-->

03 Eylül 2019

değişik

saat gecenin bi yarısı ve işte uyanığım. zaten bu ara uyuyamama sorunum çıktı. neden uyuyamadığımı da bilmiyorum. bilsem belki uyurdum.

yalnızım ve bu bedensel olmak dışında bir yalnızlık değil. yapayalnızım.

hayatıma bakıyorum, kendime, nerden gelip nereye gittiğime, başıma gelenlere, başına geldiklerime, diğer ıvır zıvır her şeye bakıyorum da bakıyorum. bakmak dediğim de düşünmekten ibaret.
düşünmek de bir tür bakmak mıdır acaba?

saat şu an 02:10 ve ucuz kahvemden bi fincan yapıp, onu da karşıma almış bi şekilde bu satırları yazıyorum.

canımıniçi'yle kavgalı olduğumuz için iki gündür eve gelmiyor. tabii gelmiyor diye bu; kavga etmiyoruz anlamına gelmez. çünkü whatsapp denilen meret var ve sağ olsun, onun sayesinde kavgalarımıza hiç ara vermeden devam edebiliyoruz.

salak adam, yaşı 40'a çıktı ve hâlâ çocukluk zamanlarındaki travmalarının izi olarak kalan kızgınlığından kurtulamadı. oysa yaş 40 olunca bu tür kızgınlıktan kurtulmak lazımdır. yoksa başa bela olur ve insanı çekilmez kılar. ben artık çekemiyorum.
keşke kurtulsa ve artık rahat etsek.
nasıl kurtulacağını defalarca söyledim ama beni dinlemiyor. gösterdiğim sessiz sakin yollara da hep arkasını dönüyor. oysa beni dinlese. beni bir kez dinlese ikimizde rahatlayıp uykuya teslim olacağız. ama dinlemiyor.

blogu aslında ağlamak için açtım. güya ne kadar yalnız olduğumu, yapayalnız olduğumu falan anlatacaktım ama yazasım kaçtı. onun yerine işte böyle şeyler yazacağım. ya da bakalım daha başka neler yazacağım.

Türkiyeye döndüm döneli eski tanıdıklara yazmaya başladım. bir kaçıyla görüşmeye başladık, bir kaçıyla görüştük geçtik gittik, bir kaçıyla plan yaptık, önümüzdeki günlerde buluşacağız. bir kaçıyla bir kaçıyla bir kaçıyla

hayat çok garip değil mi?
her şeyin boş olduğunu bile bile yaşamak çok tuhaf. neden kendimizi öldürmüyoruz anlamış değilim.
allah varsa bir an önce onunla tanışmalıyız. yoksa da zaten yoktur..
bu satırları yazarken düşündüm de; bence olmaması çok kötü :(
iyiki allah var ve yaşamak için bahanemiz oluyor.

bence yeteri kadar inançlı olsaydık intihar ederdik.
hepimiz. tek tek.
oysa inançlı değiliz ve bu yüzden intihar etmiyoruz. çünkü intihar edince yapacak bir şey kalmıyor....
ben niye böyle şeyler yazıyorum.
keşke eskisi gibi seks maceralarımı yazabilsem.
gerçi seks de yapmıyorum ki yazayım.
bıraktım o eski huyumu. o sırf kendimden kaçmak için başkasının kucağına atlamayı. iyi oldu. iyi geldi bana.
hem aids'den ölmeyeceğim de garantileşti.

artık düzenli yazmak istemiyorum. yani giriş, gelişme ve sonuçları olan yazı türlerinden gittikçe uzaklaşıp işte böyle daldan dala atlamalı kendi tarzımı oluşturacağım. belki de insanlar ilk yazmaya başladıklarında böyle yazıyorlardı ve sonra biri çıkıp "hayır böyle yazamazsınız! önce giriş, sonra gelişme ve son olarak sonuç'tan bahsetmelisiniz" diyerek herkesi hizaya getirdi.
ne saçma.

bugün küçük yavru bi kediye süt verdim. piç sütü içtikten sonra pencereden atladı gitti.

param yok diye niye üzülmüyorum.
derdim ne benim.
allahım beni niye değişik yarattın?
şu son cümleyi yazarken en büyük abim aklıma geldi. ergenliğimde, yani daha onunla yaşarken. ona göre yanlış bir şey yaptığım için bana kızdığında, tokat atmadan önce yüzüme tükürüp "ben ne yapıyım, allah seni değişik yaratmış" derdi.
sanırım ibne demek istiyordu. ya da buna benzemeyen başka bir şey. ama değişik olduğumdan emindi ve bu değişiği yaratan da allahtı.
allahım beni değişik yarattığın için sana şükürler olsun :)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

düşüncelerini kendine saklama, benimle de paylaş.