Saat şimdi 01:20. Şeytan sürekli dürtükleyip "kalk git bara. bul birini, taşşaklarını yala, sikin birbirinizin götünü içinizdeki enerjiyi boşaltın" diyor. Ama şeytan olmayan diğer yanım "salak mısın nesin? otur oturduğun yerde, şimdi bara gidicem diye bir sürü hazırlan giyin miyin, sonra bide yetmezmiş gib çık git onca yol yürü ohoooooooo boş ver" diyor. Benim ise canım sıkkın sadece yazmak istiyorum ama ne yazacağımı bilmiyorum. Öylesine laf olsun diye işte bu satırlara başladım ve ilerlemeye devam ediyorum.
Yazmak osbir çekmek gibi bir şey. İnsan yazdıkça rahatlıyor ve rahatladıkça sürekli rahatlamak için yazmak istiyor. Osbir çekenler bilirki zamanla osbir çekmekten zevk almak bi yana artık bu alışkanlık olduğu için devam ediyor. İşte şu an benim yazma şeyimde öyle. Zevk almıyorum, sadece alışkanlıktan ve içimdeki yazma hevesinden, isteğinden dolayı habire yazıyorum. Sikindirik bi yazma tutkusu, beş para etmez bi aptalca uğraş.
Yazmak sayesinde bir çok sırrımı hiç kimseye anlatmadan burada kolayca dile getirebiliyorum ve hiç kimsenin öğrenmesini istemediğim şeyleri aslında herkese söyleyerek hiç kimseye anlatmamış oluyorum. Yazmak başlı başına bir boşalma süreci, kimeye güvenmemenin verdiği ve aslında güvenememenin getirdiği bir alışkanlış da denilebilir. Kime güvencenki zaten. Bide güvensen bile kime neyi anlatıcaksınki. Hiç kimse kimseyi anlamıyor. Zaten insan birine derdini anlattığı zaman anlaşılamıyorya o daha çok sikiyo insanı.
--------------------
Aslında dün gece eski aşık olduklarımdan biriyleydim. Ama nasıl aşıktım varya adamı görmek için kırk takla atardım. Gördükten sonrada gidip hemen osbir çekerdim. allahım o kumral havası yok mu, o kendine has gülüşü, o piç suratındaki yeşil gözleri bitirirdi beni. sürekli olarak kirli sakallı oluşu, inci tanesi gibi tek tek dizilmiş gibi duran dişleri, kırmızı ve pembe arasında gidip gelen dudak rengi sanki başka bir şeydi. ama şimdi artık eskisi gibi değil. Sadece öylesine ne yapaıyorsunlarla başlayan bir selamlaşma süreci ve kendine iyi baklarla devam eden bir allahaısmarladık elvedasıyle sürüyor ilişkimiz. En son geçen yıl sevişmiştik, başka da bir şey olmadı aramızda. Birde işte arada sırada birbirimizi barda görüp ayaküstü nasılsın babındaki iki ufak önemsiz öpücük oluyordu aramızda.
Dün gece yine barda karşılaşıp durunca biraz sohbet ettik falan filan. sonra hadi gel bana gidelim deyince evet dedim. Ama sadece uyuycaz dedik birbirimize ve aslında o da, bende; farkındaydıkki sadece sarılıp uyuyamazdık. Çırılçıplak vucudunun her bi köşesini gün ışığında tamamen görmüş iki kişi yatağa sadece sarılıp uyuycaz diye giremezki ve bende zaten dayanamadım söyledim "sadece sarılmıycaz biliyorsun değil mi?"
kendimi kandırmayı sevmem, karşımdaki insanları ise hiç kandıramam. Yalan söyleme gibi alışkanlıklarımı bırakalı sanırım 5 yıl falan oldu. Gerçeği söylesen ne olacakki, kaybedebileceğim hiç bir şey benden daha değerli değil. Yeterki yalan söylerken kendimi kaybetmiyim. Yalan söylemeyi bıraktığımdan bu yana daha mutluyum ve bu yüzden ona da hiç yalan söylemedim. "evet aslında haklısın" dedi. sonra beraber kahkahayı bastık. Hala seviyormuyum, eskisi gibi miyim diye çok düşünüyorum ama oııh hayı sevgi değil, sadece bedenimin onun bedenini arzulamasından kaynaklanan bir iç geçiriş. başkla bi sikim yok ve yattıktan sonra biter her şey. Oysda yatmak bile gerekmiyor, altı üstü bir osbire bakar her şey.
Ama işte sex bağımlılığı böyle bir şey ve sen aslında bi yerden sonra sadece bir bedene dokunmak istersin. dokunmak, onun her yerine öpücükler kondurmak ve ondan kaybolmak istersin. Zaten zamanla hiç tanımadığın yerlerde, hiç birlikte olamayacağın adamlarla uyanında kaybolduğunu farkediyorsun. sex bağımlılığı aslında çok çetrefilli bir şey. Çünkü geçen hafta gittiğim psikiyatr bile bu konunun onu aştığını daha 2inci dakika da itiraf edip başka bir yere gitmemi söyledi. Oysa kadına ben derdimi anlatmaya ba
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
BU KONUDA SEN NE DÜŞÜNÜYORSUN?