-->

14 Kasım 2017

Sınav maradonu başlamıştı ve zavallı öğrenci derslere asılıyordu

Bu hafta sonu ilk defa üniversite sınavlarımdan birine giricem ve böylelikle sınav haftası da başlamış olacak.
Biraz heyecanlı gibiyim ama tabii geçen haftaki kadar da değilim. Çünkü geçen hafta içimde olan şey; heyecandan çok, büyük bir korku idi ve doğrusu onu aşmak için; ne yapacağımı, nasıl yapacağımı bilmiyordum.
Üstelik ders çalışmama rağmen, okuduğum hiçbir şeyi de anlamıyordum ve öylece geçip gidiyordum. En sonunda bunu hocalara da söyledim. Dedim "hocam valla hiçbir şey anlamıyorum ve gittikçe stress olmaya başladım"
Önce bi yaşımdan dolayı stress olmama şaşırdılar, sonrasında çok şükürki hepsi bunun normal olduğunu, ama tabii abartılacak bir durum da olmadığını söylediler.

Öyle böyle derken de, baktım zaten stresim de dinmiyor ve hatta gittikçe artıyor, aldım kitaplardan birini, açtım derslerde aldığım notları, onlar üzerinden kütüphaneye kapanıp köpek gibi çalışmaya başladım. Harıl harıl çalışmaya başlamışken, aradan bir iki gün geçti ve zaten o arada stress de kalmadı. Geçen haftadan bu yana her gün bi derse çalışıyorum. Durum böyle olunca aslında hocaları da anlamaya başladım. Şimdiye kadar ise sadece dinleyip geçiyordum. Bugünlerde ise bazı taşlarım daha yeni yeni yerine oturmaya başladılar. Yani ilk günlerki gibi değil. (buna rağmen inşallah derslerden kalmam. çünkü ondan yana da ayrıca çok korkuyorum.)
Hocalar da iyi gibiler. Sonuçta işlerini yapıyorlar ve derslerini anlatıyorlar. sonrası ise bize kalmış. Bakalım artık.

Sadece ben değil tabii, tüm öğrenciler de elimizden geleni yapıyoruz. Valla gün içinde kütüphane tıklım tıklım öğrenci kaynıyor. Millet nefes almadan ders çalışarak sınavlara hazırlanıyor desem yeridir. Herkes kitaplarına hayvan gibi abanmış halde akşamı ediyor. Bu abananlardan biri de ben oldum ve sınav stresim de böylece bitmiş oldu.

Geçen gün ders çalışırken şunu fark ettimki, aslında tanıdığım birileriyle ders çalışamıyorum. Hatta resmen ders çalışmamak için elimden geleni de yapıyormuşuz gibi hissettim. Çünkü oturup ders çalışmak yerine fısır fısır sağdan soldan bir şeyler konuşarak zaman öldürüyoruz. Bunu fark edince de biraz gerilmedim değil. Sonra biraz düşününce çözümü buldum ve hemen hayatıma geçirdim. Çözüm basit: ders çalışma alanında, tanışmadığım birileriyle aynı masaya oturmak ve çalışmaya öyle koyulmak.

Bu yüzden tanımadığım masalardaki boş yerlere oturup ders çalışıyorum. Böylece hem daha çok çalışmış oluyorum, hem de dikkatimi toplayıp, sadece derslere vermiş oluyorum. Öteki türlüsü pek çekilmiyordu. Hatta "gıybet taym" oluyordu desem yeridir.

Hele bir de burda tanıştığım kişi sayısı artınca, iyice lafazanın teki olup çıktım. Resmen konuşmak için her fırsatı değerlendirdiğimi bile fark ettim. Sanki allah dil vermiş ve ben o dili her an kullanmalıymışım gibi yaşıyordum.
Neyse işte bunu durdurdum ve çok şükür kendimi derslere verebildim.
Hatta kendi tuttuğum ders notlarını da temize çekip, sınıftakilere dağıttım. Hepsi çok sevindiler. Ama açıkçası benim kadar da ciddiye almadılar. Bazen, sınıftakiler arasında, sadece kendimi okula gelmiş gibi hissediyorum. Sanki onlar öylesine takılıyorlar gibi. Sanki boş boş geliyorlar gibi. Çoğunun maddi durumu iyi olduğu için ve paralı gelmiş oldukları için dersleri falan da iplemiyorlar.

Ben ise, onların aksine hep en öne oturup, hocaları dikkatle dinlerken, aynı zamanda sürekli soru da soruyorum ve işte tam da bu sorularım yüzünden bana gıcık da oluyorlar.
Bazen beni sevdiklerini söyleselerde, dersteki sorularımdan sıkıldıklarını fark edebiliyorum. Arkadam "salak bu ya" dediklerinden eminim. Ama sikimde değil.

Hocalarla da bazen tartışıyoruz ve onların da sıkıldığını fark ediyorum. Ama açıkçası onların da sıkılmalarını takmıyorum Sonuç olarak robot değilim ve her söylediklerini doğru kabul etmek için okula gelmedim. Zaten tartışmalarımızın bazı bölümlerinde bana hak verdiklerini söylüyorlar. ama hoca olmanın, onlara verdiği "iktidarlıktan kaynaklı her durumda haklı olma" hallerinin ağırlığını da kaybetmek istemedikleri çok belli. Bu yüzden, bazen ben de kendi doğrumda çok ısrar etmiyor, öylece her söylediklerine "he he" deyip geçiyorum.

Ama genel olarak entelektüel anlamda çok eksikleri var ve zaten bir çoğu bunun farkında. O yüzden sadece uzmanlık alanlarında tartışmaya çalışıyorlar. Buna rağmen ise, uzmanlık alanlarındaki mantıksızlıkları üzerinden tartışmaya devam ediyorum ve o anlarda sinir olup "dersi sulandırma" diyorlar. Ben de gülüp "tamam hocam pardon" deyip konuyu geçiştiriyorum.

Bu arada erkek hocalardan biri hakkında, bugün, ikinci sınıflardan bazı kızlarla yatma karşılığında onları derslerden geçirdiği dedikodusunu duydum. Ki zaten okuldaki tek düzgün hoca tipi onda var sayılır. (Ki normalde dışarda buna sümük bile sürülmez.)
Ama okulda hoca olunca ve kızlar derslerden geri kalınca, hoca bunlara bi ihtimal önden geçirme karşılığında olayı çözüyorlarmış. Bilmiyorum, bende söyleyenin yalancısıyım ama o çocuk da pek boş biri değil. Genel de söyledikleri çıkıyor. Daha önce bir kaç dedikoduyu daha söylemişti, dediği gibi oldu.

Yalnız canımı sıkan durum şu ki; bu kızlar ailelerinin parası var diye özel okula gelip, ne diye onun bunun altında inleyerek sınıf geçmeyi kabul ediyorlarki. Madem paranız var ve özel okula geldiniz, o hocayı cebinden çıkartacak duruşu da sergilemelisiniz.

Sırf ders geçmek için yatağa girmek çok çirkin bence.
Gerçi böyle diyorum ama belki bende ilerde böyle bir şeye başvurabilirim. Çünkü ne zaman büyük konuşsam, hep çok geçmeden altında kalıp eziliyorum. Off dağlar off. İnşallah bu konuda öyle bir şey olmaz. Yani ders geçmek için, kimsenin altında kalmam. Zevk için olur da, ders geçmek için olmaz. olmasın. lütfen. pls.

"seks" dedim de, buraya geldiğimden bu yana iki sırnaşma dışında bi bok olmadı.
Hatta buraya geldiğimden bu yana, genel olarak bi cinsel isteksizlik oluştu bende. Üstelik hoş bulduğum kişiler olmasına rağmen, kimseye ısınamıyorum. yani soğuk bir nevale gibi, kendi içimde yaşayıp gidiyorum.
ki, resmen osbir çekmekten kuruycam desem yeridir. tek cinsel hayatım osbir çekmek ve yatağa sürtünerek boşalmak. her gece yatağa sürtüne sürtüne boşalıp uyuya kalmak can sıkıcı. Üstelik oda arkadaşlarım fark etmesin diye yastığı dişleyerek boşalmak da ayrı bi moral bozucu.
allahtan dikkatliyim de, henüz onlara yakalanmadım.

Ya da bilmiyorum, belki de ne bok yediğimi biliyorlar ve çaktırmıyorlardır.
Gerçi içlerinden biri, yatağa sürtünerek boşaldığımı zaten hiç fark edemez, çünkü kulaklığı sürekli takılı ve internetten film, komik videolar vs izliyor. Diğeri ise zaten gecenin bi yarısına kadar, pansiyonun işletmeciliğini yapan piç'le muhabbet ettiğinden dolayı hiç hiç göremiyor. (Zaten geçen gün, ben yokken dolabımı karıştımış ve ben fark edince de, ona fena patlamıştım. o da, o günden sonra bana daha bi mesafeli yaklaşıyor. bu yüzden de genelde gecenin bir yarısı odaya geliyor.)

Biraz dangalak bi çocuk. Saf ayağına yatan, ama piçin teki olmaktan geri kalmayan cin biri. Sürekli saflıkla karışık hareket ederek arada canımı sıkıyordu. Emin olamadığım için, nezaket kuralları içerisinde, tatlı tatlı uyarıyordum ama sonra emin olunca sıçtım ağzına.
Tabii ağzına sıçmama rağmen, ikinci defa yine dolabımı karıştırmaktan geri kalmayınca bu sefer hepten sinir oldum ve verdim veriştirdim. O günden sonra pısırdı kaldı. Pansiyoncuyu da, bu dangalağı uyarması için gidip fırçalayınca, her şey hal oldu.

Zaten oldum olası, saf ayağına yatıp alttan alttan dolaplar çevirenleri hiç sevemedim gitti. Buna ise ayrı gıcık olmaya başladım.
Diğer eleman ise dediğim gibi öyle kendi halinde, pislik içinde yaşıyor.

Pansiyonda sadece biz yokuz, ama burdan sıkıldığım için pek kimseyle konuşmuyorum. Çünkü tuvaletler bok içinde, mutfak tezgahı pis, odalar çöplük, banyoda ise su akmıyor derecesinde az akıyor, sahibi ve işletmeci sorumsuz, sadece paraları almakla meşguller. Açıkçası buraya geldiğime çoktan pişman oldum ama yapabileceğim bir şey yok.

Öte yandan buraya mecbur kalmayayım diye yurtkur başvurusu yaptım ama onda da 55. sıraya takılıp kaldım, bi türlü ilerlemiyor.
Bakalım bana ne zaman yurt çıkacak da bu cehennemden kurtulacağım.
allahım yardım et.
Sınavlar var diye, nerdeyse otelde hiç zaman geçirmiyorum ama gecenin bi yarısı da olsa buraya dönmek zorunda olmak fena koyuyor. Üstelik bu pis yere para vermiş olduğum aklıma gelinceyse, kendi kendime sinir oluyorum. Gerçi böyle diyorum ama bu ülkeye geldiğimde bütçeme göre en uygun bulabildiğim tek yer burasıydı. Yapabileceğim bir şey de yoktu. Buna da çok şükür. Ama şimdi daha karşılaştırmalı bakınca ve daha uygun yerler görünce, içim cısss ediyor.  Yani fena kazıklandım. Ama en azından kazığın boyutu, boyumun yarısına kadar gelebiliyor da, beni iyice dağıtıp geçmiyor. bu yüzden çok söylenmiyor, sessizce kabullenmeye çalışıyorum.

Bu hafta sonu başlayacak olan sınavlar için bana dua edin. Ben de elimden geleni yapıyor, ha bire derslere asılıyorum. Yine de kalırsam, yapacak bir şey yok.


3 yorum:

  1. Eger dikey gecis sinavi ile hukuk okumak istiyorsan her dersi AA,BA notlarinda verebilmen lazim ki okul puanin yuksek gelsin. Yoksa DGS ye cok calissan bile yarragi yersin.Sen dersi gecebilir miyim diye kaygilaniyorsun.idiot!

    YanıtlaSil
  2. şu üniv. başladığından beri seni daha çok takip eder oldum. bence ün. bitirmek seni olduğundan farklı yere taşımaz ama radikal bir karar verip hayatını tamamen farklı bir akışa sürüklemen ve derslerine böyle çalışman nedense benim göğsüm kapartıyor. çünkü yanlış anlama ama(ah şu yanlış anlamayla başlayan cümleler..) senin geleceğin beni korkutuyordu. çünkü gittikçe içine düştüğün anlamsızlık içine kapatıyordu seni.. ün. hiç değilse seni bu başıboşluktan kurtardı. umarım sınavların filan süper geçer. Allah zihin açıklığı versin.(bol bol kuru üzüm, ceviz ye)

    YanıtlaSil
  3. @mehmet istemiyorum. açıkçası istediğim tek şey, alttan ders almadan bir an önce bitirmek. takılıp kalmasam yeter yani.

    @adsız beni olduğum yerden bi yere taşımaz ama içimi rahatlatacak. yani açıkçası şu an bu okuldan dolayı sınav stressini bile yaşamak çok güzel :) içim rahatladı. çünkü içimde kalmıştı.

    geleceğimden ben de korkuyordum. hâlâ korkuyorum. ne olacak, olacağız, olacağım. hepsi süprizli son gibi ve bence geleceği bilmemek çok güzel bir, allah vergisi :)
    ama tabii içine düştüğüm anlamsızlık, yaşadığım tekrarlar, aynı insanların sığlıkları. hepsi canımı sıkıp beni hepten bomboşlaştırmıştı. dediğin gibi; çok şükür, okul kurtardı. en azından şimdilik.
    tavsiyelerine uyacağım. duların için teşekkür ederim. amin.

    YanıtlaSil

düşüncelerini kendine saklama, benimle de paylaş.