Bu yazı şu yazının devamıdır. Çok uzun oldu diye parça pinçik edip paylaşıyım dedim.  
..Tamam, ama dur lan emin değilim. Çünkü o beni beklemedi ve metroya  giriyor. Belkide pis bir heterodur ve benlen dalga geçiyordur. ııh zaten  hiç ibne havası yokki bunda. Sadece ben ibne olduğum için onun bana  içten bi ibne gibi baktığını ve hatta gözlerimi çaldığını düşündüm.  Kafamda bunları düşünürken, bu arada yürüyen merdivenin aksine yürüme  savaşını, herkesin "mal mısın olum" bakışıları altında kemal kılıçdaroğlu'ndan aşağı kalmayarak  ben de kazanıyorum ve bu arada ellerim cebimde istanbul kartı arıyor.  Cebimdeki tüm kartları çıkarmışken, istanbul karttan eser yok. Allah  belamı versin niye bu kadar çok kart taşıyorumki cebimde. Ne var bu  kartlarda, bana lazım olan sadece istanbul kart. heyy nerdeysen çıkar  mısın ortaya.
Ama istanbul kart yok oluyor. Ammına koduğumun  istanbul kartı arka cebimde bulup gişeden geçtiğimde o yürümeye devam  ediyor ve hiç bana bakmayıp gişeden geçip metroya giriyor. Bende hızlıca  yürüyüp gişede kartı basıp geçiyorum.
Hey sen, evet  evet orospuçocuğu, durur musun!!! gözlerimi senden almam lazım. Nereye  gidiyorsun, lütfen dur! Gözlerim. dur lan canım yanıyor. Sen beni  siklemeyip uzaklaştıkça bi yerim eksiliyor. İçimden "tamam bu ibne kesin  heterodur ve benlen dalga geçiyor" diyorum ve bi yandan da adımlarımı  hızlandırıyorum. Şimdi ben yürüyen merdivende hızımı kesmeden onu geçip  gidiyorum. Umarım bu sefer ben ondan uzaklaştıkça, onun bi yerleri acır.  Ama yok lan onun sikinde bile değil gibi. Yürüyen merdiven bitip,  yürüyüş bandına gelmemize rağmen o hala arkalarda. Hem baksana hızını  düşürdü, yüzünde de herhangi bir duygu ibaresinden eser bile yok.
"Lan  ben niye bunun peşinden geldimki" diye içimden geçirip "yazık oldu 2  lira'ma" diyorum. Ne yapsam hazır gelmişken metroya binip son durağa  kadar gitsem mi? Yada olmadı geri döneyim lan. Yok lan metro parası  verdim bari en son durağa kadar gideyim. Zaten hiç gitmedim en son  durağa. Hem taksim metrosunun en son durağı neresiki? Metroyla en uzak  gayrettepe ve kanyon'a giden ben böylece metronun son durağını da  görürüm, sonra döner gelirim. Böyle böyle kendi kendime konuşurarak  yürüyorum. Hımm "iyi bari öyle yapıyım" diyorum ve o anda arkamda nefes  nefese kalmış birinin olduğunu azcık farkediveriyorum. Duvarlara monteli  aynalara bakıp, onun koca götünü görüyorum.
Kalabalık  siz lütfen bizi görmezlikten gelir misiniz. Rica ediyorum bakmayın bize,  özellikle bana bakmayın çünkü yürüyen merdiven benzeri bu şey bitmiş ve  ben onun aynada görünen koca götüne dalıp gittiğim için ayağım takılıp  düşecek gibi oluyorum. Göz ucuyla sadece bana bakan kalabalık sizlere  söylüyorum bakmayın bana. Hey sen kenarda durup müzik yaptığını sanarak  milletin kafasını şişiren dilenci müsikyen, evet sen; lütfen aletinle  ilgilenir misin. Sanane ayağımın takılmasından, sana ne düşecek gibi  olup sonra kendimi toparlamamdan.
Sen nefes nefese  kalan hulk beni neden geçip gittin. Oysa ne güzeldi nefes nefese kalman,  oysa ne güzeldi yanımda seni hissetmem, ne güzeldi yanımda bi an  durduğun için heyecanlanmalarım, hey dur nereye gidiyorsun, yoksa ayağım  takılıp düşer gibi olduğum için benim bu salak halimden utanıp  uzaklaşıyor musun? Heyyy bak ortalık tenhalaştı belki, herkesi siktir  edip "senin bana siktir çekebilme ihtimalini" bile göz ardı edip sana  "merhaba" derim. Biraz yavaşlar mısın, nereye gidiyorsun? Ama gitti,  dinlemiyor beni, duymuyor beni. Bende peşinden gideyim bari, kendi  kendime "belki bok vardır" deyip trip atıyorum. Sonra adımlarım  yavaşlıyor ve onun benlen iyice dalga geçtiğine emin oluyorum. O da  gidip yürüyen merdivene biniyor ve bana dönüp kocaman bi gülücük atıyor.  O anda kocaman gülümsemesinin ardından ortaya çıkan gamzelerini  görüyorum, götümün yarığı gibi kocaman olmuşlar ve yüzüne o kadar  yakışıyorlarki.
Bide güldüğü zaman  gözlerinin ortadan  kaybolduğunu, yanakları ve alnının bir olduğunu söylemişmiydim. Burnu  var bide onun, biraz uzun ama olsun. Gamzesinin güzelliği burnun  uzunluğunu kapatıyor. bide yürürken panda gibi yürüyor. Allahım ne tatlı  şey bu falan diyorum ve merdivenlere iki adımda geliyorum. Benim  yürüyen merdivenlere binişimle o bana doğru bi kaç basamak yukarı  çıkıyor ve "merhaba" diyor. Ama ben başka dünyalardayım "allahım şu  aşağıdaki kızlar neden bize bakıp gülüyorlar, dur lan siktir et kızları  "adama merhaba" de, ay kızlar bize ibneymişiz gibi bakıyorlar, ya  kızları boşver "adama merhaba" de, kızlar bize bakarak kendi aralarında  ne konuşuyorlar acaba, ya bak adam merhaba dedi ve gamzeleri hala  yüzünde kaybolmadı, "kızları siktir et, kızları siktiret, kızları siktir  et" diyorum içimden ve uzun gelen bu bi kaç saniye sonrasında "merhaba"  deyip titreyerek elimi uzatıyorum.
O da elini uzatınca  konuşmuyoruz ve ikimizde 32 dişimizin tamamını gösterecek kadar gülüp  bunu bi kaç saniye uzatıyoruz ve bu an sanki sonsuza kadar sürecek  gibime geliyor. Zaten kızlarda amcıklarını yengeç ısırmış gibi  kikirdeyerek önlerini döndüler. Bizde bi şeyler konuşmaya başlamışız.  Sahi ne konuşuyoruz "evet evet" diyorum, "ben sana baktım" diyor, "sende  bana baktın" diyor, "sonra niye yaklaşmadın neden korktun" diye  soruyor, bende "korkmadım" diyorum, "sadece senin ibne olup olmadığından  emin olamadım" diyorum ve kırdığım potun büyüklüğü kadar şaşırıp,  içimden "ayy allah kahretmesin, böyle bi adama böyle bi laf kullanılır  mı? dur sakin ol, derin bi nefes al, yoksa batırıcaksın, biraz kibar ol  hayvanlaşma" falan diyorum içimden ve o, o anda konuyu değiştirmek,  rezilliğimi duymazlıktan gelmek için olsa gerek alakasızca "ben türk  değilim" diyor.
"heh işte bu güzel haber" diyecek gibi  oluyorum ve yine laf daha dilimden kopup dudaklarımı aşıp çıkacakken  tutuyorum kendimi. Hay senin ammına koyım istanbul'da türkler yaşamıyor  mu? nerdesiniz ammına koyım, bi türkle şöyle ağız dolusu bi rahat rahat  flörtleşemeyecekmiyiz, şöyle güzel güzel bi dalaşamayacak mıyız? hey  turistler sizin ammınıza koyım, gidin memleketlerinizde yaşayın. Ammına  koduklarım paranızı gençken çar çur edip sonrada yaşlanınca kağıt  toplayıp, bira şişelerini koklayarak hayata gözlerinizi kapatıyosunuz.  Bi yerinizde durun ammınıza koyım, kalbimi çalıp çalıp kaçmayın. Çünkü  siz uzaklardayken, ben burda çok yalnız kaldığımda sizi özleyip canımı  yakıyorum. Siz şu genç yaşlarınızda uzaklarda birilerini bulup çatır  çatır sikişirken, ben her gün gözlerimi kapatıp sizi düşleyerek osbir  çekiyorum. Hey dur gülme öyle, sakla o gamzelerini, gözlerini de kapat,  bakma bana ve sende siktir git ammına koduğum, nasılsa yarın öbürgün  gidersin.
Yazının devamı için tırtıkla

ilginç. şaşırtıcı. gel biz sevgili olalım en iyisi.
YanıtlaSilya türktür o ibne olduğu ortaya çıkınca turist ayağına yatıryordur ...
YanıtlaSil