-->

04 Nisan 2022

Gamzeli

2013 yılında yazdığım Pasif Gibi Sevişmek başlıklı yazıda birinden bahsetmiştim.
Bahsettiğim kişi benden 5-6 yaş küçüktü ama hafif çekik gözleriyle karşısındakinin içine bi an önce düşmek ister gibi hafif baygın direkt bakışları, dudaklarının kenarında; işler ters giderse diye her an saldırıya geçmek için kamufle olmuş şekilde "hazır ol"da bekleyen düşman askerini andıran belirsiz gülümsemesi, dokunulması için canını bile vermeye hazır olduğu tatlı kumral teni, balık etli hafif kaslı bedeni, kahverengiden daha açık yarısı çoktaaan kafa tasına bi daha dönmemek üzere veda etmiş seyrek saçları, yanaklarında; tüm kararsızlıklarına rağmen, sürekli gülümsemek zorundaymış gibi bi surat ifadesi takınarak yaşayanların yanağında mecburen yerleşik hayata geçmiş olduğu belli olan o yarım gamzeleri, düzgün türkçe konuşmaya çabalayanlara özel olan o bol es'li ses tonuyla, gayliğin aşksız bi şekilde salt bazen sosyalleşmek için sikişmekten ibaret olduğunu sananlardan birine dönüşüp kalmıştı ve biz de arada bir buluşurduk.

Ben her zaman, her şartta, her yerde ve hoşlandığım herkeste olduğu gibi, onunla tanıştığımda da "o istediği müddetçe onu sikersem, bi gün mutlaka bana aşık olur" beklentisiyle onunla beraber olmaya devam ediyordum ve etmeye de devam edecektim.
Çünkü güçlü ve beni hiç yanıltmamış önsezilerime rağmen, yani tanıştığım insanlara bir şans vermek adına, tüm ön yargılarımı bir kenara atmak gibi bir huyum vardı ve ben sezgilerimi Hz.Ömer'in cahiliye döneminde aklını bi kenara atıp, o dönemin adedi olan "kendi kızını diri diri toprağa gömmek" geleneğini, kendim için hayata geçirir gibi beni koruyan önsezilerimi acımasızca içimdeki toprağa gömmüş, kendimi onun kollarını boynuma dolamasına bırakmıştım.

O aralar Öküz Herif'le de görüşmediğimiz için onun 2-3 haftada bir gelip bende kalması hoşuma da gitmiyor değildi. Hem de çok hoşuma gidiyordu. Çünkü "çocukluğunda sevilmeyen herkesin kendini çirkin olduğu için sevilmeyen" biri olarak kabullenmesi yanılgısı, bendede vardı ve bunu aşmanın tek yolunun, arada bir bedenimi benden hoşlananların önüne et olarak atmak olarak görüyordum..........
Ve evet bedenimi, geçmişte aldığım derin yaralarımı iyileştirmek için şimdi sınırsızca ve kimseye hesap vermeden kullanarak ruhumu iyileştirebileceğim fikrine kapılarak atmışken, zaten önlerine atılmış olan et parçasına zehirli mi zehirsiz mi ayırdını etmeyen köpeklerin akıttığı salyaları da ben bir merhem gibi alıp yaralarıma sürmeye devam ediyordum.
O aralar merhem olsun diye bol salyalı günler yaşadım ve yavaş yavaş hüzülerek "yaralarımın asla böyle iyileşmeyeceğini" önlerine et olarak atıldığım her yatak sonrasında biraz biraz daha anladım ve hüzüntülü bi şekilde yaşamaya da başlamıştım.

Şimdi sahip olduğum perdesiz penceremden kendi geçmişime dönüp bakınca "Gamzeli mi beni kullanıyordu, yoksa ben mi onu" ikilemli soruları kendime sorup cevaplayarak bunu sonsuza kadar uzatabilirim ama şundan da eminimki; ikimizin de bir arayışı vardı ve işte herkes karşısındakinden, kendisine lazım olan malzemeyi almış olarak yaşamına devam edip gitmişti.
Fakat şimdi yine dönüp o günlere baktığımda şundan eminimki; bana lazım olan salt iyileşmek değildi. Çünkü girilen yataktaki kişilerin arasında aşktan eser dahi yoksa, dokunanlar da birbirlerinde, zaten var olanlara ek olarak yeni birer yara açmaktan daha öteye gitmiyorlardı....

Var olan yaralarını iyileştirmeye çalışan ve yenilerinden kaçınmak için kendisine sürekli olarak güvenli bi liman arayan kaçak savaş gemisi gibi, tüm mürettabatımla öylece su üzerinde açık hedefken iyileşemezdim.
Bu yüzden kararımı verdim ve ona şans tanımayı da içine katmış olarak onunla görüşmelerimin arasını ondan fena halde hoşlanmama rağmen 2-3 aylık zamana varan süreye çıkarmayı başardım ve sonrasında da 2015 yılında, bana aşık olur diye son kez siktiğimde gördümki; o böyleydi ve onu sikerek kendime aşık edemeyeceğim gibi, arada bi onu da sikerek kendimi iyileştiremeyecektim.
Bu yüzden, o gün onunla girdiğimiz yataktan çıktım, beraber içmek için ucuz leş birer thresome kahve yaptım sakince kahvelerimizi içtik.
Kahve sonrasında ona, sevdiğinden ayrılanların karşısındakine son bi kez sarılması gibi içten bi şekilde sarıldım ve kapıdan çıkarken dayanamayıp öptüm, o farkında olmadan ona elveda ederek uğurladım, bir daha da bana yazmaması, benimle iletişime geçmemesi için onu hemen engelledim ve işte böylece aradan kocaman bi 7 yıl hızla geçip gitti....

Bu umarsızca geçip giden 7 yıl içinde çok şey yaşadım, çok şey yaşattılar, çok şey yaşattım ve tüm bu yaşantıların içindeyken Gamzeli Piç arada bi aklıma gelip duruyordu. Hatta bazen osbir çekerken falan onu düşlediğim bile olurdu.
Geçen aylarda telefonumu kurcalarken "engellediğim numaralar" arasında, profil fotoğrafından onu tanıyınca "acaba şimdi ne yapıyor, neler yapmıştır" diye düşünerek engelini kaldırdım ve engelini kaldırmamın üzerinden 2-3 ay geçmiş olan önceki gün "selam" diye yazıverdi.
Selamlaşma faslından sonra "Telefonumu değiştirdim, rehberimi aktarırken eksik var mı diye bakarken seni farkettim ve yazıyım dedim" diye devam etti. 
Konuşması yine "geliyim"e bağlanacakken, bu muhabbete girmemesi için İstanbul'da olmadığımı, bazı sağlık sorunları yaşadığım için, geçen yıl canım ailemin yanına döndüğümü söyledim ve böylece konuşmamızı sonlandırdım...

Bu şarkıyı 2013 yılında ilk tanıştığımızda o açıp dinletmişti ve öyle sevişmiştik :) 
---Ta Mavra Matia Sou - Taa Uzak Yollardan---
Şarkıyı her dinlediğimde o aklıma geliyor :) Ama tabii duygusal anlamda değil, sadece hayatımdan gelip geçenlerin bıraktığı anılardan biri olarak.
Ve son söz olarak; insan neyse öyle kalıyor, nasılsa öyle yaşamaya devam ediyor, ne boksa o bok olarak yaşamına hiç değişmeden devam edip gidiyor. 



Bu arada son olarak şunu da eklemeliyim;
Eskiden bi şekilde yakınlaştığım, arkadaş olduğum, ilişki kurduğum, ilişki kurduğumuz vs benzer durumlardaki insanlarla zamanla yollarımız ayrıldı ve hatta bir çoğunu unuttum bile. Ama ara ara aklıma gelenler olmuyor değil. Ama şu son zamanlarda aklıma gelip duran insanlarla karşılaşmaya başladım;

Örneğin şu genç kadınla iletişimimiz kopmuştu ama nedense instagram'da sürekli arkadaş önerilerinde çıkıyordu ve hatta bende geçen gün engellediklerim arasında onu da gördüğümde, engeli kaldırıp selam verdim, hal hatır sordum ama iplemedi. Genç Kadın

16-17 yaşlarındayken, yani daha evden kaçmadan önce memlekette abimin dayaklarının tadına baktığım zamanlarımda, kendini gençlere siktiren kahveci bi adam vardı. Arkadaş çevrem arasında onu sikmeyen kalmamıştı sanırım. Geçen gün durup dururken aklıma geldi ve "acaba ne yapıyordur" diye düşündüğümün 13.günü onunla bi sokakta karşılaştık. Aradan 20 yıl geçtiği için o beni tanımadı ama ben onun kırlaşmış saçları, fakat hiç değişmemiş olan yüzünden tanıdım ve selam verip, onu eskiden tanıdığımı söyledim. Benim cümlemle beraber, özür dilemeye başlayıp beni tanımadığı için üzgün olduğunu vs söyleyip ardından da telefon numaramı istedi, bende "gerek yok" dememe rağmen "neden ya, konuşuruz işte" diye üsteledi :)
Amacım aslında neler yaptığı, nasıl bi hayat yaşadığı, hayata dair ne hissettiği gibi durumlardı ama o yılışmaya kayan bi ses tonuna bürününce geri çekildim :))

Şu an hayal meyal de olsa, 2010 yılında biriyle sanal bi arkadaşlık kurmaya başladığımı ve sonra tanıştığımı da anımsıyorum ama daha sonrasında ne oldu, nasıl iletişimimiz koptu bilmiyorum. Adını Piç Kurusu koymuştum. Fakat geçen ay aklıma gelince, adını anımsadım ve hemen internette aratıp görmeye çalıştım ama olmadı. Çünkü hiçbir şekilde ulaşamadım. Ama geçen hafta eski instagram gönderilerimden birinde onun "like"ını görünce kapalı olan profiline arkadaşlık isteği attım ve ekleştikten sonrada "selam, nasılsın. uzun zamandır görüşmedik neler yaptık, hayat nasıl gitti" dedim ama iplemedi. Klasik birbirimizi sorup soruşturma faslından sonra, kurduğu cümlelerde çok fazla üstenci bir dil kullanınca, nabzını ölçmek için ona, onun gibi davrandım ve bi anda patlayıverdi :)
Komikti, ama onu neden hafızamdan tamamen sildiğimi anlamama yardımcı oldu.

Böyle bir kaç kişi daha bi anda karşıma çıktı ama şimdi çetele tutar gibi tek tek yazmaya gerek yok. Çünkü herkes kendi durağında indi ve benim yolum uzun, o yüzden hâlâ yola devam ediyorum.

4 yorum:

  1. Haaaah. İşte şimdi bu blog sayesinde şu lanet gidişatı düşünmeden geçen bir kaç saatim olacak.. Yeni rastlamış olmanın sinirini bir şekilde sizi bulmuş olmanın mutluluğu ezdi geçti. Oh be. Sevgiler :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. :) yaşasın KEŞİFLER :))
      yaşasın sevindiren yeni okuyucular

      Sil
    2. Yazılarınız beni, denizin arkasındaki ormana itiyor. Bu ilk kez oluyor. Deniz görmek istemiyorum daha çok yeşile itiyor, toprağa ve bir koku var tarif edemem ama olurda yolunuz düşer gelirseniz ve bunu yazarsanız ve siz geri dönmeden okur geldiğinizi öğrenip sizi de tanır isem gösteririm :)) üşenmeden yazdım he.. İşte orda okuyorum. Bilinsin istedim, çünkü neden bir tek ben bileyim ki. :) sevgiler

      Sil
    3. çok fazla sırlı bir yanıt olmuş, ben salağım. bir şey açıkça söylenmedikçe anlamam. valla ciddiyim.
      mesela askerdeki komutanımın bana aşık olduğunu daha geçen ay anladım. üstelik aradan 17 yıl gibi devasa bir zaman geçti.

      yani demem o ki; ben sırlı konuşurum bazen ama sırlı konuşmaları anlama. aptalım ne yapayım, beni böyle kabullenmeli toplum. insanlık. evren. gezegenler ve varsa diğer öteberiler.

      Sil

düşüncelerini kendine saklama, benimle de paylaş.