Bu aralar, tüm haklarımı şimdiki zamandan önceki geçmişimde hunharca kullanarak boğduğuma inandığım içimdeki AŞK duygusunu tekrar yeşertme ve canlandırma uğraşı içindeyim..
Sonuçta önceki haklarımı yanlış insanlardan yana kullanmış olabilirim faka aşk'ımın kökü hâlâ kalbimde ve bu yüzden karşıma çıkmış olan o yanlış insanlara kızıp içimdeki bu kökü yok sayamam. Çünkü bu zıkkımın kökü değil, aşkın kökü :)
Onu tekrar yeşertme kararımı verdikten sonra, kökün nefes alması için üstünü açtım, etrafını çapaladım ve her gün düzenli bi şekilde azcık su ile beslemeye başladım. Ümidini kesmemiş olmanın en güzel yanı bu işte; yani yerle bir olmuş ve hiç acımadan üstüne kat kat beton dökülmüş o kupkuru kökün etrafını biraz açıp ilgi gösterince, bi sabah uyandığında önceki enkazlardan hiçbir şey kalmadığını ve çapaladığın yerde ufak filizlenmelerin çıkıp umarsızca göğe doğru yükselmeye başladığını fark edebiliyorsun.
Onca zor çetrefilli karanlık yollardan adeta yürüyemeyecek kadar güçsüz düşüp en sonunda sürünerekte olsa çıktığım bu aydınlıkta, artık sevilmeyecek kadar kötü insanların kim olduğunu öğrendiğim şimdiki bu güzel yaşımla tekrar aşık olabilir, sadece doğru kişiyle eşleşerek hayatıma kaldığım yerden, ayağa kalkıp yürüyerek devam edebilirim.
Eskisi gibi yanarlı dönerli, umarsız ve hesapsız, sadece sevmek için, sadece sevginin her şeyi ve herkesi iyileştirebileceğine dair olan inancımla tekrar aşık olabileceğimin farkındayım, olabilirim. İçimde o var. Hayatıma girip çıkan, hayatına girip çıktığım herkesi boş ver, ben böyleyim ve böyle seviyorum. Benim sevme şeklim bu ve biliyorum, gördüm, benim gibi sevenler var.
Tıpkı dünyanın en büyük ve en değerli elmas'ının çöpte bulunmasına rağmen değerinden hiçbir şey kaybetmemesi gibi. Bende işte bu insan çöplüğünde, bunca insan kalabalığının içinde kendi elmas'ımı tekrar aramaya başladım. Yani şimdiye kadar hep değersiz çakıl taşları elime geçti diye, onlara sahip çıkıp kendi aşkımdan neden vazgeçeyim ki?
İşte bu yüzden de, beraber olduğum zamanlarında, kendileri dışında hiç kimseyi sevmemem için beni umutsuzluğa sürükleyip hapsettikleri bu zihinsel karanlık mağaramdan çıkıp yeni insanlarla tanışmaya başladım. Aralarında doktorlar, mühendisler, memurlar, tır şöförleri, garsonlar, uyuşturucu bağımlıları, satıcıları, çirkin olduğu için kimsenin yüzlerine dönüp bakmadığından dolayı kendini gay sanan ezikler, aç gözlülüğünün bedene bürünmüşlüğünü "ne yesem dokunuyor" diyerek yok saymaya çalışan pis şişkolar, karısı amını koklatmadığı için erkek götü sikerek boşalmayı hedefleyen has anadolu erkekleri, zengin elit yavşaklar, pipisine daha yeni yeni su yürümeye başlamış osbir çekmeyi geçen hafta öğrenmiş patlak sivilceli ergenler, okul bahanesiyle evden ayrılınca kendini özgür sanan öğrenciler, karısı ölünce ne yapacağını şaşırdığı için göt sikmeye karar veren olgun adamlar, nasılsa hamile kalmaz diye erkek sikmeyi kendisi için meşrulaştırmış şaşkalozlar ve daha niceleri...
Tüm bu tipleri ve geçmişe dönüşmekte olan yaşantılarını anlayabiliyorum ve hor görmek yerine, hoş görüp yola devam ediyorum.
Karıştırmakta olduğum bu insan çöplüğü tıka basa dolu olduğu için o elmas'ı bulmak zaman alacak ama biliyorum, çöpte olsa bile değerinden hiçbir şey kaybetmedi o.
ve bu sefer çok farklı ve hiç heyecansız olarak içimde değişik bi duygu var. sanki ben uygun bulduğum için değil, allah uygun gördüğü için tam dengimi bulacağım gibi hissediyorum.
eminim, allah o hak ettiğim aşkı bana verecek. biliyorum allah'ım, bana bu sefer hak ettiğim gerçek aşkı vereceksin. amin...
07 Ağustos 2023
çöpe atılan kalp
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
düşüncelerini kendine saklama, benimle de paylaş.