-->

10 Nisan 2018

nasıl yaşamak gerek

4 gün önce doğum günümdü ve dönüp hayatıma baktım. bir çok insanınki gibi, benim de elimde, sıvazlayacak sikimden başka hiçbir şey yok. karısından boşanmış bir koca, oğluyla 1 yıldır vakit geçirmemiş bir baba, erkeklerden hoşlanan ama hiçbir ilişkisi düzgün yürümeyen tırt bi adam, işsiz bi aylak, 32 yaşında okul okumaya gelip çoluk çocuğun arasında kalan bi yetişkin, kyk yurdundan başka gidecek yeri olmayan bi öğrenci, arkadaşının "burs" adı altında gönderdiği yardımla yaşayan sikilmiş göt sahibi...

Sanırım gerçeklik barındıran bu olumsuz cümleleri sakız gibi uzattıkça uzatabilirim.
Nasılsa başka bok yok ve hepsi SIFIR adında büyükçe bi kapıya çıkıyor. 

Bazen tüm bunları unutmuş olarak (ki zaten aslında normalde hiç aklıma gelmiyor) yaşayıp gitmiyor değilim. Ama sonra işte bi anda aklıma takılıyor ve çat diye duruluyorum. Mutsuz muyum bilmiyorum. Yani tüm bu aylaklıktan kaynaklı canım sıkkın mı ondan da emin değilim. Ki sanırım canımı da sıkmıyor. Bence sorumsuzca yaşayıp gitmiş olmak, kimseyi siklemeden yaşamaya devam etmek en güzeli. Zaten sonuç olarak sağlığımın yerinde olmasını yeterli buluyorum. 

ama buna rağmen bazen "belki de aslında dünyaya ayak uydurmalıyım. Herkes gibi; ev için, araba için, aile için, bir şeyler için yaşamaya kendimi bırakıp gitmeliyim" diye düşünmüyor değilim. Belki de sıçtığımın normalliği o'dur. Yani; kutu kadar bi ev sahibi olmak için yaşayıp gitmek. Onu aldıktan sonra da sıçtığımın 4 tekerlekli bi metal yığınına sahip olmak için çırpınıp durmak lazımdır. Belki de hayat budur. İnsanın hayatı böyle olmak zorundadır. Ne bileyim yaa. Bu aralar kafamı buna yoruyorum, anlamaya çabalıyorum. çalışıyorum.


11 yorum:

  1. Bu sana ait bir yazı mı bilmiyorum ama buradai düşüncelere katılmıyorum.Ütopik olarak fevkalade bir yaşam şekli olurdu ama değil.İlk olarak bir oğlun olduğunu söylemişsin. Kusura bakma (yada istersen bak hiç umurumda değil) sen bir baba olduktan sonra "sen" sadece senden ibaret olmazsın.Hala KENDİ HAYATIM diyip duruyorsun ya;işte orada bitiyor benim empati yeteneğim. Ve evet maalesef haklısın etraf senin gibi adam ve kadınlarla dolu.Geriye yaşamları paramparça ,doğru düzgün bir aile anısı dahi olmayacak çocuklarla dolup taşıyor

    YanıtlaSil
  2. yazı, anlık olarak yazıp yayınladığım yazılardan biri.
    hayır ütopik bi hayat yaşamıyorum. sizin gibi güya "normallik" takıntılı insanlar hayatımı ütopik olarak adlandırıyorlar.

    YanıtlaSil
  3. Doğum günün kutlu olsun;)

    YanıtlaSil
  4. Doğum günün kutlu olsun;)

    YanıtlaSil
  5. Hepimiz benzer ikilemlerdeyiz. Ve gelecek denen kötülükle korkutuluyoruz. Nice yaşlarına olsun.

    YanıtlaSil
  6. Yazdıklarımda 'normallik' demedim ki! 34 yaşındayım ,bekarım, çocuğum yok ve hala toplumun o algısıyla uğraşan bir kadınım ben! O normalliğin nasıl birşey olabileceğini biliyorum.Benim bahsettiğim şey sorumluluk.Bir birey olmanın verdiği sorumluluk,bir baba olmanın verdiği sorumluluk.Not: İstersen benim delirip delirip içimi döktüğüm yazılarıma da bakarsın ve umarım o zaman anlatabilmiş olurum.

    YanıtlaSil
  7. @AnneGünlüğü doğrusu ilk yorumunu okurken, nickname'inden dolayı da yaşanan önyargı patlamasıyla, seni bir anne olarak görüp ona göre yazmıştım. Son yorumundan sonra gidip yazılarının tümünü okudum ve gördümki, önyargımla pek alakan yokmuş. istediğin gibi bir hayat kurmaya çabalıyorsun ve sen de bazı şeyleri benim gibi yeni yeni fark etmeye başlamışsın. aynı yaştayız, farklı alanlarda olsa bile aynı gitgelleri, farklı konularda olsa bile yer yer aynı düşünceleri kafamızda kuruyor, bazen de aynı mantaliteyle hareket ediyoruz.

    Yazılarını okuduktan sonra, yukarıda yazdığın yoruma, nick name'inden bağımsız olarak şimdi bakınca; yine de bana normallik beklentinle yaklaşmaya çalıştığını düşünmeden edemiyorum. Çünkü yorumunda "normallik" dememiş olsan bile (ki bende dediğini değil, benden beklediğini söylemişim) beden beklediğin şey, benden yapmamı istediğin şey, farkında olmadan alışmış olduğun "normallik"ten başka bir şey değil. bunun şimdi fark etmemiş ve öyle olmadığını düşünmüyor olabilirsin ama gerçek bu.

    Çünkü; toplumun beklediği "normallik"ten uzak bir hayat yaşayarak, (kendi deyiminle) "o normalliğin" dışında olabilirsin, ama ne yazıkki bu uzaklığına rağmen benden beklediğin şey, toplumun normalliğinden başkası değil.
    Yani toplumun normalliğinden uzak yaşama çabana rağmen, benden beklentin o normallik ile hareket etmemdir. Onlardan uzak durarak anormalleştiğini düşünüyor olabilirsin ama aslında sen de normalsin. Benden istediğin şey de bu normallik. (normallik konusunu kapatıp, alakalı diğer konuya geçeyim)

    bazen ben de çocuğumun şu an mutsuz olduğunu düşünmüyor değilim. ama normal bir anne ve normal olmaya çalışan bir babaylayken de mutsuzdu. üstelik şimdi dönüp bakıyorum da; onun, çevremizdeki insanlara hesap vermemek için sürdürmeye çalıştığımız evlilikten kaynaklı mutsuzluğunu görmezlikten gelmemiz daha vahimdi ve hatta, o davranışlarımızın acımasızca olduğunu da düşünmüyor değilim.

    mutsuz anne babanın çatışmasının arasında büyümesinden ise; ayrı ama mutlu anne ve babanın yaşamlarına girip çıkarak büyümesi bana daha mantıklı geliyor.
    oğlumuzun fark etmesi durumunu ise şu yazının altındaki yorumlarda yazmıştım: http://hayaterkegi.blogspot.com.cy/2018/03/her-sey-ic-icedir-ayr-olan-hicbir-sey.html

    her şeye rağmen sorumsuz gibi görünmem konusunda ise, yapabileceğim bir şey yok.

    YanıtlaSil
  8. Merhaba; yazılarını okuyorum. Yaşadığım sıkıntıların benzerlerini yaşıyorum, benzer hisszilikler vs ama bu yazında içimi sızlatan birşey hissetmeme neden olan bir bölüm oldu; oğlunla zaman geçirememen. Babamdan ayrı büyüdüm, ne kadar bunun beni etkilemediğini söylesemde ( kastettiğim ayrı olması değil, sağlıklı bir bağ kuramamız ve bana karşı sorumluluk hissetmemesi ) kalbimin bir yerlerini o kadar acıtmış ki 30 yaşında bile bunun verdiği eksiklik ve kırgınlıklarla hayatımda yaptığım yanlışların temelini oluşturuyor. Amacım sorgulamak yargılamak yada doğru olduğunu düşündüğüm şeyi empoze etmek değil sadece paylaşmak ve temenni etmek. Senin sevginle yetişecek güvenli bir yetişkin yada sevgisizlikten hasar almış bir ruh, arası uçurum. Zorda olsa kendine en azından ona sevgi ve zaman harcamak zorunda olduğunu hatırlat ve esirgeme olur mu ?

    YanıtlaSil
  9. @Hilal yazdığın yorum için teşekkür ederim. Elimden geldikçe onunla zaman geçirip, anılar biriktirmeye çabalıyorum. Yeterli olmadığını biliyorum ama elimden gelenin en iyisi şimdilik bu. Yargılamadan yaklaştığın için ve bunu tüm samimiyetinle belirttiğin için ayrıca teşekkür ederim.
    (bu arada bloga hoş geldin. böyle yorumlar almayalı uzun zaman olmuştu. iyi hissettirdin.)

    YanıtlaSil
  10. Aslında normallik normlarına çakılıp kalmamak demiyelim onları. Bütün insanlar çalışıyorlar ve bir gelecek kurmak bir düzen oturtarak kimseye muhtaç kalmamak veya eş veya evlatlarının kimseye muhtaç kalmamasını umuyorlar, normalliğe bu yüzden ihtiyaç duyuyorlar. Hayatının ilk 30 yılını bunu düşünmek yerine vur patlasın çal oynasın nerede akşam orada sabah tadında bir nevi keyif adamı veya kadını olarak yaşayanların 30 lu yaşlarında bütün buu kaçan trenlerin arkasından onlar normal ve sıkıcılar demek bence aylaklığınıza uydurduğunuz kılıfınız. Eğer normal olmaya veya hayatınız değerli kılmaya karşı gerçekten bir anarşist tavır alsaydınız, bu derece imla kuralları olan yazılar ve özenli bloglar kurmaz, cümle düşükleri büyük küçük harf uyumsuzluğu ve tutarsız yazım hataları ile bir blog açmanız yeterli olurdu. İş blog yazmaya gelince bu özen bu gayret niye???. Demek ki ne halt ettiğinizi bilecek kadar bir zeka ve bir şeyi kaliteli ve normal normlar karşısında da üst seviyede tutacak hamleleri kuracak bir muhafazakarlığınız var. Edebiyat kurallarına bağlı kalmak bir muhafazakarlıktır. Gerçekten normalleşmekten uzak duran dipler blog açmaz ve böylesi kaliteli yazılar için zaman ve vakit harcamaz. Gerçek aylaklık sokaklardadır bilgisayar ve telefon gibi teknolojiye tekme basanlardadır. Şimdi önünüzde 40'a kadar yeni bir şans var. Ya bu hovarda avareliğe devam edip bir düzen kuramaz ve çocuğuna da bu düzende destek olamazsınız ya da aklını başına toplayıp bu bloğa verdiğin değer ve önemi ve titizliği, sadakati hayatının geneline ve iş hayatına yayarak başarıyı ve parayı bulup 40 ından sonraki hayatınızda biraz daha rahat edersiniz. Tek bildiğim edebiyat özelliği olan yazarlık barındıran bir iş kolunda bir hayli başarılı ve paralı bir iş sahibi olabileceğiniz. Belki de şu APP kitap işine girip iyi bir konu bulup takma bir isimle bir iki iyi hikaye ile hatırı sayılır okuyuçu ve hayran bulup çok ünlü bir yazar olabilme şansınız da var. Aylaklığın da bir süresi vardır ve sizler için dolduğunu düşünüyorum. En azından yakınlarınıza veya toplumun üzerine de aylaklıklarınızn faturasını yükleyip sonra depresyona giren yine siz olmayın.

    YanıtlaSil

düşüncelerini kendine saklama, benimle de paylaş.