-->

26 Nisan 2020

kahraman

Sürekli yazıyorum ve az önce kendim bile farkında olmadan "neden yazdığım" üzerine düşünmeye başladım.
Sahi neden yazıyorum. Neden bu kadar uğraşı yorum. Neden yazmayı, yazılmayı, kendimden yazarak bahsetmeyi seviyorum? Derdim ne benim? ....gibi sorularıma cevaplar ararken buldum kendimi ve sonra fark ettimki; aslında çoğunlukla bir şeylerden kaçmak için yazıyormuşum.

Mesela şimdiki yazma nedenim de, ondan daha önemli olan bir şeyden kaçma çabasından dolayı ortaya çıktı. O da; ders çalışmaktı, ama ben kaçtım. Hep yaptığım gibi.
Çünkü kaçmayı iyi biliyorum. Kaçmak dışında iyi bildiğim bir şey var mı, emin değilim. Belki yazmak olabilir. o da kendi çapımda, kendi çapamda.

Oysa, hayatımda bi baltaya sap olabilmek için hukuk okumaya karar vermiştim ve bunun için oturup DGS sınavına çalışmam lazım. Fakat gördüğünüz gibi ben ne yaptım? Dersi kenara sakince bırakıp, bu satırları yazmaya başladım ve böylece ders çalışmaktan kaçmış oldum.

Zaten ben hep kaçarım. Üstesinden gelemiyorsam kaçarım, korkuyorsam kaçarım, yalnız kalmamak için kaçarım, sevilmemişsem kaçarım, sevildiysem kaçarım, zordan kolaya kaçarım. Kaçarım da kaçarım.
Daha önce, çoook önce ve hatta bazı günler hâlâ kendimden bile kaçarım. Belki şu an yazarken bile kaçıyorumdur ama onu da zamanla fark edeceğim. Yani içim geçtikten sonra.

Kaçmanın bazen korkaklık olduğunu düşünmüyor değilim. Ama her kaçmanın da korkaklıktan kaynaklı olduğunu düşünmüyorum. Yani kaçma anındaki kaçış şeklinden, kaçış sebebine kadar türlü nedenlerimiz var  ve zaten olmak zorunda.
Bu yüzden, bazı kaçmaları insanın korkaklığına değil, kendini gerçekleştirmek için başka bir yol bulma girişimine bağlarım. Bazılarını ise mecburen sadece korkaklığına.

Ben kendi kaçışlarımı, hep bir yol daha olduğuna inandığım için hareket etmeme bağlarım. Derinlerimde böyle düşünür ve suyun yüzeyinde öyle hareket ederim.
Yani korkaklığımdan değil de, başka bi yol bulmak için kaçmışımdır, kaçmaya, hareket etmeye başlamışımdır.
Ve kimse bilmez bunu. Zaten anlatmama fırsat da vermemişlerdirki öğrenmiş olsunlar.
Anlattığımda da kimse dinlememiştir. Ben öylece kendi kendime konuşmaya devam etmişimdir ve sonra sesim derinliğimde boğulup yok olmuştur.
Oysa ben derinlerimde bi yerde, öylece bana doğru inmelerini bekledim.
Kimse inmedi.
Orada tek başıma, sadece kendim için beklemeyi öğrendim.
Sonra oksijenim bitince suyun üstüne çıkıp, yüzenlerden birinin kollarına kendimi bırakıp onsuz yaşayamayacakmışım gibi yapıp dudaklarına yumularak, onları bana teneffüs yaptırdım. Ciğerlerimi, onların şehvetani nefesleriyle doldurup, tekrar kendi derinliğime kaçtım.
Kimsenin haberi olmadı beni ölümden kurtardığının ve belki benimde haberim olmadı kimseyi ölümden kurtardığımdan.
Hepimiz birbirimizin habersiz kahramanı olduk.
Tabii onlar kahramanlarının kim olduğunu biliyorlar mıydı, yoksa bilmiyorlar mıydı emin değilim ama ben kahramanımın kim olduğunu her zaman bildim. Çünkü pelerinsizdiler, çünkü çırılçıplaktılar.
ve soyunmadan kimse kahramanım olmayı tercih etmedi.

1 yorum:

düşüncelerini kendine saklama, benimle de paylaş.