektiği bu siktir'den dolayı hafif korkmuş bi şekilde, cevap vermeyip yataktan sakince çıkıp sağa sola attığımız giysilerimi aramaya başladım.
İçerisi ne zaman böyle dağıldı. Biz hafif güreşir gibiydik ama bu kadar da dağıtmamıştık. İyiki ortalıkta fazla eşya yok. Hah tamam pantolonu buldum. İççamaşırı giymediğim için zaten aramaya gerek yok, ayakkabılar kapının önünde, çoraplar masanın üzerinde, peki ya tişört?
Pantolonu bacaklarıma geçirip, çorapları giydikten sonra odanın loş ışığı altında tişörtü aradım, bulamayınca "ışığı açayım, tişörtü mü bulamadım" dedim ve cevap vermesine fırsat olmadan ışığı açtım. Gözlerine ışık tutulmuş tavşan gibi sinirli halde battaniyeyi üstüne çekti ve o esnada tişörtümü yatağın diğer ucunda görünce alıp üstüme geçirdim. Etrafa saçılmış bi kaç lira değerindeki bozuk paralarımı da toplayıp cebime attığımda işim bitmişti. O da bu esnada yataktan çıkıp pantolonunu giyiniyordu. Yüzüme kaçamak bakışlar attığını fark ettiğim için bakışlarından birini yakalamaya çalışıyordum ve yakaladığım ilk anda;
-bi kahve daha yapsana. çok güzeldi.
-sana git dedim. artık git. numaramı da sil. 
Ses tonu, mimikleri, odada bir şey arar gibi yapıp boş boş salınışı fazla ciddiydi. Cevap vermeye gerek yoktu. Sağa sola bana ait bir şey var mı, kalmış mı diye yalandan tekrar bakındım ama yoktu, keşke olsaydı.
Kendimden emin bi şekilde kapıyı açtım, ayakkabılarımı giydim ve ondan öc almak, tüm sinirimi boşaltmak için tam kapayı hızla çekecekken geldi, anlamış gibi sakince kapıyı tutup "gel öpeyim" dedi ve o anda içimdeki, tıka basa dolu havaifişek deposu tutuştu. Havaifişekler kontrolsüz bi şekilde sağa sola patlayıp diğerlerini de ateşlerlerken ben onun her iki yanağından da, kendim olarak ıslak ıslak öptüm. Islak öpücüklerime ses çıkarmayıp, bir de dudağının kenarında (saklamaya çalıştığı gizli sevinç gülücüğünden dolayı) ortaya çıkan minik gamzesinden yüz alarak cesaretle;
-boş ver. gitmiyim yav" dedim ama o hemen dış kapıyı dank diye suratıma kapadı. Bende üstelemeyip merdivenlerden indim, mecburen İstiklal'in kadrolu kalabalığına karıştım.

Devamı çok alakasız oldu, yazma hırsıma yenik düştüm. Okumak istersen tıkla

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

düşüncelerini kendine saklama, benimle de paylaş.