-->

27 Eylül 2020

balığa giderken halığa kavuşmak

Burda istediğim kadar bir kahraman, bir romantik ve ulaşılamaz bi yüksekliğe sıçılmış kutsal bok falan olayım. Gerçek şu ki;  dışarda, yani sokakta sıfır bile değilim. Sıfır bile olamadım. Tüm bu yaşam hengamesi içinde, bulutların altında uçan kuşun kanadından kopan önemsiz bir tüy gibi süzülüp bugüne geldim.

Hayat koca bir illüzyondan ibaret ve üstelik bunun sadece romanlardaki kelimelerden ibaret olmadığını yani aslında bunun gerçek bir illüzyon olduğunu kimse söylemiyor. Filmlerdeki illüzyonun (illüzyon yazmak çok zor ya sıkıldım yazmaktan) gerçek olduğunu kimse söylemiyor ama bak ben söylüyorum; hepsi gerçek, hepsi geçecek. kendine gel lan.

Biliyorum bi şekilde, ishal boku gibi lağıma son sürat akan şu hayatta, kendini başarılı olacağına inandırmış bi şekilde yaşıyorsun, ama aslında öyle bir şey yok. Çıkar onu aklından. Olan tek şey ise bok olduğun ve sonunun lağımda noktalanacağı.
Uyan da balığa git yarrağım. Çünkü büyüdün ve artık kimse sana balık da vermiyor. Zaten tutmayı da öğretmemişlerdi. Sen de geç ayıktın mevzuya. Yaşın aldı başını çoooktaaaan gitti. Şimdi en azından kalk git te, balık avlamak için su da yüz ve büyük olsun lütfen. en büyük sularda yüz. Ya kendine yem bul, ya da kendin yem ol balığa. Hem böylece halığa'a kavuşursun. 



8 yorum:

  1. Bu blog’a başladığında internet çok daha farklı bir yerdi. Mobil cihazların yaygınlaşması, internete ulaşılabilirliğin artması, etc. internet deneyimimizi bütünüyle değiştirdi. Tabii bu yüzden üretilen içerik sayısı da (bana sorarsan kalitesiyle ters orantılı bir biçimde) bir hayli arttı. Gözlemlediğim kadarıyla yeni platformlar daha kolay ve hızlı tüketilebilir içerikleri destekleme derdinde. Özellikle seninki gibi böyle yazı blokları artık pek tüketilmiyor sanırım. Geçenlerde de bir paylaşımına yorum yapmıştım. Bir şey daha sormak istiyorum. Sen bu konuda ne hissediyorsun? Söylediklerimi onaylayabilir misin? Sadece yazmayı sevdiğini dile getirmişsin, ama inanıyorum ki anlaşılmak arzusu da motivasyonlarından biri olmalı. Artık yazdıklarının bu dijital ortamda üretilen herhangi bir hızlı tüketim içerik gibi kaybolduğunu ve hiçbir yere ulaşmadığını (eskiye kıyasla) hissettiğin oldu mu?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Evet yazmayı seviyorum ve açıkçası beni motive eden şey bu oluyor. Ama yazmayı sevmeye iten sebeplerimiz var ve benimki; sanırım daha çok aynı şeyleri konuşamadığım birinin olmamasından, aynı dilde anlaşamadığım birinin hayatımda, çevremde, yakınımda olmamasından kaynaklı. çünkü yazmaya öyle başlamıştım. sorunum beni anlayacak, dinleyecek kimsenin etrafımda olmamasıydı ve bu beni kendi kendime yazarak ifade etmeye itmişti. sonuç olarak da yazdım ve bugüne geldik.

      tabii artık iyi yazmadığımı, yazamadığımı ve eskisi gibi, uçarcasına, sevişircesine yazamadığımı da biliyorum. bunun nedeni de artık, kendimi gerçek hayatımda daha iyi ifade ediyor oluşum, eskisine nazaran daha net bir yaşam sürdürüyor oluşum diye düşünüyorum. öte yandan artık çok az okunuyor olmamın da beni uzun uzun yazmaktan geri bıraktırdığını söylemeliyim. tüm bunlara rağmen; yine de inatla az da olsa, kısa kısa da olsa kendi başımdan geçenleri, olaylara karşı hissettiklerimi, birilerinin hikayelerini alıp yazmaya çabalıyorum. çünkü ne kadar anlaşılırsam anlaşılayım, kendimi ne kadar ifade ederse edeyim, yazmak başka bir şey ve bakalım nereme kadar böyle olacak :)

      Sil
    2. Bu arada sanırım soruna tam cevap veremedim; ama evet, yazıların görsele dayalı bu hızlı tüketim döneminde arada nokta kadar bile olamayarak kaybolup gittiğinin farkındayım. fakat sikimde değil. bazen önemsesemde, çoğunlukla gerçekten umursamıyorum. bir yerlere ulaşmasından çok, kendi gizli tarihimi tutuyorum diyeyim. motivasyonlarımdan biri de bu.

      Sil
  2. Kafamızda idealize ettiğimiz benliklerimiz ile gerçek hayattaki benliklerimiz ne kadar uyuşmuyorsa, psikofiziksel olarak da bir o kadar tansiyon yaratıyor. Bir yandan da bu tansiyonu böyle yazmak gibi yaratıcı süreçlerle dışa vuruyorsundur. Anladığım kadarıyla artık realitedeki senle daha çok barışıksın. Senin adına sevindim. Bir yandan da üzüldüm. Yaşlanmışsın. Onun da psikolojisi ayrı.

    Bu arada cevapların için teşekkürler.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Yaşlanmama üzülmeni anlamadım. Neden üzüldün ki? :(

      Sil
    2. Hayır yaşlanmana üzülmedim. Ben kendimi tam ifade edememişim üzgünüm. Şöyle, realiteyi kabul etmek, kendinle daha barışık bir kafa yapısına ulaşmak zaten çok uzun ve zorlu bir süreç. Hala tamamladığımızı da düşünmüyorum. Fakat bir noktadan sonra idealize benliklerimizin arzularının bir çoğunun birer illüzyondan ibaret olduğunun farkına varıyoruz diyelim. Bir yandan da bu tansiyonun azalmasından dolayı hafif bir huzur halindeyiz. Bir noktada ne için çabalamak, ne için çabalamamak gerektiği arasındaki çizgi de tamamen kaybolmuşsa, böyle ne yaptığını bilmediğin, kim olduğunu bilmedin saçma sapan bir boşluğa düşüyorsun. Ve ben bunun ergen veya erken yetişkinliktekinden daha derin bir kuyu olduğunu düşünüyorum. Çünkü bir yandan eski enerjim de kalmıyor. Buna üzüldüm. En azından ben böyle hissediyorum, seninde böyle hissettiğini düşündüm.

      Bu arada kusura bakma. Ben biri gelip ‘psyche’ im hakkında böyle didaktik konuşsa epey bir sinirlenirdim. Ama insanlarla empati yapmayı, onların nasıl hissettiklerini ve nasıl bir kafa yapısına sahip olduklarını anlamaya çalışmayı seviyorum. Sen kendin için yazıyorsun, biz de kendimiz için okuyoruz. Biraz bencilce. Kendimizden bir şeyler buluruz belki diye. Okuyucu için yazdıklarının objesi oluyorsun, öznesi değil. İnsanın kendi deneyimlerini anlamlandırmaya çalışması falan fişman işte. O yüzden didaktiklik ya da analiz aslında sana yöneltilmiş değil. :)

      Sil
  3. Kafamızda idealize ettiğimiz benliklerimiz ile gerçek hayattaki benliklerimiz ne kadar uyuşmuyorsa, psikofiziksel olarak da bir o kadar tansiyon yaratıyor. Bir yandan da bu tansiyonu böyle yazmak gibi yaratıcı süreçlerle dışa vuruyorsundur. Anladığım kadarıyla artık realitedeki senle daha çok barışıksın. Senin adına sevindim. Bir yandan da üzüldüm. Yaşlanmışsın. Onun da psikolojisi ayrı.

    Bu arada cevapların için teşekkürler.

    YanıtlaSil
  4. :)
    açıklaman için teşekkürler. iyi niyetli olduğunun ve yorumunun negatif anlam barındırmadığının farkındayım.

    YanıtlaSil

düşüncelerini kendine saklama, benimle de paylaş.