Çünkü şimdi dönüp o ilk günleri ve sonrasındaki bir kaç haftayı düşünüyorum da; gerçekten sadece nefes alıp veriyordum ve bir de olayların farkındaymışım gibi rol yapıyordum sadece.
Oysa hiçbir şeyin farkında değildim ve konuşmalarımın çoğu da saçmalıyor olmamdan başka bir şey değildi.
Üstelik o an olmakta olan her şey benimle ilgiliydi, ben olmasam hiçbir şey olmayacak, etrafımdaki bu curcuna, bu müthiş kalabalık bir araya gelmemiş olacak, insanlar hayatlarına ve günlük eğlencelerine ve günlük dedikodularına ve günlük önemli sandıkları önemsiz yaşamlarına ve günlük her şeylerine devam edeceklerdi. Ama olayın içerisinde ben vardım ve günlük olan her şeyleri değişmiş, işte şimdi benim etrafımdaydılar. Ama ben orda olmama rağmen, sanki orda değilmişim gibi hiçbir şeyin farkında olarak nefes alıp vermeye devam ediyordum.
Üstelik her an önemli kararlar alınıyordu ve hepsi benimle ilgiliydi. Benimle ilgili önemli kararların alındığı günlerde, benimle ilgili önemli bir şeyler oluyordu ama ben sanki farkındaymışım gibi yapmaktan başka bir şey yapamıyor, başka bir şekilde davranamıyordum. Yani rolüm "mış gibi yapmak"tı ve bunu yapmaktan başka bir şey de yapamıyordum. Tek seçeneğimin öyle davranmak olduğunu ben seçmiştim, ama bilinçli mi bilinçsiz mi seçmiştim bilmiyorum. Sadece o günleri yaşıyordum.
O günleri yaşıyordum ama artık bir hastanede, hatta 2-3 kişilik bir hastane odasında eline koluna şırıngalar girip çıktığını, belli saatlerde ağzıma bir takım haplar tıkıldığının farkındaydım. Üstelik bunlar gerekliydi ve beni sonraki aşama için hazırlıyordu.
Sonraki aşamayı ise Öküz Herif'in beni hastaneye getirişinin ikinci gününde bir ara uyandığımda gelip bana "hadi iyisin, iyisin bir şeyin yok. Seni ameliyat edip küçük bi parça varmış onu alacaklar, zaten abinler de yolda geliyorlar" dediğinde zaten yarı baygınken, tekrar bayıldığımda öğrenmiştim.
Sonraki göz açışım üçüncü gündü ve yoğun bakımda hala yatıyor olmama rağmen hemşire baygın bir hayvanı dürtercesine beni dürterek uyandırdığında gerçekten 2 abim yanımdalardı ve onları gördüğümde ağlayasım gelmiş, bu yüzden 2 numaralı abimin elini tutup ağlayarak yine kendimden geçmiştim. Sonrasını hatırlamıyorum. Sanırım yine ilaçlar, serumlar vs vs verilmişti ve işte günler hızla akıp geçmeye başlamıştı. Bir ara tekrar uyandığımda sedyede bi yerlere götürülüyordum ve sanırım yoğun bakımdan normal bir odaya alınmıştım. Bu odada işte bir kaç gün kalmış, sonrasında da aldığım ve almaya devam edeceğim hapları zamanları geldikçe tek tek yutuyordum. Zaten başka ne yapabilirdim ki?
O anda getirildiğim odadaki arkadaşlarımdan biri müzik öğretmeniydi ve bi operasyon geçirmişti. Ne operasyonu olduğunu bilmiyordum ama doktorlar gelip gittiklerinde arada farklı egzersizler yapması gerektiği hakkında uyarıyor, sürekli aynı hareketleri yapmaması gerektiği hakkında uyarılarda bulunuyorlardı.
Diğer hasta ise bir başka yetişkindi ve işte ertesi gün taburcu olacaktı. Karısı önceki yıllarda çocuğunun rahatsızlığından dolayı hastanede geçirdiği bir kaç haftayı anlatıyor, iyi insanlarla oda arkadaşı olmanın yararlarından bahsediyordu.
O günleri yaşıyordum ama artık bir hastanede, hatta 2-3 kişilik bir hastane odasında eline koluna şırıngalar girip çıktığını, belli saatlerde ağzıma bir takım haplar tıkıldığının farkındaydım. Üstelik bunlar gerekliydi ve beni sonraki aşama için hazırlıyordu.
Sonraki aşamayı ise Öküz Herif'in beni hastaneye getirişinin ikinci gününde bir ara uyandığımda gelip bana "hadi iyisin, iyisin bir şeyin yok. Seni ameliyat edip küçük bi parça varmış onu alacaklar, zaten abinler de yolda geliyorlar" dediğinde zaten yarı baygınken, tekrar bayıldığımda öğrenmiştim.
Sonraki göz açışım üçüncü gündü ve yoğun bakımda hala yatıyor olmama rağmen hemşire baygın bir hayvanı dürtercesine beni dürterek uyandırdığında gerçekten 2 abim yanımdalardı ve onları gördüğümde ağlayasım gelmiş, bu yüzden 2 numaralı abimin elini tutup ağlayarak yine kendimden geçmiştim. Sonrasını hatırlamıyorum. Sanırım yine ilaçlar, serumlar vs vs verilmişti ve işte günler hızla akıp geçmeye başlamıştı. Bir ara tekrar uyandığımda sedyede bi yerlere götürülüyordum ve sanırım yoğun bakımdan normal bir odaya alınmıştım. Bu odada işte bir kaç gün kalmış, sonrasında da aldığım ve almaya devam edeceğim hapları zamanları geldikçe tek tek yutuyordum. Zaten başka ne yapabilirdim ki?
O anda getirildiğim odadaki arkadaşlarımdan biri müzik öğretmeniydi ve bi operasyon geçirmişti. Ne operasyonu olduğunu bilmiyordum ama doktorlar gelip gittiklerinde arada farklı egzersizler yapması gerektiği hakkında uyarıyor, sürekli aynı hareketleri yapmaması gerektiği hakkında uyarılarda bulunuyorlardı.
Diğer hasta ise bir başka yetişkindi ve işte ertesi gün taburcu olacaktı. Karısı önceki yıllarda çocuğunun rahatsızlığından dolayı hastanede geçirdiği bir kaç haftayı anlatıyor, iyi insanlarla oda arkadaşı olmanın yararlarından bahsediyordu.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
düşüncelerini kendine saklama, benimle de paylaş.