şimdi artık zevk almadığım için yazasım da gelmiyor. kendimi zorlayınca ise bok gibi bir şeyler oluyor.
bok dedim de, durun bok hakkında yazayım;
sıçmak çok kötü değil mi ya?
34 yaşına geldim ve hâlâ bokumu yaptıktan sonra götüme su tutup yıkarken midem bulanıyor. çok iğrenç değl miyiz? yani düşünsenize uzaya giden bir insanlık seviyesindeyiz ama yinede bokumuzu yapıp, sonrada götümüzü elimizle temizliyoruz. bu konuya acil bi çare buluna.
sümük hakkında şikayetim yok. ona alıştım. artık midem bulanmıyor. ama yiyenlere alışamadım. alışmayacağım. alıştıramayacaklar.
bak yine sıkıldım ve düzenli bir yazı yazmaktansa şu an aklımdan geçenleri, yazasım geliyor. aklımdan saniyede binmilyonlarca düşünce geçerken yazmak istediğimi ise çoktan unutmuş oluyorum ve işte böylece kalıyorum.
şu an televizyonun sesini açıp, üst kattakilerin çıkardığı gürültüyü bastırmaya çalışıyorum. tabii artık bunu her akşam geç saatlere kadar yapmaya devam edeceğimi de söylemeliyim. çünkü komşularıma karşı olan tüm sabrım tükendi ve onlara gösterdiğim kibarlığı son zerresine kadar kullanıp tükettiler.
sanki üst katta 2019 yılında yaşamakta olan komşularım yokta, bunun yerine bir ahıra kapatılmış mağara insanları var gibi sürekli gürültü yapıyorlar, kendi aralarında bağıra çağıra konuşuyorlar, evde yürürken toynaklarında nal varmış gibi ses çıkararak yürüyorlar, sürekli ellerinden bir şey düşürüyorlar ve buna benzer daha nice şey.
bu yüzden sıkıldım ve artık herhangi bir müzik kanalını açıp yüksek sesle boş beleş pop müzik klipleri dinliyor ve izliyorum.

çünkü insanlıktan nasip alamamışlara böyle yaparak ders verip, bir şeyleri fark ettirebilirisiniz. bu yöntem işe yaramazsa, başka bi yol bulacağım ama şimdilik bu yöntemden dönmek yok. bu strateji hep işime yaramıştır. her zaman her yerde işime yaradı. bazen bir şeyi uzun uzun anlatmaktan, bir şeyin anlaşıması için çabalamaktan böyle davranmak daha iyi ve kısa yol olur. ya da benim kısa yolum. çünkü hep işe yaradı. işe yaramayacağı güne kadar böyle devam edeceğim.
aklıma yeni konu gelmiyor ve ben işte böyle uzatıyorum.
günlerden cuma ve saat şu an 22:51
bu gecelik bu kadar yeter. her şeyin biteceğini bile bile bu çırpınmamız, bu yaşama uğraşımız neden. biraz bunun üzerine düşünüp, kendime ve diğer şeylere canımı sıkacağım. çünkü bu can benim canım. canım canım canım.
"canım canım canım" ard arda okuduğunuzda içinizde bir sevme hissi belirdi mi?
bende belirdi. canım canım canım, canım canım canım.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
düşüncelerini kendine saklama, benimle de paylaş.