-->

03 Kasım 2020

geleceksizliğe dönüş

Dönüp arkama bakıyorum da, sanırım hayatı çözdüğümü sanarak yaşamama rağmen meğer hiçbir bok anlamamışım ve hiçbir bokunu çözememişim. Anladığımı sandığım her şey ise, meğer şımarık bir çocuğun gördüğü her şeyi isteme hakkı olduğunu sanarak el uzatmaya kalkışmasından ibaretmiş gibi.
Onu da işte bu yaşa geldiğimde anladım.
Belki de hayat denilen şey budur. Yani insanın yanılgılarından ve onu çözdüğünü sanarak yaşamış olmasından ibaret bir komedidir.
Tüm bu anlamalarıma rağmen diğer insanların hayatından farkı ise; bol deneyim ama deneyimlerin karşılığının koca bir sıfırdan ibaret olması. Başka bir fark yok.
Tüm bu yaşam çabalamalarım çok trajikomikte durmuyor değil. Duruyor.
Geçmişime dönüp baktığımda, dudağımın kenarında kendiliğinden ortaya çıkan merhametle sarmalanmış bir acıya ait sırıtış kendiliğinden bi anda ortaya çıkıp orda öylece duruyor.

Yaşantıma dönüp baktığımda, kendi halime gülmekten ölme olasılığım olmasına rağmen ölmedim ve işte tam olarak da gülmeden sürünüyorum. Bu hayatın başka bir yüzü ve sadece bana özel olduğunu düşünüyorum.
Tabi bu kadar da ajite etmeye gerek yok. Yakın bir arkadaşımın da dediği gibi "sağlığımız yerine de ya, daha ne isteyelim."

Evet sağlığım yerinde ve gerçekten daha başka ne istenebilir ki? Belki hayatı daha erken anlamış olmak, anlamış olarak yaşamış olmak, onu daha sakin ve sindire sindire yaşamış olmak, daha sabırlı davranmış olmak, daha fazla iyi insanla yolumun kesişmiş olmasını istemek dışında ne isteyebilirim ki?
Ama işte yolu yarıladım ve isteklerimi sıralasam bile ne olacak ki? 
Yolun yarısında hangi isteğin yerine gelmiş olması, gelecek olması insanı mutlu edebilir ki?

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

düşüncelerini kendine saklama, benimle de paylaş.