Bu aralar kendimi yine okumaya verdim. Öyle belli başlı şeyler değil de karşıma ne çıkarsa alıp okuyorum. Sonuçta herkesin anlatacak bir hikayesi varken, bizim de kimden ne zaman ne öğreneceğimiz, nasıl öğreneceğimiz belli olmuyor. Bu yüzden kendimi "illaki şunu oku" gibi belli bir okuma sınıfına sokmuyorum, gelişi güzel karşıma çıkmış olan her hangi bir şeyi okumaya çalışıyorum.
Bu sabah da aynen böyle şeyler okurken bir gazete köşe yazısında Milan Kundura'dan alıntı olduğu belirtilen şu cümlelerle karşılaştım;
"Yavaşlık ile hatırlama, hız ile unutma arasında gizli bir ilişki vardır. Bir şeyi hatırlamak isteyen kimse yürüyüşünü yavaşlatır. Buna karşılık, az önce yaşadığı kötü bir olayı unutmaya çalışan insan, elinde olmadan yürüyüşünü hızlandırır."
Bu cümleden sonra durdum düşündüm. Sanırım hayatı yaşayış şeklim ikinci cümlede özet geçilmişti. Onca yıl yaşamış olmam tek bir cümleye sıkıştırılmış ve bana sadece bir kaç defa daha okuma şansı veriyordu.
Çünkü hayatım aynen böyle olmuştu. Hep koşarak yaşadım, koşturarak ve bir şeylerden kaçarken başka bir şeye yetişmeye çalışma hissiyle geçmişti.
Bunların nedeni de sanırım unutmak istediğim çok fazla şeyin olduğuydu. Gerçekten de unutmak istediğim o kadar çok şey vardıki, bu yüzden hayatı nasıl yaşadığım ve hatta yaşadığım şeylerin iyi veya kötü, güzel ya da çirkin olduğunu siklemedim bile. Öylesine hızlıca yaşadım geçtim.
Zihnim de yardım etti bana. Ben hayatı koşarak yaşarken o da yeni anılara yer açmak için eskileri sildi. Uunutamadıklarımı ise işte buralarda yazarak unutmaya çalıştım ve aslında doğrusunu söylemek gerekirse; unuttum da.
Bu arada iyi bayramlar efendim..
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
düşüncelerini kendine saklama, benimle de paylaş.