İhtiyar'la arkadaş kalmakla iyi mi ettim, kötü mü bilmiyorum ve aslında şöyle eğri büğrü oturup, doğru dürüst düşündüğümde doğru yaptığımı düşünüyorum. Çünkü sonuçta adamın kendisinden başkasına zarar veremeyeceğinin fazlasıyla farkındayım. Bir de abi adamın kafası net, neyi neden istediğini gayet iyi biliyor. Ne istediğini bilen insanlardan zarar gelmez. Çünkü ne istediklerini sana fazlasıyla belli ederler ve sen de ona göre oyuna ya dahil olursun, ya da işine gelmez oyundan çıkar siktir olursun.
Her neyse, ihtiyar'la ilişki, anlamına dönüp bakacak olursak zaten ondan bana bi bok olacağı yoktu. Adamın aklı fikri başkalarındaydı ve ben onun için sadece "iyi biri"ydim. "iyi biri" olduğum için de hala hayatında bir yerlerdeyim. Yalnız o beni hayatına almış gibi görünsede, aslında ben onu hayatıma almış gibiyim. Gerçi şimdi düşününce bunun hiç bir öneminin olmadığını anlıyorum. Sonuçta ikimizde bu konuda aynı şeyleri düşünürken, hangimizin kimin hayatında yer ettiğinin ne önemi varki? Bence hiç.
İşte bu yüzden onunla geçen aydan bu yana sadece iki arkadaş olarak kaldık.
Bi de "iyi biri" olmaktan nefret ediyorum. Çünkü ben aşık olmak istiyorum, iyi biri değil.
Zaten tüm sevgili adaylarımla arkadaş olup çıkarım. Yediğim boklar, hissettiklerim de yanıma kâr kalır. Sonradan dönüp ne kadar aptalca hislerle yanıp tutuştuğumu görünce, kendime o kadar kızıyorumki o an hemen bi hayvanat bahçesine gidip kendimi gergedanlara siktiresim geliyor. Ama hepten mundar olmıyım diye bunu yapmıyorum.
Neyse durum böyleyken, bende bu arada başkalarıyla görüşmeye devam ettim. Sonuçta aşk denilen şey, ilgiye bağlıdır. Birinden ilgi göremiyorsan istediğin kadar yan tutuş, geriye sadece küllerin kalır ve o yanından o kadar hızlı geçerki rüzgarı seni darmaduman eder. Bende hepten bitmemek için tutunacak başka bir yarrak aradım. Ve tabii buldum da. Zaten günümüz dünyası yarraklar sayesinde ayakta duruyor. Yarrak denilen şey olmasa yaşam son bulur, hayatımız alt üst olur.

Neyse, efendime söyliiyim; ben işte böyle yayılırken, o da konuşacak bir konu açma telaşıyla hemen farklı ülkelerdeki sikiş maceralarını anlatmaya başladı. Bende ağzım açık dinledim de dinledim. İçimden de "öff bu ne mal yaw" deyip durdum. Ama yani öküz, hayvanoğluhayvan insan böyle bi konu açacaksa bile biraz tanışır değil mi, ama yok bu benden daha mal çıktı. Mübareğin gitmediği ülke de kalmamışki. "niye bu kadar çok geziyorsun" diye sorduğumda da "ya akşama kadar çalışmaktan, gün boyu kazandığım parayı yemeye fırsat bulamıyorum, işte bu yüzden bende yılda 2 defa tatile çıkıp hepsini bitirip geliyorum" diyecek kadar da dürüst ve aptal. Ayy dur devamını sonra yazıyım. bu aralar yazarken sıkılıyorum.
''Yarrak denilen şey olmasa yaşam son bulur, hayatımız alt üst olur.''
YanıtlaSilçok doğru çooook:)
insan elindekinin değerini boşaldıktan sonra anlıyo :D
YanıtlaSil"""Bi de "iyi biri" olmaktan nefret ediyorum. Çünkü ben aşık olmak istiyorum, iyi biri değil.""
YanıtlaSilsabahın bu saatinde azıma sıcılması pek hoş oldu cidden.
ps: bu blogu okuyunca depresyona giriyorum. bi kraliçe bu kadar renksiz hiç bi şeyin sahibi olamaz! blog olsa bile.
:*
ps2: mail fln bi ulaşınız efenim. ekseriyetnen bir kitap okumanız lazım, önercem bekliyore.
@anlatsam bi bok olmaz;
YanıtlaSilsabah sabah beni kopardın. ahahahaha çok sağol.