çekip gitmemek için tutunacağın hiçbir bahanenin olmaması kadar can yakan bir şey daha var
işaret parmağını dış kapıya sıkıştırmak.
sevilmiyor olmana rağmen, belki bi gün kapıya "sıkışan parmağının tırnak ucu kadar" bile olsa sevilmeyi umarak orda yaşamak zorunda olmak kadar can sıkıcı bir durum daha var
gidecek hiçbir yerinin olmaması.
"ailenin senden sebepsiz nefret etmeyi bırakıp seni sevecekler"ine dair beslediğin inancın BOMBOŞ ÇIKMASI KADAR can yakan bir şey daha var
parasız ve çok çok yalnız kış soğukları.
yer sofrasına buyur edilmeyi bekleyen, sessizliği kadar aç ve utangaç tanrı misafirinin düştüğü zor durum gibi bir şey daha var
aynı kandan, aynı amdan doğduğun insanların sırtlarını dönerek içtikleri şapır şupur çorbanın ağzını sulandırması.
yanisi canım, hayat matematik kadar net değil.
iki kere iki her zaman dört eder ama bu kimin sikinde?
yediğin o somun ekmek, yaşaran gözlerini saklamak için doğradığın kuru soğan tek gerçek.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
düşüncelerini kendine saklama, benimle de paylaş.