-->

26 Ağustos 2023

Ava Giderken Avlanan

Geçen yıl kazandığım gazeteciği bıraktım. Çünkü aptallara tahammül edemediğim o yaştayım ve açıkçası zamanımı, henüz kendisine doğru dürüst bi şey katamamış adını hoca koydukları birilerine ayırmak çok akıllıca gelmedi. Yani belki bir tanesinin hocalığı, hayatını idame ettirmek için bu işi yapıyor olduğunu normal karşılayıp derslere katılmam zorunluluk olabilirdi, fakat ne yazıkki hocaların hepsi birbirinden feciydi. Açıkçası derslerini dinlerken kendimi olduğumdan daha aptal bi duruma düşürmüş olduğum dışında hiçbir şey hissettirmediler. Öğrencileri anlatmaya gerek yok zaten. Birbirlerini tavlamak ve evden uzak durmak için okul okumaya geldikleri o kadar belliydiki, genç kadınlara bunu "evden uzak durmak için okul okumaya geleceğinize, kökten kurtulmak için evlenip kendi evlerinizi kursanıza" diye söylediğimde kahkaha atmaktan çekinmiyorlardı. Erkekler ise zaten iki gülücük kapmak için arı gibi kızların etrafında dört dönüp duruyorlardı. Genci, yaşlısı, ergeni hepsi aynı. Aralarındayken kendimi gerizekâlı gibi görmekten, gün içinde onlardan kaçıp gittiğim kafetaryada içtiğim sade türk kahvesinin tadını bile alamıyordum. Yani tabii anlıyorum tüm salakları. Çünkü insanın düzgün bi eğitim almamış olması normaldir ve bu yüzden hepsini anlayışla karşılayabilirim ve karşılamak zorunda olduğum için ilk dönem sabrettim fakat ne yazıkki bir insanın aldığı veya alamadığı eğitimden bağımsız olarak kendini yetiştirmemiş olması maruz görülecek bi durum değil. Çünkü okullar insana bir şey katmaz, özellikle günümüz okulları kabul edilmiş evrensel doğrular karşısında insanların sistemlere başkaldırmaması için süslü püslü çok güzel uydurulmuş kılıflardan başkası değil. 

Neyse işte ne diyordum? hah geldi aklıma; okulu ilk dönemin bitişinin hemen ardından bıraktım ve zaten tekrar sınava girdim. Belki iyi bi şey tuttururum falan.

Oğlumun eğitim hayatı da devam ediyor. Bu yıl lise 2'ye geçti ve bundan bağımsız olarak geçenlerde fark ettimki; bıyıkları artık iyice kararmaya başladı. Hatta bu fark edişimden dolayı "dur şu bıyıklarını çekeyim" diyerek bi kaç fotoğrafını çektiğimde, bu hareketlerimi aptalca bulduğu için bana güüp fülüp durdu. Bi kaç gün sonra ise traş makinamı istedi ve tamda o an içim bi tuhaf oldu. Evet, oğlum gerçekten büyümüş de traş makinamı kullanıyor falan. Sanırım baba olduğumu gerçekten hissederek anladığım nadir anlardan biri bu. En eskisi ise; o henüz 3 yaşındayken, çıktığımız alış veriş dönüşü ekmeklerden birini ve maydonoz ile bi kaç hafif yeşilliği onun taşıması için ayrı poşetlere koyup eline tutuşturmuştum. Anca yürüyebiliyor olmasına rağmen hem benim hem onun ellerinin dolu olması ve ikimizin de yolda yürümesi esnasında bazen bilerek onu geride bırakıp az öteye gidip ona baktığımda ellerindeki poşetlerle bana doğru yalpalaya yalpalaya gelişi ve onun, ikimizin ne yaptığını bilerek bana bakıp gülümseme ile beni anlamışlığın verdiği karışık yüz ifadesinin bende uyandırdığı huzur duygusudur. Tabii eve yaklaştığımızda annesinin de bizi balkondan izlerken o halde görüp, ona poşet taşıttırmama kızması ve ısrarla "o daha küçük ya, ona nasıl poşet verirsin" diye ciddi ciddi çıkışması vardı. Bu da tuzuydu. Zaten hayatımda bi türlü şeker olamadı gitti kaltak. 

Günümüz dünyasına dönecek olursak; kontrollerimde bi aksama yok, atlamadan oluyorum. Her şey olması gerektiği kadar güzel ve normal. Açıkçası bunun hep böyle devam edeceğine dair büyük inancımda ufak bi sarsılma dahi yok ve bu tümör olayının, Allah tarafından ciddi ciddi hayatımdaki asalakları silkeleyip yere dökerek kurtulmak ve aynı zamanda hayat-insanlar-kendim hakkındaki gerçekleri fark edip daha güzel ve sadece kendine değer vermem gerektiğini zorla anlamam için yaşatılmış bi lütuf olduğunu düşünmeye başladım. Üstelik hayatımın boş boş geçmemesi, tüm canlılar gibi sadece "yaşayıp ölmüş" olmamam gerektiğini de derinden anlamış bulunmaktayım. Bunu uzun zamandır, hatta yıllardır hissetmiyordum. Şimdilerde yine hissetmeye başladım. Sanki yapmam gereken çok önemli bir iş var da o yüzden doğmuşum hissi. Şimdiyse geriye o şeyin ne olduğunu bulmak kaldı ve ben zaten onu aramaya, elime bi el feneri alarak başladım bile. 
Bu el fenerinin ne olduğunu ise söylemeyeceğim. Çünkü geçen aylarda fark ettimki; ÖKÜZ HERİF burayı okuyup kendisini ADSIZ olarak savunurken, bana yönelik olarak da güya tarafsız davranan sıradan bi okuyucu kılığında negatif yorumlar yaparak canımı sıkmak için elinden geleni yapıyormuş. Üstelik bunu henüz yeni yeni değil, çok eskiden, yani ona blogu söylediğim yıllar öncesinden bu yana yapıyormuş. Ben her ne kadar yorumları bazen silsemde, o olabileceğini hiç düşünmemiştim. Sadece dengesizin biri çatacak bi yer arıyor diye düşünürdüm. 
Bazen kendi gerçek nefes alıp verdiğimiz ilişkimizde, okumuyorum dediği bu blogdan derlediği hakkımdaki en ince bilgilerle beni köşeye kıstırdığında bile böyle bir şey yapabileceğini düşünmezdim ve hatta blogu öğrendikten sonraki 3-4. yılında, kendisine dair yazdığım acımasız yazılardan birinde, onu savunanlar olduğunu ve kendisi hakkında yazdığımda çok acımasız davrandığım için vicdanlı insanların onu savunduğunu şans eseri gördüğünü söylemişti. Bunu gerçekten şans eseri görmüştür diye düşündüğüm için üzerinde durmamıştım. Lakin geçenlerde eski yazılarımdan birine gelen bol suçlayıcı ADSIZ bi yorum karşısında o anda kendi kendime "ne oluyor lan" demekten geri kalmadım ve yorumu aynı gün yayınlamak yerine, sonraki gün yayınladım ve "aman yaaaa, amma abartım ha ne olabilirki" diye kendime söylenip, yorumun ADSIZ olmasından dolayı zaten sahibinin de hangi yazıya yorum yaptığını çoktaaaan unuttuğunu düşünüp, sonrasındaki gün ise "acaba cevap verirsem ne olacak" merakıma yenilerek cevap vererek yemledim ve evet işin hiçde merakımla alakası olmadığını bi kaç saat sonra gelen yanıtla gördüm.

Eğer sıradan bi ADSIZ olsaydı, eski yazılardan birine yorum yapmazdı ve hatta yorum yapsa bile eski yazıya yaptığı yorumun yayınlanıp yayınlanmadığını kontrol etmezdi ve yine hatta yayınlanıp yayınlanmadığını kontrol ediyor olsaydı bile ertesi gün kendisine cevap verilip verilmediğini kontrol etmezdi.
İşte yıllardır böyle bi orospuçocuğunu hayatımın merkezinde tutmuşum.
Bu öyle bi orospuçocuğu ki, karşısındaki ona her şeyini vermesine rağmen onu kanser edip hastanede terk ederek bundan zevk alacak kadar kötülük dolu bi orospuçocuğu.
ve yine öyle bi orospuçocuğuki; kanser ettiği kişinin kemoterapiler, radyoterapiler, ilaçlar vs sonrasındaki ilk toparlanma günlerinde alıp evine götürerek, onun yerine birini bulduğunu ve neden bulduğunu da "senin halin ortada, ne yapsaydım" diyebilecek rahatlıkta büyük bi orospuçocuğu.

İşte bunlardan dolayı elimdeki fenerin rengini ve ne işe yaradığını buraya yazmayacağım ama günü geldiğinde feneri götüne sokup seni rahatlatacağım :))
Oku oku sen oku. 


4 yorum:

  1. Üniversiteyi bırakmama üzüldüm. Kıbrıstaki üniversteden bayağı bir dedikodu çıkmıştı. Buradan da epey absürt havadisler bekliyordum senden.
    Bir de merak ettim öküzherifin hangi yorumu yaptığını. İnanır mısın bilmiyorum ama 2018'e kadar olan yorumlara baktım ama daha geçmişe gitmeye üşendim açıkcası.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. absürt olaylar yaşamak için kıbrıs'a gitmemiştim ama yaşamıştım. o dönem gerçekten yapacak daha iyi başka bir şey olmadığı için mecburen gitmiştim, yaşadığım absürtlüklere rağmen de devam etmiştim okula. okul ve diğer katkısını bi kaç gün sonraki yazımda yazacağım.

      buradaki okulu ise gerçek anlamda hem ailemle yaşamak zorunda kalmak, hem oğlumla yakın olmak gibi nedenlerle tercih etsemde bunların yanında bilgi olarak da çok çok katkısı olmasını bekledim. fakat olmadı.
      öte yandan okul bahanesiyle burda kalmak ailem, oğlum gibi diğer nedenlerimi daha iyi anlamamı da sağladı. ama özetlemek gerekirse; okul bahanesiyle kendimi burda tutmak, pozitif anlamda zihinsel olarak büyük bi evrim geçirtti. eğitim olarak ise bi yararı yok, olmadı. açıkçası; okula gelenlere, hocalara, o devasa yatırımlar yapılan binalara üzüldüm. hepsi boşa akıyor.

      2018'e kadar gitmene ise inanmadım.

      Sil
  2. En kisa surede sagligina kavusmani diliyorum. Guzel bir yazim dilin var ve okudugumdan anladigim kadariyla da iyi bir baba ve anlayisli birisin. Haliyle de guzelliklerle karsilasmani umit ederim. Toksik iliskini de umarim sonlandirmissindir. Bazen bazi kotu seyler, bizim icin daha iyi olan neyse ona ulasabilmemiz icin bir sebep veya motivasyon olarak karsimiza cikiyor. Dilerim sende de durum budur. Olumluya odaklan ve keyfini bozma. Sevgiyle kal

    YanıtlaSil

düşüncelerini kendine saklama, benimle de paylaş.