Çocukluğumda da, çevremdeki yaşıtlarımdan farklı biriydim. Görüntüm tamamen maskülen olmasına karşın hareketlerim kadınsıydı ve ben bunun farkına çok geç, çokda kırıcı bir şekilde vardım. Hayır bir iki defa selamlaştığım insanların veya yabancı insanların bakışları, eleştirileri değildi beni farkına vardırtan şey. Feminen biri olduğumu bana farkettiren abimdi.
O anları hatırlıyorum da; genel olarak kırıcı, aşşağlayıcı ve inanılmaz derecede tiksinir bir halde söylemişti. Hani dışardan birileri söylediği zaman sikime takmıyordum, ahahahalarla geçiştirip ruhumun en derinliğinde yok ediyordum ve hakkımda ne söyledikleri sadece o anda kalıyordu. Çevremdekilerin aşşağılayıcı sözlerini çok ciddiye almıyordum. Ama insanın ailesinin kendi üzerindeki tek bir sözle ne kadar etkili olduğunu şimdi geriye dönüp baktığım zaman daha iyi anlıyorum.
Ailemi her şeye rağmen kötülemiyorum, aslında farkına varmama ve kendime dönüp onlara göre bir çeki düzen vermemi sağladıkları için teşekkür bile ediyorum. Ama tamamen dönüp baktığımda, acaba bu kadar kırıcı olmak, bu kadar aşşağılamak zorundamıydılar diye düşünmüyor değilim. Hani evet 13-14 yaşlarında bir erkek çocuğu ne kadar kadınsı olduğunu bilemez, farkında değildir ama en azından bu ona çok daha sakin, çok da fazla canı acıtılmadan söylenilebilmelidir. Kendisinin ne bok olduğunun farkına varması böylede sağlanılabilmelidir. Ama işte böyle acımasızca, beni ömrüm boyunca kendimden iğrenircesine farkına vardırmalarına rağmen, dönüp onlara ağız dolusu küfürler edemiyor rahat rahat onları suçlayamıyorum bile.
Neden diye sorulursa, bunun nedeni;
Onlar böyle görmüşlerdi. Eğitimleri, hayatları, yaşamları böyle geçmişti. Bazı olayları ifade ediş tarzları böyleydi. Hani bu söylediklerimle çok fazla geri kalınmış bir aile profili çizmiş olabilirim ama hayır o kadar da geri değillerdi. Çünkü sadece aile içinde böyleydik. Dışarda ise bazen bu nazik insanların aile bireylerimiz olduğuna inanamıyordum. Yani, evde bana "ananı sikiyim, lan şerefsizin dölü, lan oruspu çocuğu" diyen adamla bu toplum içindeki adam aynı olamazdı. Dağlar kadar fark vardı ve üstelik küfürlere karşı çıktığımda
sonu bazen dayak oluyordu. İşte bu yüzden çoğu zaman sessizlik çözümümdü. Bakışlarımla bile bir şeyler ifade edemezdim. İfade etmeye kalkıştığım zaman "öyle bakma, siktir ol git gözüm görmesin seni" denilirdi.
Doğup büyüdükleri çevre, gördükleri veya göremedikleri eğitimden dolayı, bana böyle bilinçsizce davrandıkları için onlara hak veriyorum. Ama bi yandanda dönüp düşününce "ee ulan şerefsiz illa her şeyi birilerinden mi öğrenmeliler, daha küçük bir çocuktun, kendileri bunun farkına varıp biraz daha uygun bir dille bunu söyleyemezlermiydi? İlla kızdıklarında "ibne herif siktir git, cevap verme" mi demeleri gerekirdi?" Zaten bende bunu duyduğum zaman susardım. Sonra işte banyo yapacağım zaman, soyunup ayna karşısında kendimi izlerdim. Yüzüm onlar gibiydi, ellerim onlar gibiydi. Kaşım, saçım, bacaklarım onlar gibiydi. Farklı olan neydi ki, bana böyle büyük bir kinle ibne herif diyorlardı???
Bu lafı abimden ilk duyduğumda bunu kızgınlıkla söylemişti. Ama kızgınlığındaki ciddiyet, o içinde biriktirilmiş ve gün yüzüne çıkarılması gereken nefret çok samimiydi. Hani her zaman küfür ederdi ama "ibne herif" sözcüğünü sarf ederkenki samimiyeti gibi değildi küfürleri. O sıradan küfürleri anlık kızgınlığını belirtmek için kullandığı sıradan cümleler gibiydi benim için. Ama dediğim gibi "ibne herif" kelimesi öyle değildi. diğer küfürlerinden çok farklıydı, onda samimiyet vardı, nefret vardı, ezip geçmek vardı ve belkide daha fazlası....
Bilmiyorum daha ileri gitmek ve düşüncelerimi bulandırmak istemiyorum. Aslında düşüncelerim değil de, miğdem bulansın istemiyorum. Öte yandan bu konuyu her zaman için kendi kendime itiraf etmekten korktum ve bu yüzden kendimden kaçtım ve aslında kendimden kaçarak bi yere varamayacağımı öğrendiğimde de, son olarak ailemden kaçtım. Kaçmak zorundaydım. Hani kaçmasaydım bile ne yapacağım, ne bok yiyeceğim bile belli değildi. Zaten sesimi de çıkaramıyordum, çünkü nerde sesimin çıkması gerektiğini çözemiyordum. Aile içinde ne zaman susmalıyım, ne zaman konuşmalıyım hiç bilemedim. Belki onlardan kaçmamın nedenlerinden biri de buydu.
ay duygularıma tercüman oldun hayat erkeyim.
YanıtlaSilOnlardan kaçtığın için kimse seni suçlayamaz. Onları suçlamak istemiyorum ama bir çocuğa, kendi çocuğuna bu acımasızlık, içimi parçalıyor.
YanıtlaSilBilmiyorum ben neden böyleyim ama, belki de buna empati diyorlar.Anlattıklarınla olay kafamda öyle bir canlandı ki sen oldum birden.
YanıtlaSilAbin gözümün önene geldi.İbne deyişi.
Daha kişiliğini oturtamamış o yaştaki birine karşı, gurur kırıcı bir şekilde içini boşaltmış.
Ama zaten ne desem birşeye yaramayacak.Sen zaten artık neyin ne olduğunu biliyorsun.Hem de benden kat be kat fazla.
Sadece bir kızın bakış açısıyla konuşabilirim.Kadınlara karşı baskıcı zihniyetten bahsedip duruyoruz ama eşcinsellerin durumu gerçekten daha zor.Sadece bir taraftan değil ki iki cinsiyetten de eşcinsellere karşı tavır koymuş insanlar var.
Herhangi biri, ailemden biri,kardeşim bile olabilir eşcinsel. Hatta ben bile öyle olabilirdim, bunda ne var anlamaya çalışıyorum.Kişilerin istekleri doğrultusunda rahatça birine aşık olamamaları kadar sınırlayıcı, kötü birşey var mıdır.Düşünmesi bile insanı kederlendiriyor.
Hayat erkeği...yazılarına ve hayata bakışına hayranım.Çok samimiyim.Umarım seni okumaya devam edebilirim, umarım biryere kaybolmazsın :)
seni seviyorum.
net dostun ( hatta kardeşin yaşındayım) hazal.
ailen hakkında birşey demek istemiyorum ama okudukça öfkelenmedim değil hani, benimde sesim inceydi. hatta oldukça inceydi. çınlardı resmen. sınıfta söz hakkı bile almaya çekinirdim. ama bunun genetik olduğunu söyler annem hep rahatlatırdı. sınıftakiler dalga geçerlerdi ama ben takmazdım bile
YanıtlaSil15-16 yaşındayken sesim eski kalınlığına döndü şuanda çok tok çıkar ama zahmet çekmedim değil. topluluk arasında konuşurken dönüp bakmalar mı dersin yoksa öğretmenim diye parmağını kaldırdığında efendim kızım diye arkası dönük cevap verenler mi.
neyseki sorun kalmadı şimdi gayet iyiyim sende atlatmışsın ama hatırladıkça insan üzülüyor. buda elde değil.
nederler bilirsin aile 2 ye ayrılır. birincisi seçemediğimiz ve Biyolojik olduğumuz. ikincisi ise hayatımızı ifade eden ve bizim oluşturduğumuz kişiler. ben o yüzden şunu söylerim hep 1. aileyi pek düşünmeyin onlar görevlerini iyi yada kötü yaptı. siz 2.ailenizi yapılandırın dostlarınızı kardeşlerinizi ve eşinizi siz seçiceksiniz.
uzun bir yorum oldu biliyorum.
sevgilerle...
Ne olursa olsun bir insan, evladına bunun yapılmasına nasıl izin verir,yapan diğer evladı olsa bile...
YanıtlaSilÜzgünüm senin adına,ruhunda açılan yaralara...
off bana da hep öyle diyorlar halbusuki nasılda yakışıyo bana göre nasılda =)sinirlerimi bozuyolar
YanıtlaSilBazı şeylere insan alışabiliyor ve zamanla o ilk andaki kötü etkisi geçiyor. Ama bazı şeylerede insan alışamıyor, böyle hatırladıkça koyuyo insana
YanıtlaSilaileden kacmak iyidir acitsa da aglatsa da vicdan azaplari icinde ofkeden yanarken en iyi yoldur. .
YanıtlaSiloperim ki .)
loy .)
Blogunu ilgiyle okumaya başladım bugün...
YanıtlaSilSelamlar....
@Lola tenk...
YanıtlaSil@Zeugma aleykümselam :) hoşgeldin
Evden ayrılmadan önce babamın bana söylediği bir cümle vardı. Ağızımı bir karış açmama sebep olmuştu...
YanıtlaSilHerşeyini unuttum bu adamın ama o cümleyi sanırım ölene kadar unutmam. Babmı hep o söylediği cümle ile hatırlayacağım...
Koydumu peki bu cümle bana? Malesef ki evet...
Onun yerine dayak yemeyi tercih ederdim...
Nedense genelde insanların aklında hep kötü cümleler / kelimeler kalır. Diğerlerini hatırlamakta hep güçlük çekeriz...
Çok uzattım...
Gidiyorum :)
@ vanilla yediğimiz dayaklar söylenilen sözler kadar can acıtmıyor
YanıtlaSil