Bilgisayar çöktüğünden bu yana buraya, yani Ağlama Duvarı'ma daha az uğruyor ve hatta yer yer hiç uğramıyorum. Ben gelip buralara içimi dökmesem bile hayat durmayacak şekilde devam ediyor. Yani hayat durmadı, sadece bilgisayar çöktü o kadar.
Peki bilgisayar çöktükten sonra "neler oldu, oluyor, olacak" cümlelerinden oluşan sizin için basit ama benim için hayati sayılan ve "herhangi biri sorsunda konuşmaya başlayayım" diye cevaplamak için can attığım soruları ise, beni daha iyi duymanız için soyunmaya başlayarrak anlatıyorum;
1-Ablam(4numaralı) bu hafta sonu evleniyor.
Geçen ay beni evden olabildiğince uzak tutmaya çalıştıkları aktraksiyonlar arasında yapılan gereksiz nişan olayları falan derken, önceki hafta da ben kontrollerim için İstanbul'dayken koca adayıyla başbaşa daha iyi vakit geçirip birbirlerini tanısınlar diye resmi nikah kıydılar ve bu hafta sonu da telli duvaklı, yalandan ağlamaklı bir merasimle artık özgürce seks yapabilecekleri bir hayata adım atıyorlar. "hızır evliliği" dediğim bu işi başlatanın ben olduğumu, en başından ve tüm detaylarıyla uzun uzun anlatmak isterdim ama bulduğum şu kırık dökük bilgisayardan çıkan tıkırtılar yazmaya dair olan heves mevesi bırakmadı. Ayrıca kendi klavyene alışmak denilen bir şey varmış, onu da anlamış bulunmaktayım.
2-Üniversite kazandım, bu yıl yine üniversiteli oluyorum. (iletişim fakülesi-gazetecilik bölümünü kazandım)
Geçen yıldan bu yana mecburi olarak eve kapanmışken ve kendimi oyalamak, aile içinde oynadığımız Zihinsel Olimpiyat Oyunları'nda mental olarak çöküp bunun sonucunda da fiziksel olarak bileklerimi kesip kendime zarar vermemek, herkesin bana karşı bir olup gösterdikleri psikolojik yıldırma politikalarına yenildikten sonra yaratılan gerginlik anında içlerinden birine saldırıp resmi olarak da "huzur kaçıranın teki" etiketiyle adlandırılmamak, yıllar önceki çaylak zamanlarımda istenmediğim yüzüme açık açık söylendiğinde, istenmediğim için kötü davranıldığında yaptığım gibi uzaklara gidip köksüz bir kurumuş zeytin ağacı gibi tek başına yaşamayı tercih etmemek için, büyük içsel bir başkaldırıyla başımı alıp tüm sınavlara vurdum ve sınav günlerine kadar da kendimi çıkmış sorular ve benzer soru kitapçıklarıyla meşgul tutarak tüm dikkatimi girebileceğim sınavlara vermiştim.
Zihinsel kaçış oyunu saydığım bu sınavların sonuçları da iyi gelmeye başladı ve bunlardan biri de tabiki üniversite sınavıydı.
Dün tercih sonuçları da açıklanınca, beni kızdırıp kendileri için beşpara etmez psikolojimi alt üst ettirip sahip olduğum iki çaputu sırtımdaki çantaya atıp ebemin amına gitmek yerine, burada kalmaya dair tek çıkış kapımın da bana sonuna kadar açıldığını görüp sevinçten, kendime yakın saydığım bir kaç tanıdığıma haberi, ekran görüntüsü eşliğinde whatsapp'den şu şekilde uçuruverdim;
Her şeyi geride bırakarak küçük bir anadolu kasabasına yerleşip gazeteci olmaya karar vermişimdir :))
3-İnternetten ufak bi sosyal medya işi buldum. Onunla geçinip gidiyorum. Aynı zamanda 2 yıllığına geçici de olsa emekli de olduğum ve Recep Tayyip Erdoğan babamız, biz emeklilere sahip çıkıp maaşımızı 3.500 TL yaptığı için para biriktirebildim. Bu konunun yanisi şu ki; az sonra işsiz kalsam, beni 3 yıl idare edecek parayı biriktirmiş durumdayım.
Ve evet, para biriktirme işini sevdim. Tam bana göre bi olaymış. Hem sular akarken, bidonumu doldurmayıp ne yapacağım ki?
Şimdilik böyle durumlar. Eylül'de yine İstanbul'a kontrollere gidiyorum. Bu seferki kontroller, genel sağlık durumum ve bundan sonraki süreç için daha net sonuçları edindirecek bana. Dualarda buluşmayı unutmayalım.
Tebrikler🌻hayatının yoluna girmesine coook sevindim!umarım kontrollerin de iyi geçer.
YanıtlaSilamin çok sağ ol
Silara ara dua etmeyi unutma :) hem bana, hem kendine. hatta önce bana.