-->

15 Mart 2024

Hayvan Çiftliği- George Orweell

Boş kalmamak ve dağılmayan kafamı dağıtmak için okul okumaya karar verdiğim 2023 yılında, hocaların ödev olarak verdiği ve benimde yaptığım kitap özetlerimi şimdi silip atmak yerine burada yayınlıyorum. Sonra siliyorum.
Kitabı okuyanlar siz ne diyorsunuz?
Okumayanlar siz susup okuyun, sonra konuşun.


1984'de George Orwell ne dedi, ben ne anladım?

Geçen yıl gazetecilik okurken kitap özeti çıkartmıştı hoca. Ben yazıp verdim ama hoca ne anladı bilmiyorum çünkü geri dönüşü olmadı amcığın. ulan o kadar özene bezene tüm hücrelerimi işin içine katıp yazmıştım, bari emeğe saygı duyup "eline sağlık" gibi bir şey deseydin gerizekâlı.
Neyse işte, notlarım arasında görünce kendi emeğime duyduğum saygıdan dolayı buraya yükledikten sonra silip atmaya karar verdim ve işte yayınlıyorum. 
Bu arada kitabı okumuş biri de fikirlerini paylaşırsa iyi olur. Çünkü kendi kendime çalıp oynamak çok sikici.




09 Mart 2024

Akademik Hayat ne kadar akademik

bir hocamızın, akademik hayat üzerine tartışmamızı istemesi üzerine yazdığım yazı ve 95 puan almam :)
----

Her ne kadar, yüksek öğrenim verilen kurumlar için AKADEMİ tanımı kullanılsada, günümüzdeki akademinin LİSE'ye dönüşmüş olduğunu düşünmekteyim. Akademik hayatın en önemli basamağı olan üniversiteler için sokak konuşmalarında da bu algı, hiç kalkmayacakmışcasına zihinlerde kendisine bir yer açarak oturmuş ve üniversite eğitimine başlayanlar arasındaki ilk konuşmalarda da "lise 5'e geçtim" esprileri olarak kendisini utanmadan ve yüzü kızarmadan göstermekten geri kalmamakta.

Akademi'nin durumunun hep böyle olup olmadığı tartışmalarına girmemek hakkımı kullanıyor ve Akademi'nin; ergenliğini az önce yaşamaya başlamış genç insanların, bilim yapmak-yapabilmek için eğitim aldıkları bir "ilk alan" olmak yerine, bir kaç yıl sonraki ileride sırf "gömlek giyeceği bir işi olsun ve ekmeğini ırgatlık yapmadan kazansın" mantığıyla düşünerek girdiği hep fotokopili ve neredeyse hiç kitapsız, fakat instagram renkleriyle bezeli bol slaytlarla doldurulmuş salt sosyalliğin yaşandığı bir alana dönüştüğünüde her ders sonrası düşünmeden edememekteyim. İyi tarafı şu ki; günümüzde İnstagram vb var ve bunlar sayesinde rengarenk slaytlarla "ders işlenecek" adı altında sıkıştırıldığımız odacıklarda akaendemik eğitimlerimizi görebiliyoruz.

Peki ya instagram yokken?
Düşünebiliyor musunuz, insanlar siyah beyaz slaytlarla ders işlemişler. (Bu yaşanmış olanlar korkunç bi durum olsa gerek. O dönemi yaşayan insanlar özelinde, yine gömlekliler tarafından bir araştırma yapılarak, eğitim hayatlarında ve sonrasındaki yaşamlarında öğrenme güçlüğü yaşayıp yaşamadıkları belirlenip tüm dünya halklarıyla paylaşılmalı :)

Sırasıyla ve kendimi sakince gaza getirmişken, hiç uzatmadan ve şu gerçek düşüncemi de yazmadan edemeyeceğim;
Belkide herkes akademik eğitim almamalı ve hatta belkide "akademik eğitim yaşı" diye bir sınır belirlenmeli veya yeni bir  AKADEMİK HAYAT-AKADEMİK EĞİTİM-AKADEMİK EĞİTİM YAŞI benzeri yeni yeni ve sert sınırların olduğu tanımlamalar yapılmalı. Çünkü kafaları ergenlik baskısıyla fazlaca karışık bu yeni gençlerin, henüz  "ne oldum, ne oluyorum" diye düşünmeye bile fırsat verilmeden, yaşadıkları büyük veya küçük topluluklar tarafından adeta "aniden içine itilirek" veya atlamak zorunda bırakılarak geldikleri bu başka şehirler, içiçe girdikleri başka hayatların içinde Akademi'den çok, onunla beraber gelen-onun içindeki sosyal hayatı bir an önce doyumsuzca yaşamaya başlamak, yaşamakta olduklarından ise birazcık daha fazlasını deneyimlemek ve gündelik sosyal ağlarını güçlendirmek dışında bir amaçları olmadığını bol acılıklı bir şekilde gözlemlemekteyim.
Oysa ne çok isterim anne, baba, biraz geniş olarak ise tüm aile, konu komşu ve daha geniş anlamdaysa popüler meslek liderleri tarafından yönlendirilerek yapılan tercihler sonrası doldurulan okullarda eğitim gören insanların yerine geçmiş o; gerçekten ne olduğunun bilincinde, ne olmak ve yapmak istediğine karar vermiş, yaşı kaç olursa olsun, zihninde oturttuğu ve "ben bunu iyi yaparım, yapabilirim, ben bunun üstesinden gelirim, üstesinden gelebildiğim şey sadece bu, hayatım boyunca yapmam gereken şey kesinlikle bu" düşüncelerine kapılıp yolculuğa çıkarak varış noktasına gelmiş insanları görmeyi.

Yukarıdaki düşüncelerimde, içinde yaşadığımız durumdan çoğunlukla bu gencecik zihinleri sorumlu tutuyor gibi görünsemde, akademik hayatta eğitim verenler arasındaki gömleklilerinde en az onlar kadar sorumlu olduğunu ve hatta büyük, en büyük sorumluluğun da onlara düştüğünü düşünmeden edememekteyim. Belki de yapılması gereken şey; akademideki tüm gömleklilerin, bol köpüklü Double White Chocolatte Orange Mocha'lı sosyal medya paylaşımı yapmalarını sağlayan bu döngüden vazgeçip, asıl yapmak istedikleri işe dönmeleri ve olmak istedikleri kişiye dönüşmeleridir. Özetle; Akademik Hayat'ın çok da akademik olduğunu düşünmüyor ve bu yüzden akademideki tüm toplulukların, sadece akademiye gönül vermiş insanlardan oluşması hayalini kuruyorum. 
ve evet, bence bazılarımızın yapabileceği tek iş ırgatlıktan başkası değil, ırgatlık ise aşağı bi konum değil. 
aynı zamanda akademinin, modern dünyanın yeni kölelerini ürettiği alan olarak görmeye başladığımı da belirtmek isterin. fakat düşüncem henüz tohum aşamasında ve bunu detaylandırmadım.