-->

10 Eylül 2020

OFF deme OHH de

Kimsenin sana müdahale etmesine izin vermediğin, senin kimseye müdahale etmediğin kolay bir hayat yaşamak için yapman gereken tek şey; tanıdıklarından uzaklaşmak ve onlarla olan iletişimini tamamen kesmek. Bunun başka bir formülü yok. Bunu yap ve gör, bak neler oluyor?

Ben öyle yaptım. Herkesten ve herkesimden kaçtım. Bazen yanlış olduğunu bilsemde, sırf kendi kararlarımın arkasında durmak için yanlışımda ısrar ederek yaşamaya ve tüm doğrulara tek başıma karşı çıkarak yürümeye devam ettim. Çünkü yanlışımın sadece bana ait olmasını istiyordum ve oldu. Ama bak ne oldu?

"Başkasının yanlışı üzerine bir hayat yaşayıp pişman olmaktansa, kendi yanlışın üzerine yaşayıp pişman olmak daha mı iyi" diye soracak olursan, cevabım; eğilip bükülmeden, oraya buraya sallamadan ve kaçak göçek bir kaç cümle ile kalabalık etmeden "evet, daha iyi" derim.

Çünkü seçimin yanlış olsa bile, ileriki yıllarda, bunun için kimseyi suçlayamazsın ve kimseye nefret duyamazsın, kimseye karşı kızgınlığın olmaz ve kırgınlıkların da yoktur. Bu saate kadar alınmış tüm yanlış kararların ve temelsiz ısrarlı tutumunun tek nedeni sensin.
Bunun böyle olduğunu unutmamışsan, şu anki yaşamın sadece sana ait olduğunun farkındaysan, için rahatlar ve kendine karşı samimi bir şekilde deriiiin bir OHH çekersin. Ama unutmuşsan ve etrafında suçlayacak birini arıyorsan OFF dersin ve ne yazıkki; bundan sonraki hayatında da OFF'un F''leri gittikçe daha da artacaktır.

Ben 35 yaşıma geldim ve çok şükür OFF değil, deriin bir OHH çektim. Ama tabii ara ara Sadece dönüp kendi bilgisizliğine, acemiliğine, hayat deneyimsizliğime üzülmüyor değilim. Ama biliyorumki, düşünce şeklimi değiştirerek hayata karşı hep bir savunma iç güdüsüyle değilde, yumuşayarak adapte olabilirsem, yaşam şartlarım biraz daha kolaylaşacak ve hayatın beni hırpalaması da azalacaktır. 

Tabii şimdi böyle diyorum ama, bu demek değilki,  hayatı kolay yaşamak için büyük bir değişim geçirip iyi bir yalakaya dönüşeceğim veya tam bir yavşak olacağım.
Hayır. Ben yalaka veya yavşak olacak kadar balçık ruhlu biri değilim. Ben, sadece insanları daha az kırmak istiyorum. Ben sadece en basit konularda bile kaçınmadığım o gereksiz tartışmalara girmemem gerektiğini düşünmeye başlamış sıradan bir insanım. Ben salak değilim, hepiniz kadar biraz abtalım o kadar.

ve tüm bu mantıklı cümle kurma çabalarından sonra, doğrusu şunu da eklemeliyim ki; tüm iyi yönlerine karşın, yıllar sonra hayatında suçlayacak kimsen olmaması, insanı bok gibi hissettiriyor. Bok gibiyim ve keşke etrafımda sürekli suçlayarak rahatlayacağım birileri olsa ve onlara aile desem.

2 yorum:

  1. şöyle salak bi durum beni çok rahatsız ediyor. kafamda idealize ettiğim bir ben var. bu idealizasyon sürecinin bir başı veya sonu yok tabii ve zamanla modifikasyonlara uğruyor. ‘gerçek’ benle, bu fantezi kişilik ne kadar birbirine uyuyorsa o kadar tatmin olmuş hissediyorum. bu uğurda ben de herkesten ve herkesimden kaçtım ve yanlışlarımda bile ısrarcı oldum. ve sonunda tam anlamıyla olmasa da ideallerimi deneyimleyebileceğim bir alan yarattım. sosyal varlıklarız. interaksiyonlara girmek zorundayız, çalışmak zorundayız. bazı zamanlar oluyor ki bu interaksiyonlarım sırasında agresyon ile karşılaşıyorum. ve tabiatım gereği sanırım bir agresyonla karşılaştığımda susup sineye çekemiyorum. ben de agresyon gösteriyorum. daha sonra ilk beni böyle bir duruma sürüklediği için karşımdakine kızıyorum, daha sonra kendimi kontrol edemeyip buna izin verdiğim için kendime. neyin doğru olduğuna da karar veremiyorum. sence bizi yorsa da hırpalasa da tabiatımıza boyun mu eğmeliyiz ve bize hırçınlaşıldıkça biz de mi hırçınlaşmalıyız kendimizi bu nefret vortex inde kaybetmek uğruna, yoksa keşişleşip bu kadar agresyonu götümüze mi sokalım?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. karşımdakinin beni oyuna getirip, ben haklıyken buna rağmen beni haksız düşürmüş olmasını çok sonra anlıyorum. bu konuda aptalım. ama çook sonra anladığımda, aptal olduğum için kendime üzülüyorum ve bununla beraber haklılığımı, sırf kendi çıkarları uğruna görmemeyi, dile getirmemeyi tercih edecek kadar acımasız oldukları için de onlara üzülüyorum.
      üstelik bu üzülme konusu; kendim için çok az, onlar için çok fazla oluyor. yani insanlar haksız olmalarına karşın, nasıl olurda göz göre göre haklılarmış gibi hareket etmişler ve hareket ediyorlar. nasıl olurda bu kadar haksızlığı kaldırabiliyorlar ve vicdanlarına ağırlık çöktürüyorlar. bunları düşünüp onların bu hallerine üzülüyorum. böyle de bi aptalım.

      öte yandan artık kızmak, bağırmak, çağırmak gibi olaylarımı da azaltmaya odaklanarak yaşamaya başladım. haklıysam bazen ısrarla hakkımı savunuyorum ama bunu yaparken kendimi haksız duruma düşürecek şekilde değil, daha çok sakinliğimi koruyup karşımdakiyle ısrarlı bi şekilde mantıklıca konuşmaya çabalayarak yapıyorum. böyle hareket etmeye başladıktan sonra bazı durumlarda iyileşme yaşandı ve hatta bende kendimi daha iyi hissetim. ama bu durumu henüz yeni fark ettiğim için fazla başarılı olamadım. sadece ufak bir kaç denemede başarılı oldum ve bunu genel hayatıma yaymaya çalışıyorum.

      bir de ben uzun zaman, hayatımdaki sıkıntılı insanları hep çıkararak, sorulu insanlardan kaçarak, bana kötü söz söyleyenlerle iletişimi keserek yaşadım. şu son 2 yıldır ise baktımki böyle yaparak etrafımda insan namına hiçbi bok kalmamış.
      bu yüzden artık bi süre; bu tür insanları hayatımdan çıkarmak, onlardan uzaklaşmak yerine onlarla yaşamayı ve bu sayede kendimi eğitmeyi deneyeceğim.

      Sil

düşüncelerini kendine saklama, benimle de paylaş.