-->

11 Kasım 2018

olmakta olandan gerçeğe kaçmak veya gerçekten kaçmak

Önceki gün duşta yıkanırken, bi anda; yaşamakta olduğum hayatın gerçekliğinden aslında kopuk olduğumu, hayatı herkes gibi gerçek hâl ve bilinciyle değil, aslında kendi yaratmış olduğum düz, hissiz, etkisiz ve yapay haliyle yaşadığımı görüp, gördüğüm için ise, hemen şimdi bu kopukluğu ve yapaylığı gidermek amacıyla, güçlü bi şekilde yaşamakta olduğum bu an aracılığıyla herkesin yaşadığı gerçekliğe bağlanmaya çalıştığımı fark ettim.

Bu kopukluğu ve sonrasındaki "gerçekliğe bağlanmaya çalışma durumu"nu ilk kez yaşamıyorum. Ama özellikle bu hafta bir kaç kez daha yaşamış olunca, duş anında; ilk korkutucu ve dehşetinden biraz daha sıyrılmış olduğumu ve bu sayede, şimdi farklı bi yerde, farklı bi eylem sırasında bu durumu tekrar yaşarken tüm korkutucu ağırlığına rağmen sakin kalabildiğimi, hatta duşta yere yığılmadan ayakta durabildiğimi rahatlıkla söyleyebilirim.

Evet bu "gerçekliğe bağlanmaya çalışma durumu"nu veya olan şeyin adı her ne ise, işte onu bu hafta 3-4 defa daha, yapmakta olduğum uğraşlar esnasında tekrar tekrar yaşadım. Şimdi, geçen yaz yaşadığım ilk deneyimimdekine göre daha sakin geçiyorlar ama ne yazıkki korkutuculuğu yine aynı. 

Özellikle uzun zamandır ilk kez yaşıyor olduğum için olsa gerek, yaşadığım o andaki "gerçekliğe bağlanmaya çalışma durumu" çok ağırdı. Bunu yaşıyor olma nedeni olarak, bazen fazla zihinsel bir işlem içinde olduğumu düşünüyorum ama aslında o anlarda öyle bir uğraş içinde olduğumu söyleyemem. Hatta zihinsel uğraşın aksine, her zamanki kadar sade ve fazlasıyla dümdüz yaşadığımı ve algılarımın da bu şekilde çalıştığını söyleyebilirim. Ama bu şekilde yaşıyor olmama rağmen neden böyle korkunç ve ağır bir şeyi deneyimliyorum anlamış değilim.

Zaten bu deneyimi uzun zamandır ilk kez tekrar yaşarken yaptığım yorucu veya zihinsel bir uğraş da yoktu. Sadece fotokopici'de, sınavlara 10 gün kalmış olmasına rağmen kitapçıya gelmemiş olan kitaplarımızdan birinin fotokopisini çekiyordum o kadar.

Ama fotokopi işinin yarısına gelmiştim ki, pencereden bakmakta olduğun apartmanların olduğu sokağın arasındaki derinliğine gidip geldiğimi, renkleri çok daha yoğun gördüğümü, ardından da kusmak, baş ağrısı ve bilinç kaybı, bilinç kayması gibi şeyler yaşamaya başladığımı hatırlıyorum. Ya da aslında ne olduğunu bilmediğim duygu durumlarını, şu an bu şekilde tanımlıyorum.
Çünkü o anda olduğum yere yığılacakken kendimi zar zor tutmaya çalışıyor, sahibime şükür etmek amacıyla içimden fatiha süresi okuyor, beni bu durumla baş başa bırakmaması için ona defalarca yalvardığımı, üst üstte kelimeli şehadet getirdiğimi de anımsıyorum.
ve şimdi düşünüyorumda, o an allah'a şu şekilde  yalvardığımı da daha net anımsıyorum "allahım ne olur bana yardım et. ne olur bana bir şey olmasına izin verme. allahım ne olur olmakta olanı anlamam için bana zihin açıklığı ver. ne olur allahım yardım et. allahım ne olur güç ver bana. bu yaşadığım şey ne? allahım ne olur anlamam için bilgi ver bana."

O an çok korkmuştum. Sonraki günler yaşadığım "gerçekliğe bağlanmaya çalışma durumu"ise bu yaşadığıma göre daha hafifti. Hatta dalga geçecek olursam; bunlar, ilk yaşadığıma göre çerez bile sayılırlardı. Çünkü ilkini geçen yaz çalıştığım tatil beldesinde gezinirken yaşamıştım ve kendime geldiğimde, sokaklardan birinde bi kaç saniyelik de olsa bilincimi kaybetmiş bi şekilde bi köşeye kusmuşken yığıldığımı, kendime gelip de, yardım için etrafıma toplaşmış bir kaç kişiye "bir şeyim yok, güneş çarptı her halde. yok ambulans çağırmayın. gerek yok" gibi cümleler kurduğumu hatırlıyorum.
İnsanlar dağıldıktan sonra ayağa kalkıp yürümeye devam etmiş, bu arada da içimden; olanları ve olmakta olanı anlamam için allah'ın bana yardım etmesi için dua ediyordum.

O ilkti ve anımsadığım kadarıyla büyük bi dehşete kapılmıştım, ama şimdi dönüp o ana baktığımda o gün tam olarak ne yaşadığımı, ne hissettiğimi detaylarıyla hatırlamıyorum. Çünkü geçti gitti ve insan unutkandır. Ben ise çok çok unutkanım.

Tabii o anı biraz unutmaya çalıştığımı ve yaşadığım korkunç deneyime karşılık, o gün kendimi sakinleştirmek için aslında bir şey olmadığını, sadece otelin personel yemeğinin kötü olmasından kaynaklandığını veya hava sıcaklığından etkilendiğimi söyleyip durmuştum.
Akşam tekrar kusarak, aynı şeyi yaşadığımda ise; kendimin bile daha ne olduğunu bilmezken, şimdi kalkıp birine anlatsam bile kimsenin anlamayacağını düşünerek, yüzümü yıkayıp odama gittiğimde ise suyun altında oyalanmıştım.

Şimdi bunları tekrar yaşıyorum ama aslında yaşadıktan bi kaç gün sonra dönüp baktığımda pek bir şey olmadığını da düşünmüyor değilim.
Ya da dediğim gibi; aslında, şu an üzerinden zaman geçmiş olduğu için bir şey olmadığını sanıyorum.
Tabii biraz da tanımlayacak, kelime bulamıyorum. Çünkü nasıl anlatacağımı, tam olarak nasıl tarif edeceğimi de hiç ama hiç bilmiyorum.

Geçenlerde bu durumu tekrar yaşadığım günün sabahında, iki haftada bir İstanbul'dan gelip Adalet Psikolojisi ve Adli Tıp derslerimize giren Profesör'e, son dersin bitişinde yanına gidip "hocam sizin branşınız psikiyatri miydi? sanırım bi sıkıntım var da.  inception'u izlediniz mi? orda hani rüyadayken gerçekliğe uyanıyorlar ya, işte bu ara onun gibi bir şey yaşıyorum" diye tarif etmeye kalkıştım ve hoca cümlemi bitirir bitirmez "bu benlik değil, nöroloji bakar buna" deyiverdi. Teşekkür edip konuyu kapadım.

Evet aslında şimdilik tam tanımlama, ya da olayı anlama ve anlatma biçimim bu şekilde. Çünkü yaşamakta olduğum gerçekliğin aslında gerçek olmadığını, her şeyin aslında gerçek gibi göründüğünü ama benim aslında o gerçekliği yaşamadığımı ve şimdi tüm bu zihinsel eylemler esnasında gerçekliğe bağlanmaya çalıştığımı fark ediyordum.

Üstelik olmakta olan şey sırasında, bi yandan da; nasıl olup da gerçeklikten koptuğumu, neden koptuğumu, neden kopmuş olduğumu, ne zaman koptuğumu, ne zamandır nasıl koptuğumu, nasıl olur da şimdiye kadar bu kopukluğu fark etmediğim gibi soruları da kendime sorup duruyordum.

ve aynı anda şu soruyu da düşündüğümü şimdi hatırladım: şimdiye kadar hayatı, herkesten farklı bir şekilde hissederek yaşamıştım. bunun farkına şimdi varmıştım ve bu yüzden gerçek hayatı yaşamadığımı, gerçekliği aslında yaşamadığımı, ama bi an önce bağlanarak yaşamam gerektiğini, belki de aslında herkesin yaşamakta olduğu gerçekliğe hemen bağlanarak yaşamak yerine, sakince adım adım bağlanarak mı yaşamaya başlamam gerektiğini de düşünüyor, soruyor ve kendimi sakinleştirerek fikir de yürütüyordum.

Yani işte özetle; şu an aklımda gelmeyen ama bitmek bitmeyen sorular arasında, aslında tüm gerçekliğine rağmen, bilinç olarak gerçek hayattan kopuk olarak yaşadığımı ama o anda tüm gerçekliği fark edip, herkes gibi olmayan gerçekliğimden, herkes gibi olan şu anki gerçekliğe bağlanmaya çalıştığım durumu bir kaç defa daha yaşadım.
Korkutucuydu, ama şu anda o durumun içinde olmadığım ve üzerinden de günler geçtiği için ne kadar ve nasıl bi korkunçluktu olduğunu tam ifade edemiyorum.

Dediğim gibi; şimdi o anları yaşadığım zaman yere yığılıp kalacağım gibi bir şey oluyor ama korkudan ve yaşadığım dehşetten dolayı o an yapmakta olduğum işi yapmaya devam etmem gerektiğini düşünüp, bi yerlere hafif dayanırken, aynı zamanda allah'a "beni bana bırakmaması için" yalvarmaya başlıyorum.
Çünkü o an o kadar çok korkarak anlıyorum ki; bana tüm bu olanlara ve olacaklara karşılık sadece Allah'ın yardım edeceğinden emin oluyorum.



2 yorum:

  1. Seni uzun süredir takip ediyordum. İlk başta eşcinsel merakım yüzünden bu türdeki blogları inceledim. O kadar blogtan aklımda tek kalan blog bu. En başta seni epey azimsayarak okuyordum. Ne yalan söyleyeyim samimi olmakla igrenclesmek arası daha belirsizdi. Her şeye ragmen kendimden bir şey bulmuş olmaliyim ki hala takip ediyorum. Bazı yazıların beni oldukça şaşırtıyor. Bu da bunlardan bir tanesi.

    Bu durumun benzerini ilk defa ataklar halinde geçtiğimiz yaz yaşadım. O atakları yasarken Sanki dünyanın gerçek yuzunu görüyorsun sanki. Hayat sadece kendini kandırmadan ibaret gibi. Diyordum ki herşey tütüne geri dönse. İştahınm gelse, hayallerimden eskisi gibi zevk alsam. Ama o atağı yaşarken sanki herşey boş ve kandırmaca. Ama senin gibi bayilma ve kusma gibi şeyler bende yoktu. Hissettiğim korkunç bir kaygı ve dehşet. Hatta düşünüyordum savaştaki bir çocuk bile benden daha çok kendini güvende ve mutlu hissediyordur. Bir de ilk defa buyudugumu ve çocukluğun güvenli kanatlari altına giremeyeceğini de o an hissetmistim. Neyse yine uzattim. Kendine iyi bak.

    YanıtlaSil
  2. iğrenç olduğumu artık biliyorum. bildiğim için iğrençlikten kurtulup kendimi güzelleştirmeye çalışıyorum. zaten doğduğumuzda hepimiz iğrenç ve eksiğiz. yaşadıkça bunu fark edip ya kurtulmaya yada iyice içine gömülmeye başlıyoruz. ama tüm iğrençliğime rağmen takip etmeye devam etmen; çok güzel :)

    ikinci paragrafındaki şu cümlen "Bu durumun benzerini ilk defa ataklar halinde geçtiğimiz yaz yaşadım. O atakları yasarken Sanki dünyanın gerçek yuzunu görüyorsun sanki. Hayat sadece kendini kandırmadan ibaret gibi." o an yaşadıklarımda hissettiğim şeyin aynısıydı. dediğin gibi, sanki dünyanın gerçek yüzünü görmeye başladım ama dehşete de kapıldım.
    "gerçekliğe bağlanma durumu"nu tekrar yaşarsam, o an hemen oturup yazmayı düşünüyorum. böylece konu hakkında, daha doğru ve daha net şeyler yazabileceğimi, en azından varsa diğer insanlara da yararlı olacağımı düşünüyorum.

    YanıtlaSil

düşüncelerini kendine saklama, benimle de paylaş.