ben,
her terkediliş sonrası, sokak çocuklarının kış boyunca içine girdikleri mahallenin dışındaki o pis bina olurum.
üşüdükçe kapısını penceresini söküp yakacakları o harabe bina .
kışın üşüsemde, ilk baharda toprak kokusuyla dolar içim,
tüm yaz ise odalarım havalanır, orda olmayan perdelerim her esen rüzgarda özgürce içime doğru sallanıp dururlar..
her terkediliş sonrası bombalanmış bi sığınak gibi olurum.
bombalardan önce, anılarıma acınılmadan kurşun yağmuruna tutulurum.
duvarlarımda, çok önceden yaşanılan aşkların sessizliği çığlık çığlığa gözlerime bakar,
ve sonrası malum işte.
terkedildikten sonra vucudumda onlarca kurşun deliği açılmış olur.
Her kurşun en çok zararı vermek için sıkılmıştır
her kurşun en çok can yakan olmak için yarışır,
her kurşun hedefine ulaşır, delik deşik ederler beni, hepsi de “en çok canımı yakan” olmayı başarırlar.
ve sonra hala düşmemiş olduğum için bombalanırım.
içim darmadağın olsada, tek sağlam kalan yerim içeriye açılan büyükçe kapım olur.
çok güzel yazmışsın, kalbin konuşmuş.
YanıtlaSilBlog'u olmayan anonim bir kişi tarafından okunuyor ve takip ediliyorsun.Yazılarını okumaktan zevk alıyorum ama bunu demeden geçemedim bu bir başka güzel olmuş 'hayat erkeği'.Ama bir sorum var aylardır merak ettiğim neden charlie chaplin fotoğrafları kullanıyorsun.Belki daha önce yazmışsındır ben görmedim maruz gör.merakımı giderirsen çok sevinirim.Yazılarının da devamını bekliyorum.
YanıtlaSilyıllar geçtikçe ne içine sığınılacak harabe evler, ne bombalar düştüğünde kanayacak yaralanacak yerler kalmıyor; o kadar delik deşik, o kadar kanayacak yerlerin kalmıyor ki...
YanıtlaSilKimdi giden kimdi kalan
YanıtlaSilAslında giden değil
Kalandır terkeden
Giden de
bu yüzden gitmiştir zaten
MURATHAN MUNGAN
Öyle demiş şair. Mutlu olun, mutlu kalın...