Kabullendim. Tamam. Artık kafama vurma.
Kafam seninki gibi çalışmıyor, kabul. Kafam seninki gibi çalışmadığı için olsa gerek kendim dışındaki herkes için olan değersizliğimin bilincindeyim ve bu artık canımı da yakmıyor.
Canımı neden yakmıyor olduğunu da biliyorum. Çünkü kafam artık seninki gibi çalışıyor.
Kabul, arada bazen deniyorum eskisi gibi çalıştırmayı ama tam olmadı. Benim kafam bazen marş basmıyor. Vurdurmak lazım arada. Yokuş aşağı, ya da duvarlar boyu castara castara.
Herkes gibi olduğumu sandım tüm çocukluğum, çocukluktan sonrasındaki ergenliğim, ergenliğim sonrası ilk gençliğim, ilk gençliğim sonrasındaki şimdiki tüm yetişkinliğim boyunca. Yani tüm bu geçip giden zamanlarımda kendimi senin gibi, onun bunun gibi sandım, sanarak yaşadım ama içten içe de biliyordum ki kendim dışımda hiçkimse gibi de değildim. İçinizden biri değildim. İçinizden kimseye benzemiyordum. Kabul, allah beni şahsınamühansır değişik bi orospuçocuğu olarak yaratmıştı. kabul. Ne yapayım.
Sende vurma artık kafama. Bak, seninki gibi çalışmaya başladı.
Şimdi canım yanmıyor değil, aslında yanmamasına alıştırdım kendimi. Çünkü canın yanınca da bi bok olmuyordu, değişmiyordu hiçbir şey. Sikimde değil canım, canım.
Hayatım boyunca biri için değerli olmaya çalıştım. O sonsuz çabam, enerjisi düşmeyen ruhum, saatlerce seviştirmeme rağmen hiiiç yorulmayan bedenim, bazen kaldırmayı başaramadığımdan dolayı ölü bi yılan gibi uyuyan güzel sikim, "hep istiyorlar. acaba verirsem severler mi?" diye düşündükten çok sonra pantolonumu indirdiğimde ortaya çıkan iğrenç kıllı gamzeli götüm.
Bunların hiçbiri, hiçbir yöntemim işe yaramadı ama tüm yenilgilerime ve yenilmelerime rağmen pes etmedim, inat etmiştim, dönmedim. İmanım tamdı ve sadece şunaydı; elbette biri beni götüm-başım-sikim için değil sırf kendim olduğum için sevecekti. İnandım ve öyle yaşadım ama bi bok olmadı. Keşke olsa ve inadımdan dolayı yediğim boklardan biri işe yarasaydı ama yarramadılar ve yediklerimin hepsi yanıma kâr kaldı.
tüm bunlar, olanlar ve olmasına izin verdiklerimden sonra artık korkuyorum. sanki kendim olmaktan yorulup, kendimden tamamen istifa etmişim gibi hissetmeye başladım biraz biraz biraz.
bunlar ve uzatmak istesem, arsız bi orospu'nun ağzındaki sakızı iki parmağı arasına alıp çekerek uzattıkça, karşısındaki mahalle delikanlısını ayartacağını sandığı için uzattığı gibi uzatmak istemediğim diğer daha bir çok şey yüzünden, tam bir orospuçocuğu olmaktan korkuyorum ve evet, kötülük de iyilik gibi çok basit bi tercihten başka bir şey değil.
dedim ya; iyi olmak-kalmaktan yoruldum gibi hissediyorum. ince bi çizgi var. orda bi yerde. herkesinki gibi benimde ince bi çizgim var. görüyorum. bassam şıp diye kötü tarafa geçeceğim ve artık içimde yaşasın bir dark vader.
yanisi aşko; ben kötülükten değil, iyilikten ve iyi kalmaktan, kendim olma ve kalma çabasından yorulup tamamen pes etmekten korkuyorum.
Kötünün kötü olduğunu bize söyleyen o eski iyiler de çoktan öldü ve şu an bu dünyada rakipleri olan, şimdiyse öte tarafta masa arkadaşlarına dönüşen kötülerlelelelele beraber cehennemin dibinde bize ayrılan yerlerimize gitmemizi cam teraslarından izliyorlar. bekliyorlar. bu hep böyledir. şow mast go on.
Öldükten sonra değerinin bilineceğini sananlardan değilim. orospuçocuğu olmanın ilk şartı budur. tamamen değersizliği kabullenmek ve bu kabule göre yaşamak. vur oynasın. çal patlasın. falan. hayat, hep laf oyunlarından ibaret amınakoyim.
sizden ricam sadece bu; kimse değerimi bilmesin lütfen. mezarım falan da olmasın. öldükten sonra yok edileyim. 100 defa falan üst üstte yakılıp, sonrada namuslu bi orospu tarafından şehirde ilk sikiştiği köşeye sessizce döküleyim kibarca lütfen. teşekkürler.
ama hepinize de kırgınım hayatıma girip çıkan, girip çıktığım orospuçocukları. çünkü ben ısrarla isteyinceye kadar, hiçkimse bana çiçek almadı.
götünüze batsın o güllerimin dikenleri. katlanamayasınızda inşallah acıma.