-->

16 Mayıs 2022

allahu ekber, süphanallah ve baş ağrısı

3numaralı ablamın sabah saat 06:30'da beni mutfakta kahve için su kaynatırken görüp "senin kontrollerinin zamanı artık gelmedi mi" demesiyle ona;
-beni neden sevmiyorsun
-neyy
-beni neden sevmiyorsun.
-nasıl sevmiyorum, ne yapmışım
-sevmiyorsun işte. her gün bana doktor kontrolü zamanımın geldiğini ve hemen İstanbul'a kontrole gitmemi söylüyorsun
-ee tamam kontrolünü kaçırma diye söylüyorum
-bunun için söylemediğini ikimizde biliyoruz. ayrıca her gün her gün söylüyorsun ve bende her gün sana uzun uzun kontrollerin nasıl ve ne zaman yapıldığını anlatıyorum. ama buna rağmen sen sanki aramızda böyle bi konuşma hiç olmamış gibi, sonraki gün yine "ne zaman gideceksin" diyorsun. hadi söyle, beni niye sevmiyorsun, ben sana bir şey mi yaptım, bir şey mi dedim. ne oldu söyle. sadece bilsem yeter. başka hiçbir şey demeyeceğim. sadece bilmek istiyorum.
-sen bizi seviyor musun?
-seviyorum tabii. sevgimi de, geldiğimden bu yana size sarılarak, öperek gösteriyordum ama sen, sana sarıldığımda "biz sarılmayı sevmiyoruz" dedin diye, yavaş yavaş azalttım ve sen her sarıldığımda söylenmeye devam edincede, bunu gerçekten söylediğinden emin olup sarılmayı tamamen bıraktım. arada öpüyordum, ama bu seferde bana "öpme bizi. böyle şeyler hoş değil" demeye başlayınca öpmeyi de bırakmak zorunda kaldım.
-oyy başım ağrıyor. hemde çok ağrıyor
-yapma böyle, konuşmamak için "başım ağrıyor" deme lütfen
-ne diyorsun
-diyorum ki, konuyu açtın konuşuyoruz ve sen konuyu kapatmak için başını tutup başım ağrıyor diye söylenmeye başladın.
-sen ne diyorsun ya, benim başım ağrıyor. üff çatlayacak nerdeyse
-bana böyle numaralar yapma
-başım ağrıyor offf off
-aynı annemiz gibisin. o da birisi haklı çıktığı an veya çıkacağı zaman konuşulmakta olan konuyu yarıda bırakıp hemen en yakınındaki seccadeyi alıp, bitmek bilmez şekilde namaz kılmaya başlıyor.
-sen ne diyorsun, başım ağrıyor diyorum sus artık.
-diyorumki, sende annemiz gibisin. onun hareketlerini taklit ediyorsun, onun gibi davranıyorsun. o da bi konuyu açıyor, karşısındaki cevap verip haklılığını dile getirinceyse sanki aniden aklına gelmiş gibi numaraya yatıp hemen en yakınındaki seccadeye uzanıp namaz kılmaya başlıyor. eğer o an seccade bulamazsa da hırkasının cebinden tespih çıkarıp hiç durmadan "süphanallah, süphanallah" diye tespih çekmeye başlayıp, gittikçe de sessini yükselterek, haklı kişinin haklılığını "la ilahe illalah, la ilahe illah" la savuşturma yoluna başvuruyor
-sen sabah sabah niye bana yapıştın ne istiyorsun benden, sana başım ağrıyor diyorum sen gelmiş bi şeyler diyorsun, ben hiç anlamıyorum seni, ne diyorsun bilmiyorum
-beni anlıyorsun. hemde çok iyi anlıyorsun ama ben senin bu "başım ağrıyor" saçmalığına kanmayıp üstelemeye devam ettiğim için, yalandan numara yapmaya başladın.
-üfff hiç bilmiyorum sen ne diyorsun, ne anlatıyorsun
-diyorumki, anneni taklit edip işine gelmeyen bu durumu savuşturmaya çalışıyorsun. tıpkı sevmediğin annenin kopyası gibisin. ama böyle yaparak da benden kaçamazsın. yalandan başım ağrıyor demeyi de bırak. hadi söyle ben ne yaptım size, farkında olmadan bir şey mi yaptım, kötü bi şey mi söyledim?
-ya ben sana kontrollerini kaçırma diye öyle diyorum
-yapma böyle, kontrollerim için demediğini ikimizde biliyoruz. gitmem için kavga, gürültü ne varsa elinizden geleni yapıyorsunuz. maaş aldığımı söylediğimden bu yana da sürekli kavga çıkarıp çıkarıp "işte maaşında var, niye gitmiyorsun" diye söyleniyorsunuz.
-ee maaş kötü bir şey değil. işte bizde babadan maaş alıyoruz. hepimizin maaşı var. onunla geçinip gidebiliyoruz.
-ee tamam o zaman, madem maaşın var sen git, ben niye gideyim. (diye karşılık verince, angry birds'deki kırmızı kuş gibi kalın olan kaşları bi anda iyice çatıldı ve bana)
-ben nereye gideyim? (diye tüm içten sinirliliğiyle karşılık verdi. o anda yüzü şok geçirmiş olduğu belli bir haldeydi ve sesi de titrek olmasıyla birlikte, konuşmamızın nereye gideceğinin verdiği bilinmezliğin yarattığı korkuyla dolup taşmıştı.)tüm bunları yüzünden okurken, aynı zamanda ona;

-ne bileyim, bana sürekli "maaaşın var, git" diyorsun. madem seninde maaşın var, benim gitmemi istediğin yer neresi ise sen git işte.

-ben gideyim he?

-heee sen git. hem ben niye gideyimki? gitmek için zaten maaş yetiyormuş, ben gideceğime sen git. (diye karşılık verdim ve suratı cevabımla birlikte bu seferde patlıcan moruna döndü ve aynı zamanda burun delikleri o kadar büyüdüki bi an nefesi tutuldu sandım. gözbebekleri de yerinden çıkacakmış gibi hem suratıma bakıyor, hem etrafa bakıyor, hemde bu arada eli ayağı birbirine dolaşmış halde olduğunu belli eder şekilde, mutfak reyonunun üzerinde gezdirip duruyordu. sonra bi anda mutfaktan çıkmak aklına gelmiş gibi aniden gider gibi arkasını dönüp, sonrasında ise tekrar bana dönüp)

-ben gidemem. ancak evlenerek gidebilirim. başka nasıl giderim ki?
-ee tamam o zaman bi an önce evlen git. niye evlenmiyorsun?" dedim ve artık söyleyecek bir şey bulamayınca da söylene söylene mutfaktan çıkmak için kapıya yöneldi. Kaçma numaralarından biri olduğunu düşündüğüm için sesimi onun duyabileceği şekilde yükselterek;

-ee tamam işte evlen. niye evlenmiyorsun, yapıştın kaldın bize. hiç kimseyi de beğenmiyorsun, gelenleri geri çeviriyorsun. yaşın oldu 50 artık bi an önce evlen git." dedim ve yüksek sesle söylene söylene diğer odaya koşarken, evin diğer sakinleri ortaya çıkıp başıma toplandılar.

Ablam gerçektende 45 yaşında ve doğru dürüst olmayan türkçesi, okuma yazma bilmemesine rağmen türlü bizans entrikalarını çok iyi bilir. Evlenmemesinin nedeni sanırım çevresinde hiç mutlu evlilik görmemiş olmasından kaynaklı. tabii aşırı din baskısı ve bu baskı içerisinde dozajsız verilen "yasak cinsellik" algısının da etkisi yok değil. Bence tüm bu özellikleriyle zavallı biriyken, yaşlandıkça şeytana dönüşüp kaldı ve sanıyorki, ben hâlâ onun genç kızlığındaki o savunmasız, dili yok çocuğun tekiyim. Geldiğimden bu yana ona olabildiğince nazik yaklaşıp sevgiyle hitap etmeme, kardeşi olduğumdan kaynaklı ortaya çıkan sevgimi ısrarla göstermeme rağmen onun bana karşı tavrı gün geçtikçe sertleşti ve işte bende ona, onun bana davrandığının çok azının azı kadar davranmaya başlayınca ortamı kıyamet yerine döndürüverdi. Tabii evden herkesi kovup dururken ve sürekli kapıyı gösterirken, bi gün kendisine kapının gösterileceğini hiç düşünmedi. Çünkü o bir kadındı ve bizim kültürümüzde ne olursa olsun, kadınlara asla kapı gösterilmezdi. Yani "siktir git" iması yapılamazdı. Çünkü eğer giderse orospu olabilirdi ve bu yüzden orospu olunması istenmiyorsa, ne olursa olsun, ne yaparsa yapsın kendisine kapı gösterilmemeliydi. Ama şimdi durum değişmiş, kapı dışarı edilmeden de bir orospu olup çıktığı suratına vurulmuştu. Zavallı yaşlı orospu.  

(Devamı gelir yakında. Aslında yazmıştım ama silinmiş. Sonra yine aynı cümlelerle yazabilirsem ne ala. Bir de bilgisayar çöktü. nasıl toparlayacağım bilmiyorum. (asık surat smiley'i)

9 yorum:

  1. Tespitlerine ba yıl dım :D

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. tek cümlelik ve üstelik hiç kimseye en ufak bir katkısı olmayan salak yalaka yorumlar yapılmasını sevmiyorum. fikrini belirtip, düşüncelerini açıklamayacaksan kalabalık yapıp, aptal etiketi yemek yerine sessizce oku geç.

      Sil
    2. Ya özür dilerim,yanlış anlaşıldım sanırım... ama gerçekten ablanla ve annenle hatta çevrendeki herkesle ilgili o kadar nokta atışı tespitlerin varki!gerçekten bu yönüne hayranım...

      Sil
    3. yok yanlış anlamadım. sadece bana veya başka bir okuyucuya katkısı olacak güzel yorumlar yapmanı isterim. çok sevgiler.

      Sil
  2. Yazdıklarını okumak çok keyifli. Aslında keyifli olmasından daha çok, anonim bir isimle yazan birini okumuş olmanın oluşturduğu gizem ve bu gizemin içerisinde dolaşabilme özgürlüğünün yarattığı çekiciliğin etkileyiciliği esas olan. Bir de sinamatoğragik bir dünya var ve yine böyle bir dünya içerisinde dolaşabiliyorum. Kutlarım.. yine ve hep yaz..

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Gelip tanışıcam senle :) kaldırıcam o anonim kimliğin arkasını, bakalım o zaman da beğenerek okuyacak mısın? Çünkü tanıştıklarım bu yazıları beğenmeyi bırak "öffff bu muymuş" diyerek takip etmeyi bile bıraktı :)
      Sana da kurdurtucam bu cümleyi ahahahah

      Sil
    2. Tanışırız elbet bir gün..:)

      Sil

düşüncelerini kendine saklama, benimle de paylaş.