naber balım, terkedilmiş hissediyor musun?
hiç önemsenilmemiş, hiç umursanılmamış, hiç hiç hiç piç hissediyor musun
ben her şeyi hissediyorum.
neyim, ne olacağım derken yaşadığım o kakafonik hayat koşuşturmacası içinde hiçbir şeyi tam aşmaya ve atmaya kıyamadım ve sonuç olarak her şeyden biraz biriktirdim içimde. yani ben şimdi her şeyim sense phiçbir şey.
yeni taşındığım evimin karşısında bi hastane inşaatı var. temellerini atıyorlar. bu da demektirki evin içinde sabahtan akşama kadar gürültü.
geçen yıl ankara'ya taşındığımda ikinci el bi çamaşır makinesi almıştım ve 2 ay sonra bozulmuştu. şimdi bu eve taşındığımda yine ikinci el almaktansa, sıfır almaya karar verdim ve önceki gün mağazada görüp online'dan sipariş ettim, bugün geliyor. bunu niye anlattım bilmiyorum. daha doğrusu unuttum.
bi ev arkadaşı aldım yanıma. uzman çavuş'muş. bi komutanlıkta çalışıyor ve her şeyden şikayetçi. ona, üfff çok şikayet etme diye diye birazcık azalttım şikayetlerini. ama hayatından şikayet etmek dışında benimle hiç iletişim kuramıyor. asla gündelik konuşmalar gerçekleştiremiyor. kelime haznesi, maaşının azlığı, kazandığı paranın ona yetmediği, işinin zorlukları, sürekli çalışması, komutanlarının hepsinin orospuçocuğu olduğu cümlelerinden ibaret.
işini beğenmiyorsa istifa etmesini söylediğim için bi kaç gün konuşmadı.
sonraki günlerden birinde, yine şikayet etmeye başlayarak iletişim kurdu benimle. evet benimle.
bu konuşmalar sonrası maaşının neden yetmediğini anladım. çünkü memleketten arsa almış, onun ödemelerini yapıyormuş. evi ve arabası olduğunu da söylemeliyim. bi karısı ve iki çocuğu olduğunuda.
karısı memleketteki evlerinde yaşıyor ve çocuklarına bakıyormuş. o ise çalışıp para gönderiyormuş.
onu biraz deşince "hiç evli gibi değiliz" demesinden, karısını sevmediğini, görücü usulü evlenmiş olmasından ise aslında dışarda onlarca kadın varken, ömrünü buna verdiğinden şikayet ettiğini anladım ve yine de "sakın ayrılma, boşanmak modern hayatta dayatılan bir aksiyon gibi görünüyor. ayrılmayın, kalın böyle. hayat bi şekilde geçiyor zaten." dedim ama beni anlamadı. çünkü kelime haznesi çok çok çok düşük ve dediklerim onun kulaklarına gürültü diye döküldü gittttttttiii.
bu yeni ev, öncekinden çok güzel. iki tarafı da güneş alıyor. yani doğu ve batı. sabah doğudan alıyor, akşam batıdan.
evi ufak ufak döşedim. temel ihtiyaçlar tamam. sadece sevgilim yok.
beni hiç kimse sevemeyecek mi?
kadın veya erkek olmasını önemsemiyorum. sadece birinin beni karşılıksızca sevmesine şiddetli bir arzu duyuyorum. biliyorsun, çünkü hiç sevilmedim karşılıksızca.
bazen sokakta çok çirkin birini görünce onu sevsem o da beni sever mi diye düşündüğüm oluyor. onu benden başka kimsenin sevmeyeceğini bilerek bile sevse beni yeter diye düşünürüm.
kadın erkek fark etmiyor. öylesine bakıp hayallere dalıyorum.
namaz kılmaya başladığım geçen yıllardan bu yana, çişimi tuta tuta önceki ay kendimi hasta etmişim. geçen ay pipimin ucu hafifi kızarınca ve çiş yaparken yanmalar olunca doktora gittim. kadın doktor "orospuya mı gittin lan" demeye utandığı için, erkek doktoru çağırdı ve kulakları kıllı yaşlı doktor beni dışarı yönlendirip koridorda "güvenli olmayan bir şekilde geçici olarak biriyle mi yattın" dedi, bende "5-6 ay önce penetrasyon değil ama oral seks yaptırdım birine" dedim ve bunun üzerine beni başka bi yere yönlendirdi. Ordaki erkek doktor şikayetlerimi dinledi ve beni yatırıp götüme bi iğne yaptıktan sonra, reçete olarak bi hap yazdığını, sabah akşam 1 hafta kullandıktan sonrasına kontorole geldiğimde durumu tekrar değerlendirip öyle bakacağını söyledi.
dediği gibi yaptım, hapları bi hafta boyunca yuttum ve gittim. tabii bu arada şikayetlerim bitmişti. kızarıklık geçmişti. başka bi doktordan randevu aldığım için, önceki şikayetlerden ona bahsettim ve o da geçmişse önemli değilmiş. galiba sen çişini çok tutuyorsun ve çişini çok tutmak, içerideki torbada mikropların oluşmasına neden olur. çişin geldiğinde çok tutma, git yap dedi. 3-4 saat aralıkla işemek sağlıklı olandır." dedi.
doktordan gönül ferahlığıyla çıkıp tuvalete gittim ve işerken "elhamdürillah, elhamdürillah elhamdürillah" dedim. namaz kılmanın kötü yanları da varmış. böylece görmüş oldum.
o günden bu yana azcık bile çişim gelse hemen koşuyorum tuvalete. abdestim kırılmışsa da yeni abdest alıyorum. çünkü abdest almak bedava. sadece üşenmemek gerekiyor. birde sağlığını düşünmek.
oğlum az önce, whatsapp'den "baba paran var mı" diye sorarak para istedi. şu an 300 TL'em olduğu için ona ayın 15'ine kadar beklemesi gerektiğini ve benimde bu parayla idare edeceğimi söyledim. "tamam" dedi, anlaştık ve konu kapandı.
kerata, parası bittiğinde babası olduğumu hatırlıyor :FGFGGFFGşlnbfgblkdfjblş
olsun buna da şükür :) allahım sana şükürler olsun.
bugün pazara gittim. ikinci el bi tişört aldım. üzerinde GAZİ logosu var. Gazi Üniversitesi'nin tişörtü olsa gerek. satan kadın 25 TL istemişti, 20 tl verdim.
getirdim dolaba astım. öylece duruyor, önümüzdeki günlerde giymeye başlarım.
yeme içme dışındaki masraflarımı iyice düşürmeye başladım. ihtiyacım yoksa zaten bir şey almıyordum ama artık daha sıkı bir ekonomi politikası güdeceğim kendime. yani dünyanın çarkındaki dişlilerden biri olmayacağım ve mecbur kalmadıkça hiç tüketmeyerek, İsrail Terör Devleti ile işbirlikçilerine miligram kadar dahi olsa destek olmayacağım. bunu sıfırlamak mümkün değil tabii ama karınca misali elimden geleni yapmaya kararlıyım.
zaten genel olarak da kendimi tüketici konumundan çıkarmaya odaklı bi hayat yaşadığım için bunu yaparken zorlanmıyorum.
önceki hafta AUZEF bütünleme sınavlarım vardı ve önceki sınavlarda çıkmış sorulara çalışarak 3 dersimi daha verdim. yanisi; 2019 yılında kayıt olduğum SOSYOLOJİ bölümünü bitirip LİSANS mezunu olmaya kararlıyım. ama keşke geçen yıllardaki pandemi döneminde şifremi birine verseydim de yerime sınavlara girip derslerimi verseymiş. o dönem pandemi yüzünden güzel ülkemdeki bütün üniversite sınavları vs hep online olmuş ve ondan dolayı, aslında şu an hakkıyla mezun olan hiç kimse yok etrafta. yani; herkes birer üçkağıtçıya dönmüş o dönem ve şu an etrafta binlerce imamoğlu var, ben eksik kaldım.
zaten ben hep eksik kalırım. benim huyum ve kaderimdir ek sik kalmak.
artık seks yapmadığım için seks hikayeleri yazmıyorum, bazen özlüyorum o eski günahkâr günlerimi. bir taşın su üzerinde sekmesi gibi bedenler arası geçişlerim falan.
ulan ne çektirdim ben kendime öyle. yazık bana.
sevdiğimi sandığım için sımsıkı sarıldığım o ucubeler, esprilerime güldüğü için beni sevecek sandığım ibneler, cesaretini toplayıp "seni seviyorum" demesini beklediğim bana aşık olduğunu bildiğim tanıdık korkaklar falan filan inter milan.
hepsi geçti gitti. hiç kimse yok hayatımda. anamın amından çıktığım günkü kadar yalnızım şu an.
ve ben bunu hak etmedim.
ben bu kadar yalnız olmayı hiç hak etmedim allahım bence.
27 Temmuz 2025
yalnızlık allah'a mahsussa ben neden yalnızım
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
düşüncelerini kendine saklama, benimle de paylaş.