-->

18 Mayıs 2022

bir kaltak hakkımda

Özgürlük tam olarak aslında "sadece kendi kararınla siktir olup gitmek"ten başkası değil. Öteki türlü gitmeler ise özgürlük değil, sadece kapı dışına süpürülmüş çöp yığınından ibaret olaylar silsillesi. Ben çöp yığını olmayı kabul etmediğim için, çöp olmadığımı bildiğim için beni kovmalarına rağmen bi yere kıpırdamıyorum, hatta kovuldukça yapışıp kalıyorum. Çünkü ben sadece canımın istediğini yaparım ve canım beni hiç yamultmadı. Beni yamultmayan bir can verdiği için Allahıma şükürler olsun.

Evde sık sık kavga ediyoruz. Nedeni tabiki benim şımarıklığım değil, onların benim onları dinlemek zorunda olduğumu sandıkları için verdikleri emirleri yerine getirmiyor olmam. Ben köle değilim, hiç olmadım. Eğer köleysemde, ben kendi kölemim kimsenin değil.

Yaptıklarım hiçbir zaman yapacaklarımın teminatı olamadı. Dönüp duran dünya, değişen ben, hava durumu ve bulutlu gökyüzü falan. Hepimiz değiştik ve eski beni hep sevgiyle andım, çokça da acıdım.

Sahi insan nasıl ümide kapılır, nasıl yeşermeyecek bir tohuma sahip toprak olarak yaşamına devam eder. Kim serpti o yeşermeyecek tohumu üstüme, ne zaman aldım bile bile içime.

 -----

Geçenlerde yazıştığım kadın arabaya ihtiyacı olduğunu söyleyince kredi çekmeyi düşündüm ve bu kadınla olan yazışmamdan, kredi çekme fikrimden arkadaşıma bahsettim. Beni "salaksın, hiç Müge Amlı'yı izlemedin galiba" diye azarladı. İnsanların nasılda bir anda kör kuyuya düşüp yusuf yusuf'a döndüklerini biraz anladım.

Eee napıyım; onu sevme, buna ümit besleme, ona kredi çekip para verme, şuna iyi niyetli yaklaşma, şöyle-böyle yapma, fikirlerini kendine sakla, her şeyi şappadanak deme, bazı şeyleri içinde tut. amına koyim ben robot değilim. insanım. hissediyorum. görüyorum. duyuyorum. ben insanım ve yanlış yapmak için yaratıldım. doğru yapacaksam, her şeyi olması gerektiği gibi yapacaksam Allah beni niye yaratsın. ben buyum üretim hatası değilim, ben Allah tarafından yaratılmış en kusursuz hatayım. benim kusursuzluğum kusurlarımın çokluğunda. ben buyum ve kendimden memnunum. beni hatayla yaratan allah'a şükürler olsun.

--

Geçen hafta yine evden kovuldum. şu 1 senede evden kovulduğumun %0,05'i kadar sevildiğimi duysaydım belki intihar etmek için bi nedenim olurdu ama yok amınakoyim. kendimi öldürsem davul zurna çalacaklarını bildiğim için öldürmüyorum. Yani intiharsızlığımın nedeni Allah korkusundan değil. Hem zaten ben Allah'tan korkmam. Allah korkuluk değil ki korkayım, allah sevilirki ben o yüzden seviyorum.

---- 

eskiden "sevilmediğini bilmenin özgürlük olduğunu, insana özgürlük verdiğini" sanırdım. öyle bi yazı da yazmıştım. yani "sevilmiyorsan, özgürsün. siktir ol git ananın ammına kadar yolun var" minvalindeydi o yazı. çünkü sevginin her türü, insanın omzuna bir sorumluluk yükler ve aciz insan bu yüzden bi yere kıpırdamaz, kıpır kıpır kıpır damak istese bile, sike sike bi yere kıpraşamadan öylece durur olduğu yerde. o artık sırf sevildiği, sevdiği için ağaç gibi sabittir. yahnisi; seni severek sabitlerler olduğu yere. ya da sen sevdiğin için sabitlenir kalırsın. 

işte böyle şeyler düşündürdüm ve haklıydımda. haklılığımı kimse bana demedi. ben hep kendim haklı olduğuma karar verdim. çünkü kimse sana, sen haklıyken bile "haklısın" demez. herkes seni, senin haklılığından vurmanın binbir türlü yolunu arar ve tüm haksızlıklarıyla, gelip suratına kendisi haklıymış gibi tebessüm eder orospuçocukları. 

kimseyle tartışmam böyle şeyleri. çünkü insanların ahmak olduklarını kabullendiğimden bu yana herkese "haklısın" diyerek dinamit lokumu sokuyorum götlerine ve gülücükleri suratlarında öylece kalıyorlar karşımda. zaten insanlara, haksızlıklarını söylemenin bi yararını görmedim. kimse durup "evet ben haksızım, artık haklı şeyler yapacağım" demiyor, tam aksine "ben, bir tek ben, yüce yeryüzünün küçük efendisi, tabiki de ben sonsuza kadar haklıyım amınakoyim" diyor. 

bazılarına da susması için "hee doğru söyledin. sen haklısın" dediğinde, anası sikilmiş gibi kalakalıyor öylece. çünkü istiyorki, saatlerce tartışasın onunla, istiyorki onu, haksız olduğunu bilmesine rağmen, haklılığına ikna edesin. ulan ammınoğlu sen haksız olduğunu biliyorsun, niye benim sana söyleyecek yalanıma ihtiyaç duyuyorsunki. anası ters çevrilip amcasının belinde sikilmişin oğlu.

---

salonda yine allah, elhamdürillah, süphanallar ve muhammed sesleri geliyor. anlaşılan o ki anam yine salonda seccade sermiş, bana "müslüman yaşlı kadın" rolünü oynuyor. Kaltak showunu sadece namazla yapsa yeterdi ama yetmiyor ki amcığa. Hele bi de namaz öncesi ve sonrası ağzına atıp, sik gibi iyice emdiği misvak'ı ağzından çıkarıp yüzüne gözüne sürtmesi varki, o an o tükürüklü pis misvağı direk kalbine sokup güya çok sevdiği Allah'ına kavuşturasım geliyor, ama ben can almaya tövbeliyim. sadece başkalarının pişirdiği insan olmayan canların etini yerim.

çok şükür namazı bitti amcığın. zaten o namaza başladığında bende müzik açıyorum. ama onun gösterisi benim müziğimi bastırıyor. çünkü o Allah için bana show yaparkene hep haklıdır ve haklılığı tartışılmazdır. Rahmetli babamada hep "ben dindarım, sen dinsizsin. namazını vaktinde kılmıyorsun, ezanı takip etmiyorsun" ve daha nice Allah'lı cümlelerle işkence ederdi. Gariban adam, yorgun argın inşaattan gelip anamın inşaallah'ına kavuşurdu. Gariban babam 17 yıl önce öldü, bu kaltak hâlâ yaşıyor. 

Geçenlerde "bi boka yaradığın yok. tüm haksızlıkları görüp susmayı beceriyor, durmadan rahat rahat yalan söylüyorsun. çünkü senin kalbin çoktan boklu dereye yuvarlanıp orda boka bulanıp kalmış. keşke babam yerine sen ölseydin. en azından seni böyle tanımazdım" dedim, ah vah etti ve ben "numara yapma bana. git kendin gibilere yap bu ah vah numaralarını" dedim ve gerçekten bi anda ah vah'ı bırakıp bu seferde hiçbir şey olmamış gibi elörgüsünü örmeye devam etti. orospu için her şey geçiştirmelik, hiçbir şey üstüne konuşmaya gelmiyor. kaltak bi an önce ölsede, en azından kötülüklerini kötü taraflarını unutur, nadir iyiliklerinden birini hatırlayarak arada Fatih'a okurum. Ama yok ölmüyor, öleceği de yok. Bu gidişle beni tekrar gömer amına.

4 yorum:

  1. Allahım yarabbim bu blogu zavallı anandan ablana vs yapışmaktan vazgeçeceğin zamanı görmek için okuyorum resmen. Kadın kötüyse bile kötü, kırk yaşına gelmişsin hala ergen gibi davranışlar. Yine inşallah bu yaptıklarının sonucunu oğlundan aynı şeyleri yaşayarak görmezsin. O analığını göstermemek onu hatasıysa bile sen de babalığını göstermedin. Sen manipülasyonlarınla(hem kendine hem başkalarına) herkesi suçlu kendini mazur görebilirsin. Bir de daha önceki yorumlarıma yaptığın gibi kendini, yaşadıklarnı açıklamaya hiç girme. Çok şey çekmiş olabilirsin bilemem ama bu davranışların, sözlerin korkunç

    YanıtlaSil
  2. Kim olduğunu, hangi yazılara hangi yorumları yaptığını bilmiyorum. Kendine bir isim belirleyerek yorum yaparsan sana cevap verirken, kim olduğun hakkında fikrim olarak cevap verebilirim.

    yorumundan anladığım kadarıyla bi döngüden bahsediyorsun ve eğer bi döngü varsa ben onu kırmak için elimden geleni yaptım. kendi döngümü kırdım ve dolayısıyla aynı şeyleri oğlumdan göreceğime inanmıyorum.

    Yazdıklarımı ergence görmen normal, sonuçta yıllar sonra sırf hastalandığım için beni eve çağırdılar ve geldiğimde gördümki; aslında laf olsun diye çağırmışlar. Üstelik şimdiye kadar da kötü davranmalarını kendimden kaynaklı olarak görüp, tüm yaptıklarına rağmen onları masum görmüşüm. Fakat bu süreçte yaşattıklarından sonra artık masum olmadıklarına inandım ve bunları onların yüzüne karşı söylediğim gibi burada da dile getiriyorum. Korkunç olan şey şu ki; her hafta bi bahane ile kovulmama rağmen bi yere gitmiyorum. İletişimimi de tamamen kestim. Bu onlar için gerçekten çok korkunç. Çünkü bunu hiç beklemiyorlarmış.

    YanıtlaSil
  3. Bir insanın hayatta en çok güvenebileceği kişiye bu kadar nefret dolu olması… çok üzgünüm senin afına

    YanıtlaSil

düşüncelerini kendine saklama, benimle de paylaş.