"eğer her şey yolunda gidiyorsa, bu işte bi yanlışlık vardır"
düsturunu unutalı 2 ay oldu. Zaten bende kendimden ve bu yusyuvarlak
dünyadan şüphelenmeye başlamıştım. Lan diyorum "bi ilişki nasıl bu kadar
sorunsuz ve istediğim gibi" ilerler.
Meğer ben yerimde sayıyor oluşumun
farkında olmadığım için ilerlediğini sanıyormuşum. ahh ulan bu bok
kokulu kafam ahhh. Biri çıkıp beynimi siker gibi, kafatasıma bi şiş soksada kurtulsam.
Ama yok. Daha yiyeceğim kazıklar, tadacağım boklar ve boş yere
edeceğim yeminler olsa gerekki, işte bu yüzden bi türlü akıllanmıyorum..
Önceki gün ihtiyar'la görüştük yine. Böyle havadan sudan
laflarken demez mi "seninle konuşmam gereken bir şey var."
Ses tonu
böyle bi gizemli, öyle bi titrek ve "konuya nasıl girsem acaba" havasındaki,
yanımızdan geçen biri bile bize kulak misafiri olup ihtiyar'ın ses tonunu duysa,
sanırki pentagon'a uçakla dalış yapma planları yapıyoruz. Tabii o böyle
bi ses tonuyla konuşmaya devam ederken beni de aldı bi merak, bi merak
sormayın. Dedim kesin karısıyla barıştılar tekrar evlencekler, yada
olmadı kendi yaşına başına bakıp, beni kendi çocuğu yaşında görmeye
kalkıştığı için bye bye çekecek. Böyle böyle derken ben içimden bir sürü
sorular sorup, kendi kendime hepsini tek tek cevapladım.
Sonra
gittik böyle sakin bi yerde oturduk. Bi şeyler içerken bu yavaştan
yavaştan
konuya girmeye başladı. Bende işte böyle o arada "tamamdır işte bu sefer
hayatımın aşkını buldum" kafasında yaşadığım için, kendi kendime
romantik ayrılıklar düşünüyorum. Sanıyorumki bana "ben sana layık
değilim, sen daha iyilerine layıksın" falan deyip götüme tekmeyi koycak.
Her
neyse böyle laflamaya başlamıştık ve ihtiyar "aslında senin dışında 2
kişiyle daha ciddi anlamda görüşüyorum ve bu yüzden annemlerden ayrılıp onlardan
biriyle ev tutabilirim. Tabii kesin değil ama böyle bi ihtimal var. Aslında seninle de aynı evi paylaşmayı
düşünüyorum ama onlardan 1 tanesi çok ağır basıyor. Yani seninle de
olabilir ama sen 3 üncü kişisin.." diye cümleye girip, anamın ammından
çıkıverdi.
Durum böyle olunca ben, o "3üncü kişisin"den sonrasını pek
duymak istemediğim için yüzüm asıldı, ellerim boşaldı, bakışlarım yoldan
geçen arabalara takılıp gitti. İhtiyar ise bu sırada vır vır vır
konuşmaya devam ediyordu.
Sonra ben kendi kendime bi parmak atıp,
hafifçe kendime geldim ve asılan yüzümü topladım, boşalan ellerimi
doldurdum, ama bakışlarım kaybolup gitmişlerdi. O yüzden böyle sessiz
sessiz oturdum kaldım.
Ben böyle uslu uslu durunca, ihtiyar benden bi cevap
bekler gibi bi an durup bana baktı, bende "e tamam ne yapıyım" dedim.
Cümleye böyle girince o yine konuşmaya devam etti.
Onu
güzel güzel dinledim sonra da "sen bilirsin, haklısın" falan
deyip durdum. Sonra düşündümde, aslında adam gerçekten sapına kadar
haklı. Ben ne diye 2 günde tanıştığım kişilere kocaman bi dünyayı
veriyorumki. Ne diye salak salak romantik triplere giriyorumki. Ne diye
ufak bi sıcaklık hissettiğim adamlarla tüm hayatımı geçirme hayallerine
kapılıyorumki??
Valla
o an kendimi öyle gerizekalı ama her şeyi bilen, öyle spastik ama yolda
düzgün yürüyen, öyle otistik ama hiç bi hesabı kitabı yapamayan biri gibi gördümki anlatamam.
Sonra da "sen bilirsin"lere yenilerini ekleyip,
biraz duygusal mala bağladım ve sonra kalkıp dışarı çıktık.
Dışardaki
masalardan birine oturup, sigara içmek istediğini söyledi ve cebinden
sigara pekedini çıkarıp bi tane aldıktan sonra, pakedi bana
doğru uzattı. Bende o an içimden "amaaaan siktir et, madem senin olmak
istemiyor, o zaman sen de siktir et gitsin" deyip duruyordum. Tabii bi
yandan da "yok lan buldum adam gibi
adamı başkasına kaptırmıyım. önce "he canım he, aynen öyle" deyip
bakıyım ne olacak"
diyordum.
Ama iç seslerim durmak bilir mi, hemen diğeri
şöyle dedi "ulan
salak ne diye bu kadar kafaya takıyorsun. madem seni az da olsa ciddiye
alıyor ve
3üncü sırada olduğunu söyleyecek kadar samimi bi şekilde konuşuyor,
sende şu aptal halini bi kenara bırak ve biraz samimi ol, biraz kendin
ol
ve oyunu kurallarına göre oyna. Madem ondan hoşlandın, ama o seni 3üncü
sıraya koyacak kadar anca hoşlanıyor, ihtiyar'ı rahat bırak o 2 piçten
birini seçsinde görsün ebesinin doğum gününü, sen de bu arada görüşmeye
devam edersin ve diğer rakiplerini tanır, tanıdıkça da ihtiyar'ı onların
elinden nasıl alacağının planlarını yaparsın" Bu son iç sesim bana çok
mantıklı geldi.
Çünkü bugüne kadar, hayatımdan çıkıp gitmek
isteyen herkese yol verdim gitti, hayatımdan çıkarmak istediğim herkesi
hayatımdan bi anda çıkardım ve her şey bi anda bitti. Ama hiç kimseyi
hayatımda tutma çabası içine girmedim. Hiç kimse için uğraşmadım ve
tabii hiç kimse de benim için uğraşmadı. Belki de ihtiyar'a yol
vermemeliyim. Onu hayatımda tutmalı, kendimi onun hayatının bi köşesine
zorla da olsa monte edip gelişmeleri yakından takip ederken, olaylara
göre cümleler kurup kendimi zorla sevdirttip 3üncü sıradan 1inci sıraya
yerleşmeliyim. Hem şu rakipleri tanımıyorum bile. Nasıl olurda beni
3üncü kişi olarak belirliyor. Hele ben bu 2 piçi, bi tanıyım. Bakalım ben dururken onlar gerçekten 1 ve 2inci sırada olmayı hakediyorlar mı?
İç seslerim bana böyle
bunun gibi onlarca akıl verirken bi anda kendime geldim ve uzattığı
paketten bi sigara alıp yaktım ve gözlerinin içine bakarken aramızdaki
yaş farkını siktir edip "piç'in tekisin" diye gülümseyip ilk fırtı
çektim. Ben böyle söyleyince onun yüzünde aydınlanma gibi bir tebessüm
belirdi ve "niye öyle dedin" diye sordu. Bende "yoksa değil misin" diye
sordum ve sonra tutup elini bacaklarımın arasında uyumakta olan sikimin
üstüne bıraktım. Çünkü ipne milletinin anladığı tek şey bu. Ver ağzına sus
payını, ömür boyu sana gebe kalsın.
Eli sikimde biraz
pantolonun üstünden oynadı ve sonra ben "artık yeter çek elini" dedim ve
kalktım. O da, o anda kalktı ve beraber yürümeye başladık. Baktım
etrafta kimse yok, kendimi tutamayıp bi anda önüne geçip dudaklarından
öptüm ve sonra geri çekilip içimden "lan ben ne yapıyorum. az önce
adamın ağzına sıçıyordum, şimdi ağzıma sıçması için fırsat veriyorum"
böyle bunları düşündüm ve biraz duruldum. O ise "ya ne yapıyorsun
bi gören olcak" falan dedi, bende "öfff kes be. gören olmaz, baktım etrafa.
gören olsa ne olcak ammına koyim" dedim ve ben böyle diyince o da konuyu değiştirdi, sonra laflayarrak yürümeye devam ettik.
"Seninle
sürekli görüşmek istiyorum. Hani bunları laf olsun diye söylemiyorum.
Çünkü cidden doğru dürüst bi çocuksun. Tanıştıklarım arasında bu kadar
yakınlık hissederek uzun süre görüştüğüm nadir insanlardan birisin ve
belkide bu yüzden seninle hep görüşmek istiyorum. seninle tanışmadan
önce o 2 kişiyle tanışmıştık ve uzun süredir arada bazen buluşup vakit
geçiriyorduk. Onlarda aileleriyle yaşıyorlar ve ayrılmak istediklerini
söylemişlerdi. Bense daha önce düşünmüyordum ama onlardan böyle bi
teklif alınca 2sinden birini kabul edebileceğimi düşündüm ve biri şimdi
daha ağır basıyor. ama inan bunların hepsi seninle tanışmadan önceydi.
şimdi ise biriyle daha uzun zaman geçirince onu kendime daha yakın
hissediyorum ve bu yüzden onunla aynı eve çıkmayı düşünüyorum. ama bu
demek değilki seninle artık görüşmek istemiyorum. tam aksine eğer
istersen seninle yine de görüşmek istiyorum. çünkü cidden çok hoş bi
çocuksun ve senden çok ama çok hoşlandım" dedi.
Bende "ee tabii
hoşlanırsın, gelmişsin 45 yaşında, bu yaşına rağmen senden hoşlanan
benim gibi 20 lerinde birini bi daha nah bulursun. beni öpüp başına
koyman lazım" dedim.
Evet evet bunları dedim. Ağzıma sıçıyım.
Böyle bu tür cümleler nasıl oluyor da kontrolüm dışında ağzımdan çıkıp,
karşımdakinin kulaklarına varıyor anlamıyorum. Bide güya o anda içimden
kendi kendime "aman dur pot kırmıyım sakin olıyım" falan diyorum. Ama
nerdeeee. İşte ben kendimi böyle pot kırmıyım diye tuta tuta, pot
kırınca da potun allahını kırıveriyorum.
Neyse işte o
böyle bunun gibi bir kaç tatlı söz daha söyledi. Hatta bi ara kendi
kendine gaza gelip "senin gibi kültürlü biriyle her zaman görüşmek
isterim" bile dedi, kültür lafını duyan ben, ağzımı tutabilir miyim "eee
yeter amma!! eşşeğin amına suyu kaçırdın iyice" dedim de sustu. Lan
kültür kelimesini kültür mantarı'yla öğrenen bi adamım ben, ihtiyar'ın
dediğine bak. Sonra işte konuşma uzadı da gitti. İyice laçkalaşmadığı
anlarda mantıklı sebepler, söyledi. Bi ara bu mantıklı konuşma esnasında
"ya sen şu 2 kişiyi boşver gel benim eve yerleş" dedim, ama o
"diğerine çok ısındım, onunla çok ciddi düşünüyoruz" dedi.
O
böyle diyince yine dondum ve durup gözlerinin içine bakarak, içimden "e
ananın ammı, madem ona çok ısındın ne diye benimle flörtleşiyorsun. ne
diye bana umut veriyorsun piç" dedim. O'da beni duymuş gibi söze girip "sen iyi bi çocuksun o yüzden seninle hep görüşmek istiyorum" dedi. Bi şey diyemedim. Susup döndüm içime. İyi bi çocuk olmak bi boka yaramıyor be adamım, iyi bi çocuk olunca seni sevmeden sikiyorlar ve bu insanın canını çok pis yakıyor..
Sonra bi ara kendime bi geldimki, laf
lafı açarken, onun her söylediğini kabul etmeye razı olmuşken buldum
kendimi. Hatta "tamam madem öyle senlen açık bi ilişki yaşayalım. herkes
istediğiyle beraber olsun, ama sen sadece beni sev" diye bi cümle
kurarken bile yakaladım kendimi. Bi an içimden "ne diyorum lan ben"
dedimse de ağzım beni dinlemedi "o 2 kişiden biriyle bile olsa ev
tutarsan, benimle görüşmeye devam edeceksin" diye de bi cümle ekledim.
Ağzım böyle kendi kendine gelin güvey olmuş konuşurken, gözlerim onun
yüzündeki "iğrenç sırıtışı, gözlerindeki bitiyorum sana ışığını ve
ağzının kulaklarına varışını" izliyordu. Ama haksız da değildi hani.
Çünkü tabiri caizse adeta bi kene gibi yapışmıştım adama ve o da sürekli
görüşmek istediğini söylüyordu.
Sonra bi ara kendimi susturdum ve onun gelecek hayalleriyle benim gelecek hayallerim
arasında gidip geldim. Ne kadar farklı şeyler düşünüyormuşuz meğer. Ben
bir tebessüme fit olurken, o beni sikse bile yine, başkalarıyla
yaşamanın hayallerini kuracak kadar rahat, ben küçük bi öpücüğe götümü
siktirmeye razıyken, o götünü on kişiye siktirse bile rahatlayamayacak
kadar geniş. Nerde yanlış yapıyorum diye düşünmeye hiç gerek yok. Çünkü
allah beni böyle aptalşapşal bi şey olarak yaratmış.
Sonra
o "geç oluyor, annem merak eder" diye söylenip otobüse
bindi gitti. O "annem merak eder" diyince, bi anda yakasına yapışıp
"ananı sikiyim" diyesim geldi de zor tuttum kendimi. Çünkü annesi 68
yaşında ve bence küfürü haketmiyor. Sadece annesi değil, anannesi de
88 yaşında olmasına rağmen hala yaşıyor. Üstelik hep beraber yaşıyorlar.
Sanırım biraz daha zorlasam evde mumyalarla yaşıyorum diyecek. Neyse
konu anneleri değil.
Annelerine kurban olsun piç.
Ama sen dur hele dur, ben senin o annenlerden
emdiğin sütü burnundan getirmezsem ne olayım.
öncelikle nah getirirsin burnundan herifin sana gene bir iki afilli laf söler erir gidersin bebeğim
YanıtlaSilbu herif harem kurmuş resmen yahu birini seveyim ikisinde sikeyim elimin altında bulunsun muhabbeti bu yani başka bir bok değil yok eğer biri giderse götünün kılları ağrımış bu ihtiyar babafingooyu görecek bak pistis dedi dersin adamda anladığım kadarıyla yanlız kalma korkusu var
öeh yani bu ihtiyar da banka mıdır nedir? sıra numarasıyla çalışıyo baksana.
YanıtlaSilsinir oldum falan. -_-
yok yok bu sefer silahları kuşandım. takım taklavatı tamamladım savaşacağım =)
YanıtlaSilağır olmuş be şarlo... bi de evet annelerimiz önemli, ama anne de bi yere kadar... niyeyse norman bates geliyo aklıma böyle durumlarda heheh
YanıtlaSilBulunmaz Hint kumaşı değil bu adam elbette. Aşık mısın değil misin? Kendin de söylüyosun "Bana gülümseyene, kendimi iyi hissettiren herkese abayı yakıyorum" diye.
YanıtlaSilBunların seni asıl kötü hissettiren şeyler olduğunu anlayıp kabullendiğinde, bunlardan uzaklaşmaya başladığında her şey daha güzel olacak. İlk etapta belki canın yanacak, belki takıntı haline getirip zırıl zırıl ağlıcaksın, ama inan bana sonrası güzel olacak.
Yaklaşık iki yıldır bi adamın kucağından inip diğerininkine koşar oldum. "Single" geçirdiğim günleri toplasan taş çatlasa 4-5 ay falan yapar. Durulma zamanı geldi benim için. Aşık olduğum ve beni tam manasıyla arkadaş olarak gören bi adam var. Haliyle birlikteliğimiz mümkün değil, çünkü arkadaşça bi geçmişimiz var. O bana karşı arkadaşlığın üstünde bi şey hissedemiyoken neyi beklicem, ben de bilmiyorum. Ama "Günlük seni seviyorum." diyeceği günün hayaliyle yaşıyorum diyebilirim. İçimden hiçbi zaman atamam onu, anca etkisi hafifleyecek bi süre sonra. İkimiz de yeni sevgililerimizi falan tanıştırıp double date yapıcaz belki, ama ona bakarken gözlerimin içinde hem canlı hem de buruk bi ışıltı olacak. Kaçınılmaz son (nokta)