Hayata farklı bakan bi çift göze sahip olduğunu bağıra çağıra söylemesine rağmen farkedilmeyince 40 takla atmaya başlayan, ama aslında hayata farklı bakabilen bi çift göz yerine, tek farklılığı gözlerinin şaşılığı olan bireylerin, toplumun çoğunluğunu oluşturduğu bi yüzyılda yaşıyoruz. Marjinal olarak doğma"ma"sına rağmen marjinal bi yapay yaşam şekli seçip, saçmalayan günümüz stress topları için yapacak tek bi şey var; acılarına son verecek olan kurşunu kafalarına kendi ellerimizle sıkmalıyız. Acımadan ve bu dünyayı daha fazla kirletmelerine izin vermeden.
Öte yandan marjinalliğin ammına koymasına rağmen normal bir yaşam sürme peşinde koşan onca insan görüyorum etrafta. Sırf normal olduğunu ispat etmek için yaşayan ve sırf normalliğini kabullendirtmek için durmadan saçmalayan insanlar. Her iki taraf" da, götümüzle gülünecek kadar komik görünüyorlar ve biliyor musunuz taraflar hiç bu kadar kesin bir şekilde ayrılmamışlardı.
Kimi erkekler sanat yapıyorum diye çıktığı sahnede götüne dildo sokar, kimi kadınlar sanatçıyım diye çıktığı sahnede amcık tokuşturmacası yapıp, bunu topluma ağzı yarı açık davetkâr bakışlarla "buna sanat denir ve ben sanatımla anılmak istediğim için yaşıyorum" adlı kılıfla sunar ve açıkçası şunu baştan söylemek gerekirki; bu kadar farklılığın olduğu bi yüzyılda, siz hiç bi bok değilsiniz. Canınızın, sadece popüler olmuş bi yarrak istediği açıkça belli oluyor. Bu yüzden de size para verip, marjinal sanat yaptıranların ve yaptığınız sanatın götüne koyim...
Aslında bu konu sadece kendi toplumumuzla alakalı değil. Tüm dünya ile alakalı bir durum. Çünkü toplum artık farkedilmeniz için sizi marjinal yaşamaya itiyor. Yani "ya farklı ol ve bir an önce farkedil, yada siktir git bi çay koy" diyor. Andy Warhol'ün dediği gibi "bir gün herkes 15 dakikalığına ünlü olacak" ve unutulduktan sonra da ses getirmesini umut ettiği bir şekilde intihar edip, hiç kimse iplemediği için sessizce bok yolunda ilerlerken en yakın arkadaşının alkışıyla cehenneti boylayacak.
Günümüz toprağının üstü; aklında sadece sikişmek ve asla doğmayacak onlarca çocuğu bi anda sağ elinin içine boşaltıp yalayan veya sevdiğinin içinde şeytani bi sevgiyle gidip gelirken, tam boşalacağı sırada geri çekilip "seni seviyorum" deyip sevdiğinin suratına, kendi yüzünde şehvetin hakim olduğu aptalca bir gülümsemeyle boşalan milyonlarca insan var. Toprağın altı ise peygamberler, sanatçılar, dünya liderleri ve onların her dediğini yapan kölelerle dolu. Toprağın altındakileri siktir edin de, toprağın üstündeki bu insanlar sanat galerilerinde az önce içine boşaldıkları ellerini çenelerine dayayıp, sanatı ve sanatçıyı anlamaya çalışıyor gibi duruyorlar. Duvardaki kurumuş peçeteye saatlere bakıp ağızlarıyla "evet anlıyorum" diyorlar ve içlerinden ise "pezeveng senin yaptığın sanatı benim 12,5 yaşındaki çocuğum her gün tuvalette yapıyor. Onu bu sanatı yaparken görsem günün 23 saati döver, kalan 1 saatte de kendine gelsin diye ara verirdim" diye geçiriyorlar.
Sanat hakkında eleştiri yaparken "kaybedenlerden" olmamak için sessiz kalmayı tercih eden, ama yaptığı sanatla toplumun topuna meydan okuyan bir sanatçı duruşu sergileyen bu korkaklar gürûhu, arkalarından gelen yeni nesli düşünmüyorlar bile. Gerçi düşünmemekde de haksız sayılmazlar hani. Çünkü yeni nesil onlara yetiştiği gibi, "kaybedenlerden" olmayı tercih ederek; topluma karşı değil, bireyin eşşekleşmiş olmasına karşı olan sanat anlayışından dolayı, öncülerinin hepsini büyük bi saldırganlıkla, göğe doğru savuracağı zafer kahkahaları eşliğinde, bağırta bağırta tarifsiz büyük bi zevkle sikecekler.
Hayata farklı bakan bi çift göze sahip olduğunu bağıra çağıra söylemesine rağmen farkedilmeyince 40 takla atmaya başlayan, ama aslında hayata farklı bakabilen bi çift göz yerine, tek farklılığı gözlerinin şaşılığı olan bireylerin, toplumun çoğunluğunu oluşturduğu bi yüzyılda yaşıyoruz. Marjinal olarak doğma"ma"sına rağmen marjinal bi yapay yaşam şekli seçip, saçmalayan günümüz stress topları için yapacak tek bi şey var....bunu yazan sensin dimi....sen yazdin bu satirlari bana seni cagdistirdi ne garip,ister istemez ozelestiri gibi olmus tbr ederim farkettigin icin;farkedipde acik yureklilikle dile getirdigin icin...cek silahi SIK KAFANA OZAMAN olacak senin yazina gore ama varmi o dot sende...i ih ,sanatsal satirlarina gelince himmm google amca cikdi bilgelik cogaldi bea,herkez de bir ramiz amca durumlari bir neslihan yargici menepoz durumlari ne cok ahkam keser olundu...haddini bilmek guzeldir bazen yani(edecegin kufurleri dokuzla carpar,sekizle toplar sana iade ederim bilesin)hadi kal saglicakla...biliyorum fazla salladim bugun biraz ama zor gunler geciriyorum sallamak istedim sen cikdin sansima opdum en kocamanindan...(midemde ki bu gaz beni oldurecek)
YanıtlaSil@Adsız senin şerefini sikiyim. Senin o klavyeye dokunan ellerine veriyim. Amcık! bi isim al kendine, sonra yorum yaz. Ne biliyim kimsin de sana cevap veriyim. Bide geçmiş olsun.
YanıtlaSilGoogle amcaya gelirsek; valla açıkçası google ve hatta internetteki her hangi bi yer bile, pek siklediklerim arasına girmiyorlar. Google'ı ise görsel bulmak için yalnız kullanırım.
Zaten bunca bilgi akışının olduğu bir devirde, yalan dolandan kaçınmak için en güzeli; kendi bildiğinle yetinmek ve bildiklerini kendi kendinle tartışıp sürekli kendini geliştirmek. Dışardan ne idüğü belirsiz bir bilgi akışı alacağına, hafta içi her hangi bi saatte git boğaz köprüsü gişelerinde götünü siktir daha iyi.
sanat ve bunun algılanışı hakkında kesin sınırlar ve katı tutumlar sergilememek gerek. mesela klasik anlamda porno sanat değildir, ama usta bir elde çekildiği zaman sanatsal bir kıvama rahatlıkla da getirilebilir. mesela aykırı eşcinsel yönetmen bruce la bruce filmlerinde bu metaryalleri sık sık kulanır ama bu porno kıvamındaki filmleri uluslararası bir çok festivalde gösterilir. sonra yine yakın bir geçmişte destricted diye yanılmıyorsam 7 farklı yönetmenin çektiği porno kıvamında bir film vardı. yine Le pornographe adlı fransız yönetmen bertrand bonello'nun cannes'da ödül almış bildiğiniz porno kıvamında bir filmi var örnekler çoğaltılablir,işte bu filmler porno değil sanat adı altında değerlendirilir. bunları sanat yapan da onu yaratanların bakış açısı tarzları ve kullandıkları görselikten ziyade onu sunuş biçimleridir. şimdi buradan hareketle sanat kavramını dar çerçeveden ziyade geniş bakmak gerek.. sanat bakış açısıdır hayat tarzıdır kimi zaman cesaret ve özgür düşüncedir. kıçına dildo sokan adamın yaptığının sanat olması için onu sunuş tarzı ve ona kattığı derinlik algısı önemlidir. bunlar yoksa adamın teki kıçına dildo soktu der geçeriz.
YanıtlaSilmarjinaliğe gelince farklılık toplumdaki genelden toplumun normallerinden ayrıksı olma hali yani, bunu gerçekten yaşamında duruşunda içselleştirmiş insanlar var tanıyorum ama öyle gözükmek için çırpınanlar var onları da görüyorum. bu ayrım önemli değil aslında nitelendirmelerin anlamı yok bu biraz asıl ve taklit olayı gibi. ben gerçekten toplum hayatında marjinal karakterlere saygı duyan ve önemseyen bir insanım. kırk takla atan da önemli aslında farklı olmayıp olmaya çalışan da.. hepsi asıllarını yüceltiyor, onların değerlerini arttırıyor yaşadığımız bu kokuşmuş topluma yerinde saymama bilincini yüklüyor..
@Özge izninle ağzını öpcem =)
YanıtlaSilkurtlugunu vurgulamanin nedeni ne? ben ermeni oldugum ve ermenice konusabildigim halde turkum diyorum ... hic kimseyede bunu reklam etme geregi duymuyorum... cok kizgin bi yazi gibi gorunebilir ama degil gercekten merak ettim sadece sana kizgin degilim...
YanıtlaSilkürt olmak ayıp olmadığına göre bir kimlik olduğuna göre neden açıklamayacakmış veya neden vurgulamayacakmış. herkes türklüğü bir kimlik olarak kabul etmek zorunda değil saçmalamamak gerek ırkçı ve faşizan tavırlar geliştirmemek ve insanları bu yolla sindirmeye korkutmaya çalışmamak gerek..
YanıtlaSilaslında haddi hududu bilmek gerek..