-->

09 Ekim 2015

Part4: Dağınık Saçlı ile karşılaşmak


…Açık kalan bir musluktan akıp giden su gibi aylar da hızla aktı geçti.
Her şey gibi zamanda çabuk geçiyordu, sayılı veya sayısız fark etmeksizin günler hemen bitiyordu. Yeni insanlarla tanışıyordum ve aklımın büyük bir köşesinde Dağınık Saçlı durup öylece bakıyordu.

Üstelik başka insanları sevdiğim de oldu, uğruna gebermeyi göz aldığım erkeklerden bazılarıyla tanıştım. Ama sonra ne oluyorduysa o hep aklımın bir köşesinde duruyordu.
Birilerini severken bile kendimi Dağınık Saçlı’nın evinin oralara buluyordum. Tabii o zamanlar evlerimiz bir kaç sokak uzaklıkta olduğundan olabilirdi, ama belki de aslında bilinçaltım, Dağınık Saçlı’yla karşılaşma ihtimallerini yükseltmek için beni öylece gezdirip duruyordu.
Hafta sonları öğlen saatlerinde, hafta içi ise sabah saatlerinden evinin karşısındaki bakkala gidiyordum. Gözüm evinin penceresinden ayrılmadan bakkaldan ciklet gibi ucuz şeyler falan alıp çıkıyordum. Aldığım cikletleri bazen çiğnemeden attığım olurdu veya sokaktaki dilencilere veriyordum
ama onunla hiç karşılaşmıyorduk.
Oysa ben onunla karşılaşmak için kuduruyordum
ama karşılaşmadık, öylece yaşayıp gittim.

Aradan 8 ay geçmişti ve bir gün yine bar’a gittiğimde karşılaştık, onu gördüğümde adeta herkes ortadan kayboldu. sanki müzik bile çalmıyordu. sanki tüm dünyada biz ikimiz kalmışız gibi hissediyordum. Bana çarpıp geçenlere normalde ters ters bakmam gerekirken, fark etmiyordum bile. Orada öylece o leş gibi mekanda, taxak kokusundan nefes alınamayan mekanda öylece ona baka kaldım. Üstelik içim huzurla dolmuştu.
Hele o benim bu aptallığımı fark ettiği anda, yüzüne yerleştirdiği o varla yok arasındaki tatlı gülümsemesiyle bana bakınca, sanki aradığım şeyin o gülümsemesi olduğunu sandım. içim bi tuhaf oldu, sanki hamileymişim gibi başım döndü..

Zaten o piç de ona aşık olduğumu, onun için gebermeye hazır olduğumu anlamıştı.
Ama buna rağmen, kendimi ağırdan aldım. İlk karşılaşmamızda sadece selam verdik birbirimize ve şaşırmak ile şaşırmamak arasında gidip gelirken, içimden kopup gelen tükürüklü bir şekilde yanağını öpme isteğini bastıramayıp, utangaç bir şekilde sakince uzanıp yanağını öptüm. Bu hareketim üzerine, Dağınık Saçlı bana dönüp muzipçe kaşlarını çatarak baktı ve sert bir şekilde gülümsedi.

Onu sikmek istediğimi çok fazla belli etmiş olmalıydım ki belirsiz olan o tatlı gülümsemesi, yüzünde hepten belirginleşmiş bir şekilde dişleri görünerek güldü.
Önüme bakarak “seni gördüğüme çok sevindim” diyebildim ve o’nun “Teşekkürler, ben de” demesiyle konuşmamız bitti.
Benden bir adım daha bekliyordu ama artık adım atacak takatim kalmamıştı. Çok yorgundum ve doğrusu nasıl bir adım atacağımı da bilmiyordum. BU yüzden o benden bir şeyler söylememi beklerken, hiçbir şey de diyemedim. öylece kaldım karşısında, adeta Muhammed’in gelip beni atması için orada dikilip duran putlardan birine dönüştüm.
Gülümsemesi büyüdükçe büyüdü ve “var mı bir şey” dedi, nefesim tutuldu. Tüm alfabeyi unuttum, konuşamadım, dilim götüme kaçar gibi oldum, ama sonra kendimi toparladığım tek bir saniyede “hayır” diyebildim ve yavaşça uzaklaştım yanından.

Arkamdan baktığını hissedebiliyordum ve bu yüzden götümün sağa sola çok fazla sallanışını engellemeye çalışarak, barın o pis kalabalığına karıştığım ilk anda derin bir nefes alıp verdikten sonra götümü rahat bıraktım.
Bardan çıkıp, eve geldim, onun daha önce geçirmiş olduğumuz ilk geceyi hatırlayıp osbir çekerek boşaldım ve uyuya kalmış oldum.

Devamı gelecek…

1 yorum:

düşüncelerini kendine saklama, benimle de paylaş.