-->

06 Eylül 2019

zor ev

Öylece oturmuş ekrana bakınıyorum. Az önce kitap okumaya ara verip, film aradım ama ilgimi hak edecek bir şey bulamayınca koltuğa gömülüp bu satırları yazmaya karar verdim.
Koltuğa gömülmekten de anlaşılacağı gibi evdeyim.
Yıllar önce canımıniçi'ne, alınterini sürekli bankaya faize yatırmak yerine, fiyatı, krediye uygun pahalı beton yığması evlerin yarı fiyatı olan şu kenar mahallenin en kenarındaki evi almaya ikna ettiğim evdeyim.
Ev güzel mi değil mi umrumda değil. Sonuçta başımı sokacak bi yere ihtiyacım vardı ve işte ev bu ihtiyacımı fazlasıyla karşılıyor. Zaten şanslımızın bile en sonunda 2 metre uzunluğunda, 60 cm genişliğinde 30 cm yüksekliğinde bir yere gireceğimizi biliyorken, şimdilik nerde yaşadığımızın ne önemi var ki?
Özellikle de bu kadar sert bir parasızlık içindeyken.

Tamam parasızlığı çok dert eden biri değilim ve parasızlıktan dolayı formunu sonsuza kadar koruyacak biriyim ama bu yine de çok önemli değil. Çünkü yiyen yemeyen herkes ölüyor ve ardında sadece koca bir HİÇ bırakıyor.
Ardımızda koca bir hiç bırakacaksak, bu kadar hırslı bir yaşam sürüp bir şeylere sahip olmamızın ne anlamı var ki? HİÇ.

Bugünlerde böyle düşünürken, bi yandan da Canımıniçi'ne yapışıp kalmış bi asalak gibi yaşamamak için, iş de arıyorum. Yani karnımı doyursun yeter babında işlere bakıyorum.
Gidip geldiğim bir kaç görüşmem oldu ama henüz TIK yok.
Zaten başvurduğum işler, geçtiğimiz yıllarda şu mantar gibi her yerde aniden biten sosyal medya ajanslarından ibaret. Başka da işe bakmadım.
Onların dönemi de bitmek üzere. Yıllarca iş yapıyor gibi görünerek piyasanın kanını emdiler ama ne yazıkki artık zamanlarının bittiğini kabullendiler.
Yazık, yıllarca durmadan şişirdikleri balonun söndükten sonraki inik halinin üflenmemiş sik gibi olduğunu geç fark ettikler, geç kabullendiler. Şimdi ellerinde kalanı ne yapacaklarını düşünmekten, kafayı yiyorlar ve ortalığı "piyasa kötü" diye ayağa kaldırmaya çalışıyorlar.
Oysa hayır piyasa o kadar da kötü değil. Çünkü piyasa zaten böyleydi, siz hak etmediğiniz paraları toplayıp yiyordunuz ve şimdi maymun götünü açmışken size zırnık koklatmıyor diye piyasanın kötü olduğuna dair bir şeyler saçmalamaya başladınız.

Piyasa kötü değil. Piyasa hep böyleydi. Ben çocukluğumdan bu yana, piyasanın kötü olduğunu ve her yıl "piyasa bu yıl çok daha kötü" cümlesinin adeta ara verilmeden kulağıma söyleniryormuşcasına  tekrarlandığı haliyle büyüdüm. Yani piyasa; ya piyasa hep kötüydü, ya da patronlar her zaman açtı.
Piyasaya inanmıyorum. İnsanlara da.

Tabii bunları söylerken karnım yok, üstüm örtük, başımı ev adında bir yere sokmuş durumdayım. Belki canımıniçi'nin evinde olmasam, bu cümleleri kurmazdım.

Yukardaki cümleleri kurmayı bitirdiğim anda düşündüm de; ne kadar zorluk içinde kalırsam kalayım, yine de bi çıkış yolunu, yolumu bulurdum. Çünkü söylenmeyi ve ağlamayı sevmiyorum. Söylenmek, ağlamak yerine kalkıp bir şeyler yapmaya çabalarım ve sonunda yine güzel mi güzel bi yolumu bulur, hayatıma kimseye el açmadan devam ederdim.
Şimdiye kadar hep böyle yaptım. Çünkü ben zorluklar içinde büyüdüm, zorluklara karşı bağışıklığım var.  ve biliyorum ki; bi zorlukla karşılaşmadığımda, sanki bi terslik varmış gibi hissederim. Çünkü hiç rahat yüzü görmedim. Hep bir huzursuzluk hakimdi hayatıma, hep bir koşuşturmaca vardı etrafımda.


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

düşüncelerini kendine saklama, benimle de paylaş.