-->

21 Eylül 2009

milli maça kara çarşafla çıkılmaz

 hayatımda yapmayacağım şeyleri o kadar çok tekrarladım ki en sonunda da hepsini yaptım.

bunlardan bir tanesi de asla bi oruspuya aşık olmamak vardı. ama gel görki kara talihim, kör bahtım gitti bula bula onu buldu. okada konan , boka da konan bu gönül pisliği bula bula anadolunun küçük bi ilini doldurucak kadar hayvan sayısıyla yatmış bi şıllığa bulaşmıştı.
yılın önemi yok ama daha ergenliğe ilk adım attığım yıllardı diyerek söze başlıyım.
ee tabi serde dedlilik olunca, gönül uçmayı öğrenmiş bok sineği gibi ordan oraya konup da duruyor.
aşk a inanmam aşkla yatıp kalkmam desemde içimdeki karıncalanmaların tek sebebi de kendime söylediğim yalanlar dı.
ne yani ben aşk yoktur diyince aşk yok mu oluyordu. hayır bilakis götümün arkasında dönüp dolanıyordu.
işte bu dönüp dolanmalardan birinde onunla tanıştık. daha önce den ablasıyla olan merhabamız yüzünden, tanışıyorduk. ablası bir ninjaydı. bildiğiniz kara çarşaflı.ve üstelik ablası benden büyük tü, ben yinede ne yapmış etmiş onu tavlamıştım. telefon konuşmalarıyla başlayan sohbetimiz bayağ uzamıştı.1 ay gibi bi zaman geçmesine rağmen hep telefonda konuşuyorduk. hiç unutmam serdar ortaç ın bilsemki şarkısını söylerdim telefonda ona.
sırf iki kuruşluk kuku için ne numaralar yapmıyordum ki.
hele birde aşkım deyişim vardı pöfff evlere şenlikti tamamen.
kız kocaman bi buz dağı gibiydi. ben küçücük kumdan kale gibiydim. kızın benden önce yediği bokları bildiğimden dolayı, onunla görüşme isteklerim hepsi sadece kuku su içindi. onun dışında da bi kızla yakınlaşmak nasıldır, ne hissedilir bilimsel araştırmaları çin yapılan arge çalışmlarımdı.
kızı ne yapıp edip çıkmaya ikna ettim ama daha ilk buluşma da kara çarşaflı biri çıkmaz mı karşıma. anaa dedim bu kız ne elletir ne söyletir.ne emmeye gelir ne gömmeye.
oha oldum kaldım.
bide yanında ufaktan bi kız getirmiş. çarşıdan aldım bi tane, eve geldim 2 tane tarzı bişiy oldu. neyse dedik madem işin bi ucundan tutmuşuz sonuca gidelim. verdik elimizi çayırlara. ee tabii kız çarşaflı olunca yanında gezdirip ben buna asılıyorum, serdar ortaçı buna kurban ediyorum diyemiyorsun. çayırlara gitme bahanen de otomatikman kimse görmesin oluyor. ben parka gidelim dedim o yok dedi. o yok dyince bi daha da ısrar etmedm zati. aman allahım ya birde kabul edip parka götürmek zorunda kalsydım ne bok yiycektim.
oyy anam hiç düşünemiyorum.
herhalde yolda giderken ufak kızı kaldırıma itekler onuda bi taksinin altına atar kaçardım.
allahtan çayır mevzusunu hemen bağlayıp yola koyulmuştuk. çayır çimen geze geze ooo şarkısı eşliğinde dere kenarında gelince soluklandık güya. kıza aç yüzünü nur cemalin göreyim dedikçe kız açıkta kalan gözlerini de kapatıyordu.telefonda işveli gülen kız gitmiş, yanımda mermer bi taş yığını gelivermişti. oysa o kahkahalar hiçde bu çarşafa uymuyordu.
neyse ya.
işte ben ona yalvarıyorum türlü türlü hikayeler buluyorum ve sonunuda sevgilliler konusunda bağlayıp hadi yüzünü aç diyorum. böyle o beni yalvartırken ufak kızda (kızkardeşiymiş) orda börtü böcekle ilgileniip bize uzaktan uzaktan bakıyordu.
ben biraz daha sıktım ve açda göreyim yüzünü, üfleyecek değilim dedim de açınca bide ne göreyim. allam o telefondaki güzel ses bu kare yüze mi sahip.
ıyyy kızın yüzü onca sene geçmesine rağmen hala kalıma geliyor. irin akan sivilceler, mayın tarlasına dönmüş alın,o kesme şeker yemek için allah tarafından verilmiş at dişleri, hala bazı günler gündüz kabusum olmaya devam etmektedir.

ben o sese bu yüzü yakıştıramayınca sırtındaki kara çarşafa bi daha baktım ve yüzünü kapat, allah günah yazmasın dedim.
biz ikimiz birbirimizin haramı iken yüzünü açma kapat, başkasıda görmesin dedim içimden.
mümkünse eve gittiğin zaman bi bardağa bolca fare zehiri koyda intihar et. düşüncelerini aklımda geçirerek vıdı vıdı ladıktan sonra geç oldu deyip hadi siktir olup gidelim babında bişiler söyledim.
kalktık, arkamızda da kardeşi var.
oda gözetmen lik mi ne yapıyorduysa artık öyle yürüyerek kaçtık o güzelim dere kenarından.
yolda gördüğüm dişi köpekler bile gözüme bi hoş, bi alımlı geliyordu artık.
allahım sen bana ne biçim bi deneme yanılma yöntemi sundun diye içimden geçiriyorum.
onları evlerinin sokağında bırakır bırakmaz döndüm gerisin geriye. bi daha da aramadım. ee tabii o zaman daha bıyığım bie terlememişti, aşşağı mahallede ise ufaktan bi hareketlenme bi karaltı vardı o kadar.onun dışında bacaklarımda ki tüyler biraz kabalaşmışlardı. başka da erkeklik belirtisi yoktu. ha birde göğüslerim ağrıyordu biraz :) sanırım oda ergenlikte salgılanan hormondan dı.
neyse işte ben onları bırakıp kaçtım.
sonra bir iki defa aradım iş olsun diye. kız benden büyüktü, benden büyük olduğunu bile bile, güzeldir hayaliyle arıyor konuşuyordum ama öyle olmamamıştı. o ses o bedene hiç yakışmamıştı. o sivilceler vezüv yanardağının ikizlerinden farksızlardı.
ben sesini duyup kendimden geçerken, ne güzeldi oysa. bilmeden ne büyük bi sanal aşk yaşamışım o yaşta.
aradan zaman geçip ben artık aramayınca kız başka birini kandırıp kaçtı da evlendi ve benide kurtardı kendini de.
tüm insanlığı kurtardoığını müjdelemekten onur duyarım. ama işte bu kadar değil.
aradan 4 yıl geçti.ben geldim sakal traşı çağına. bi gün iş yerinde oturuyorum, biri geldi merhaba x bey yok mu dedi hayır dedim. bizim şöförü sormuştu. allahım dedim bu kız kim. ben bunu nerdentanıyorum.kesin bi yerden tanıyorum ama nerden diye düşübürken çıkartamadım bi türlü.
ertesi gün ben iş yerindeyim yine o kız geldi. buyrun çekip nasıl yardımcı olabilecğeimi sordum. x bey burdamı dei. yne bizim şöförü sormuştu. bizim şöförde az değildi ki. kesin vardı bi yamuğu.
kız 1 hafta boyunca her gün gelip x beyi sordu. artık arkadaş olmuştuk. tokalaşmayla başlayan merhaba, yanak yanağa öpüşmeye varmıştı. bir haftada bu kadar mesafeyi insan bi oruspuyla ancak katedebilirdi.
2 hafta sonra iyice sorumaya başlamıştık birbirimizi artık x kiş iyoktu ve o kız da 4 yıl öncki sümüklü kızdı. kızda o biçim kız olmuştu. kendisinin o kız olmadığını söylemese hiç bilmeyecel hiç öğrenmeyecektim.
neyseki merakımı gidermiş ve kim olduğunu söylemişti.
ablasıyla olna buluşmmaızdan konuştuk ve zaten siz birbirinize olmazdınız dedi.
şaşırdım. oha deidm. kendime . ama düşününce harbiden de olmaz dı ki ama.
ablası yaş ilerlemiş evde kalma korkusu geçiren bi EV KIZIYDI ben ise daha çıtırdım.
oda artık benim gibiydi.
merhabalaşmalarımız ilerlemiş artık ben ona borç para veriyor modunda görmüştüm kendimi.
o yaşda bi atölyede iş bulmuştu ve bi ev arıyordu. daha önce arkadaşlarıyla yanlzı kalıyordu ama arkadaşlarından ayrılmak istiyordu. ulan hiç unutmam bu haberi bana söyleidğinde ne sevinmiştim varya. hemde ilk kirasını depozitosunuda ben ödemiştim.
kızın evini tutuup da yerleştiğinde. artık daha rahat olmuştuk ama beni onunla görenler onun hakkında iyi şeyler anlatmıyorlardı. kızın daha önce kimlerle çıktığını, nerde nasıl bi bok yediğinianlatıp duruyorlardı.
oha diyodum bu nasıl yapar öyle birşeyi, oda küçük diyodum ve kovuyordum onun hakkında konuşanları.
ama yok sonra baktım ewet doğruydu. yaşını başını almış adamlarla görüyordum.
resmen oyuna getirilmiştim.
nasılsa bulmuş tu benim gibi eşşeği, sağıyordu da sağıyordu.
ben ne yapıyordum karşılığında, bende gidip canım, benim, kuşum benim deyip, öpmeyebile kıyamıyordum ama millet onu altına alıyordu. pestilini çıkarıyordu.
yazıklar olsundu bana. ben daha o tarşlık yaşa gelmişim elim bi kızın şeyine değmemiş o mneler neler yapıyordu.
bi gün akşam küstüm ona ve konuşmadım. beni zorla eve davet etti. gittim. sobayı açtık yorganı serdi.
ben battaniyeyi almış kışın soğuğunu götümün ateşiyle söndürmeye çalışıyordum. tir tir titrerken yatağa girip hadi senden gel böyle daha çabuk ısınırız dedi.
yok ben böyle iyim dedim.
o odanın bi köşesinde yaakta sobanın karşısında ben, kanepenn üzerinde battaniyeyle bakıştık biraz.
sonra gel dedi kalktım gittim yanına. yatağı açtı. sarıldık biribirimize. ve durduk öylece. sonra ayrılıp yanyana oturduk.
elimi attım omzuna, oda başını iyice yasladı sağ göğüs kafesime :) öylece durduk.
ama ben duramıyordum. bende bi heyecanlanma bi kıpraşma bi zelzele belirtisi başgöstermişti bi kere.
anam demeye kalmadan, omsunda olan kolum onun dudaklarını ayırıyordu. tamamen içgüdüsel hareketlerle onun dudaklarını ayırıp sıkarken biribirimize dönüp öpüşmeye başladık.
ama nasıl öpüşme varya.
köpekler gibiydik resmen.
ben o zamana kadar ilk defa MİLLİ TAKIMDA oynuycaktım.daha önce amatörde çok koşturmuştum ama, bi mok olmamıştı. zaten bütün koşturmalarımda elimde bi kalıp ortası delik sabunla son buluyordu.
ama bu koşturma tamamen plansızdı ve kendi kedine bişiler oluyordu.
allahım nasıl bi plandı dememe kalmadan olmuştu her şey.
işte altımdaydı. öpüyordum.
işte onca yıl izlediğim porno filmlerdeki göğüsler, işde onca yıl izlediğim filmlerdeki göbek deliği. allahım ne güzel bi sürprizdi bu böyle.
saçları uzun du. alta sütyen giydiğini düşünüyordum ama hayır kazağının altına el atınca hiç bişrşey olmadığını gördüm. hemen çıkardım kazağını ve yumuldum. hiç bırakmak istemiyordum.
benimdiler KİMSE ALAMAZDI ONLARI BENDENNNNN
işte böyle başlamıştı olay.
ve devam etti.
yıllarca kurduğum hayaller gerçekleşmişti. tamda istediğim gibiydi her şey.
filmlerde görüpte hayalimde kurduğum tüm düşlerimi daha ilk MİLLİ MAÇIMDA gerçekleştirme fırsatım vardı ve bende hepsin yapıyordum. o anda aklıma her geleni yapıyorum.
sonra iş bitince iç güdüsel olarak her erkek gibi kadınımı yüz üstü bırakıp, giyindim ve çıktım. tabiki artık işim bitmişti. ne diye durcaktım ki. benim bi ton işim vardı değil mi??
tabiki de canım.
ama yok işim yoktu.
sadece arkadaşlara yaşadığım şeyi anlatmaya gidiyordum.
telefonumu elime almış tüm tandıklara MİLLİ OLMANIN ayrıcalığını 160 karakterde anlatıyordum.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

düşüncelerini kendine saklama, benimle de paylaş.