-->

12 Ekim 2020

ben insan değil miyim?

Korona günleri bitip gidecek gibi değil. Bütün insanlığı dağıttı ama hala geçip gitmedi. Gitmediği için de, ihtiyaçlar dışında evden çıkmamaya çalışıyor ve zaten normalde de pek çıkmıyorum.
Korona günlerinde dışarı çıktığımda ise tam bir pimpirikli olarak, maske, mesafe ve hijyene dikkat ederek çıkma nedenine bağlı olan işi yapıp alelacele eve, mağarama, korunağıma dönüyorum.

Döndüğümde maskemi, üstümü vs hepsini bir odada çıkarıyor, sonra üstümü başımı yıkıyor ve sonra ev giysilerimi giyiniyorum. Son olarak elime kolonya döküp yüzüme sürdükten sonra temiz bir nefes alıyorum. 

Sadece ben değil. Öküz'de böyle. Hatta "onu böyle davranmaya ben itiyorum, mecbur bırakıyorum" desem yeridir. Zaten ilk günlerden bu yana da, dışarı her beraber çıkışımızda sağa sola dokunma diye diye  dört dönüp duruyorum yanında. Çünkü adam sürekli bi şeylere dokunma peşinde. Sürekli bir şeylerle haşir neşir olup, orasını burasını cimcikleme derdinde. Sanki sağa sola dokunmasa olmuyor. Bende tabii o anlarda kafayı yiyorum ve bir yerden sonra kayışları koparmış halde birbirimize giriyoruz. daha doğrusu giriyorduk. 
O ilk zamanlardaki korona krizlerimiz yüzünden çok kavga ettik. Hâlâ da ara ara kavga ediyoruz ama şimdi biraz daha azaldı. Çünkü o da artık dikkat etmeye ve üstelik daha temiz olmaya, kalmaya özen gösteriyor. Yani biz kazanacağız, korona değil.

Korona'nın patlak verdiği o ilk günlerde bi ajansın dijital işleri için evden çalışmaya başladığım için şanslıyım da. En azından sağa sola git gelim yok, kimseyle yüz göz olmuyor ve işi internet üzerinde yürütebiliyorum. Patron tarafında da pek sıkıntı yok, bazen yanlışlarım yüzünden herkesin olduğu gruplarda azarı yiyorum o kadar. O da pek sıkıntı değil. Zaten şu parasızlık ve işsizlik günlerinde yediğim fırçaların lafını da etmemeliyim.

Çalışmaya başladıktan bu yana biraz para biriktirdim. Bunu yapabildiğim için, hayatımın ender zamanlarından birinde olduğumu söyleyebilirim. Çünkü para tutan, tutabilen biri değilim. Daha çok birazcık aç karna yaşamayı, ihtiyaçsız bi şekilde günü geçirmeyi ve olanı sike sike idareli kullanmayı kendime öğrettiğim için, sırf para için çalışılması gerektiği, çalışırken olanın en az yarısının mutlaka kenarda tutulması, biriktirilmesi gerektiği fikrine sahip olamamışım. Bu ve benzeri düşünceler yerine, daha çok ihtiyaçlar için elden hemen çıkarılması gereken bir şeymiş gibi yaklaşmışım. Yani gerçekten elimin kiri olarak görmüşüm ve sonuç olarak da bi boka sahip olamamışım.
Bunları ve bunlara benzer sıkıntılarımın olduğunu da Öküz Herif sayesinde kabullendim. Çünkü o paranın değerini çok iyi biliyor ve bunu abartılı derecede hayatına uygulayabilmiş biri. Onu biraz örnek alıyor ve aslında doğru olanın bu olduğunu düşünmeye de başladım. Çünkü elden avuçtan düştüğüm, düşeceğim zamanları görecek olursam, o günlerde biraz olsun rahat etmek, en azından para için koşturmak istemiyorum. O yaşta para için koşturmadan, sade bi şekilde sadece yaşlılığımı yaşamak istiyorum.

Her neyse işte. Para konusundaki olumsuz yaklaşımlarımı-durumları kabullenmelerimin sonucu olarak, hesabımda ilk defa 15.000 TL param var ve ne yapacağımı bilmiyorum. Adeta kafayı yiycek gibi hissediyorum. Yani düşünsenize bi miktar paranız var ve harcamıyorsunuz. Öylece orda bi yerde duruyor. Bu çok saçma geliyor bana. Harcamayacak, ihtiyaçlarımızı görmeyeceksek neden para topluyor, biriktiriyoruz ki? Saçma değil mi? Hem de çok çok çok saçma.
Ama dediğim gibi, ilerde ihtiyacım olabileceğini düşünmeye başladıktan sonra sakinleştim ve birikim yapmaya karar verdim. Yıllarca yokyemez olarak yaşadıktan sonra, şimdi de varyemez olayım bakalım, ne olacak.

Tabi para biriktirebilme nedenim, dışarı çıkmıyor oluşum ile eve kira ödemiyor oluşumdan başka bir şey değil. Zaten dışarı çıksam ve üstüne bir de kira ödesem, asla ama asla para biriktiremezdim. Hatta bu konu üzerine düşünemezdim de. 

Kira ödemiyorum dedim ama evin faturalarını tabiki ben ödüyorum ve hepi topu 300-500 TL gibi bir şey tutuyor. Bir de işte eve yemeklik malzeme vs alıyoruz. Onlara harcıyorum arada.
Ama kira ödemiyor olmak cidden çok iyiymiş. Bu rahatlığı, 35 yaşımda yaşamak nasip oldu. Şükürler olsun rabbim sana.

Rahatlık falan diyorum ama Öküz benden sürekli ev kirası istemiyor değil. Sık sık istiyor. İstiyor, ama vermiyorum. Vermeyi de düşünmüyorum ve bunu ona da açık açık defalarca söyledim. Bu davranışıma çok kavga ettik. Defalarca evi bırakıp ebemin amına taşınmayı düşündüm, ama ebem nerde bilmiyorum.

O ise kavgalarımızdan güç alarak her defasında daha da laflarını bileyledi ve hiç acımadan her defasında kavga ede ede benden kira istedi. Ona "param olmadığını zaten biliyorsun, bilmeden rağmen neden benden para istiyorsun" diye açıkça neden belirttiğim, her defasında söylendiğim o işsiz güçsüz günlerimde bile hiç acımadan benden para istedi ve "evin bütün yükünü ona yüklediğimi, çok acımasız olduğumu" söyleyerek, durmadan kira ücreti olark 1500 TL istedi. ama çok şükür hiç param yoktu, çünkü olsa anında ağzına tıkamak için çat diye çıkarıp öderdim. Bende böyle bir malım işte ne yapıyım. Kızdırılınca deliğikanlılığım tutuyor ve kimsenin lafının altında kalamıyorum. Durum böyle olunca ise, elimde avucumda bir şey de birikmiyor. Yani gördüğünüz gibi para tutamama nedenlerimden biri de; deliğikanlılığım.

Her neyse işte. O böyle sürekli söylendiği zamanlarda param olmadığı için ona bağırıp çağırarak "yıllarca sen benim evimde yaşamıştın, herhangi bi ödeme yapmadın. Şimdi de ben senin evinde yaşayacağım ve sana kira ödemeyeceğim" dedim durdum ve evet, gerçekten böyle düşünüyordum.
O ise bu laflarım üzerine hırçınlaştı, hırçınlaştı ve hırçınlaşmalarının sonucu olarak kudurdu durdu. Param olmadığını bildiği için ise "o zaman iyi sik beni de bu evi hak et" demekten geri kalmadı. Üstelik sadece kızgın olduğu zamanlarda değil, normal sevişmelerimiz esnasında bile bu cümleleri gülerek kurdu. Üzülüyor olduğumu umursamadı bile. O koca göbeğinin altındaki küçücük sikinde de değildi.

Tüm bu lafları, kavgaları esnasında hiç param olmadığı için hırçınlaşmalarına son veremediğim için, şimdi kendimi şanslı ve dört ayak üzerine düşmüş bir kedi gibi de saymıyor değilim. İyiki param yokmuş. Yoksa çat die çıkarıp verirdim. Ama yoktu ve öylece yaşayıp geldik bugünlere.
Ama artık param olsada, inada bindirdim ve gerçekten kira vs ödemiycem.  Hem faturaları ödüyorum yeterli. Başka bir şey ödemeyeceğim. Ama o ısrarla istiyor. Bende ısrarla ödemeyeceğimi söylüyorum. Bakalım ne olacak.

"Bakalım ne olacak" dedim ama bu aralar sikim kalkmadığı için, bana sürekli "böyle gitmez, böyle olmaz, bu ilişki böyle yürümez" gibisinden lafları da ard arda sıralayıp duruyor. Eskiden olsa böyle laflar ettiği için çekip giderdim ama artık çekip gitmiyorum. Hem nereye çekip gideceğim ki? niye gideyim ki?
Olayımıza artık durum değişikliği ile bakınca, ortada bir sorun görmüyorum. "Sorun var" diyense, sorunu kendisi çözsün.

Bu arada ondan, önceki yıl aldığım borç paranın yarısını da ödedim. Yarısını da bir kaç ay içinde bitireceğim. Bakalım sonra bana nasıl davranacak. Çünkü bana bu aralar, eskiye nazaran biraz daha iyi davranmasının nedeni olarak, ona olan borcumu kazasız belasız alması olarak görüyorum. Yoksa başka bir şey olduğunu düşünmüyorum ve zaten o düşündürtmüyor. 

O biraz böyle bir insan. Yani her zaman ve her şartta para onun için ilk sırada oluyor ve olacakda. Öte yandan onun bu huyunu, yani alın terini kimseye kaptırmamasına hayranım. Gerçekten hayranım. Onun bu yönünü kendime örnek alıyorum ve hayatımda da tamamen uygulamayı düşünüyorum. Hatta ona kira ödememe sebebimin çok çok altında bi yerlerde birazcık da olsa bu düşünceye kapılmış olmam var. Evet onu kendime örnek aldım ve deneyi de onun üzerinde yapıyorum.
Öte yandan onun sayesinde çok daha fazla tutumlu olmayı da öğrendim ve paranın, alınterinin değerini daha iyi anlayabiliyorum. Ama cimrilikten nefret etmeye devam edeceğim. Bu huyumu değiştiremeyecek hain kostok.
İşte böyle. İnsan hep değişiyor. Ben insanım.



3 yorum:

  1. Yav sen ne garip birisin .. Necisin çözemedim de :) laf kavuşturmaya da gelmiyorsun... Sana laf ta kavuşmaz. Yine merak edip girip baktım bloguna bugun yazdıgın yazıyı okudum. Güncel ne olaki diye... Hayat işte ya.. Korona geldi çatıı kapıya... Herkesin kendince bir hikayesi var. Korana bu yani... Kodumu oturtur.. Kor mu kor bu korana illeti :) Yani yapacak bir şey yok... işte benim hikayem https://stories.angelsturkiye.com/2020/08/koronavirus-gunlukleri-hayat-nasil-degisti/

    YanıtlaSil
  2. hepimiz garibiz. bi şeyci değilim, sadece kendimi bulmaya, ne olduğumu, ne olacağımı ve dünyayı hayatı anlamaya çabalıyorum o kadar. herkes gibi yani.

    YanıtlaSil
  3. Arada ara buraya sana uğruyorum ne oldu şimdi yazıyor mu hala diye. Yaklaşık 3+5 sene olmuş galiba belki daha fazla. Ama ilk gördüğüm zamanlardan beri hala bir öküz herif var hayatında ve artık sizin sarı koca olduğunuza inanıyorum, bunca sene kopamamış ama sürekli didişen tiplersiniz ama fiziksel olarak birbirinizden tam da bıkmamışsınız gibi ama bir yanıyla da seni hayatına buyur etmiş şımarmaman için de parasal olarak seni tembelliğe itmemek için itekliyor gibi. Seviyorsunuz da farkında değilsiniz değil bilakis seviyorsunuz lan birbirinizi. Umarım seni sen de onu bırakmazsın, hayat zor, daha da zor yapmayın amk.

    YanıtlaSil

düşüncelerini kendine saklama, benimle de paylaş.