Önceki hafta komşumuz Nafile Abla'nın 3numaralıoğlu'na internet ücretinin yarısını ödemem karşılığında, evime internet çekmeyi teklif ettim ve o da kabul edince, mahallede bu işlerden anlayan genç bi adamla kablo çekip evime internet bağladık.
Artık internetim var ve hep aynı nickle chat sitelerine girebiliyor, burdaki yerel geylerin "slm, nbr, hangi mahalle, arayış ne, sikeyim mi seni" sorularını cevaplayabiliyorum.
Aynı zamanda internet üzerinden yapabileceğim ufak bir iş de buldum ve evden çalışmaya da başladım. Henüz ne kadar maaş alacağımı bilmiyorum, bu tür detayları konuşmadık ama açıkçası ne kadar olursa olsun, razıyım. Çünkü hem şu son zamanlarda yaşananlardan biraz da olsa uzak kalmak için kafamı meşgul tutmak, hem de bu meşguliyet sayesinde cebime üç-beş kuruş girmesini sağlayarak, bu aile cehenneminin kenarında dizlerim üzerinde değil, ayaklarım üzerinde sakince yaşamak istiyorum.
Chat sitelerinden henüz tanıştığım kimse olmadı ama sitede buralı olan ve burada yaşayan bir kaç kişi var ve ara ara "beni sikmek için buluşmak istediklerini" erkekçe söyleyip duruyorlar.
Doğrusu beni sikmeleri için değil ama sırf buralı oldukları için tanışmak istiyorum ama sohbet esnasındaki salak salak soruları yüzünden "yok ya, bunlarla tanışılmaz, muhabbet de edilmez, muhabbetlerine de gerek yok zaten" diye düşünüp, sohbeti yarıda bırakıyorum.
Çünkü akılları siklerine takılı halde kalmışlar ve iki ibnenin seks yapmak için buluşmak yerine, bi kahvede veya mantar gibi her köşe başında açılmış olan çayevlerinin bi köşesine oturup; hayattan, hayatımdan, hayatlarından, şimdiye kadar başımıza gelenlerden, bundan sonra başımıza gelmesini istediklerimizden, yaşamlarımızdan ve hayallerimize dair boş veya dolu bi şekilde konuşabileceğimizi anlayamıyorlar. Bir kaçına "oturup muhabbet edebiliriz bla bla bla" diye uzun uzun anlattım ama siklemediler. Bende boş verdim.
Bazen boş vermek ve öylesine bırakmak da lazım. Bu ara bunu öğrendim, öyle yapıyorum. Zaten bu eve de birazcıkda olsa bu yüzden yerleştim ya. Yani her şeyi boş verdiğimden ve öylesine bırakmışlığımdan...
Evime yerleştiğimden bu yana 1numaralıablam ve annem ara ara gelip, Nafile Abla'nın 3numaralıoğlu'nun verdiği 2 kişilik eski koltuğa, çalışma masası olarak kullandığım kırık ütü masasına, paslı demir sandalyeye, üst üstte bıraktığım tek kişilik iki eski kirli yatağın çarşaflarına ve boş kalan diğer 2 odaya bakıp "yapma böyle, herkese ayıp olacak. hadi gel evimize gidelim. sanki koca evde sana yer mi yok" diye sürekli söylenip biraz oturduktan sonra kalkıp gidiyorlar.
Böyle davranma nedenleri üzerine düşünürken, ikisinin de ses tonlarına ve kullandıkları cümlelere takıldım ve anladım ki; beni eve davet etmeleri her zaman oynadıkları oyunlarından başka bir şey değil. Yani aslında; babamdan kalma terk edilmiş bu gecekondudaki yalnızlığıma, evden kovulmuşluğuma, haksızlığa uğramışlığıma değil de; konu komşunun, tanıdıkların ne diyeceklerine, boş eve, bir evde olması gereken temel eşyalar olmadan yaşamama-yaşayabiliyor olmamdan yola çıkarak eve dönmemi istiyorlar. Oysa insan eşyasız bir evde, konu komşunun dedikodularını umursamadan da yaşayabilir. Bunu anlamıyorlar. Anlayamıyorlar ve beni üzüyorlar...
Diğer iki ablam(2 ve 3 numara) ve iki abim (2 ve 3numara) ise, evime henüz hiç gelmediler ve annem her gelişinde onlar için "hepsi çok hasta, hep hastaneye gidip geliyorlar" adındaki yalanını söylüyor. Böyle söylediğinde de ayrıca üzülüyorum. Çünkü kendince, onların hasta olduklarını bana söyleyerek, benim sevinmemi sağlamaya çalışıyor. Oysa biliyorum hasta değiller ve bende bu yüzden, onları sevmiyor oluşuma, nefret ediyor oluşuma rağmen her defasında "allah şifa versin" diye cevap veriyorum ve cevabımla birlikte o da derin bir suskunluğa boğuluyor...
Annem işte bu kadar kötü bir insan ve ben onun 76 yaşında bile kötü olabilmesine-kalabilmesine şahit olduğum için ona belli etmeden o sırada içten içe onun kötülüğüne ayrıca üzülüyorum. Oysa o beni sırf oğlu olduğum için kendisi gibi kötü biri olarak değil, iyi bir insan olarak tanımalıydı. Bunu ondan bekledim ama yok. Her defasında gelip farklı hastalıklardan, rahatsızlıklarından bahsedip, bunun karşılığında ise benim sevinç naraları atmamı bekliyor. Ama sevinç naralarımı duyamayacaksın canım kötü annem benim. Çünkü;
-yabancı dahi olsa birinin başına gelen kötü bir durumdan kendime sevinç payı çıkaracak kadar karaktersiz değilim.
-ben, beni sokağa atmış dahi olsalar, insanların hastalandıklarından onların hastalığına sevinip "ohh olmuş" diyecek biri değilim
-beni kendin gibi ve kadar kötü sanıyorsun ama ben kötü biri değilim!
-ve anlıyorumki; evet sen beni tanımıyorsun. sen, benim kendi içimi, kötülüğe yer kalmayacak şekilde hep iyilikle doldurduğumu bilmiyorsun.
-ve canım kötü annem benim, düşmanım dahi olsa, birinin başına gelen olumsuzluklara bile üzülen biri olduğumu bilmiyorsun ve bilmediğin için de her gelişinde, abimler ve ablamların hasta olduğunu söyleyip sevinmemi bekliyorsun ya, ben çok üzülüyorum.
ve canım kötü annem; sen sırf beni sevindirmek için tüm kötülüğünle çabalarken, üzüldüğümü görmüyorsun ya, ben buna da ayrıca üzülüyorum.
ve sen yalansız yaşayamıyorsun ya, yalanını sikeyim anne.
Zaten hayatın boyunca doğru yapabileceğin iki şey vardı, ikisini de yaptın.
-Biri beni doğurmaktı ve yıllar önce gerçekleşti. Benim dışımda yaptığın her şey yanlıştan başka bir değil.
-İkincisi ölmekti, ama bi türlü ölmüyorsun ve yalanlarına devam ederek hâlâ yaşamaya devam ediyorsun. Öl artık lütfen.
Öl de artık senden nefret edemeyeceğim için gözyaşı dökeyim.
Öl de, arada bazen sana zorla sarılıp öptüğüm zamanlarımı tebessümle anayım,
Öl de seninle olan tüm anılarımı yeniden şekillendirip kötülüğünü-kötülüklerini, aile içindeki haksızlıklara göz yumuşlarını, Allah'ı beni kandırmak için diline dolayışlarını, işine karıştırmanı, bir kancık kadar annem olamayışını, annelik yapamayışını ve bu yüzden 10 yaşıma kadar seni annem olarak değil de evdeki herhangi biri olarak gördüğümü unutayım.
Öl artık nooolur öl!
Niye ölmüyorsun? Vaktin gelip geçmesine rağmen neden ölmeyi beceremiyorsun.
Öl artık nolur, yalvarırım öl!!!! Çünkü ölürsen senden nefret etmeyi bırakacağımı biliyorum...
30 Ağustos 2021
76 yaşındaki kötülük dolu annem keşke annem olmasaydı
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Sana kimse kötülük yapmıyorken iyi olmak gerçekten çok kolay, asıl iş; sana kötülük yapılmasına rağmen iyi olabilmek...İnadına iyi olalım!!Yoksa hayat o kötü insanlara kalacak büsbütün....Kalmasın!!
YanıtlaSilne güzel söyledin. inadına iyi olalım, olacağım!
SilBence burada annenin kardeşlerinin hasta olmasını söylemesinin sebebi onların senin evine uğrayamadığını belirtmek içindir. Bu arada tavsiye vermek istemiyorum ama sonuçta anne yani. Geri dön demiyorum ama ne olursa olsun annen. Umarım hayatta mutlu olursun. İyi geceler
YanıtlaSilGüzel temenni ve olumlu bir çaba içine girdiğin için teşekkür ederim. Fakat artık annemi tanıyorum. Gelememesi falan değil, gerçekten sevinmemi bekliyordu. O kötü biri. Bunu kabullendim.
Sil