-->

03 Mayıs 2021

Borcunuz sadece 30.000 TL! Ödemeyi nasıl yapacaksınız?

Kendimi borçlu hissettiğim günlerin bu kadar çabuk geçeceğini düşünmediğim aile evinden herkese selam. Oysa hastane sürecimde yaptıkları büyük iyilik karşısında, kendimi borçlu hissediyor olma halim bir ömür sürecek ve ben yıllardır onlardan uzakta bir yaşam kurmama rağmen, bir kaçının gelip bilinçsizce can vermek için çırpınan bedenime sahip çıkmalarından dolayı, eve dönüşümden sonra neyi nasıl yapacağımı, nasıl davranacağımı tam bilmeden, nerde nasıl davranacağımı kestirmeden burada ezile büzüle yaşamaya devam edip sonsuza kadar da böyle gideceğini sanıyordum.
Fakat diğer şeyler gibi, her şeyin insanın düşündüğü gibi gitmediğini unuttuğumu da unutmuş olduğumu unutmuşum. 
Çok şükür ki, gelişimin daha beşinci gününde unuttuklarımı yaşayarak tekrar hatırladım ve durumun öyle olmayacağını, asla ama asla olamayacağını, bunun bana uyan bir davranış şekli olmadığı ortaya çıktı, bende çok geçmeden herkese göstermek zorunda kaldım.
Üstelik öyle sakin sakin değil, gayet çok ama çok yüksek sesli olarak, hatta sanki daha 3 hafta öncesine kadar can çekişen ben değilmişim gibi şimdi sinirden bağırıp çağırarak, daha geçen ay sesi bile çıkmadığı için konuşamayan ben değilmişim gibi lafını, sözünü hiç esirgemeden rap rap rap evdekilerle tartışarak.
Oysa tartışma konularımız da çetrefilli değil, tam aksine önemsiz ve hatta üzerine konuşulmasına gerek olmayan konulardı. Ama işte olan olmuştu ve ben borçlu olduğum hissinden kurtulmuş olarak çoktan açmış ağzımı, yummuştum gözümü.
Şimdi herkes hayretle bakıyordu bana. Ben yine her zamanki gibi sürprizlerle doluydum ve herkesi şaşırtmıştım.  

Şaşırtma/tartışma konularımızdan biri alt komşunun, gece yarılarına kadar bitmeyen yüksek sesle tv izlemeleri, çocuklarının gece yarısına kadar koştura koştura çıkardıkları ve bitmek bilmeyen gürültüleri yüzündendi.
Gece yarılarına kadar devam eden çocuk gürültüsüne, tv sesine ancak bir hafta dayanabilmiş ve en sonunda gecenin 1'inde kapılarını çalıp sessiz olmalarını rica etmiştim. 
Tabii adam yüzsüz çıkıp "gürültü çıkarmıyoruz yav, çocuklar da yeni geldi zaten" deyince bende "1 haftadır burdayım ve açıkçası gürültünüz hiç eksik olmuyor. bizimkiler rahatsızlıklarını komşuluk hakkı için söylemezler ama siz yine de televizyonunuzu da sadece kendiniz duyacağınız kadar açmaya özen gösterin lütfen" diye karşılık verip "iyi geceler" dileyerek eve döndüm. 

Benim bu artistiliğim ise ertesi gün, ablamların konuyu 2numaralı abime aktarmalarıyla patlak verdi ve o da bana bir sürü süslü yalan, anlamsız laf ebeliği, boş bir nutukla devam edip arada "20 yıldır burda oturuyorum ve hiçbir zaman alt kattan rahatız olmadım" diye söylediğinde, bende karşılık olarak "yalan söylüyorsun, 20 yıldır sen burda oturmuyorsun, ablamlar oturuyor ve onlarında duvardan tek farkı nefes alıp veriyor olmaları. komşuluk hakkı, ayıp vs diyerek asla da rahatsızlıklarını dile getirmezler." dedim. 
Benim böyle dememle onun bir anda "zaten derdinin bu olduğunu biliyorum" demesi bir oldu.
Bu cümlesini anlamadığım için bir kaç gündür ne dediği hakkında düşünüyordum ve aklıma bir şey gelmeyince, abime gecenin bi yarısını bunu yazıp attım.
Biliyorum cevap vermeyecek, ama en azından; ona, bu cümlesiyle ne demek istediğini sorarak içimi rahatlattım. 

Tabii konuşmamızdaki tek önemli nokta bu değildi. Karşılıklı yüksek sesli tartışmada bir kaç sefer "git başka yerde yaşa" cümlesini de sarf etmeden duramadı. Her sarf edişinde kalkıp diğer odaya gitmeye kalkışarak güya elbiselerimi toplayacaktım ama 3numaralı abim gelip benim "şimdilik sinirli olduğumu, yaptığımın doğru olmadığını, aslında ailecek çok duygusal olduğumuz için bu tepkilerimin de duygusallığımdan kaynaklandığını, bu hareketlerimin tartışmalarımın, alt komşuya tepki göstermemin normal olduğunu belirttiği cümlelerle beni durdurdu.
Durdurmasa, gerçektende valize dolduracağım giysilerle güya çekip gidecektim. Ama çekip gitmedim ve bana siktir çeken 2numaralı abime, gece yarısı "5-6 sefer git başka yerde yaşa demenden hoşlanmadım" diye yazdım.

Tabii şunlarıda yazmadan edemedim;
-Her zaman yük olduğumu söyledin ve zaten bunun farkındayım. Bu süreçte ise elimde olmadan yük olmama rağmen, yine de olabildiğince yük olmamaya gayret ediyorum. Şimdiye kadar yüklendiğin sorumluluk ve yaptıkların için allah senden razı olsun. Ama bana sürekli bunu söyleyip yüzüme çarpıp durman, borçlu olduğumu hissettirmen hoşuma gitmiyor.
-Kendim dışındaki insanlarla iletişimin hakkında bir şey söylemeye hakkım yok, ama benimle kurduğun iletişimdeki konuşmamız esnasında hoşuma gitmeyen cümlelerini sana açıkça ifade etmeme rağmen, lafı evirip alakasız bir konuya çevirmen, o an hemen başka bir yerinden tutup yanlış olduğunu söylemen hoşuma gitmiyor.
-Özünde kötülüğümü istediğine, hakkımda kötü düşündüğüne inanmıyorum ama bana kötü davranman, kötü sözler söylemeni de anlamıyorum. Çelişkili davranman hoşuma gitmiyor.
-Başkalarına değil ama bana net olmaman hoşuma gitmiyor.
-GİT BAŞKA YERDE YAŞA demenden ise rahatsızlığım bitecek gibi değil. Buraya gerçek anlamda sırf annemle vakit geçirmek için geldim. Buna bir süre izin verirsen sevinirim. Ama benim gitmemi beklemene gerek yok, gerçekten ne zaman gitmemi istersen söylemen yeterli.
Şimdiye kadar yaptıklarınız için allah sizden razı olsun.

İşte tüm bunları gece yarısı kaçan uykum sırasında yazdım ve içim rahatlamış şekilde uykuya bıraktım kendimi.
Ve gerçekten de bi kaç gündür ne zaman dönüp dönmeyeceğim, ne yapacağım üzerine düşünüyorum. Çünkü kendimi borçlu hissederek yaşamak bana göre değil ve zaten 2numaralı Abim'de bir kaç sefer bunu yüzüme çarparak, yaptıklarının karşılığını almış oldu bile. O böyle söylediğinde bi yandan sinir olsam da, bir yandan da rahatladım. Hatta artık ona borcum olduğunu bile düşünmüyorum ve daha bi rahatlamış gibiyimde.
Zaten ona göre ben "minnetsiz yaşıyormuşum" ve üstelik bunu bana daha ben hastanedeyken söylemişti. Şimdi aklıma gelince, evet, benim için doğru bir tespitte bulunduğunu rahatlıkla söyleyebilirim. Ben kimseye minnet duymuyorum, kimseye kendimi borçlu hissetmeden yaşıyorum ve yaşayacağım da. Tek minnet duyduğum ise allah'tan başkası değil ve olmayacak da.
ve şundan eminimki, beni tam olarak özgür kılan şey bu anlayışla yaşamaktan başkası değil. Böyle yaşamak, bu anlayışla hayata devam ediyor olmak, tüm ilişkilerimde-iletişimimde bu anlayışla hareket etmek bana huzur veriyor, rahat davranmamı sağlıyor.

Diğer tartışmamız ise oğlum'un çok arsız davranması yüzündendi. Çocuk anne-baba ayrı büyüdüğü için, herkesin onu şımartmasına alışmış ve konuşmaları çok fazla emir kipliydi. Herkesi hizmetçisi gibi gördüğü bir bakış açısıyla iletişim kuruyor, konuşuyor ve yaklaşıyordu. Bu konuda bir kaç sefer tatlı tatlı uyardım ama tatlı dilin yılanı bile deliğinden çıkardığı zamanları çoktan geçmiş olduğumuzu görünce baya baya kızdım.
Konu bu olunca, abime göre çocuğa kötü davranıyormuşum ve oğlum bunu hak etmiyormuş.
O anda bir şeyler daha geveledi falan ama gecenin bi yarısı bu konu kafama takılınca, ona mesaj atıp "oğluma nasıl davranmam veya nasıl davrandığım konusunda bir şey söylemen hoşuma gitmedi" diye yazıp rahatladım. Çünkü oğluma nasıl davranacağım, davrandığım, konuştuğum konusunda kimsenin müdahale etmeye hakkı yok ve bir seferlik bile olsa izin vermeyeceğim. Herkesin sınırını bilmesi gerek, yoksa sonrası daha zor oluyor. İyisi mi baştan belirtmek.

Bir diğer konu ise bana bir kaç sefer "artık kendine bakman lazım, kendine bakmayı bilmen lazım, senin kendine bakmayı öğrenmen lazım" laflarıydı. Bunun üzerine tartışmadık ama yine de kafama takıldı. Ona göre ben sanırım sorumluluğumu onun üzerine bırakmış biriyim ve bu yüzden daha büyük bir yüke dönüşmemden korkuyor.
Fakat özellikle yük olmamaya dikkat eden biri olduğum için bu konuda içim rahat.

İşte durumlar böyle ve bu lafların toplamında, içimdeki borçludan kurtulmuş bulunmaktayım. Kimseye borçlu değilim ve borçlu olarak yaşayacak da değilim. 
Bu ve diğer konuları anneme anlattım ve en sonunda da "sende benimle İstanbul'a gel, benimle yaşa" dedim, O da karşılık olarak "o ne derse desin boş ver, sen benim yanımdasın, hep yanımda kalacaksın. burda beraber yaşayacağız. İstanbul falan olmaz" dedi. 
Bense sanırım biraz daha kalıp sonrasındaysa İstanbul'a dönmeye karar vermiş gibiyim.
Ama bi yandan da "acaba burda kalıp, yıllardır birbirimize karşı içimizde biriktirdiklerimizi ve tüm bunların sonundaki deneyimleri yaşayıp, hep beraber rahatlasak daha iyi olmaz mı?" diye de düşünmüyor değilim.
Çünkü ben yıllarca ailemden kimseyi, sırf aileyiz diye kırmamak için, iyiliğimi istediklerini düşünerek bana attıkları ok ve sapladıkları hançer yaralarını kendi kendime iyileştirip durdum. Zehirli sözlere karşılık hep sustum ve artık dayanamayacak olduğumda ise konuşmaktan ve kendimden ve onlardan kaçtım da kaçtım. Üstelik her karşılaşmamızda bir çarpışma meydana geldiği için arkamı döndüğüm gibi uzaklaştım. Söylenenleri unuttum, yapılanları yapılmamış kabul edip sessizce ortadan yok oldum.
Şimdi ise tam tersini düşünüyorum, düşünmeye başladım. Artık ölüme bu kadar yaklaşmış ve belkide tam kıyıdan dönmüşken diyorum ki; ne olacaksa olsun, kimsenin içinde bir şey kalmasın ve kimse içine atmasın. Artık ne bok olacaksa olsun.

Tüm bunların içinde, beni üzen tek şey ise; aniden ortaya çıkan hastalığımın sonucunda yaptıklatı yardımların karşılığı olarak beni köleleştireceklerini sanmaları, onlara el açmış vaziyette yaşamaya devam edeceğimi düşünerek yaklaşmaları, konuşmaları, davranmaları. Oysa ben hiçbir şekilde köleliği kabul edecek biri değilim. Hiçbir şekilde çıkarım için yalanı, doğruya tercih edecek biri değilim. Bunu bilmiyor oluşları, bunu fark etmemiş olmaları, beni tanımamış olmaları beni üzüyor. 2.numaralı abimin, kişiliğimin kâr zarar hesapları karşılığında eğilip bükülecek kadar zayıf olduğunu düşünmesi, düşünerek bana yaklaşması beni üzüyor, fakat yapacak bir şey yok. Burda kalıp, yaptıkları iyiliklerin aslında iyilik olmadığını yüzüne demirden bir tokatın can yakması gibi çarparak göstereceğim. Böylece o da, benim aslında çıkarlarımla hareket etmeyen, etmeyecek biri olmadığımı öğrenmiş olacak. 
Ama yine de biraz sabırlı olup, ikinci raundda harcayacağı cümlelere kadar bekleyeceğim. Çünkü belki de aslında o da kızgınlıkla hareket etmiş ve o anda söylemek istemediği ama söylediği cümleler sarf etmiştir diye düşünüyorum. Belki yanılmışımdır diye düşünüyorum.

Her neyse lafı uzatıp durmanın, boş boş gevelemenin de anlamı yok. 
Borçlu olmadığımı hissederek rahat rahat yaşadığım günlere geçmiş olduğum için, üzerimden büyük bir yük kalkmış gibi hissediyorum. İçim rahatlamış olduğu için anneme sürekli sarılıp onu çok sevdiğimi söylüyorum, o da bana sarılıp "bende seni seviyorum, senin hasta olduğunu söylediklerinde günlerce ağladım, gelmek istedim ama beni getirmediler. fakat çok şükür bak şimdi burdasın ve çok iyisin" diyor.
-Ablamlara "size çok yük oluyor muyum?" diye sorduğumda "ne yükü, bir şey yapmıyorsun ki, öylece evde oturuyoruz zaten" diye karşılık veriyorlar. Haklılar da. Öylece evde oturup sadece yaptıkları yemekleri yiyorum.

2 yorum:

  1. Çok tuhaf hayat erkeği
    İsteyen çözüm bulur istemeyen bahane diye çok dolaşan bir söz var. Daha önce de yazdım galiba şimdi de yazıyorum. Hiç bir sorumluluk almadan her şeyin yolunda olmasını bekliyorsun. Önce eşin, sonra oğlun, ailen... Onları yarı yolda bırakmamış gibi davranıyorsun onların seni kucaklamasını bekliyorsun...

    Hayattan alacaklı değilsin vermen gerekenler var.
    Bu arada inşallah tedavin iyi gider bir an önce iyileşirsin.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Benim dışımda herkesin doğru bildiği, doğru yaptığı, doğru yaşadığı ama benim ise hep yanlış bildiğim, yanlış yaptığım şu hayatta benimde elbette doğru yaptığım bir kaç şey vardır. yoksa bile bir gün bende doğru şeyler yapacağım.

      öte yandan kimseyi yarı yolda bırakmadım, hep beni bıraktılar. detaylara çok fazla girmediğim için, girmeye hakkım olduğunu düşünmediğim için dışardan bakınca farklı görünüyor olabilir.
      öte yandan evet; beni kucaklamalarını bekliyorum. hesapsızca, kitapsızca, kayıp-kazanç ilişkisinden uzak bir şekilde kucaklanmayı bekliyorum. bekleyeceğim. ama sabrım da bitti, farkındayım.

      güzel temennilerin için teşekkür ederim, amin. çok sağ ol.

      Sil

düşüncelerini kendine saklama, benimle de paylaş.