-->

13 Eylül 2009

sanat için az kalsın pornocu olacaktım

 tamam. artık benden yeterince bıkabilirsiniz. blogun içine iyice ettim değilmi?

hayır efendim. benim blogum değil mi( büyükleniyorum, sanki blog yazınca ne bok olunuyorsa, dersin uzaya çıkmış ilk göt oluyorum) yazarım yazarım. ohhh be şöyle dolu dolu özgüven, yükleneyim de havam yerine gelsin.
ruh halim de bi türlü yerine oturmadı, olgunlaşamadı ki. bazen ben bile kendimi anlayamıyorum.

anam başıma ne geldiyse şu istanbul da geldi. ben temiz anadolu çocuğu, ben saftirik elmır, ben şapşal abdülcanan, istanbula gelince ilk işim yanlışlıkla taksime çıkmak oldu.
hani fatih sultan mehmet, istanbulu fethedince bi çağı açıp, diğer güzelim çağımızı açtıya, bende taksime çıkınca, buluğ çağımı kapatıp, yetişkinlik çağımı açtım.
artık herkes benden korkuyordu, önüm dik yürüyordum sokaklar da.
her saf anadolu çocuğu gibi bende, istanbul da yaşayan ların, akşama kadar köşe başlarında seviştiklerini, yiyiştiklerini düşünüyordum.
tıpkı istanbulda yaşayanların, Anadolu'da yaşayanları namazlı, niyazlı başı seccadeden kalkmadığını bildikleri gibi biliyordum.
ama öyle değildi, hayallerim suya düşürülmüştü. millet sevişmek bi yana, göz temasında bile bulunmuyordu.bende karar verdim karaköy e yatırım yapacaktım. karaköy e yaptığım yatırımlarla, 3 üncü köprü rahatlıkla kurulabilir.ülke sefaletten, sefahate erişebilirdi.
ama yok olmadı.
hayat bu şekilde akıp giderken, ben internet bağımlılığının pençesinde acılar içinde kıvranıyordum. girdiğim porno siteler de yetmiyordu bana. soft dan, hard a geçiş yapıyordum yavaş yavaş.
işte ne oluysa o ara geçişte oldu ve bi linke tıkladım, karşıma yabancı sitede olmama rağmen, türkçe bi form çıktı ve yabancı bi ajans adı vardı.ajans modeller arıyordu. tekli çekimler, çiftlerli, gruplar, gibi sınırsız seçenekleri vardı ve ben farketmez deyip hepsini işaretledim. kendimle ilgili bilgileri de doldurduktan sonra, mailimde kötü günler için sakladığım çırıl çırıl çırıl şıplak fotomuda yükledim ve gönderdim.
hergün mailime bakıyordum bi halt var mı diye, ama yok. ümitlerim sönmüş ve ben artık unutmuştum da.
ama aradan 1 ay geçmiştiki bi gün bi mail geldi. kendisinin anakara da oturduğunu ve bu hafta sonu ajansıyla bağlantılı olarak, görüşmelere başlıycağını tekrarlıyordu ve bu yüzden birebir iletişim içinde telefon numaramı istiyordu. telefon numarasını yazıp gönderme zahmetinde bulundum.
ertesi günüm telefonum tatlı tatlı çaldı.
istanbul türkçesiyle alooww dedim.
kendisini tanıttı ve kısa bi konuşma yaptık.
hafta sonu istanbulda olacağını ve büyük ihtimallede çekimlerin gerçekleşeceğini söyledi. tamam deyip kapattıktan sonra bende onun telefon numarasını, pornocu diye kaydettim.
hafta sonuna doğru zaman hızla ilerlerken. ben de kabim yerinden çıkmasın diye sık ve dar body ler giyiniyordum. bide adam telefon da, aşşağı mahalleyi sakın temizleme demişti.
ulan varya bayağ da uzundu, saç traşım bile ordan kısaydı.
ne yapalım sanat için ne gerekiyorsa yapacaktık. kilotsuz, slipsiz, şaban donsuz gezdiğim için, burger king ve mc donald gibi yerlerde işemek zorunda kaldığım zamanlarda, araya sıkışan cansız hücreler canımı çok yakıyordu ve olur olmaz dalgınlığımda viyaklıyordum bazen.
hafta sonu gelip çattığında telefonum bu sefer de tatlı tatlı çaldı. arayan pornocuydu, telefonu, büyük bi artiz edasıyla açıp, hal hatır sorduk biribirmize. sanki dersin, emmioğluydu. amcık nasıl olduğumu soruyordu. ben de iyi bi mukabele yaptıktan sonra ticaretimize döndük. meğer adam istanbula gelmişti.
kapalı çarşıdaymış ve müsait bi saatte buluşup yüzyüze görüşmemiz gerektiğini söylüyordu.
ağırdan alıp bi dakka dedikten sonra, telefonu televizyonun üzerine bırakıp mutfağa gittim. su içip geldim ve tamam bugün görüşelim dedim. 2 saat sonra ücret ve diğer detaylar için aksaraydaki simitçi de buluşmak için sözleştik.
allahım bi yıldız adayıydım ve aksarayda simitçide buluşuyoruz, allahım bi yamuk varsa olmasın baştan dedim ve giyinip salına salına evden çıktım.
aziz istanbulumun, merkezine taksime çıktım.
ünsüz ken, insanlar ne olur bi imza diye kendilerini yırtmadan önce, gençkızlar g-stringlerini yüzüme atmadan önce, korumalarım olmadan rahatça bi gezinip öyle gideyim dedim.
millete baktım, güzel güzel gezdim. ve aklımdan siz şimdi yanımdan geçin gidin, ama yakında hepiniz yanımda olmak için amuda kalkıp, birdir bir oynuycaksınız diye geçirdim.
taksim turumu bitirip, buluşma mekanına gittim. dışardayken aradım ve üzerim de neler olduğunu en ince ayrıntısına kadar anlattım. hatta çamaşır giymediğimi de söyledim. erotik konuşup kendimi pahalı satmaya kararlıydım.
adamla buluşmadan önce onun tüm hormonlarını harekete geçirmeli ve istediğim fiyatı koparmalıydım.
sonuçta herşeyden önce insan önce kendini pazarlayabilmeliydi.
adama o kadar iyi anlatmışım ki, simitçiye girdiğim gibi, maki örtüsü içinde yaşamış olduğu boyundan belli fodulun biri ayağa kalkıp, el salladı, hay ammına koyum dedim. ne bok yedim de geldim. tipe bak be, adam anakaradan geliyo ama tipe bak. çay bile demlenmez bu tipe. simit sarayına bile almamalılar dı dedim kendimce. sonra en vahşi görüntümü en dolgun dudaklı görünebileceğim somurtkanlığımı, en can alıcı ses tonumu seçip ona doğru gittim. elimi uzatıp merhaba dedim. merhaba bende pornocu dedi.
karşılıklı nice to meet you laştık tan sonra, konuya hemen girdik.
tüm detayları konuştuk.
2 gün çekim olacaktı ve hafta sonuydu.
cumartesi günkü çekimler, 2 farklı bölgede yapılıcaktı.deniz manzarası ve ormanlık alandı. yerler güvenlik nedeniyle star adaylarına şimdiden söylenilmeyecek, çekimlerden bir iki saat önce starlar belirlenen adreslerden alınacaktı.
ücret de simit sarayına yakışır şekilde 250 dolardı.
1,5 saat video kamera çekimleri ve aynı zamanda fotoğraf çekimleri de yapılıcaktı ve ben bunun karşılığında 250 dolar alacaktım.
aslında o an çok büyük bi para gibide geldi.
kabul ettim ve ayrıldık.
eve gelir gelmez, eski ev arakdaşımı arayıp tüm olanları anlattım oda sağolsun beni kaos gl nin, yazarlarından biriyle tanıştırdı ve başımdan geçen olayı ona da anlattım.
(bu kaos gl yi de başka bi gün anlatırım, oda büyük film ya neyse)
beni can kulağıyla, dinledikten sonra bana şöyle dedi:
''seni ucuza kapatmışlar''
içimden; evet ben aslında milyon dolarlık anlaşma yapacaktım ama, porno sektörünün durgunluğu, ve piyasanın hareketsizliğinden dolayı bunu kabul ettim. zaten sektör, 18 yaşındaki bebelerin 100 kontör umudu karşılığında sekteye uğradı, bari bizim gibi ünlüler de 250 dolar isteyip, sektörün canına okumasınlar dedim kendi kendime.
adam gururumu bu sözlerle iyice okşadıktan sonra, bende popo tavan yaptı.
adama göre en az 1000 dolar almalıydım. sonuçta çekimlerden sonra artık tüm film hakları fotoğraflar falan onların elinde olucak ve istedikleri gibi yayınlıycaklardı.

hak verdim tabii adama, arkadaşımla adamın yanından ayrılırken görmeliydiniz, bendeki burun nah, göğe sürtüyordu.

o an karar verdim eğer bi daha ararsa 1000 dolardan aşşağı çekimlere katılamayacağımı söylüycektim ve eğer kabul ederlerse çalışabileceğimizi, aksi takdirde beni bir daha aramamalarını rica ettim.

öylede oldu.
pornocu o gün akşam saatlerinde ben taksime dolmuşla geçerken aradı ve çekim ekibinin de türkiyeye geldiğini söyledi. tamam ama, bi sorun var dedim.
beni dinlediğini söyledi. konuyu hiç lam ve mime gerek duymadan şöyla açıkladım:
sevgili pornocu, benim kiramı ödemek için innaılmaz sıkışık olduğumu söylememe gerek yok, ama verdiğiniz 250dolar da bana az. bu durumda bana 1000 dolar verirseniz gelirim yoksa kusura bakmayın, çekimlere katılamayacağım.

adam hiç oralı bile olmadı, tınlamadı bile, ne yapıyorsun bile demedi.
sadece; senn bilirsin ben aracıyım, sadece bana ne denirse onu yaparım dedi ve onlarla görüşeceğini, olumlu yanıt alırsa döneceğini söyledi.

cumartesi sabahına kadar gözüme uyku girmedi.telefonu şarjı biter de kapanır diye, şarj makinesinden hiç ayırmadım, ama tık yoktu.

elin kaos çusuna güvenip eldeki 250 dolardan da olduk.
boşuna kaos dergisi dememişlerdi.
kaos a sürükledi beni. kiramı o ay gecikmeli ödedim. ev sahibine iki büklüm olmak zorunda kaldım, ve kapımı çalan şöhret sessizce beni terkedip gitti.
kurduğum hayaller hepsi söndü. türkün gücünü, anadolunun bağrından kopup gelmiş bu gencin, gücünü hiç kimseye gösteremedim.

oysa ne çok istemiştim benimde bi başarı hikayem olmasını, insanların bana bakınca aaa bak gördün mü, çok ter dökünce nerelere varılıyormuş demesini ne çok isterdim. ama olmadı.
ben hala başarı hikayeleri okudukça, bi tuhaf olurum, içim gider. kıskanırım.en çok da sibel kekillinin başarı hikayesine içerledim. kıskandım hatta.
türkün gücünü ben gösteremedim ama sibel kekilli fazlasıyla gösterdi tüm dünyaya.
helal sana sibelllll
kim tutar seniiii

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

düşüncelerini kendine saklama, benimle de paylaş.