Zaten bu blogger'ın böyle pis huyları var. Yanlış tuşa basarsan yazı gidiyor ve bi daha geri alamıyorsun. Oysa biz insanlar böyle değiliz. Onlarca yanlışı, hiç olmamış gibi görmezlikten gelebilir ve yapılanlarla beraber yaşananları da unutabiliriz. Bizi makinelerden ayıran şey bu olsa gerek.
******
Önceki haftadan bu yana bi kadınla yazışıyordum ve bana "gel benimle yaşa, sana salt sevgi veririm" dedi. Ona "ayın 24'ünde ufak bi sınavım var, ondan sonra gerçekten gelebileceğim"i söyledim, o da kabul etti ve biz bu 2 haftalık süre içerisinde yazışmamızı devam ettiregeldik. Her gün onunla yazışırken, onunla yaşarsam nasıl yaşayacağımızı, neler yapacağımızı, yapabileceğimizi birbirimize ait her şeyi hiç saklamadan ve birbirimizden hiç saklanmadan sonsuza kadar konuşabileceğimizi falan düşleyip durdum ama sınavdan önceki gün benimle iletişimini kesmek istediğini belli ettiği şekilde davranmaya başladı ve 3-4 gündür de artık hiç iletişim kurmuyor. Taciz eder gibi olmamasına özen göstererek bi kaç defa iletişime geçtim ama ııhhhh yemedi.
Oysa onu kendime çok benzetmiştim, sanki dişil halimdi. O kadar ben gibi konuşuyor ve ben gibi davranıyordu ki, o günlerde ağzım apaçıktı. Fakat işte olan oldu ve iletişimi kesti.
******
Sınav konusu ise EKPSS idi. Malum tümör, epilepsi ve beyin ameliyatından sonra bende akıl kalmayınca, insanların verdiği akıllarla gidip engelli raporu için başvurmuş ve %84 oranla gerçekten engelli sınıfına dahil edildiğimden, yine bi arkadaşımın önerisi ve yönlendirmesiyle EKPSS adında bir sınavdan haberdar olup ona başvurmuştum ve sınava 2 ay kala, önceki sınavlarda çıkmış olan sorular da dahil olmak üzere, harıl harıl (hatta gece gündüz) sınav için çalışmaya başlamıştım. Geçtiğimiz Pazar günü ise sınav oldu bitti ve 60 sorudan 30'unu doğru yaptığımdan eminim. Bakalım gerçek sonuç nasıl olacak ve açılan engelli memur alımlarından birinde devlet tarafından işe alınacak mıyım?
Doğrusu yıllarca küçümsediğim memurluğu, şimdi istiyorum. Aslında şansımı denemeden ve memurluk deneyimini yaşamadan da ölmek istemiyorum desek daha doğru olur. Zaten öyle çok da yanıp tutuşmuyorum ama yani sonuçta memur olursamda farklı bir bakış açısı, yeni bir yaşam deneyimi kazanacağımdan da çok çok eminim. bunlar gibi şeyler işte.
*******
Geçen gün evde yine kavga ettik. Sebepsiz yere sinir krizi geçirdim ve bizimkiler de kavgadan bi kaç saat sonra "ne zaman gideceksin" diye sorup durdular. Gerçi kavga etmediğimiz zamanlarda da soruyorlar. Yani evde sürekli bi an önce valizini al git havası soluyoruz ve ben bundan iyice sıkılmaya başladım. bi yandan da acaba inadına kalsam, inadına inadına hiçbi yere gitmeyip, buraya kazık çaksam mı diye düşünmüyor değilim. Zaten gitmeye kalkışsam nereye gideceğim ki? Bu ikilemle beraber hiçbi yere kıpırdayamayıp, onlarla iletişimimi kestim ve olabildiğince görünmemeye de çabalayarak, sürekli yatak odasında oturuyorum.
*******
Oğlumla aramız iyice düzeldi, 2 haftada bir hafta sonları bana gelip bende kalıyor. Tek anlaşamadığımız konu sabahtan akşama kadar PubG oynaması. Saatlerini hiç acımadan oyuna veriyor. Gerçi onun yaşındayken bende Half-Life diye bi oyun vardı ona sarmıştım ve sürekli oynardım. O yüzden bi kaç sefer uyardıktan sonra, aklıma saatlerimi Half Life'da geçirdiğim zamanlarım gelince söylenmeyi bırakıyorum ve "senin vaktin, ben uyardım. ama sonra çok pişman olacaksın" adında dedevari şekilde son cümlemi kurup yanından ayrılıyorum ve o da arkamdan "he he tamam tamam" diye söylenmekten geri kalmıyor.
Onu bir şey için zorlamak da istemiyorum. Çünkü benimleyken yaptıklarının, uyarılarıma rağmen kendisinin yapmayı tercih ettiği için yaptığı bilincine sahip olduğu ve benimleyken kendisi olarak-kalarak yaşayabildiğini anlaması. Aynı zamanda hayatı boyunca da, kendisi istemediği müddetçe hiçkimse tarafından ona zorla bir şey yaptırılamayacağı bilincini de bu şekilde kendisine aşılayabildiğimi düşünüyorum. Doğru bildiği ve tercihlerinin ona ait olduğu bir hayatı yaşamanın zor olmadığını, bu şekilde yaşamanın da mümkün olduğunu şimdiden hissettirmek istiyorum.
Yukarıda bi yerlerde sınav demişken aklıma şimdi geldide; geçen gün üniversite sınav başvuruları falan başlayınca gidip onlara da başvurdum ve o arada DGS'yi hatırlayıp onun tarihlerine de baktım. Meğer sınava 2 ay kalmış ve ben ona çalışmaya çok geç kaldım. Zaten doğru dürüst çalışmadan o sınavı kazanmak mümkün değilken, en azından bu sene de sınava girip az çok o sınavın havasına alışmış olurum diye düşünüyorum. Hele bi başvurular başlasın da, bakarız.
Çocukluk arkadaşlarımdan biri, benim tüm bu sınavlara girmem durumuna şu yorumu yaptı "bi kaç kuruş maaş almaya başladın, onu da bu sınavlara harcayıp duruyorsun"
Aslında evet öyle görünüyor ama durum tam olarak böyle değil. Çünkü kendimi oyalayacak ciddi bir şey lazım ve ben bu sınavları biraz öyle görüyorum. Çünkü boş beygir gibi etrafta dolanmaktan sıkıldım. Hem en azından gerçekleşme olasılığı olan bir şeylerle meşgul olayımda kafam dağılsın.
Çocukluk arkadaşlarımdan biri, benim tüm bu sınavlara girmem durumuna şu yorumu yaptı "bi kaç kuruş maaş almaya başladın, onu da bu sınavlara harcayıp duruyorsun"
Aslında evet öyle görünüyor ama durum tam olarak böyle değil. Çünkü kendimi oyalayacak ciddi bir şey lazım ve ben bu sınavları biraz öyle görüyorum. Çünkü boş beygir gibi etrafta dolanmaktan sıkıldım. Hem en azından gerçekleşme olasılığı olan bir şeylerle meşgul olayımda kafam dağılsın.
Geçen gün 3numaralıabim'e de "bütün sınavlara başvurdum, eğer olurda tercih yapacak kadar puan alırsam, burdaki okulu tercih edip yerleşirsem, böylece buralarda kalma bahanesi bulmuş olurum kendime" dedim ve o gülümsemekle yetindi. O gülünce şöyle devam ettim "ya çünkü hep gittim ve eğer şimdi burda kalmak için kendime haklı bi bahane bulamazsam-yaratamazsam zaten sürekli kovdukları için yine giderim diye korkuyorum"
Gülümsemesi buz kesti ve bi saniye sonra "boş ver, canın nasıl istiyorsa öyle yap. dene şu sınavları, bir şey olmasada denemiş olursun en azından." dedi.
<3
YanıtlaSilSene 2022 ve evet ben hala blog okuyorum :) Özellikle hala güncel içerik sunan bloggerlara gıptayla bakıyorum. "Hayat Erkeği" pek yabancı gelmese de yazdıklarını tam bugün okumaya başladım. Sevgiler
YanıtlaSilhoş geldin. az kalsın bende kapatacaktım :)
SilBloğa yorum bırakmasan, yazmıyorsun artık sanmaya devam edecektim çünkü blog ferd’de görünmüyor yazıların halbuki takip ettiğim bloglar içinde görünüyor. Bir araştıracağım, çözerim mutlaka.. Ama önce şöyle uzun uzun geriye doğru bir okuyayım..
YanıtlaSilYanlış insanlar arasında olmak, çok can acıtan bir durum :( Şöyle senin oğluna davrandığın gibi sana davranabilecek 2-3 insan olsa yetiyor da.. da işte.
oku ve bol bol yorum yap :) birileri yorum yapınca, kendimi çok ciddiye alınmış, çok önemsenmiş hissediyorum :))
Silblog feed'de görünmemesi konusunda bilgim yok inan. böyle şeylerden hiç anlamam zaten.
ekledim. oraları hep unutmuşum. ama meğer kolay cacıkmış. hemen oldu.
SilAma işte seni takip edemedim, onu nasıl yapıcam bilemedim :D Layout'tan takipçiler öğesini mi yerleştirsen acaba bloguna? İyi olduğunu umarak; bu en son yayınladığın post biraz acıtıcı geldi.
YanıtlaSilekledim. oraları hep unutmuşum. ama meğer kolay cacıkmış. hemen oldu.
Silo ye! Ama fakat ben seni yıllaaaaar önce takip etmeye başlamışım zaten :) Blog feed olayını ben de merak ettim. Sosyal medyadaki timeline gibi bi akış mı bu feed yoksa notification tarzı bi feed mi? Ovha yaşım yaşım yaşlanmışım!
Silonları ve bu konya bağlı diğer merak edip öğrenmek istediğin her şeyi Google'a sor öğren, gel bana da bilgi ver.
Sil