Bu yazı, şu yazıdan devam edip geliyor: Şu yazı için tırtıkla 
...Keşke bakışmasa mıydık? yada ne bileyim işte türk  falan ol. Ama bi dakka lan türkçe konuşuyoruz biz. Sonra bunu anlayınca,  daha doğrusu jeton anca düşünce "türk değilsen nerelisin" diyorum  çattadana, o da "azerbeycanlıyam" diyor. Aklıma hemen yahşi kelimesi  geliyor ve gülmemek için kendimi zor tutuyorum. Ama bunuda beceremiyorum  ve ahahahaha diye gülüyorum, kızlar dönüp bize bakıyor, bende dönüp "anan ammı" der  gibi, kaşlarımı hafif çatıp kızlara bakıyorum ve hemen önlerine  dönüyorlar. Bu arada bizim hala yürüyen merdivende olduğumuzu  söylemişmiydim. İşte böyle yürüyen merdiven, samanyolu gibi olmuş ve  hiiç bitmek bilmiyor.
Sonra bi şeyler konuşmaya  falan başlıyoruz, bu sırada merdiven de bitiyor ve metroya binmek için  toplanan kalabalığa doğru gidiyoruz. O hala konuşuyor bir şeyler diyor,  bende konuşuyorum ama ne konuştuğumun farkında bile değilim. Allah bilir  o an neler saçmalıyorumdur. Gözleri, kilosu, uzun burnu, sakalı, ten  rengi ben o ayrıntılarda kaybolup gitmişim. Ayy allahım, benim bu mecnun  halim bayaa sürüyor ve "nereye gidiyoruz" derken metro geliyor ve benim  götüm tutuşmuş olduğu için olsa gerek "metroya binmeyelim burda  duralım, biraz konuşalım" diyorum, o ise "ama benim  cevahir zara'ya gidip hediyelik birşeyler almam lazım, çünkü 2gün sonra  uçağım kalkıyor ve öncesinde almam gereken şeyler var. Hem burda durmak yerine,  bence beraber gidelim" diyor. Ben "hööö" diye şaşırırken az kalsın "anan  ammına molotof kokteyli atıyım" diyecek gibi oluyorum ki, kendimi tutup  "daha yeni tanışmaya çalışıyoruz hemen de gidiyor musun? nereye  gidiyorsunki, kal işte burda bak istanbul ne güzeli, martılar falan var"  diyorum ve o anda küfür etmemiş olsamda, başka türlü saçmalamaya  başladığımı farkedince susup, çevreye bakınıyorum.
"Keşke o an  biri gelip kafama; ağzına susturucu takılı bi silahla bi kaç el ateş  etse ve ben artık hiç saçmalayamasam" diye düşünüyorum ve etrafa bakınmaya bdevam ediyorum "heyyy biri beni susturabilir  mi lütfen, hey sen kenarda durup bizi izleyen izbandut, rica etsem gelip  ağzımı kapatır mısın, çünkü daha fazla konuşmak istemiyorum. Ya lütfen  öyle bakmayın bana, biriniz gelip beni sustursun. Daha fazla saçmalama  hakkımı kullanmak istemiyorum." 
Hey bi dakka ama, saçmalıyor olmam onun hoşuna gidiyor  olsa gerekki gülüyor lan. O arada metroya biniyoruz. Metroda fazla  konuşmuyoruz, genelde birbirimizi süzüp salak salak gülümsüyoruz. Benim  ayaklarım yerden kesilmiş. Millet tuhaf tuhaf bakmasa, metronun başından  sonuna kadar ayaklarımı götüme vura vura bi kaç tur koşturup gelirim  valla. Ama milletin ammına koyim, asık suratlı, etiketçi ibnetorlar  yüzünden sevincimi saklamak zorundayım. Bu arada metro anonsu "osmanbeye  geldik" diyor ve biz hala konuşmuyoruz. Sonra dilimiz yavaş yavaş  çözülüyor ve ben onun konuşmasına bile fırsat vermeden vır vır vır  konuşmaya başlıyorum. Sonra gevezeliğim yapılan anonsla yarıda kalıyor  ve inip cevahir zara'ya giriyoruz. Heyy biz ne zaman bu kadar samimi  olduk, ne zaman sanki aylardır tanışıyormuşuz gibiyiz de, ben "hayır  hayır şunun rengi iyi değil, zaten ciyak durur, ayyy şunun beline bak  çok geniş, bunu insan mı giyecek at mı?" diyorum ve o an kendimi yine  tutuyorum.
Bu gibi anlarda dilimi dişlerimin arasına alıp karşımdakine farkettirmeden koparmak istediğimi söylemişmiydim?
Evet  evet dilim çok gereksiz bir organ. "yok ebesinin götü, bu ayakkabıya o  kadar para verilir mi? höh baksana şuna iki dikişli ayakkabıya 200 tl  yazmışlar. lan ben 200 tlye 3-4 çift ayakkabı alırım" diyorum. "ahaha"  diye gülüyor. "Ya biz çıkıp collezione'a gidelim, senin burda aldığın bi  elbiseyle biz orda mağazayı boşatırız." diyorum ama o yine gülüyor.  Sonra içimden "ya lütfen çıkalım burdan, sana daha fazla rezil olmak  istemiyorum" diyorum ve o beni başka bi reyonun önüne götürüyor.  Elbiselerin etiketlerine gözüm gidiyorki, nerdeyse kalbim duracak gibi  oluyor. "Anam böyle elbisemi olur, bunun neresine 60 tl verceksin?  Bildiğin sofra bezine iki düğme dikmişler o kadar. Valla bu elbiseye 6  tl den fazla verirsen ülkedeki tüm yetimlerin günahı boynuna kalır"  diyorum ve o yine "ahahaha" diye gülüyor.
Sonra öyle  böyle derken iki parça şeye benim bi aylık erzak ve kira paramı verip  alıyor ve biz çıkıp, alt katlarda dolanmaya başlıyoruz. O bi mağaza  görüyor ve burdan bir şeyler almam lazım diyor. Ama içeri karı kız dolu.  Kişiselbakım bilmem ne falan filanla dolu içerisi ve zaten başka bi bok  yok. Hulk reyonlara dadanırken bende fazla saçmalamamak için sanki bir  şeyler arıyormuşum gibi diğer raflara dadanıyorum.
Hımm  burda fiyatlar biraz daha iyi, kuş boku kadar kreme 83 lira yazmışlar,  uu iyimiş. Tezek renginde yüz maskeleri de iyi görünüyor. Millet yüzüne  bok sürüp güzelleşme umudu taşıyorya hayret ediyorum. Sonra dayanamayıp  saçmalamak üzere onun yanına gidiyorum. Elinde herşeyden ikişer tane  var. "Ne bunlar, bi tane alsan yetmez mi?" diye söylenecek oluyorum. O  da "yok biri ellerim, biri ayaklarım" için diyor. Sonra poşet içinde  yarak gibi bi şey görüyorum ve kendimi tutamayıp "bu ne" diyorum "tırnak  parlatıcı" diyor bundan da 2 tane almış. Yine biri el tırnakları için,  biri ayak tırnakları içinmiş. Ellerini gösteriyor bu arada, ben de  dayanamayıp hafifçe eğilip öpüyorum ve etrafa çaktırmamak içinde öptükten sonra  da başıma koyuyorum. O ise benim bu hareketime karşılık "hahahahaha" diye kahkaha atıyor ve ben içimden  "tamam en iyisi ben kaçıyım" diye içimden geçirip uzaklaşıyorum yanından  ve sonra bi ara o alışverişini tamamlayınca mağazadan çıkıyoruz...
Devamı için tırtıkla

uzun metrajlı aşk filmi olmuş bu
YanıtlaSilsen şimdi bu gay mi falan diye düşünme hiç (arkası yarında neler oldu bilmediğimizden) ayağa ayrı bacağa ayrı yüze ayrı krem aldıktan sonra kessin gaydir :)))
YanıtlaSilbenim hemşire bile bu kadar süslenmiyor yahu, sorsana çantasında cımbız da taşıyor mu? :/
YanıtlaSilMillet tuhaf tuhaf bakmasa, metronun basindan sonuna kadar ayaklarimi götüme vura vura bi kaç tur kosturup gelirim valla.
YanıtlaSilbunu göz önüne getirince cok güldüm.:D:D
ve buna.
sonra niye yaklaşmadın neden korktun" diye soruyor, bende "korkmadım" diyorum, "sadece senin ibne olup olmadığından emin olamadım" diyorum ve kırdığım potun büyüklüğü kadar şaşırıp, içimden "ayy allah kahretmesin, böyle bi adama böyle bi laf kullanılır mı? dur sakin ol, derin bi nefes al, yoksa batırıcaksın, biraz kibar ol hayvanlaşma" :D
yazilarin cok güzel. özellikle bunu sevdim. anlatma seklin, falan. kafamda 1 film gibi olusuyorlar. umarim geldiginde mutlu olursunuz, ve 4 saat, veya günden fazla sürer.:)
<3