-->

30 Nisan 2023

kısasa kısaca

Sevgi karmaşık olup olmadığı bile net olmayan garip bir tuzak. Gerçekte net olan tek şey otuziki, fakat otuzüç gündür onuda ihmal ettim. buna rağmen biliyorumki tercihi olmadan yalnızlığa itilmişin otuzdördü benimkinden daha gerçek ve içten. bu çok duygusal.
parası için evlendiği adama, kucağını dolduran memelerinden birinin içinde taşıdığından dolayı bir gün kalbine mutlaka söz geçirip kendini ona aşık edeceğini düşünen fakat tüm çabasına rağmen aşık olamayan kadınıda unutmamak lazım. çocukları da başına beladan başka bir şey değil artık. za val lı. 

bazen zararın neresinden dönersen dön dönemiyorsun. zarar zarardır. kaybetmişin dini imanı olmaz. artık herkes birer porsiyon brütüs.

zaman artık her şeyi unutturuyor bana. dışımdaki sizleri ise alıştırıyor.
biliyorum ve artık anlıyorum; unutmuyorsunuz. sadece yola devam etmenin diğer hali olan bağışıklığı  kazandınız. dınız.

tüm iyi cümleleri siktir et. kendine ihanet etmiş, hayallerini, hayatlarını, sevgilerini ve umutlarını ve diğer ve'lerle uzayıp giden tüm "kendini kandırmaca"larda kaybolma kolaylığına kaçıp hayata devam etmeyi tercih etmiş sizi gi di nan kör orospuçocukları sizi. 

başka seçeneği olmadığı için mecburen alışkanlıklarına yelken açmış, tüm gücüyle küreklere asılmış çıkılacak ilk karayı arayan bahtı kara la rı ayrı tutuyorum. hadi hadi çıkın kara'nıza.

24 Nisan 2023

sen düz çizgide yürüyen güzel mi güzel çirkin 
gölgesiz ve çok karanlıksız yeryüzün. yüzün.

atlamaya hazır uçurumların ve dipsiz kuyularının hepsi önceki senlerle dolu.
şimdi önünde mecburi sonsuz yeni başlangıçsızlıklar. yürü.

susuz ağaç dalların, uçmaya hazır kanatsız kuşlarla dolu.
dokunsalar ağlayacak gökyüzün. ıslanacak yeryüzün. yüzün.

pılını pırtını toplamışsın
her şeyin tek bi valize sıkışık. hayatın gibi. önemsiz. küçük ve hep detaysız. 

kurumuş gövden. düşmeye hazır yaprakların. küçük valizin. düz çizgideki detaysız sen. yürü.

22 Nisan 2023

iyi olmak kolay, önemli olan kötü de olabilmek ve öyle kalabilmek. 
kötü olmak kolay, önemli olan iyi de olabilmek ve öyle kalabilmek.
iyi değiliz, kötü değiliz. şimdi biz neyiz. neciyiz. 

12 Nisan 2023

Cehennem Melekleri

Kabullendim. Tamam. Artık kafama vurma.
Kafam seninki gibi çalışmıyor, kabul. Kafam seninki gibi çalışmadığı için olsa gerek kendim dışındaki herkes için olan değersizliğimin bilincindeyim ve bu artık canımı da yakmıyor.
Canımı neden yakmıyor olduğunu da biliyorum. Çünkü kafam artık seninki gibi çalışıyor.
Kabul, arada bazen deniyorum eskisi gibi çalıştırmayı ama tam olmadı. Benim kafam bazen marş basmıyor. Vurdurmak lazım arada. Yokuş aşağı, ya da duvarlar boyu castara castara.

Herkes gibi olduğumu sandım tüm çocukluğum, çocukluktan sonrasındaki ergenliğim, ergenliğim sonrası ilk gençliğim, ilk gençliğim sonrasındaki şimdiki tüm yetişkinliğim boyunca. Yani tüm bu geçip giden zamanlarımda kendimi senin gibi, onun bunun gibi sandım, sanarak yaşadım ama içten içe de biliyordum ki kendim dışımda hiçkimse gibi de değildim. İçinizden biri değildim. İçinizden kimseye benzemiyordum. Kabul, allah beni şahsınamühansır değişik bi orospuçocuğu olarak yaratmıştı. kabul. Ne yapayım.
Sende vurma artık kafama. Bak, seninki gibi çalışmaya başladı.
Şimdi canım yanmıyor değil, aslında yanmamasına alıştırdım kendimi. Çünkü canın yanınca da bi bok olmuyordu, değişmiyordu hiçbir şey. Sikimde değil canım, canım. 

Hayatım boyunca biri için değerli olmaya çalıştım. O sonsuz çabam, enerjisi düşmeyen ruhum, saatlerce seviştirmeme rağmen hiiiç yorulmayan bedenim, bazen kaldırmayı başaramadığımdan dolayı ölü bi yılan gibi uyuyan güzel sikim, "hep istiyorlar. acaba verirsem severler mi?" diye düşündükten çok sonra pantolonumu indirdiğimde ortaya çıkan iğrenç kıllı gamzeli götüm.
Bunların hiçbiri, hiçbir yöntemim işe yaramadı ama tüm yenilgilerime ve yenilmelerime rağmen pes etmedim, inat etmiştim, dönmedim. İmanım tamdı ve sadece şunaydı; elbette biri beni götüm-başım-sikim için değil sırf kendim olduğum için sevecekti. İnandım ve öyle yaşadım ama bi bok olmadı. Keşke olsa ve inadımdan dolayı yediğim boklardan biri işe yarasaydı ama yarramadılar ve yediklerimin hepsi yanıma kâr kaldı.
tüm bunlar, olanlar ve olmasına izin verdiklerimden sonra artık korkuyorum. sanki kendim olmaktan yorulup, kendimden tamamen istifa etmişim gibi hissetmeye başladım biraz biraz biraz.
bunlar ve uzatmak istesem, arsız bi orospu'nun ağzındaki sakızı iki parmağı arasına alıp çekerek uzattıkça, karşısındaki mahalle delikanlısını ayartacağını sandığı için uzattığı gibi uzatmak istemediğim diğer daha bir çok şey yüzünden, tam bir orospuçocuğu olmaktan korkuyorum ve evet, kötülük de iyilik gibi çok basit bi tercihten başka bir şey değil. 
dedim ya; iyi olmak-kalmaktan yoruldum gibi hissediyorum. ince bi çizgi var. orda bi yerde. herkesinki gibi benimde ince bi çizgim var. görüyorum. bassam şıp diye kötü tarafa geçeceğim ve artık içimde yaşasın bir dark vader.
yanisi aşko; ben kötülükten değil, iyilikten ve iyi kalmaktan, kendim olma ve kalma çabasından yorulup tamamen pes etmekten korkuyorum.

Kötünün kötü olduğunu bize söyleyen o eski iyiler de çoktan öldü ve şu an bu dünyada rakipleri olan, şimdiyse öte tarafta masa arkadaşlarına dönüşen kötülerlelelelele beraber cehennemin dibinde bize ayrılan yerlerimize gitmemizi cam teraslarından izliyorlar. bekliyorlar. bu hep böyledir. şow mast go on.

Öldükten sonra değerinin bilineceğini sananlardan değilim. orospuçocuğu olmanın ilk şartı budur. tamamen değersizliği kabullenmek ve bu kabule göre yaşamak. vur oynasın. çal patlasın. falan. hayat, hep laf oyunlarından ibaret amınakoyim.
sizden ricam sadece bu; kimse değerimi bilmesin lütfen. mezarım falan da olmasın. öldükten sonra yok edileyim. 100 defa falan üst üstte yakılıp, sonrada namuslu bi orospu tarafından şehirde ilk sikiştiği köşeye sessizce döküleyim kibarca lütfen. teşekkürler.

ama hepinize de kırgınım hayatıma girip çıkan, girip çıktığım orospuçocukları. çünkü ben ısrarla isteyinceye kadar, hiçkimse bana çiçek almadı.
götünüze batsın o güllerimin dikenleri. katlanamayasınızda inşallah acıma.

03 Nisan 2023

sıra hangimisssssse gelecek

eğildiğinde çatalı görünen ve kendinden habersizmiş gibi duran, davranan o piç kurye.

sevecek, sevilecek, sevgiye ihtiyacı olan birini arayan veya kendisini sevecek, sevgiye olan ihtiyacını onu sikerek dindirecek birini bulduğunda tüm sorunların çözüme kavuşacağını sanan o zavallı içimizden herhangi biri.

evlenince sorumluluğu eşinin boynuna yular olarak takan o kadın.
karısını 9 ay 10 gün aralıklarla hamile bırakarak kafasını meşgul edip kendisini rahat bıraktıran o adam.
hepsi aynı bok. hepimiz aynı bokuz.

solgun çiçeklerin, canlı çiçeklerden daha uzun süre yaşamalarını, koparılmadan öylece hayatta kalmalarını sağlayan, çirkin olmanın kendisiyle getirdiği nimetlerden(ki bu da en büyük nimet) sadece biri.
güzel çiçeklerin, çirkinlere göre daha kısa bir yaşam sürdürmesine, anlık zevklerimize kurban olmalarına,  en fazla 1 saat sürecek olan geçici heveslerimize malzemeleşmelerine neden olan olan şey onlardaki güzellikten başkası değil. güzellik aslında bi lanet.

her zaman, her şartta, her yerde ve zamanda daima güçlü olan, çirkinliktir.
ve güzellik, kendisinden kaynaklı bir zayıflığın içine doğar. güzelliğin sırrı sonsuz olasılıklar içinde bile daima zayıf durmasında ve bu zayıflığını korumasındadır.
ne kadar güzellik, o kadar zayıflık.

belkide aslında güzelliğe duyduğumuz hayranlık, ona duyduğumuz acıma duygusundan kaynaklıdır ve biz bunun farkında olmadan ona duyduğumuz acıma duygusunu, hayranlığa dönüştürüyoruzdur. güzelin değerinin anlaşılamayacağı ihtimalinin bize verdiği acı, tüm güzelliğine rağmen bi sabah tamamen sıradanlaşmış olacağını biliyor olmanın verdiği hüzün, onun da bizim gibi yok olacağını bilme gerçeği, bizim güzeli daha güzel görmemize ve algılamamıza neden oluyor. aslında güzel, güzel bulduğumuz kadar güzel değil. güzel, ona acıdığımız kadar güzeldir.
birine, bir eşyaya, hayvana, çiçeğe, böceğe veya güneşle karışık bulutlu bir havaya, dondurucu soğuğun çiğle kapladığı ağaçlar, çimenler ve çiçeklere baktığınızda ne kadar acıyorsanız, acı duyuyorsanız aslında o kadar güzel buluyorsunuzdur.
belki de estetik duygumuzun gücü, acıma duygumuzun ne kadar yüksek olduğuna bağlıdır. 

biliyorsun değil mi; aslında eksik, kusurlu, natamam yaratılmış olmak belkide gizli bir lutuf ama bu kutuf instagram çağının doruğunda yaşadığımız şu zamanlarda kimin sikinde.

güzelin ötesinde olmasına rağmen, çirkinliğin bile paraya dönüştürülme çabası içindekiler küçük suratımda koca bi acıma duygusu yaratıyor ve İŞTE BUNU BURAYA YAZARAK KAZANCA ÇEVİRME TELAŞINDAYIM. size, sokaktaki birine, hayatıma giren aşklarıma, aşıklarıma, dostlarıma, dostsandıklarıma ne kadar acırsam gelip buraya yazıyorum. kendime ne zaman sıra gelecek. amasız, lakinsiz, fakatsız.

"sus ve anın tadını çıkar" söylemleri, kullanılıp köşeye atılmayı normalleştiren modern yüzyılın sessiz baskın sloganı. her yerde söylenir, tüm duvarlarda bir kere yazılır. toplumun tüm tabakaları bu görülmeyen ve görülmeyecek olan efendilerinin uydurduğu, ilk duyulduğunda güzel ve gerçek sanılan emirlere hemen uyarak, imanlarını devam ettirirler. sus ve yalamaya devam edip, ANIN TADINI ÇIKAR kaltak, piç.