-->

17 Ocak 2020

bonboş

Çok boş yaşadığımı, yaşadığımızı, yaşanıldığını, yaşamakta olduğumuzu, yaşanılmış olduğunu düşündüğüm dönemdeyim. Her şeyin boş ve anlamsız geldiği, kendimizi birileri için
Tüm bu hengame nedir? Nedir yani tüm bu koşuşturmanın anlamı.
Sahi ne yapıyoruz. Yaşam denilen ama birbirimizi sömürmekten başka bir olayın gerçekleşmediği bu  şey de nedir? Yani yaşam bu mu? Bu demek mi?

En sağlıklı zamanlarımızda, bitmek bilmeyen bir mücadeleyle kendimizi meşgul tutarken, çocukluğumuzu, sonrasında gençliğimizi, sonrasındaysa olgunluğumuzu harcıyor, gelip geçen senelerden payımıza düşeni mecburen alıyor, almamızın gereği olarak bedenimiz buruş buruş oluyor. Biraz daha ilerdeyse; adımlarımızı atacak takatimiz de yavaşça tükeniyor. 
Sonumuz madem bu (yani er veya geç) her halükârda mutlaka ama mutlaka öleceksek; tüm bu mücadelenin, herkesi ve her şeyi alt etmenin, her şeye üstün çıkmış olmanın, etrafı toza boğmanın anlamı ne?

Arkamızdan iyi biriydi veya kötü biriydi denilmesi neden önemli?
veya gerçekten önemli mi. İnşa edilmiş iyilik ve kötülük kavramlarına göre yaşamak, hangi aklın ürünü ve biz doğmadan nasıl oldu da bunu kabullendik.
İnançlar, inançsızlıklar veya henüz adlandırılmamış diğer şeyler. Bizim dışımızda gerçekleşen ama bizim sadece onu doğru ve kendimize uygun bulduğumuz için uygun davranmalarımız. Tüm bunlara anlam biçilmesine, anlamlı görünmesine nasıl izin veiyoruz?
binlerce soru sorabilecekken, neden bir kaç soruyla veya aslında sorusuzlukla yetinip hayatımıza devam ediyoruz.
Beynimizin konfor alanının dışına çıkmamamız gerektiğini kim söyledi.
Nefes almıyor oluşumuz gerçekten yaşamamak mı?
Sahi yaşam neydi?

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

düşüncelerini kendine saklama, benimle de paylaş.