-->

28 Eylül 2022

Sınıfsal Şeyhler

Kovulmama rağmen, gösterdiğim "kalma çabalarım"dan biri olan burada okul okuma olayımı bu hafta hayata geçirdim. Kayıtlar, belge teslimi falan derken Pazartesi günü resmi olarak İletişim Fakültesi-Gazetecilik bölümüne başladım ve dün de sınıftaki zorbalarla ilk kavgamı ettim.
Kavgaya geçmeden önce sınıf hakkındaki düşüncelerimi klavyeye alayım;
Sınıfta benimle beraber 5 ibne daha var. Bunlar kendilerinin farkındalar mı bilmiyorum ama bence zaten yeryüzünde ve gökyüzünde ve denizaltında kendisinin farkında olmayan hiçbir götveren-götsiken yoktur. Kendini kabullenmek zorlu bir süreç, uzun bir yol, "evet göt sikiyorum-veriyorum lan ben" diyebilmek büyük göt istesede herkes eninde sonunda o yolu saklanarak değil, güneş batmaya yakınken de olsa ortalayarrak yürümeye başlıyor.
İbnelerimiz ise şöyle. (kendimi anlatmama gerek yok, beni biliyorsunuz zaten.)
    a) ibnelerden biri uzundan biraz kısa saçlı ve saçlarını, tel bağlayarak arkaya doğru topluyor, toplanan saçlarınıysa, kendisini küçük bir dişi tay kuyruğuna dönüştürürcesine bağlıyor. Yaşı 27-30 gibi. Esmer fakat yinede parlak teni, düzgün ince kalkık burnu, göbeksiz fit duruşunu öne çıkarmak istediği yürüyüşü, bir kaç kıla dönüşmüş kesilen tüylerden ibaret sinek traşı, düzgün türkçesine rağmen önüne geçemediği yer yer şiveye kaçan konuşması, her derste mutlaka "ben bunu biliyorum" adlı kendisinin de boş biri olmadığı izlenimini vermek için hocaların cümlelerine eklemeler yapmasıyla sınıfın tiksinileni olarak görülüyor. 

    b)bilirsiniz, allah tüm ibneleri şehirli olarak yaratmamıştır. şehirli ibneler kadar şehirsiz köylü ibnelerde vardır ve hep olacaklardır. Bu ibnemiz Hakkari'li. Pardon HAKKÂRİ'li.
Evet "nerelisin?" denildiğinde, size karşılık olarak; kaz tüyü kadar yumuşak, pamuk şekeri kadar tatlı, deli bal kadar sarhoş edici yumuşak ses tonuyla HAKKÂRİ diye yanıtlar ve siz, şehrin içindeki şapkalı A'nın sizi alıp çok uzaklara götürdüğünden habersiz aval aval yüzüne baka kalırsınız. 
18 yaşı, esmer, henüz kıla dönmemiş tüylü yüzü, kocaman ağzı ve ağzından dışarı taşan büyük beyaz dişleri, gülümsemeye hazır belirsiz çekiklikteki gözleri, ince kollarının devamı olan ipince parmakları, rüzgârsız bir havada sessizce daldan dala konarcasına uçan kuş taklidi yürüyüşü, öne taradığı kumral saçlarıyla o bir gazeteci adayı. kimbilir belki önümüzdeki yıllarda Oral Eğin'in tahtına varis olur. Çünkü ablası onun araştırmacı yönü olduğunu, oldu olası merakının bitmek bilmediğini söylemiş ve o da tercihlerini, ablasının yapmasını istemiş ve işte aramıza katılmışmış.

    c)Bir işadamının, deve kirpiği gibi kirpikleri ve estetikli bir burnu var ise kesin gaydir. Bir an önce erkek olmak isteyen ergenlere özel o, her gün traş olan gençliğinin ateşi hâlâ yüzünden okunuyor. Zaten "her gün traş olduğu için, yaşından çok önce çıkartılan sert ve gür bir sakalla erkek olunmayacağını"da insan işte böyle 35'ine falan geldiğinde anlıyor. Bakışma konusunda sıkıntısı var, ya da bir geyle bakışınca, kendisinin de gey olduğu anlaşılır diye çok korktuğundan hemen gözlerini kaçırıyor. Sanırım evli ve 2 çocuğu var. İşi gücü yerinde ama derste hocanın "niye okuyorsun" sorusuna "diplomamız olsun diye kaydoldum" demesine rağmen, ibne olduğu için gençlerin enerjisini soğurarak yaşayan yaşlı ibnelerden olduğunu düşünüyorum. 

    d)23 yaşı, beyaza kaçan kumral teni, mavi olmayan ama karışık renkli olmasından dolayı ilk bakışmada mavi gözlü olduğu sanılan bu geyimiz, yanındaki sıra arkadaşına bir ahtapot gibi sarılmaktan, dokunmaktan, sürekli bacağını değdirmekten, herhangi bir şekilde elini tutmaktan geri kalamayan halleriyle benden "gizli ibne" veya "henüz kendisini keşfetmemiş yarrak hastası" etiketini yedi bile.
Böyle diyorum ama sıra arkadaşının da fazlasıyla abartılı erkeksi duruşu, sınıfın ağası rolüne bürünüşü, racon kesmeye hazır havasıyla etrafındaki dişil enerjiyi çekmekten geri kalmıyor. Dolayısıyla birinin diğerine dokunmadan edememesi de biraz normal.

Bunları böyle sıralamışken kavgamı da ekleyip bitireyim:
Kavgayı tabiki sınıfımızın erkeğiyle yaptım, çünkü Hakkârili olan çocukla hepimizin içinde "sen niye böyle konuşuyorsun" diye dalga geçti ve herkes gülerken, Hakkarili o sırada yerin altına girip çıkmakla meşguldu. Bende bunun üzerine "niye dalga geçiyorsun" gibisinden başlayınca bi ağız dalaşına girdik ve bunun diğer saxocuları da onun tarafını tutunca olay biraz büyüdü ve biz laf atışını uzattık. Ben alttan almayınca biraz büyüdü olay ve sonra sınıfın da zaten bu çocukları sevmediği gerçeği ortaya kızlardan birinin "ya ne bu ya, her derste herkese laf atıyorsunuz, derste dikkatimizi dağırıyorsunuz, arkamızdan fingirdiyorsunuz, sizin yüzünden derse katılım sağlayamıyoruz" demesiyle ortaya çıktı. Olayı ise kapattık ve açılmadı bi daha.

Son olarak ise sınıftan, daha önce kürdoloji okumuş bi kızla hemen kanka olduğumuzuda belirtmeliyim. Zaten geyler ve kızlar iyi anlaşır veya iyi kavga ederler. Biz şimdi iyi anlaşıyoruz ve sürekli yan yanayız. 
Yan yanayız dedim ama galiba bundan sonra 3 kişi olarak devam edeceğiz, çünkü Hakkariliyi savunduğumdan bu yana o da bize katıldı ve sürekli peşimizde. Bende o değil de, biz onu çağırdığımız için geliyormuş gibi olsun diye "hadi gel hava alalım" vs gibi cümlelerle onu destekliyorum.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

düşüncelerini kendine saklama, benimle de paylaş.