-->

05 Mart 2018

salak durumuna düşmek

-bu sefer ne yaptı
-hımm şey işte
-yine tecavüz etti değil mi?
-ya ne yapıyım kaçamadım
-ama sana onunla takılmamanı söylemiştim
-söyledin ama tekrar bu kadar ileri gideceğini düşünmemiştim
-e ne yapacağını sanıyordun?
-lezbiyen olduğumu söyledim, yeminler ettim, ama yine de dinlemedi
-gerizekalısın ya?
-bu sefer polise de gittim ama ne bileyim, bir şey olmadı. zaten onlar da üff....

aynı piç tarafından tekrar tecavüze uğramış ve işte olaylar gelişmişti. bu yüzden ertesi gün hapı arıyordu. hapı yutmazsa, hapı yutmuş olacaktı. çünkü bu aralar güya arkadaş olarak takıldığı piç onu yine allem edip, kallem edip eve atıp tecavüz etmişti ve bu sefer tecavüz ederken kondom da kullanmamıştı. söylediğine göre; piç, ona aşık olduğu için, onu hamile bırakıp kendisiyle evlenmek zorunda bırakacaktı.
türlü türlü olaylar.

sanırım hayatım boyunca Zemzem kadar gerizekalı biriyle tanışmadım. Eskiden kendime gerizekalı ve salak ve aptal ve diğer beyin özürlülüğü anlatan yakıştırmaları yapardım ama onunla tanıştıktan sonra aslında gayet akıllı, mantıklı ve kendince gayet sakin bir düzen içinde yaşayan sıradan biri olduğumu anladım. salak değildim, aptal değildim, gerizekalı değildim. bu iyi bir şeydi. ben iyi biriydim.

ama Zemzem akıllı değildi ve akıllı olmadığı için olsa gerek işte yine sikilip kenara atılmıştı.
aslında kenara atılmamıştı, bu seferki çocuk kafayı ona takmıştı. çünkü piskopat bi pisliğin tekiydi. dazlak, uzun boylu, ön dişleri kırık, yüzü façalı, hafif uçuk bakışları vardı.
üstelik çirkinliği sadece fiziksel değil, ruhsaldı da.

onu zemzem'le ilk gördüğümde, tatlı tatlı "yine kimlerle takılıyorsun, bak yazık ediceksin kendine" gibi şeyler söylemiştim ama Zemzem'in bızırında değildi. bu yüzden bana en "boş ver sana ne havasıyla "bir şey olmaz ya, ne yaptığımı biliyorum" demişti. ben de dediği gibi "boş ver"miştim. zaten hayat, onun hayatıydı. göt de, am'da onundu. ben niye sikime takacaktımki. yani; onun bedeni, onun kararı.

ertesi gün onu, yine aynı piç tayfa ile bi yerlere giderken gördüğümde "kendimi güçlendirmek için biriyle kavga etmeye gidiyoruz" diyordu. ciddi olmadığını sanmıştım. ama 2-3 saat sonra ayağını sürüyerek yürüdüğünü gördüğümde gerçekten kavga ettiğini anlamıştım. zaten bi kaç gün sonra sorduğumda da anlatmıştı; okuldaki yırtık kızlardan biriyle dövüş ayarlamışlar ve gidip erkeklerin bağrış çağrışları eşliğinde dövüşmüşler. tabii diğer kız bunu bi güzel pataklamış.
yani Zemzem bana "ne yaptığımı biliyorum" derken haklıydı. evet gerçekten ne yaptığını bilmişti.

onu götürüp kavga ettiren piç ise kahkaha atıyordu. Zemzem'in ayağını sürümesi sikinde değildi, ve ona destek oluyormuş gibi davranarak hemen yanında, götünü başını elleyerek yürüyordu.
bu pislik ile tanışmaları ve gittikçe daha fazla birlikte görülmeleri ise; Zemzem'in son zamanlarda peşini bırakmayan Yağ Torbası yüzündendi. Zemzem ondan kurtulamayacağını anladığında, bu façalı piç'le tanışmıştı ve ona durumu anlatmıştı. Façalı Piç ise Zemzem'e yardım etmiş, Yağ Torbası'ndan onu kurtarmıştı. ama bu sefer kendisi Zemzem'e yapışmıştı.
canım salak Zemzem, çöpü atarken, yanlışlıkla kendisi çöp kovasına düşmüştü. üstelik çöp kovası derindi, kurtulması kolay olmayacaktı.
tamam belki şimdilik, bi kaç sefer kendi rızasıyla kendini siktirmesi karşılığında önceki pislikten kurtulmuştu, ama bu seferki pislik, öncekinden beterdi. Zemzem'in bir sefer tadına bakınca, artık alışmıştı. yukarıda da yazmıştım; dediğine göre ona aşık olmuştu ve eve kapatıp, onunla evlenecekti.

Oysa Zemzem evlenmek istemiyorduki. o sadece düzenli bi seks hayatı ve özgür bir yaşam istiyordu. Sokaklarda koşmak, kimseye aldırmadan beğendiği erkeklere göz kırpmak, bi köşeye kıstırıp belki 1-2 defa öpmek, çok beğenirse de kadınlığını, bızırı uyuşuncaya kadar hissetmek istiyordu.

İstediği şeyler normaldi. Kadınlığını yaşaması gerekirdi ama henüz erkendi. Çünkü yaşı küçüktü. Deneyimleri yetersiz, bilgi birikimi sıfırdı. Yani bir an önce, amıyla düşünmeyi bırakmalı, kendini siktirerek tüm zorlukların üstesinden gelebileceği yanılgısından kurtulması gerekirdi.

Zavallı Zemzem. hayata, cinsiyetiyle, hatta vajinasıyla tutunabileceğini sanıyordu. Oysa hayat karşısında tutunmak için sadece insan olmak ve insan kalmaya devam etmek yeterdir. Başka bir şeye ihtiyaç yoktur. Budur. Hayat bunu ister bizden. Ama biz ona istemediği neyimiz varsa verir, karşılığında da dallarından birine tutunmak isteriz. buna rağmen hayat bizi kırmaz; elimize çürük de olsa bir dal verir. Biz istediğimizi almışızdır. O da istediğimizi vermiştir. Anlaşma karşılıklı olarak iyi gitmiştir. Ama henüz çok güzel ve çok gencizdir. Güzel gençliğimiz yüzünden de, önümüzde kopacak olan fırtınalardan habersizizdir. Fırtınalarda ilk olarak, çürük dalların kırılacağından habersizizdir.

Hepimiz için zamanında kopan fırtınalar, şimdi Zemzem için kopuyordu. Çünkü okulda adı çoktan çıkmıştı. Geçenlerde kendisi de "ya bir şey diycem, benim için sana ne dediler" diye sormuştu. Önce söylemiyim dedim ama ısrar edince "ya aslında dışardan sana bakan herkese bi orospu görüyor. bunu belki sana söylemiyorla, ama kendi aralarında böyle konuşuyorlar" demiştim ve o da çok şaşırmıştı. O şaşırınca, ben de onun şaşırmasına, şaşırmıştım. Yani insanların tam olarak ne düşünmesini bekliyorduki. 2-3 günde bir, başka bir erkekle ortalıkta geziyor, sonra yeni birisiyle tekrar görünüyordu. Bu hiç bitmeyen bir döngüydü.

Tüm bunların ardından ise işte şimdi bu Façalı'yla başı belaya girmişti. İlk günler, fazla ısrarlara dayanamayıp birazcık da olsa özgür iradesiyle kendini siktirmişti ama artık iş çığrından çıkmış, amıyla kontrol edebileceği aşamayı çoktan aşmıştı. Önceki pislikten kurtulduğuna emin olup, şimdi sıra bundan kurtulmaya geldiğinde, kurtulamamıştı ve işte bi kaç sefer tecavüze uğramıştı.
Son tecavüzünde benimle "acil konuşalım" demişti ve olanları tahmin ettiğim için de, oturup konuşmuştuk. ne yapabiliriz diye düşünürken, okulun güvenliğine gidip durumu "burda öğrenci olmayan ama sürekli buralarda takılan bi çocuk, kız arkadaşımı rahatsız ediyor. kız onun yüzünden okula gelemiyor, sürekli kaçıyor. yardım edin" demiştim ve güvenlik görevlisi (ki tipinden bu yollardan geçtiği belliydi) "görüyorum buralarda o piçi. sen hiç merak etme, sıçarım ben onun ağzına" demişti.

ama güvenlik görevlisi sıçsa bile bizim zemzem uslu durmuyordu ki, çocuğu idare etmenin yollarını arıyordu ve işte son acil buluşmamızdan sonra yine gidip onunla buluşmuştu ve çocuk yine tecavüz etmişti.
bu sefer artık benim yapabileceğim hiçbir şey yoktu ve bu yüzden ona; polise gitmesinin doğru olduğunu söylemiştim. o da bir sonraki tecavüzde polise gitmişti. Gitmişti, gitmesin ama polis "biz çocuğu kenara çekip uyaralım" demiş, zemzem ise "şikayetçiyim ve artık sokağa çıkamıyorum. kaç defadır tecavüz ediyor. nefes alamıyorum, kendimi öldürcem" dediğinde de "eğer söylediğin gibi hareket edersek, ailene haber vermek zorunda kalırız, tecavüze uğradığına dair de gazetelere çıkarsın, rezil olursun" tarzında cümlelerle onu ikna edip yollamışlardı.

evet burda polis bu şekilde iş görüyor. aslında dünyanın her yerinde polis bu şekilde iş görüyordur. çünkü ne kadar az olay kayıtlara geçirse, istatistikler o kadar temiz olur. ne kadar temizlik, kağıt üzerinde o kadar huzur demektir.
modern dünya ve modern insanlar böyle bir düzen içerisinde yaşıyorlar.
gerçi düşünüyorum da, Zemzem gibi gerizekalılar için böyle bir düzenden daha normali ne olabilirki. sonuçta bundan daha başka ne oalbilirdiki. olamazdı ve zaten olmuyordu.

tecavüze uğramaları bittiğinde biraz sakinleşti. o ara başka bi çocukla çıktı, çocukta bi kaç gün takılıp terketti. o da boşluğa düşer gibi olunca, daha önce izmir'den tanıştığı bir çocuk çıkıp geldi. onunla 15-20 gün takıldılar. gezdiler tozdular ve çocukla beraber İzmir'e döndüler.

bazen her şeyin yolunda olduğuna dair bir şeyler yazıp durdu. ama bi sıkıntı var gibiydi. 22-23 gün sonra ise "ondan ayrıldım" mesajı attı. hayrlısı dedim. bi kaç dakika sonra ise olayı özetlediği, kendince neden ayrıldığına dair sebeplerini sıraladı. artık boştayım gibisinden bi konuşmaydı bu ve sağlık olsun geldiğinde konuşuruz. gibi şeyler yazdım.

ama sonra nedense bu anlatımları kafamda yer etti ve sanırım kendisine çıkma teklifi etmemi istediğini düşündüğüm bir fikre kapıldım. 1 hafta boyunca bunun üzerinden düşündüm ve sonra ona "düşündüm de, sana çıkma teklfi yapmaya karar verdim" diye yazdım.

yani eğer istediği buyduysa, neden olmasındı.
onu belki sevmeyebilirdim, ona aşık olmayabilirdim ama en azından beraber takılıp, birbirimizin kıçını kollayabilirdik. hem o, kendisini her an sikme derdinden olmayan birini arıyordu. böyle şeyler düşündüm. düşünmeye başlamıştım. macerayı da seviyordu. belki benimle güzel maceralar yaşayabilirdi. ama ben macera sevmiyordum. hatta oldum olası hiç macera sevmemiştim. sadece içimden geldiği gibi akıllıca yaşarken; başımdan geçen şeyler, diğer insanlara macera gibi gelmişti o kadar.
son mesajlarında "bi kızla öpüştüm, bi kız beni tavladı" cümleleride çoğalmıştı. belki de Zemzem bi hetero değil, sadece biseksüel'di ve benimle daha rahat edebilirdi.

bu düşünceler eşliğinde kendimi onun benimle çıkmak istediğine ikna ettim ve ona "düşündüm de, sana çıkma teklifi etmeye karar verdim. hemen cevap vermek zorunda değilsin." diye yazdım. o ise hemen "seni arkadaş olarak görüyorum." diye yanıtladı ve bunun üzerine "hemen cevap verme" diye tekrar yazdım. "tamam" dedi.

Sonra günler geçti. hiç yazışmadık. yazmadım da. zaten cevabını vermişti.
belki de onu yanlış anlamıştım. aslında belki de böyle bir teklifte bulunmaktansa; buna benzer bir düşüncesi varsa kendisinin bana söylemesinin daha doğru olduğunu düşünmeye başladım. evet yanılmamış olsam bile, bunu hiçbir zaman dile getirmemeliydim. dile getiren olmak, vaz geçilen olmaya razı olmaktır. vazgeçilmiştim. kendimden vazgeçirtmiştim.

günler geçti, ay tamamlandı. Ben ve benim gibi bir kaç çapulcu dışındaki tüm öğrenciler yarı yıl tatilinden dolayı Türkiye'ye gitmişlerdi. Bense param olmadığı için buralarda dolandım durdum. Kıbrısın gitmediğim yerlerine gittim, görmediğim köşelerine bakındım. Bir kaç kişiyle tanıştım. Seviştim, öpüştüm, aşık olduğumu düşündüm. Aşık olmadığımı anlayınca "değilim" dedim ve görüşmeyi kestim. Kafam karıştı, kafamı düzelttim. Film izledim, kitap okudum ve haftalar geçip gitmiş oldu. Okul açılınca diğer öğrencilerle beraber Zemzem'de döndü geldi. sadece uzaktan gördüm, karşılıklı baş işaretiyle selamlaştık o kadar. özellikle uzak durmak istediğini anladığım için, yanına gitmedim. kendisi gelmediği müddetçe de hiç gitmeyeceğimi biliyorum. çünkü uzak durarak, çoktan kararını, cevabını vermişti.
onu diğer erkekler gibi kullanmak istediğimi sandı. oysa ben sadece salaklığıma yenilmiştim.



6 yorum:

  1. İyilik yapma düşüncenin ters tepesi çok tanıdık. Boş ver. Aslında egonu yenmişsin ama karşındaki yenememiş.

    Ayrıca Zemzem ne kadar bunlardan şikayetçi de olsa kurumuş çamurlu yoldaki teker gibi bu teker izlerinden çıkamayacak. Uzak durmak en hayırlısı olacaktır. Çünkü kendince bir şeylere meydan okuyor; muhtemelen önceden hiç tatmadığı özgürlüğün tadını çıkarmaya çalışıyor. Sonu kötü olmayabilir, ama ilginç de olmayacaktır.

    Yazılarını oldukça düzenli okuyorum. Din/ler mevzusunda yazdıklarına katılmıyorum. Yine de sadece insan arıyoruz. Yargılamayan ama doğru bildiğini söyleyen.

    YanıtlaSil
  2. Keşke bu yazıyı Zemzem'e okutsan. Anlar mı bilmem ama üzüldüm ona. Tanıdığım birisini hatırlattı bana. Su testisi su yolunda kırıldı demez kimse umarım sonunda

    YanıtlaSil
  3. @çelebi evet, ben de senin gibi Zemzem'in sonunun kötü olacağını düşünmüyorum. bunu düşünmememin nedeni ise; onun da kendine yazık ettiğinin de farkında olmasından. ama buna dur diyemiyor. çünkü, büyük okyanusta hızlıca yol alan gemiden aşağı atladı ve tutunup kurtulabileceği hiçbir şey yok. şimdi suyun üstünde durabilmek için debeleniyor.

    @adsız yazıyı okutabileceğim seviyede değil. gerçek anlamda kafasının basabileceği andan çok uzakta. sonu kötü olmayacak, çünkü o başına gelenleri normal görüyor. tecavüze uğramak onda yıkım yaratan bir durum değil. bunu çoktan aşmış. kadın olmanın, (bazen zorla)sikilmekten ibaret olduğunu kabul etmiş.

    YanıtlaSil
  4. ya üniversitede hep böyle zemzem gibi kizlar oluyor.Sevgi ararken sevgiden baska herseyi bulan bulduklarini da seviliyorum sanan.Üzücü.ama onun icin birsey yapamazsin kuzum

    YanıtlaSil
  5. zemzem bana üniversitede cok sevdigim kankimi hatirlatti.zamanla degisti o da be ayrildi yollarimiz.

    YanıtlaSil
  6. Cevabına yazmayı unutmuşum. Aslında dert ettiğine değmez. Derdi olanın sesi olmaz.

    YanıtlaSil

düşüncelerini kendine saklama, benimle de paylaş.