-->

22 Ocak 2022

Kanserli Kene 2021 yılında neler yaşadı

Her yıl yazmaya çalıştığım ama geçen yıl bi anda içine düşmek zorunda kaldığım şey yüzünden yazmayı unuttuğum kendi geleneksel "yıl sonu muhasebe defteri" yazımı bu yıl geçmeden ve unutmadan yazayım. 

--2021 yılı benim için zihinsel, ruhsal, fiziksel ve daha nice bilumum anlamda değişik düğüşük şeyler olduğundan dolayı bol bol aydınlandığım, şok ve göt olduğum, öğrenmişliklerime çok daha farklı perspektiflerden bakıp durduğum, yetmeyince yeni bakış açıları edindiğim ve bunun mecburi getirileriyle baş etmeyi öğrendiğim, "her boku yaşadım, artık yaşayacağım bir şey kalmadı" cümlelerimi terkettiğim ve bu yüzden de kısaca; keskin virajlarımın dolu dolu olduğu bir yıl oldu.
Bazen virajları alamadığımı sanıp düşmekte olduğumu düşündüğüm zamanlarım oldu, ama tabiki kıvraklığımdan dolayı aslında virajları çok da güzel almışım. Bunu da üzerinden ve üzerimden zaman geçince anladım.

--2021 yılında, 2020 yılını nasıl yaşadığımı tamamen unuttum.
Gerçekten şu an bile aklımda 2020 yılıyla ilgili hiçbir şey yok. Bunun nedeni sanırım 2021'de geçirdiğim mecburi beyin ameliyatı yüzünden ortaya çıkan unutkanlıklarım olsa gerek. Kendimi hâlâ 2020 yılına girecek gibi hissediyorum. Tarih yazarken falan hep 2020 yılındaymışım veya yeni giriş yapmışım hissi yaşayarak yazıyorum. Şifrelerimin çoğu da 2020'li kombinasyonlardan oluşuyor.

--2021 yılı Ocak ayında üst üste işemeli sıçmalı krizler geçirdiğim için 27 Ocak gecesinin yarısında benden bıkan Öküz Herif'le acile gittim ve orda bayılıp kaldım. Ondan sonrasındaki günler ve geceler eşitlenerek, benim için hep sisli geçmeye başladı.

--30 Ocak veya sonrasındaki günlerde konulan tanı ile beraber Tenis Topu kadar bir beyin tümörüm olduğu netleştirildi ve bu yüzden acilen ameliyat kararı verilmişti.

--Verilen karar sonrası, zaten hayatını yarı baygın yaşayan ben, resmi olarak da tam bayılıp kaldığım için doktorların Öküz'e "sen onun hiçbir şeyisin, bu yüzden resmi işlemlerin yürümesi için aileden biri olmalı" karmaşıklığındaki sözleriyle, Öküz Herif fırsat bu fırsat deyip hemen aileme haber uçurdu ve 1-2 gün içinde onlardan bir kaçı çıkıp gelince, bende hepten Aliş Harikalar Diyarbakır'ında adlı yeni bi dünyaya geçiş yaptım.

--Ailem gelmeden bi kaç saat önce uyandırıldığımda ise, Öküz Herif kulağıma eğilip "oh oh tamam her şey yolunda, bir şeyin yok. Abinler de geliyor, 20 bin lira ödemekten kurtuldum" diyerek beni yine bayılttı. 
O anı ve onun masraf etmekten kurtulmuş olmasına sevindiğini saklama gereği bile duymadığı o sevinçli ses tonu hâlâ aklımda. 2021 yılı, benim aslında Öküz Herif'in gözünde beş para etmez biri olduğumu, yoğun bakım yatağında yüzüme söylenmesinden sonra öğrendiğim/anladığım yıl oldu.

--Ailemden, 2 ve 3numaralıabimler ölümümden önce yetişmek için hastanenin yoğun bakım servisine beni görmeye geldiklerinde ağladım.
Yıllardır görüşmüyorduk ve işte sike sike ayağıma kadar gelmişlerdi. Aramızda "dünya küçük, hayat kısa, kime ne zaman ne olacağı belli olmuyor" adlı bakışlar gidip gelirken, bende içimden "birbirimize bir daha kırıcı davranmayacağız" adlı bi düşünce kurmadan edemedim. Ben hep böyleyim zaten. Yani; içine düştüğüm bok çukurundayken bile, bokun tadının aslında o kadar da kötü olmadığını, sadece o güne kadar bok yemediğimiz için, tadına; alışık olmadığımız bir şeyle karşılaştığımızdan dolayı çok abartılı tepkiler verdiğimizi düşünürüm. Ben böyleyim, hep böyleydim. 2021 yılında ailemden insanlar gördüğüm için ağladığım bir yıl oldu.

--Yarı baygın, yarı uyanık şekilde ordan oraya götürüp getirildiğim koşuşturmalı geçen 12 günlük sürenin sonunda, yani Şubat ayının ikinci haftasında ise beyin ameliyatı olmak için hazırlıklar tamamlandı ve o gün iki abimde 1-2 saat arayla "ya işte böyle düşersin elimize" adlı konuşmalarını yaptılar. Bu hâlâ aklıma geldikçe güldüğüm anlardan biridir.
Aslında bu konu ilk zamanlar aklıma geldiğinde, benim en zayıf anımda bile böyle davranmalarını/konuşmuş olmalarını acımasızca bulmama rağmen kendime değil de, onların acımasızlıklarına üzülürdüm ama şimdi tüm o yaşadıklarım esnasında bu cümlelerini kurma fırsatını bulmak için kapıyı gözetlemeleri, etrafı kolaçan etmeleri esnasındaki çırpınmaları aklıma geldikçe komik bulup elimde olmadan gülüyorum. 
Ama yinede en zayıf anımda bile karşımda bu kadar düşebileceklerini görmek, 2021 yılını gözümde yüceltti. Bu konu özelinde kısaca ise; 2021 yılı, en zayıf olduğum yıl olmasına rağmen, kendine güldürdü.

--Ne olduğunu anlamadan geçen ameliyat süreci ve devamındaki 2-3 haftalık yoğun bakım günleri sonrasında bilincimle beraber yavaş yavaş kendime gelmeye başladığımda, hayatımın bundan sonrasını, alnımdaki koca göçükle yaşayacağımın farkında değildim ve hatta etrafıma da "herkes neden böyle abartılı davranıyor" adlı bakış atıp duruyordum. Çünkü gerçekten olayın ciddiyetinin farkında değildim ve bi türlü kabullenemiyordum. Bunun nedeni içimde sakladığım tanrılık kompleksi olabilir. Çünkü bana hiçbir şey olmaz diye düşünerek yaşamaya alışmıştım. Evet, unutmayın ki bana hiçbir şey olmaz. 2021 yılı, tanrılık kompleksine benzer bir kompleksim olduğunu anladığım yıl oldu. 
(Bu arada bence insanlar her şeye çok abartılı tepki gösteriyorlar.)

--Neyse; 2021 yılının Şubat ayında, sağ frontal lobdaki tahtalarımdan birinin tümörle birlikte alınmasıyla, alnımın sağ tarafı içe göçük kaldı ve ben artık resmi olarak da tahtası eksik birine dönüşmüş oldum..
Evet 2021 yılında, kafamdaki tahtalarımdan biri eksildi.

--2021 yılında tüm birikmiş ağlama haklarımı kullandım. Her yalnız kaldığımda, yalnız bırakıldığımda ağladım. Göz pınarlarım kurumadı çünkü hiç ağlamayan birinin gözyaşı torbaları, zamanla gözyaşlarının dış dünya ile bağlantısının kesilmiş olması yüzünden, gergedan taşşağı yuvasına dönüşmüştür. bu yüzden içinde bol gözyaşı bulundurabilir. Hatta orman yangınlarını söndürecek kadar göz yaşı barındırma kapasitesine ulaşabilir. Kendimde gördüm. 

--Hastalığımı kabullendiğim sonraki haftalarda; ne kadar aciz, zavallı ve yardıma muhtaç bir insan olduğumu da kabul ettim. Hele çiş torbasıyla yatakta öylece oturmak, kafan kaşınırken elini sürekli götürüp ordaki dikişlerle yüzgöz olup tekrar elini geri çekmek, kendinden daha ağır durumdaki hastaları görmek...
Benden daha ağır durumdaki hastaları gördükçe, halime şükretmek ayıp gibi gelirdi ama ne yazıkki ayıp değilmiş. İnsan kötüye bakıp, kendi imkânlarının farkına varıyor, kendini daha iyi görebiliyor ve bu yüzden zırıldamaları azalıyor. En azından bende böyle oldu. 2021 yılı az zırladığım, çok sessiz gözyaşı döktüğüm yıl oldu.

--Geçtiğimiz yıl, aynı zamanda kendimin zihinsel olarak ne kadar güçlü olduğumu gördüğüm yıl oldu. Meğer güç bendeymiş.

--Hastalığımla beraber abimler gelip benimle ilgilenince, yıllardır onlardan uzak kalarak, onlara ve aileme haksızlık ettiğimi düşündüğümden kendimi suçlu hissettiğim günler yaşadım. Ama sonrasındaki aylarda kalkıp memlekete yanlarına gelince, başlarına kaldığımdan korktular ve hepsi bir olup, her gün evden kovup durdurlar. Böylece suçluluk duygum uçup gitti ve çok büyük bir rahatlama yaşadım. Kendime dedim ki;
iyiki de yıllardır uzaktaydım, iyiki de yıllar önce kovduklarında gitmişim, iyiki bunlarla sadece tanışıklığa dönüşen bir ilişki yürütmüşüm, iyiki bu kadar kötü olduklarını unutmuşum ama keşke hiç şimdi de hiç öğrenmeseydim...
Bu kovulmalar ve diğer bir çok nedenlerden dolayı, defolup gitme gururuna yenildiğim anlar yaşadığım için, bu piçlerin içinden tekrar siktir olup gitmeyi defalarca düşündüm ama sonra içimde bi ses "her seferinde gitmiştim, bu sefer kal da neler oluyor bi gör" diye dile gelerek beni ikna etti. Bende ses kulak verip, babamdan kalma gecekonduya taşınıp bi kaç ay orda yaşadım ve yaşarken de onlarla aramızda geçen diyalogları kişisel hesabımdan paylaşmaya başladım. 
Paylaşımlarım ses getirdi ve ailem, başta akrabalar arasında olmak üzere tüm şehirde rezil olunca, annem yalancıktan gelip "hadi evimize gidelim" adlı tek cümlelik eserini canlandırınca onunla eve döndüm.
Yani 2021 yılı, bizim ailecek, drama türünde tiyatro oyunu sahnelediğimiz bir yıl oldu.

--2021 yılı, aileme, beni kovmalarına rağmen kene gibi yapışıp kalmaya karar verdiğim ve yapıştığım yıl oldu. İşte, 37 yaşında bi adam olarak, burda onlara yapışık bi şekilde yaşıyorum. Üstelik eski ve yeni olmak üzere, tüm ağızlarından yediklerini de burunlarından getirmekten geri kalmıyorum, kalmayacağımda. Çünkü onlar bunu hak ettiler. Çünkü onlar hastahaneye, beni sevdikleri için değil tüm şehrin onlar hakkındaki "kardeşlerine sahip çıkmadılar, bok yolunda sahipsiz kimsesiz bi şekilde geberdi" adlı dedikoduları yüzünden gelmişlerdi. Bunu öğrendiğimde üzüldüm, ağladım, sızladım ama değişen bir şey olmadı. O yüzden kendimi topladım ve bana karşı çektikleri her siktirlerine karşılık, eski olmuş olanları ve şimdi aile içindeki beni yıldırıp kaçırmaya dair olan tüm kötü davranışlarını, sarf ettikleri siktirli cümlelerini bir bir kişisel sosyal medya hesaplarımdan yazıp konu komşunun görebileceği şekilde paylaşmaya başladım. Paylaşımlarım işe yaradı, hepsi geri adım attı. Şimdi yanımda nefes almaya bile korkuyorlar. Yani; 2021 yılında dedikodunun da iş görebileceğini çok acı bi şekilde öğrendim.

--2021 yılında; kanser bile olsanız, hatta kemoterapi, radyoterapi gibi kanser tedavileri almakta olsanız bile, yani; sikinizin olup olmadığının farkında bile olmadığınız o günlerde bile, sevgiliniz olan kişinin sizi eve götürüp sakso çekerek sikinizi kaldırmaya çalışabileceğini ve sikiniz hastalığınızdan dolayı kalkmayıncada sinirlenip başka bi odada yatabileceği,
Ertesi gecenin yarısında ise, yatakta sizi sarsarak uyandırıp "hadi kaldır şunu da bi sik beni" diye atarlanacağını öğrendiğim yıl oldu.

--2021 yılında, Öküz Herif'le sevişemediğim için, kendisinin hastalığımı görmezlikten gelip buna karşılık olarak bitmek bilmeyen "hadi seks yapalım, hadi beni sik" adlı isteklerine karşılık veremediğim, yani onu sikemediğim için beni defalarca evden kovduğu bir yıl oldu. Gecenin bi yarısı gidecek yerim yoktu, kanepeye uzanıp ağlayarak uyuya kaldım.
Sonraki günlerde de aynı şeyler tekrarlandı. Yine yapacak bir şeyim yoktu, bu sefer ağlamadım. Onun için üzüldüm. kendime değil, ona üzüldüm. Yazık, insanlıktan çıkmış olması gerçekten çok yazık.

--2021 yılında kanser olup, onun sayesinde; insanların her ne durumda ve şartta olurlarsa olsunlar, her neyseler yine öyle davranabileceklerini gördüğüm, şahit olduğum yıl oldu.
Herkes içinde hangi cevher varsa, günün sonunda onu ortaya çıkarmaktan geri kalmıyor, onun verdiği, ondan aldığı enerjiyle hayatına devam ediyor. 

--2021 yılında eski karımın beni ara ara zarflamaları son buldu. Gerçi ben hastanedeyken, öleceğimden korktuğu için "helallik almak amacıyla" attığı mesajlar vardı, ama ben iyileşip memlekete gelince onlarda son buldu ve artık bana "helallik istediği" mesajları da hiç yazmadı. Bunun sonunda ise, yıl bitmeye yakın ona attığım "şimdiye kadar sağlığım vardı ama onunda yarısı gitti. kalan da sadece bana yetiyor. yani artık gerçekten sana verecek bir şeyim kalmadı" mesajlarım, yüzünden benden anlaşmalı olarak ayrıldı. 
Yani; 2021 yılında eski karımında, Öküz Herif'den farklı olmadığını anladığım yıl oldu. Ama nasıl oldu da, aynı karakterde iki insana yıllarımı verdim bilmiyorum. Umarım bunu 2022 yılında anlarım.

Çok uzatmayıp biraz kısaltayım; 2021 yılında çoğunlukla olumsuz olan ve bu yüzden "kötü" olarak adlandırılan şeyler yaşamış olsamda, biliyorum ki bunların arka perdesinde güzel şeyler var. Örneğin;
---Öküz Herif'in her zaman ve her şartta sadece kendini düşünen ve sik için kanser manser dinlemeyen yanını görmek hoş oldu. Gidecek yerim olmamasına rağmen, hastayken beni evden kovması şahane oldu. Bu sayede hiç vicdan azabı duymadan, onu hayatımdan tamamen çıkardım ve artık hiçbir zaman vicdan azabı duyacağımı da sanmıyorum. 

---Ailemden siktir yiyip, her hafta evden kovulduğum için üzülsemde, bi yandan da yıllardır onlardan uzakta olmanın verdiği o tarifsiz sahipsizlik hissinin verdiği derin hüznü yaşamanın gereksiz olduğunu anladım. Evet onlardan uzak olduğum için kendimi suçlamama gerek yoktu. Yıllardır içimde taşıdığım o koca yükten kurtulmak için kanserken gelip onlardan siktir yemem gerekiyormuş. Yedim ve yükten kurtuldum.
Öte yandan işin güzel bi tarafı da; eş dost akrabanın, benim neden yıllardır evden uzakta, ailesiz bi şekilde yaşadığımı öğrenmiş olmaları. Çünkü daha önce kimseleye aile içinde yediğimiz pislikleri anlatmıyordum ve kimse evden kovulduğum için ailemden uzak yaşadığımı bilmiyordu. Şimdi ise her fırsatta yazıp çizdiğim ve herkese her şeyi anlattığım için herkes her bokumuzu biliyor.
Ayrıca ailemle yaşarken, onlara sadık bi köpek gibi yıllarca çalıştım ama evden beş parasız olarak kovulmuştum. Şimdi hasta olarak eve dönüp, onlara da bir kene gibi yapışmışken, en azından annemlerle oturduğumuz bu evin bana kalması şansımı da yaratmış oldum. 
Günün sonunda bana yine de bunca mal mülkten bir şey vermezlerse de, en azından şansımı denemiş olmaktan geri kalmamış olurum ve böylece zaten elde sıfır varken, bir şey de kaybetmemiş olurum.
Ama artık konu komşu, eş dost, hısım akraba herkes biliyorki bunca malda benimde ufak bi payım var ve hakkım olduğunu kendileri de söyleyip sürekli dedikodusunu yapmaktan geri kalmıyorlar.
Yani kanserli bir keneye dönüşerek, ailemin kanından bi damlacık da ben emmeye geldim.

--2021 yılında kanser olunca, sağlıklı beslenme hakkında hiçbir şey bilmediğimi ve hatta beslenmenin kendisini bilmediğimi öğrendim. Artık biraz daha bilinçli ve daha dikkatli biriyim. Paket ürün kullanımını tamamen bıraktım, şeker tüketimini sıfırladım, tuzu ise yemeklerin içinde olanla yeterli bıraktım.
Ayrıca hayatıma çok hareket kattığımı da söylemeliyim. Olabildiğince doğal ve temiz beslenmeye özen gösterdiğimi belirtmeme gerek yok sanırım.

-2021 yılıyla birlikte mecburen memlekete kapağı atınca, oğlumla daha çok vakit geçirmeye başladık. Bu durum, hastalığımın getirileri arasında en çok sevdiğim olaylardan biri oldu. Aynı zamanda hastalığıma rağmen annesinin onu dolduruşa getirip bana gönderdiğini öğrendiğimde üzülsemde, zamanla ilişkimiz daha iyiye doğru gitti ve gitmeye devam ediyor. 

--2021 yılında Öküz Herif tarafından da evden kovulunca ve memlekette de ailemle iç içe girmişken, bende kanserli bir kene olarak onlara iyice yapışıp kalmamın, buraların örfüne uygun düşeceğini anlayıp, kendim içinde hesaplı buldum.
Evet, şimdi Kanserli bir Kene olarak gidip başka bi yerde yeni bi hayat kur falan fistanla uğraşacağıma, hastalığımın getirisi olan nimetlerden "etrafındakileri şartsız şurtsuz sömürme hakkı"nı kullanmaya karar verdim ve ailemin evine kapağı atarak; kira, elektrik, doğalgaz gibi kaba masraflardan kurtulmuş oldum. Hatta yıl sonunda internetten çalışmaya başladığım için otomatikman para biriktirmeye de başlamış oldum.
İlk hedefim ise kendime mini panelvan türü bir araba alacak kadar para biriktirebilmek. En azından 1 yıl içinde alabilirim ve aracımla bazen belki çıkıp tatil yapar, tekrar bi kene olarak eve dönebilirim. Yani; 2021 yılında, hayatımı aileme yapışıp kanlarını emen bir kene olarak yaşamaya başlamışken, getirdiği nimetlerden de geri kalmaya hiç niyetim yok. Ailemi sömürme şansını 37 yaşımda yakalamışken, sonuna kadar zorlamadan da bırakmayacağım. Bakalım sonu neresiymiş?

--Para biriktirme konusuna ise bu yıl hastalığımla beraber yaşadıklarım sonrasında ikna olduğumu söylememe gerek yok herhalde? Çünkü daha önce "her an ölebiliriz" diye düşünerek yaşadığım için, 1-2 aylık yalnız biriktirmelerle yaşıyordum ve çok şükür bi aksilik yaşamamıştım. Ama bu yıl kanserli bi keneye dönüşünce, etrafımdaki herkes başına kalacağımdan korktuğu için arkamı döndüğüm ilk anlarında götüme tekmeyi basıverdiler ve tekme yiye yiye, gözlerim sanki hiç kapanmamacasına açılıverdi. 

--2021 yılında hayatımdaki herkesten tekme yedim desemde aslında herkesten yemedim. Çünkü hayatımdaki 2 güzel insanın gerçekten çok güzel olduklarını bir daha, bir daha ve BİR DAHA anladığım muhteşem bir yıl oldu.
Biri Adanalı Annem, diğer ise Melek Annem oldu.
*Adanalı Annem hayatıma 18 yaşında girmişti, daha doğrusu ben onun hayatına 18 yaşımdayken evsizliğimden girmiştim ve aradan 19 yıl geçsede bir daha çıkmadım. Hastalandığımı Öküz Herif'den öğrendiğinde de hemen "beni hastaneye götür" demiş ama Öküz Herif işim var bahaneleriyle getirmemiş. O da "eğer olurda ameliyatta kötü bir şey olursa, sakın ailesine verme, beni mutlaka ona götür veya onu bana getir ben bakarım" demiş ve ben bunu duyduğumda ağlamıştım.
*Melek Annem'le ise sanırım 2012 yılında Twitter'dan tanıştık ve o gün bugündür, hayatımızda birbirimizin her şeyini bildiğimiz tek kişiyiz ve üstelik her parasız kaldığımda da hiç utanmadan çekinmeden ondan para isteyebiliyorum. 
Bence insanın hayatında; kan bağı olmamasına rağmen hesapsız kitapsız bi şekilde korkmadan, çekinmeden para isteyebileceği birinin olması muhteşem bir şey. Ben bu yıl, bunu hissederek yaşamanın, bu hissin yaşatılmasının ne büyük bi nimet olduğunu anladım.
Hayatımda giren-hayatlarına girdiğim bu iki insan için Allah'a hep şükrediyorum.

--2021 yılında yaşadığım bu hastalıkla beraber, yıl sonuna doğru malulen emekli olma hakkım olduğunu öğrendim ve gidip resmi işlemleri yaptım. Geçen ay ise 2 yıllığına malulen emekli edildim ve artık 2.500 TL emekli maaşım var :)  Tayyip Baba sağ olsun :)

--Birde yıl biterken gidip engelli raporu aldım ve 3 yıllığına %84 oranlı bi engelli ilan edildim. Kartımı da çıkardım. Artık bütün beleş şeylerden yararlanmaya hazırım.

--Beyin ameliyatından sonra, ameliyatın olumsuz getirilerinden biri olan çok fazla unutkanlıklar yaşıyorum ve geçmişimin çoğunu unuttum. Özellikle çocukluğa dair çok az şey aklımda kaldı ve hatta nerdeyse hiçbir şey yok.
Güncelde ise son bi kaç ay dışında pek bir şey hatırlamıyorum ve bunlar da umrumda değil. Tüm bu unutmaları vs olumsuz olarak görmüyorum, hatta tam aksine; daha çok, hayatımdaki önceki olumsuzlukları unutmuş olduğum için mutlu bile sayılırım. Umarım bundan sonrada hep güzel şeyler aklımda kalır. Hep güzel şeyler yaşayacağım için.

Dipnot: bir çok şeyi unuttuğum için aklıma gelenleri (aslında not aldıklarımı) yazdım.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

düşüncelerini kendine saklama, benimle de paylaş.