"bu sabah uyandığımda bilincimin yerinde olmadığını biliyorum.
"nerdeyim, ne yapıyorum, neden burdayım, aslında nerde olmam gerekiyordu" gibi onlarca soru üstüme üşüşürken, ağlamamak için kendimi zor tuttuğumu da biliyorum.
sonra yavaş yavaş kendime geldiğimi düşünerek yataktan çıkmaya çalıştım ama aslında kendime gelmemiştim. sadece kendi kendimi sakinleştirmeye çalıştığımı, kendimi bir şey yapmak zorunda bırakırsam daha iyi hissedeceğimi bildiğim için böyle hareket etmeye anlık olarak karar verip harekete geçtiğimi hatırlıyorum.
zaten hayat denilen şu saçmalık, eğer kendini bir meşgale ile uğraştırmazsan sana kafanı yediren boş bir bulmacadan ibaret değil mi?
neler yapabilirim diye ruh halimi karıştırırken "önce işemeliyim" diye düşünüp yavaş yavaş tuvalete gitttim. çünkü her sabah yaptığım bir şeyi yaparsam, alışkanlıklarımın beni bana hatırlatacağına inancım tamdı. bu yüzden sallana sallana kalkıp tuvalete yürüdüm ve vardığımda da hemen oturup işedim. sonra sikimin başını tutup peçeteyle kuruladıktan sonra kalkıp elimi yüzümü yıkadım."
bu cümleleri ne zaman yazdığımı bilmiyorum. ama büyük ihtimalle geçen haftaydı.
ondan sonraki günlerde bir kaç bilinç gidip gelmesi yaşadım.
yalan yok bol bol yaşamaya başladım.
bol bol yaşamaya başladığım için artık alıştığımı düşünüyorum ama biliyorumki alışmadım ve hâlâ o anlarda sol kolum bir ağırlığa dönüşür gibi oluyor.
gerçekliğe bağlı olmak, bağlanmak, gerçek kalmak. bunlar için çabalıyorum ve görüyorumki; belkide ben aslında yıllardır hastaydım ve hastalığımı çok iyi sakladım.
ya da işte bu yaşadıklarım ne ise, bunların su yüzüne çıkmaması için onları sürekli yeni anıların, yaşadığım anların altında hareketsizce kalabilecekleri şekilde hızlıca hayatın tadına bakarak, geçmişimi ardımda bırakıp bugünlere geldim.
bunların hepsi her neyse ne işte.
bildiğim bir şey daha varki, artık hayat hakkında daha farklı hissediyorum ve ne olduğunu biraz daha anladığımda, onun hakkında da yazacağım.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
düşüncelerini kendine saklama, benimle de paylaş.