Bi kaç gündür oğlum yanımda ve bu yüzden karışık duygular içindeyim. Gerçi bu duygular hep vardı. Yani hep karmaşıktım. Bu karmaşıklığı anlamadığım için oturup ağladığım zamanlarda olmuştu. Ama artık ağlamıyorum. Zaten nadir ağlarım. Çooook çok nadir.
Çünkü duygusal biri olsamda, gözlerime söz geçirebilen biriyim ve gereksiz ağlamalara karşıyım. Bu gereksiz ağlama, kendi ağlamam bile olsa karşıyım. Zaten kendime hep karşıyım. Karışırım.
Hem insan en çok kendine karışmalı. Hatta sadece kendine karışmalı, kendini karıştırmalı.
İç karmaşıklık iyidir. Benimki bana hep iyi geldi.
Oğluma dönecek olursak: çok sevgi dolu, çok merhametli, çok duygusal bir çocuk.
Bana karşı çok kızgın ve kızgınlığında çok haklı. Her fırsatta bana vurmaya çalışıyor, canımı yakmak için o küçük ellerinden geleni yapıyor.
Bu hareketlerini anlıyorum ve hatta bazen bana vursun diye onu bilerek de kızdırmıyor değilim. Ama şimdi oturup ona annesiyle ayrılma nedenimizi "erkeklere aşıktım ve annenle sevişirken bile aklımda gündüz karşılaştığım yakışıklı vardı. Bende buna daha fazla dayanamadım ve annenle olan kavgalarımızdan birinin ertesinde, bana çöp tenekesine bakar gibi baktığında ona karşı olan tüm saygım bitti ve bir kaç gün sonra her zamanki kavgalarında söylediği "ayrılalım"ı kabul ettim ve o da semerinden boşanmış gibi çekti gitti.
Hem zaten bu ilk gidişi de değildi. Çünkü öncesinde de beni defalarca terketmişti. Oysa ben beraber çıktığımız yolda, her boku da beraber kaşıklarız diye düşünmüştüm ama ne yazıkki tüm boklarda olduğu gibi boku kaşıklayan sadece bendim ve tencerenin dibine kadar da sıyırdım. Çünkü çok parasız kaldım. çok çektim. kendime hiç acımadım. çok çektirdim" diye açıklayamam. Belki ilerde açıklarım ama şimdi olmaz. Şimdi o küçük güzel kafasında her şey, biraz benim kötü biri olmam üzerine kurdurulmuş ve bende bundan şikayetçi değilim. işime geliyor.
İlk geldiği günlerde birbirimize yabancı gibi olsakta, şimdi daha iyi gibiyiz ve gittikçe daha iyi oluyoruz. E tabi bu da normal. Sonuçta yılda 1-2 defa birbirimizi gördüğümüz bir baba oğul ilişkimiz var ve bunun normalliği bundan kaynaklı. Ama yine de bu ilk günlerdeki yabancılık beni şaşırtmıyor değil. Her defasında şaşırıyorum. Her defasında.
Hele bu son gelişindeki ilk gün, oğluma baktığımda gördüğüm tek şey: orda küçük bir insanın olmasından başka bir şey görmüyor oluşumdu. Yani bu kimdi ki? Oğlum bu mu? ben babası mıyım? Baba mıyım?
E hani evladı için dünyayı yakmak, oğlu için ortalığı ayağa kaldırmak, şehri yakıp yıkmak hisleri vs vs nerdesiniz lan o hisler. yok.
Bu duyguların hiçbirinden eser miktarda bile içimde bir şey yoktu ve şaşırdığım şeyde galiba buydu.
Şimdi ise gelişinin üzerinden bi kaç gün geçti ve artık daha yakınız, daha baba oğul olduk, daha canciğer olduk.
çünkü babalık için gerçekten yanyana olmak, yanında olmak lazım. Bundan emin oldum. Eminim. ve evet şunu da anladım ki; telefonda konuşarak, hal hatır sorarak babalık olmuyor. olmaz.
ama elimden gelen de şimdilik bundan başkası değildi. napıyım.......
Annesiyle yaşadığı için, anne oğul ilişkileri çok karmaşık. Fazla bağımlılar birbirlerine ve bunu normalin üzerinde bulduğum için aynı zamanda korkutucu da buluyorum.
Umarım zamanla daha oturaklı ve güzel bi ilişkiye döner, zamanla daha gerçek anne oğul ilişkisine döndürürler. öteki türlüsünü düşünemiyorum ve doğrusu ruh sağlıkları içinde pek kötüye işaret.
zaten oğlumun, geçen yıl ile bu yılki davranışları arasında çok fark var. Garip bi davranış biçimi ve ruh hali var ve bu garip davranışların kaynağı olarak annesini görüyorum.
çünkü gittikçe yobazlaştı ve bu yobazlığı içinde boğulmakla kalmadı, etrafında oğlu olduğu için onuda çekip boğdu diye düşünüyorum.
müslüman olmasına rağmen, allah olarak oğlundan başkasını da görmüyor. tabii oğlunu allah olarak gördüğünden, ona tapındığından haberi de yok. "haberi olsa tapınmaz" diyeceğim ama ne yazıkki; haberi olsa daha sık ve gerçekçi bir tapınmaya dönüştürür.
neyse bu konu sıkıcı. kanal değiştiriyorum.
Oğlum bana geldiği zaman Canımıniçi ile de tekrar tanıştılar.
Zaten çocukluğunda da tanışıyorlardı. Hatırlıyor. Yaz aylarında bazen bende kaldığında da buluşup zaman geçiriyorduk. Ordan da biliyor.
Bi kaç gündür çok fazla zaman geçirdikleri için onu sevmeye de başladı. Abi diyor ona :)
Canımıniçi'de onu seviyor. Yaklaşımından, konuşmalarından, vakit geçirdikleri sıradaki davranışlarından bu rahatlıkla anlaşılıyor. Galiba kendisinin çocuk sahibi olamaması durumunu böyle doyurmaya çalışıyor.
Daha önce bi kaç sefer, çok duygusal anlarımızda bana "ya ne olacak böyle hayatım, ibnelik yüzünden evlenmedim de, çocuk mocuk da yok. ne olacak böyle" dediğinde "çocuk yapınca ne olacakki? ben yaptım ne oldu? ha çok istiyorsan bi kaç yıl sonra benim oğlan iyice büyüyecek mecburen alırım yanıma, ona babalık yaparız" deyip susturmuştum. bu sözlerim yüzünden bana biraz hak verir gibi de olmuştu.
sonuçta çocuk sahibi olmak çok ulvi bir şey değil. am ve sikin birbiriyle birleşmesinin doğal sonucu olarak gelişen mecburi bir evrim o kadar.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
düşüncelerini kendine saklama, benimle de paylaş.