-->

14 Kasım 2011

Hayat ne garip, vapurlar falan girip çıkıyor her yere

Geçen aylarda tanıştığım bir arkadaşla böyle fırsat buldukça falan bazen akşamları buluşup sağa sola takılıyoruz, bide facebook da online görünce birbirimizin kafasını sikiyoruz. Çocukla ilk tanışmamızda ipne barlarından birinde olmuştu. İkimizde birbirimize utangaç bakışlar atıyor, birbirimizi ayarlasakda mı siksek, ayarlamadan mı siksek ikilemleri arasında, barda köşe bucak gezinip birbirimize kaş göz yapıp duruyorduk. Sonra ne oldu, nasıl oldu bilmiyorum biz o gece bi şekilde tanıştık ve hatta az sonrasında da barın ortasında falan böyle baya yiyişmiştik ama sonra arkadaş olduk çıktık.

Hani şimdi de birbirimizi dudaktan öpüyoruz, ama bu cinsel çekimden uzak sadece öpüşmüş olmak için dudağa kondurulan biraz masumane, biraz piçliğine öpücüklerden ibaret. İşte neyse biz öyle arkadaş falan filan olduk derken harbiden zamanla çocuğa da ısınmaya başladım. Hani yaşı da daha küçük olmasına rağmen hiç de öyle sidikli çocuklar gibi etrafta dolanan tiplerden değil. Baya ne yaptığından ne ettiğinden haberi olan biri. Gerçi daha 21 yaşında kafası sürekli sikişmeye çalışıyor ama olsun, özünde iyi bir çocuk ve zaten onun da benim gibi kendisinden başkasına zararı olabilecek birine benzemiyor. Sanırım en çok da bu yüzden arkadaşlığımız devam etmekte.


Neyse işte ben bu bayram muhabbetlerinden dolayı, bi kaç gündür evde göt büyütmekle meşgulken aradı ve "bu akşam buluşalım mı?" dedi. Bende zaten dünden razı olduğum için hemen atlayıp "evet evet buluşalım" dedim ve akşama sözleşip kapadık telefonu. Sonra ben akşama kadar nette oyalanıp akşamda Taksim'in yolunu tuttum ve ipini koparan başıboş kalabalığın içinde bir aşağı bir yukarı gidip gelirken buluştuk ve Nevizade'de bi yere oturup sağdan soldan laflamaya başladık.

Bu laflamalarımızda böyle hani birbirimizi daha iyi tanıyalım gibilerinden olunca, konu dönüp dolaşıp böyle uğruna ölüp bittiğimiz adamlara geldi. Zaten ben direkt konuya "allah belalarını versin hepsinin, orospuçocukları" diye bodozlama girdiğim için o da gülüyor falan derken, ben işte askerden önceki şu tinerci çocuk mevzusunu anlatmaya başladım  ve daha aradan 25 saniye geçmemiştiki o araya girip "bi dakka bi dakka, sen yoksa hayat erkeği misin?" diye soruverdi. Ben tabii o anda şok oldum ve böyle içimden "oha ananın amı" ağzımla da "evet" dedim ve sonra ikimizde böyle mal mal bi kaç saniye birbirimize bakışıp durduk ve sonra bende "ya madem hikayeyi biliyorsun boşuna anlat mıyım" dedim ve sohbete devam ettik.

Ama yani dünyada milyonlarca ipne var, sen tut blogu okuyan ipneyle tanış kaynaş arkadaş ol. Bide işin şey tarafı ne biliyo musun? Ben ilk akşam biz bunla aşık olduk falan sanıp o gece onunla sokaklarda sabahlayıp, sonra da eve kendimi attığım gibi destan yazıp, bi ara yayınlarım diye taslaklara kaydetmiştim. Ertesi gün ise buna hissettiğim duyguların adının aşk olmadığını sadece anlık öpüşmeler, yiyişmeler olduğunu ama bunun dışında onunla çok iyi iki arkadaş olacağımızı kafamda netleştirince bu konuyu onunla konuşmuştum. Allahtan o da benim gibi düşünüyormuş. Çünkü her ne kadar birbirimize uysakda, cinsel çekim olarak aramızda bir şeyler olması için 2 dünyanın bir araya gelmesi lazım. Bunu da onunla karşılıklı konuşunca arkadaş olarak kalmaya karar verdik falan filan. Zaten her buluştuğumuzda "ayy biz o gece nasıl seviştik senlen" falan muhabbeti yapıp duruyoruz. Lan dur olay dağılıyor ben şeyi anlatıcaktım.

Hah işte, o benim hayat erkeği olduğumu öğrenince daha bi rahatladım. Hani ne bileyim lan, burda yazdıklarımı kimseye anlatmıyordum ama okuyanlardan biriyle de tanışıp arkadaş olacağım hiç aklıma gelmezdi. Bide kafa dengi hoş çocuk. Ama ne oldu biliyor musun?
İşte onun arada seviştiği adamlar falan var "biz artık kalkalım geç oldu" falan derken bununkilerden biri aradı ve kalkıp çıktık. Ben bar'a yol doğru topuklarken, o da telefonda konuştuğu kişiyle buluşmak üzere başka bi mekâna geçti. Sonra ben bara gidip 1-2 saat oyalandım ve bi ara baktım o arıyor. Seviştiği adamı alıp bara gelmiş. Sonra gittim tabii tanıştık ettik falan filan derken, adama baktım böyle çirkin değil, yakışıklı değil, ortalarda değil ama bu ona ölüp bitiyor. Allahım ben bu arkadaşıma bakıyorum (dur lan bu arkadaşıma bi isim vereyim uzun uzun cümle kurmak zor geliyo adı piçoski olsun) adama ayılıp bayılıyor falan. Allahım dedim bi şimşek düşse şuraya da piçoski'nin gözleri yanındakini tam görse. Ama ııh, piçoski buna bi sarılmış, ohooooo.
Gerçi ikiside birbirleri için sevişmelik olduklarının farkındalar. Sadece birbirlerinden hoşlanıyorlar ve işte arada buluşup sevişiyorlar falan.

Sonra biz böyle laflarken falan filan derken ben adamın birini gördüm. Kumral, yeşil gözler, hafif kilolu, kirli sakallı ve varla yok arasında mini minaccıkk bi burun. Allahım sana geliyorum derken, piçoskiyle seviştiği adamı ektim ve gidip onla kesişmeye başladım. Ben onunla kesişmeye başlarken piçoski ve adamı gelip çıkıyoruz dediler, bende "burda kalacağımı" söyledim ve onlar başka bi mekâna geçtiler. Ama harbiden ben bu kumrala öldüm bittim. Ama alttan da alıp piç olduğumu belli etmemeye çalışıyorum. Hani böyle ormanda keklik avına çıkarsında ufak bi çıtırtı olsa keklik uçup başka yere konarda kaçmasın diye sessiz olmaya çalışırsınya, bende işte onu keklik niyetine görüp böyle sanki bara ilk defa gelmişim havalarında acemi kafasıyla yalandan bi bakıp bi bakmama numaraları çekiyorum. Saolsun yanında 3-5 arkadaşı daha vardı. Hepsi bana dikkat kesilip ona yazdığımı anlayınca bana kaş göz işaretiyle gidip onla tanışmamı falan söylediler.

Bende acemi tavırlar takınıp, daha yarrak görmemiş gelin havalarıyla güya utanmış gibi yapıp, hafif gülümseyerek gözlerimi greyder farı gibi açıp başımı sağa sola sallarken, bi yandan da sürekli saçlarımı karıştırdıktan sonra da sakalımı sıvazlıyorum falan. (Yalnız dün akşam şunu anladımki benden çok iyi bir aktör olur. Cidden ordaki 5 kişiyide acemi ve utangaç biri olduğuma inandırdım.) Çünkü en son arkadaşlarından biri gelip bana "git tanış yahu, çekinme bu kadar" dedi. İçimden "ahahahhaa" diye piç piç gülümserken, bi yandan da adama "ya olmaz rahatsız etmiyim" falan diyorum. O da "ne rahatsızlığı ya?! saçmalama, her zaman ilk adımı sen atki devamı gelsin" falan diye bana akıl veriyor. Ama garibim bilmiyorki ben 5'ini birden kandımışım şu an saman altından doğal gaz boru hattı çekiyorum. Pehhhh.

Neyse, baktım bu benim yavşadığım da iyice bana yakın oynamaya başladı ve en son başka bi arkadaşı kaş göz yapınca, sanki ondan cesaret bulmuş gibi çekingen bi hava takındım suratıma ve sol elimle saçımı başımı yolarken sağ elimi uzatıp "merhaba" deyiverdim. O da hemen elimi tutup "merhaba" dedi ve ben bu utangaç havaya devam edip, bi an gözlerinin içine baktıktan sonra hemen başka yöne dönüp tekrar saçımı başımı yolmaya başladım. Sonra benim bu hareketim karşısında o büyük bi içtenlikle gülümsedi. O gülümseyince ben içimden "tatatatam" dedim.


Zaten aptalın teki olduğum için, aptal rolü yapmakta sıkıntı çekmeden ona kendimin "aptalın teki olduğuma" inandırmıştım. Sonra müzikten dolayı rahat rahat konuşamayınca "bi sigara içelim mi?" dedim ve o da kabul etti bahçeye çıktık. Ama ben sigara migara unuttum. Çünkü adamın havası o kadar tatlı ve o kadar hoş bi gülümsemesi varki, "bu aptal havalarımı bırakıp bi an önce, normal aptallığıma dönmeliyim" dedim kendi kendime. Bahçede böyle sigaraları yaktık ben böyle utangaç havalarıma devam ederken bunda da bi utangaç hava sezdim. Ama utangaç değildi. Adamın havası zaten öyle. Sanki dersin mutfakta bardak çanak ne varsa kırmışta, annesi onu dövmesin diye uslu uslu duran bi masum çocuk havasına sahip. Böyle sanki dizine yatırsan, 40 kamyon dayak atsan ses çıkarmaz, öyle tatlı bi hali var.

Neyse biz sigaraları içince "eğer üşüdüysen içeri geçelim" dedim ve o da "evet ya biraz üşüdüm" deyince içeri geçtik. Sonra biz bunun diğer arkadaşlarının yanına vardık ve böyle yanyana oynaşıyoruz falan, diğer arkadaşları da bize bakıp bakıp duruyorlar. Sonra ben onları da, utangaçlığımı da siktir edip, yine kumral'ın gözlerinde buluştuğumuz bi anda hop diye ufak bi öpücük kondurdum dudaklarına ve utanmış gibi yapıp geri kaçarkende saçımı başımı yoldum karıştırdım tekrar. Sonra o gülümsedi ve o anda ben ölür gibi oldum. Allahım ya gülmese tamam aslında. böyle dursun. Ya bi insanın gülümsemesi kendisine en fazla ne kadar yakışabilir ki yani? diiii mi ama. İşte öyle değil. allah verince bol keseden veriyor, vermeyince de benim gibi mallar böyle ortada yakışıklı piç  peşinde ömrünü heba ediyorlar. Allahım kıyamet günü sen mi bize hesap soracaksın, biz mi sana sorcaz bilmiyorum. Valla sen affet ama yani şu tatlı gülümsemelerden birini de benim suratıma kondursaydın hoş olmaz mıydı? Neyse hikmetinden sual olunmaz. Ben döneyim diğer tarafa.

devamı var yahu, bak şurda: ŞURAYA TIRTIKLA

5 yorum:

  1. Gerçi daha 21 yaşında kafası sürekli sikişmeye çalışıyor ama olsun, özünde iyi bir çocuk.

    hahahah yoruma bak Allah kahretmesin seni.

    Ulan nasıl yapıyorsun böyle cilveleri yemin ederim dışarıda öyle biriyle tanışmışlgım yoktur hiç beceremem.

    böyle yarıda kesiyorsun ya gıcık oluyorum :D sonunu çok merak ediyorum hadi yazzzzzzzzz

    YanıtlaSil
  2. ''Burak Özçivit görmüş gay gülümsemesi'' adlı sözcük öbeğimi kullanıma açıyorum...hayırlı olsun

    YanıtlaSil
  3. @Lazanyam olm etrafta benden çooooook var =Pp

    @Kezbanım he valla hayırlı uğurlu olsun =)

    YanıtlaSil
  4. varya seni çok kıskanıyorum, hikayelerini okuyunca diyorum ki keşke ben de cesaretli olabilsem bu kadar. ama olcam umudum var. muck.

    YanıtlaSil

düşüncelerini kendine saklama, benimle de paylaş.